Şehir merkezinde bulunan Tokat Kalesi’nin Romalılar Dönemi’nde inşa edildiği tahmin edilir. Yüzyıllar boyunca Roma ve Bizanslıların hakim olduğu tarihi yapı, 1074 sonrasında Danişmentliler tarafından fethedilmiştir. Kaleden geriye iç ve dış duvarları ile surlar kalmıştır. Yüksek bir tepede konumlanan Tokat Kalesi’nin çevresinde gizli geçitler olduğu söylenir. Drakula olarak bilinen Eflak prenslerinden III. Vlad, bu kalede tutsak edilmiştir. Tarihi yapıda kaya mezarlar dikkat çeker.
Anadolu’nun en büyük kalelerinden biri olan Niksar Kalesi, aynı isimli ilçede, yüksek bir tepede bulunur. Pontuslar Dönemi’nde yapıldığı tahmin edilir. Roma, Bizans, Danişment ve Selçuklu Dönemlerinde eklemelerle genişletilmiş olan kale, sarnıç, kilise, hamam, depo gibi farklı bölümlerden oluşur. Kulaklı Burç olarak adlandırılan burcunun inşasında Bizanslılara ait lahit kapağı kullanılmıştır. İki dere arasında kurulmuş olan kalede, yakın zamanda dereye bağlantı sağlayan iki gizli tünel keşfedilmiştir. Günümüze kadar ulaşabilmiş gizemli kalenin sadece bir kısmı geziye açıktır.
Niksar’da Kelkit Çayı’nın üzerinde bulunan Talazan Köprüsü, eğimli taş köprülerden biridir. Kitabesi olmayan tarihi yapının, 13. yüzyılda inşa edildiği tahmin edilir. 8 gözlü ve sivri kemerli olarak tasarlanmıştır. Yaklaşık 147 metre uzunluğundadır. Palazan Köprüsü olarak da anılan yapı, yakın zamanda onarımdan geçmiştir ve halen kullanılır.
Şehir merkezinde yer alan Abdulmuttalip Zaviyesi, 1318’de, İlhanlılar Dönemi’nde Abdullah bin Muhyi tarafından inşa ettirilmiştir. Ahi Muhyiddin Zaviyesi olarak da bilinir. Abdullah bin Muhyi, vefat ettikten sonra buraya yaptırdığı türbeye defnedilmiştir.
Tokat’ın Merkez ilçesinin Pazarcık Mahallesinde bulunan Garipler Camii, Danişmentliler zamanında, Danişment Melik Gazi tarafından 11. yüzyılın sonlarında yaptırılmıştır. Tek şerefeli minaresindeki tuğlalar, yeşil renkli sırla kaplı olduğu için Yeşil Minareli Camii adıyla da anılır. Tarihi cami, halen ibadete açıktır.
Deveciler Hanı, kent merkezinde yer alan, 16.yüzyıldan kalma tarihi yapılardan biridir. Yuvarlak kemerli odaların genişçe bir avluya baktığı tarihi handa, İpek Yolu’ndan gelip geçen pek çok kişi konaklamıştır. Yakın tarihte onarılan Deveciler Hanı, Gaziosmanpaşa Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nin kullanımına tahsis edilmiştir.
Gökmedrese’nin 13. yüzyılda Anadolu Selçuklu vezirlerinden Müineddin Pervane Süleyman tarafından yaptırıldığı tahmin edilir. İki katlı tarihi mekan, şehir merkezinde, Gaziosmanpaşa Bulvarındadır. Mimari özellikleri göz önüne alındığında Anadolu Selçuklu yapılarına örnek olan Gökmedrese, turkuaz çinilerle bezenmiş, taş ve alçı işlemelerle süslenmiştir. Osmanlılar Dönemi’nde bimarhane ve darüşşifa olarak kullanılmıştır. Pervane Medresesi, Bimarhane Tekkesi, Kırk Kızlar Medresesi ve Darüşşifa adlarıyla da anılan Gökmedrese, uzun bir süre müze olarak kullanılmıştır.
Tokat Kültür Evi, kent merkezindeki Sulu Sokak’ta yer alan geleneksel Türk evlerinden birinin yenilenmesi ile ziyarete açılmıştır. Tokat’ın sivil mimari örneklerinden biri olan kagir ev, ahşap pencerelere sahiptir. Çeşme ve şadırvana sahip küçük bir bahçesi vardır. Şehri keşfe çıkanların görmek isteyeceği Tokat Kültür Evi, kent kültürüne dair eşyalarla donatılmıştır.
Pervane Hamamı, 13. yüzyılda inşa edilmiş Selçuklu eserlerinden biri olarak Merkez ilçede bulunur. Müineddin Pervane Süleyman tarafından yaptırılmış olan tarihi hamam, kadın ve erkeklere özel ayrı iki kısımdan oluşur. Günümüze kadar birkaç yenilenerek özgünlüğünü büyük ölçüde yitirmiştir.
Tokat Ulu Camii, kent merkezindedir. Danişmetlilerin 13. yüzyılda inşa ettiği kutsal mekan, 1679’da Osmanlı sultanlarından IV. Mehmet zamanında neredeyse yeniden inşa edilmiştir. İki ayrı son cemaat yerine sahip olması nedeniyle Anadolu’da tektir. Kalem işi bitkisel figürlerle bezeli iç mekanda Selçuklulardan kalma çiniler görülebilir.
Tokat’ın merkezinde konumlanmış olan Taşhan, Anadolu’da yer alan en büyük hanlardan biri olarak 1626 - 1632 seneleri arasında Osmanlılar tarafından inşa edilmiştir. İki katlı dikdörtgen yapının açık bir avlusu vardır. Günümüzde Tokat’a özgü hediyelik ve el emeği eşyaların satıldığı bu han, İpek Yolu’nun en önemli ticaret merkezlerinden biri olarak bilinir.
Diğer ismi ile Çukur Medrese, Tokat’ın merkezinde, Sulu Sokak’ta bulunur. 1152’den beri pek çok kişiyi ağırlamıştır. Kapalı bir avluya sahip olan bu medrese, aynı adlı olarak Niksar’da da bulunur. Tarihi yapı, Danişmentliler Dönemi’nde Nizameddin Yağıbasan tarafından inşa ettirilmiştir.
Kent merkezindeki Sulu Sokak’ta, Yağıbasan Medresesi’nin karşısında yer alan Takyeciler Camii’nin 15. yüzyılda Osmanlılar Dönemi’nde yapıldığı tahmin edilir. Kitabesi bulunmayan ibadethane, günümüze kadar birkaç kez onarımdan geçmiştir. Takyeciler Camii, kesme taştan yapılmış olup küçük pencereleri kafesle süslenmiştir. Altı kubbeli kutsal mekan, hala ibadete açıktır.
Tokat Saat Kulesi, şehir merkezindeki Behzat Bulvarında yer alır. 1902’de yapılmış olan heybetli kule, yaklaşık 33 metre yüksekliğe sahiptir. Kesme taştan inşa edilmiş saat kulesi, II. Abdülhamit’in padişahlığının 25. yıldönümüne ithafen sancak yöneticisi Bekir Paşa ve belediye başkanı Enver Bey tarafından bölge halkının yardımları ile yaptırılmıştır.
Tokat’ın Merkez ilçesinde, Mahmut Paşa Mahallesinde bulunan cami, tuğla ve moloz taştan yapılmıştır. İnşa kitabesi bulunmayan caminin, 17. yüzyılda yapıldığı düşünülür. Mahmut Paşa Camii’nin tavanı, kalem işi süslemelerle bezenmiştir. Tek şerefeli minaresi olan ibadet yeri, halen kullanılır.
Merkez ilçedeki Meydan Mahallesinde yer alan tarihi cami, 1485 senesinde II. Bayezid’in annesi Gülbahar Hatun adına yaptırılmıştır. Hatuniye Camii olarak da bilinen kutsal mekan, kesme taşla yapılmış olup özenli el işçiliği ile dikkat çeker. Sekizgen kasnağın üzerine kondurulmuş kubbesi ve tek şerefeli minaresi olan bu yapı, hala kullanılır.
Merkezdeki Gaziosmanpaşa Bulvarı’nda yer alan 1746 tarihli Latifoğlu Konağı, Barok stiline sahip özel yapılardan biridir. Müze olarak kullanılan tarihi konak L tipinde olup iki katlıdır. Latifoğlu Konağı Müzesi’nde Tokat kültürüne dair pek çok şey sergilenir. Geleneksel giysi ve eşyalar, ahşap süslemelerle bezeli odalarda görülebilir.
Tokat’ın Merkez ilçesi sınırları içinde yer alan Komana Antik Kenti, Roma ve Helenistik dönemin popüler yerleşim yerlerinden biridir. Antik kentte Pontus ve Romalılar tarafından kullanıldığı düşünülen tapınak kalıntıları dikkat çekicidir. Ali Paşa Camii, garipler Camii ve Ulu Camii’nin inşasında, buradaki sütun ve taşlardan yararlanıldığı düşünülür. Komana Antik Kenti’ndeki kazılarda, çanak ve seramik parçaları keşfedilmiş, bu objeler sergilenmek üzere Tokat Müzesi’ne gönderilmiştir. Komana Pontika adıyla da anılan bu tarihi şehirde, halen arkeolojik kazılar yapılır.
Tokat’ın sivil mimari örneklerini barındıran Beyhamam Sokağı, ilçe merkezindedir. Bey Sokağı olarak anılır. Arnavut kaldırımla kaplı olan tarihi sokak, Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemlerinden kalma evleriyle ilgi çekicidir.
1535 tarihli Behzad-ı Veli Camii, Şirvanlı hoca Behzat tarafından yaptırılmıştır. Tarihi mekan, kesme taştan yapılmış, üzeri tek kubbe ile örtülmüştür. Halen ibadete açık olan caminin kıble yönünde Behzat Hoca’nın kabri bulunur.
1926’dan bu yana Tokat çevresinde yaşam sürmüş medeniyetlere ışık tutan Tokat Müzesi, ilk olarak 13. yüzyıldan kalma Gökmedrese’de hizmet vermiştir. 86 yıl sonra, 2012 yılında Gökmedrese’den tarihi yapılarla dolu Sulu Sokak’taki Tokat Bedesteni’ne (Arastalı Bedesten) taşınmıştır. 15. ya da 16. yüzyılda inşa edildiği tahmin edilen Tokat Bedesteni, moloz taş ve tuğladan yapılmıştır. Tokat Müzesi’nde, Hititlerden Osmanlılara kadar geçen süreçte, kent çevresinde yaşamış pek çok medeniyetten izler görülebilir. Komana Antik Kenti’nde elde edilen objeler de burada bulunur. Zengin sikke koleksiyonu ve Romalılardan kalma Poseidon, Apollon ve Nike tanrılarının bronz heykelleri, müzenin en dikkat çeken parçalardandır.
Ali Paşa Camii, Tokat’ın Merkez ilçesinde bulunan, Osmanlı Dönemi camilerinden biridir. 1572 tarihinde inşa edilmiş olan kutsal mekan, özgün bezemelerle süslenmiştir. Caminin ahşaptan bir şadırvanı, sekizgen kasnak üzerinde yükselen kubbesi ve tek şerefeli minaresi vardır. Halen ibadete açık olan camide, Komana Antik Kenti’nde bulunan sütunlardan kullanıldığı söylenir. Burgaç (Bibi) Hatun Türbesi, avluda bulunur.
Şehir merkezinde, tarih kokan Sulu Sokak’ta yer alır. Ebu'l Kasım Tusi Türbesi olarak da bilinen kutsal mekan, Selçuklu sultanı I. Alaeddin Keykubat’ın veziri, Ebu'l Kasım Tusi tarafından 1234’te yaptırılmıştır. Ali Tusi Türbesi, tuğladan yapılmış olup dış kısmında mozaik ve çini süslemelere sahiptir.
Zile ilçesine hakim bir tepede bulunan Zile Kalesi’nin M.S. 1. yüzyılda inşa edildiği tahmin edilir. Roma ve Bizanslılara dair izlerin yer aldığı kale, 1336’da Eretna beylerinden Alaeddin Bey Dönemi’nde tamir edilmiştir. Zile’nin nerdeyse her yerinden görülebilen bu yapı, moloz taştan inşa edilmiştir. Kaledeki, antik tiyatro, su sarnıcı, saat kulesi gibi yapı kalıntıları dikkat çekicidir. Roma kumandanlarından Jül Sezar’ın Veni Vidi Vici (Geldim, gördüm, yendim) sözünü burada dile getirdiği söylenir.
Zile’nin Yalınyazı köyünde keşfedilmiş olan Maşathöyük, Eski Tunç Devri, Hitit ve Frig dönemlerine tanık olmuştur. Hititlere ait çivi yazılı tablet ve seramik parçaları, Tokat Müzesi’nde sergilenir. Çevre sakinleri tarafından Höyüktepe olarak adlandırılır.
Sebastopolis Antik Kenti, Sulusaray’ın Gaziosmanpaşa Mahallesinde keşfedilmiştir. Roma ve Bizanslıların yaşam sürdüğü şehrin, M.Ö. 1. yüzyılda kurulduğu tahmin edilir. Antik kentte, sur ve hamam kalıntıları dikkat çekerken buradaki arkeolojik kazılar halen sürmektedir.
Artova ilçesinin Boyunpınar köyünde keşfedilmiş olan yeraltı yerleşimi, Özdürlük mevkiinde bir mağaranın içine kurulmuştur. Üç katlı yerleşim yeri, üç kola ayrılarak salon ve odalara bölünmüştür. Erken Hristiyanlık Dönemi’ni işaret edilen yapı kalıntıları arasında tapınak da bulunur. Geçmişe ilgi duyanların görmek isteyeceği bu yer, defineciler tarafından tahrip edilmişse de hala ilgi çekicidir.
Canik’in yamacında Erbaa sınırları içinde, Kale köyünde yer alan Boğazkesen Kalesi, Karalar ya da Kaleboğaz adlarıyla da anılır. Erbaa Ovası’nın gören bir noktada, Tozanlı ve Kelkit çaylarının buluştuğu yerdedir. Pontus devrinde yapıldığı tahmin edilir. Bölgeye hakim olan uygarlıklara da ev sahipliği yapmış olan Boğazkesen Kalesi, taştan örülme surlarının bir bölümüyle günümüze gelebilmiştir.
Erbaa ilçesine bağlı Kale köyünde, Boğazkesen Kalesi yakınlarından yer alan aynı adlı köprü, Tozanlı ve Kelkit Çaylarının birbirine karıştığı noktada kurulmuştur. Kaleboğazı Köprüsü adıyla da anılır. İnşa kitabesi olmayan köprünün Bizanslılar Dönemi’ne ait olduğu tahmin edilir. Osmanlı padişahı Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferine giderken kullandığı Boğazkesen Köprüsü, günümüze yalnızca suya oturtulmuş dört tane taş ayağı ile ulaşabilmiştir.
Silahtar Ömer Paşa Camii, Erbaa’da eski ismi Fidi olan Akça köyünde yer alır. Kitabesi olmayan caminin şamdanlarının vakfedildiği tarihin 1688 olması nedeniyle kutsal mekanın o yıllarda yapıldığı tahmin edilir. Selçuklu mimari üslubu ile Osmanlı Dönemi’nde inşa edilmiş bu cami, özenli ahşap işlemelerle süslenmiştir. Büyük bir bölümü ahşap olan Silahtar Ömer Paşa Camii, günümüze sağlam bir şekilde gelmiş olup hala işlevini korur.
Erbaa’nın eski ismi Emeri olan Bağpınar köyünde keşfedilmiş kaya mezarları, Emeri Kalesi kalıntıları arasında yer alır. Kaya bloğu içine yerleştirilmiş mezar odası, kemerli bir kapıya sahiptir. Merdivenle aşağı doğru inildikten sonra mezar odasına ulaşılır. Burada lahit kalıntıları bulunur; ancak defineciler kutsal alanın zarar görmesine neden olmuştur.
Niksar’ın merkezinde yer alan Ulu Camii, 1145 senesinde Danişmentliler Dönemi’nde Çepnizade Hasan Bey tarafından yaptırılmıştır. Taştan örülen duvarlarının ardı çapraz tonozludur. Kiremit bir çatı ile örtülen caminin külahla kapatılmış küçük bir kubbesi vardır. Anadolu’nun en eski ulu camilerinden biri olarak bilinir. Hala sağlam durumda olan Niksar Ulu Camii, birkaç kez onarılarak işlevini korumuştur.
Diğer ismi ile Yılanlı Köprü, Niksar’ın merkezindeki Çanakçı Deresi üzerinde yer alır. Yuvarlak kemerli ve tek gözlü olan tarihi yapı, taştan inşa edilmiştir. Uzunluğu yaklaşık 37 metredir. Yılanı ağzında tutan leylek kabartması, kemer üzerine işlenmiştir. Pontuslar zamanında inşa edildiği tahmin edilen Leylekli Köprü, hala ayaktadır.
Niksar’ı fetheden Danişmentlilerin kurucusu Melik Gazi Türbesi olarak bilinen kutsal mekan, Danişmentliler zamanında Nizamettin Yağıbasan tarafından 12. yüzyılda yaptırılmıştır. Osmanlı devrinde, 15. yüzyılda yeniden inşa edilmiş türbe, tarihi mezar taşlarına sahip aynı adlı mezarlığın içindedir. Taştan yapılmış mekanın üzeri sivri bir külahla kapatılmıştır. Hala ziyarete açık olan türbe, bugüne kadar birkaç defa onarılmıştır.
Niksar’ın merkezinde kalenin yamacında yer alan Romalılardan kalma cephanelik “arsenal”, Niksar ve çevresinin köklü tarihine dikkat çeker. İçine girene kadar büyüklüğü anlaşılmayan bu yapı, iki galeriden oluşur. Birkaç merdivenle inilen bu galeriler, tonozlu olarak Horasan harcından yapılmıştır. Niksar Kalesi’nden Roma Arsenali’ne inen geçitler olduğu tahmin edilir. Gizemli yapının M.Ö. 2 ya da 3. yüzyıla ait olduğu düşünülür.
Taş Mektep, Niksar’da adını verdiği mahalle ve sokakta yer alır. İnşa kitabesi olmadığı için mimari üslubuna bakılarak 19. yüzyılda yapıldığı söylenebilir. Revaklarla süslenmiş tarihi mekan, kare şeklinde tasarlanmış, yan yana yerleştirilmiş iki mekandan oluşur. Mektebin inşasında taş ve devşirme malzeme kullanılmıştır. Yakınlarda restore edilmiş olan Taş Mektep, halen eğitim faaliyetleri için hizmet vermeye devam eder.
Tokat’ın merkezinde, aynı adlı caminin yakınında yer alan Ali Paşa Hamamı, 1572 senesinde Ali Paşa tarafından yaptırılmıştır. Çifte hamam olarak planlanmış tarihi hamam, ılıklık, soğukluk ve sıcaklık kısımlarından oluşur. Kubbelerle süslenmiş bu yapı, birkaç defa onarılmıştır. Geleneksel hamam kültürü ile halen hizmet verir.
Atatürk Evi ve Etnografya Müzesi, Tokat’ın merkezine bağlı Devregörmez Mahallesinde yer alır. Mustafa Kemal Atatürk’ün Tokat’a geldiği zamanlarda konakladığı bu ev, Piyade Yüzbaşı Mustafa Vasfi Süsoy’a aittir. Üç katlı tarihi konak, 2007 yılında Süsoy ve Atatürk’e ait eşyalarla birlikte Tokat’a özgü objelerin sergilendiği bir müze olarak ziyarete açıktır.
Turhal’ın merkezinde yüksek bir tepede konumlu Turhal Kalesi, sert bir kayalık üzerindedir. Binlerce yıl öncesine ait kalıntıları ile bir kısmı günümüze kadar ulaşmış olan bu yapı, yeraltına yerleştirilmiş tünellere sahiptir. İlçeyi tamamen gören tarihi yapı, görkemli tepeden Turhal’ı selamlar.
Turhal Ulu Camii, ilçe merkezindeki Camikebir Mahallesinde yer alır. 16. yüzyıla ait kutsal mekan, İstanbul Emiri İshak Efendi tarafından inşa ettirilmiştir. Tonozlu yapının üzeri iki kubbe ile kapatılmıştır. Kubbeler, sekiz köşeli kasnak üzerine yerleştirilmiştir. Taştan yapılma tarihi ibadethanenin tek şerefeli bir minaresi vardır. Yakın zamanda onarılmış olan Ulu Camii, hala işlevini korur.
İlçe merkezinde bulunan Zile Ulu Camii, Selçuklu miraslardan biridir. II. Gıyaseddin Keyhüsrev Dönemi’nde Mehmet Zaluli bin Ebu Ali’nin 1267 senesinde yaptırdığı ibadethane, 1591’de Nasuh Paşa tarafından onarıma tabi tutulmuş, bu nedenle Nasuh Paşa Camii olarak da anılmıştır. Yıllara meydan okuyan bu yapı bugüne dek birçok defa elden geçirilmiştir. Kesme taştan yapılan, kubbe ile süslenen Ulu Cami’nin armudi formundaki kubbeye sahip taş minaresi hayranlık uyandırır. Kutsal mekan, hala ibadete açıktır.
Elbaşoğlu Camii, Zile ilçesinde yer alır. Taşköprü Camii adıyla da bilinir. 1801 tarihli kutsal mekan, kesme taştan inşa edilmiş, tek şerefeli minare ile taçlandırılmıştır. İç mekanı ahşap sütunludur. Sütunların üzeri kök boya ile süslenmiştir. Günümüze sağlam bir şekilde gelebilmiş tarihi ibadethane, çeşitli eklemelerle genişletilmiş olup hala işlevini korur.
Zile ilçesine bağlı Tekke köyüne adını veren Şeyh Nusrettin Camii ve Türbesi, ilçe merkezine yaklaşık 7 km uzaklıktadır. Kitabesi olmadığı için yapım tarihi bilinmeyen cami ve türbenin 14. yüzyılda inşa edildiği tahmin edilir. 1855 senesinde onarımdan geçen yapılar, taş ve tuğladan yapılmış, kubbelerle örtülmüştür. Türbenin içini süsleyen kalem işi bezemeler, dikkat çekicidir. Türbede, Ahmet Yesevi’nin öğrencilerinden Şeyh Nusrettin ile beraber iki müridin sandukası bulunur. Cami, hala ibadete açıktır,
Mahperi Hatun Kervansarayı, Pazar ilçesinde yer alan bir Selçuklu eseridir. İlçe merkezine yaklaşık 1 km uzaklıkta konumlu bu yapı, tarihi İpek Yolu üzerindedir. 1238 senesinde yapımı tamamlanmış, yıllar boyu pek çok kervana kucak açmıştır. Kervansaraya adını veren Mahperi Hatun, I. Alaeddin Keykubat’ın eşidir. Tarihi mekan, yakın zamanda elden geçirilmiştir ve günümüzde kafe - restoran olarak hizmet verir.
Anadolu’nun en büyük kalelerinden biri olan Niksar Kalesi, aynı isimli ilçede, yüksek bir tepede bulunur. Pontuslar Dönemi’nde yapıldığı tahmin edilir. Roma, Bizans, Danişment ve Selçuklu Dönemlerinde eklemelerle genişletilmiş olan kale, sarnıç, kilise, hamam, depo gibi farklı bölümlerden oluşur. Kulaklı Burç olarak adlandırılan burcunun inşasında Bizanslılara ait lahit kapağı kullanılmıştır. İki dere arasında kurulmuş olan kalede, yakın zamanda dereye bağlantı sağlayan iki gizli tünel keşfedilmiştir. Günümüze kadar ulaşabilmiş gizemli kalenin sadece bir kısmı geziye açıktır.
Tokat’ın doğal zenginliklerinden biri olan Ballıca Mağarası, Pazar ilçesinin Ballıca köyündedir. Gezilebilen kısmı 680 metre olan büyüleyici mağarada dev dikit ve sarkıtlarla bezeli on iki salon vardır. Her biri farklı isme sahip olan salonlardan sadece sekiz tanesi görülebilir. Yüksek nem oranı, düşük sıcaklığı ve bol oksijene sahip olması nedeniyle ile astım gibi solunum rahatsızlığı olanların şifa aradığı mağarada, soğan sarkıt adı verilen oluşum, Türkiye’de tek örnektir.
Zengin bir ormanlığın içinde, Yeşilırmak Nehri üzerine kurulmuş Almus Baraj Gölü, ilçenin kuzeyinde konumludur. Alabalık çiftliği, balık lokantası çevresindeki piknik alanları ve koyları ile dinlenme, spor ve eğlence aktiviteleri için uygundur. Tekne ile gezinti ve su sporlarına müsait olan göl, huzur dolu manzarası ile Almus’un gözde mesireliklerinden biridir.
Şehir merkezinde yer alan Abdulmuttalip Zaviyesi, 1318’de, İlhanlılar Dönemi’nde Abdullah bin Muhyi tarafından inşa ettirilmiştir. Ahi Muhyiddin Zaviyesi olarak da bilinir. Abdullah bin Muhyi, vefat ettikten sonra buraya yaptırdığı türbeye defnedilmiştir.
Tokat’ın Merkez ilçesinin Pazarcık Mahallesinde bulunan Garipler Camii, Danişmentliler zamanında, Danişment Melik Gazi tarafından 11. yüzyılın sonlarında yaptırılmıştır. Tek şerefeli minaresindeki tuğlalar, yeşil renkli sırla kaplı olduğu için Yeşil Minareli Camii adıyla da anılır. Tarihi cami, halen ibadete açıktır.
Tokat Kültür Evi, kent merkezindeki Sulu Sokak’ta yer alan geleneksel Türk evlerinden birinin yenilenmesi ile ziyarete açılmıştır. Tokat’ın sivil mimari örneklerinden biri olan kagir ev, ahşap pencerelere sahiptir. Çeşme ve şadırvana sahip küçük bir bahçesi vardır. Şehri keşfe çıkanların görmek isteyeceği Tokat Kültür Evi, kent kültürüne dair eşyalarla donatılmıştır.
Pervane Hamamı, 13. yüzyılda inşa edilmiş Selçuklu eserlerinden biri olarak Merkez ilçede bulunur. Müineddin Pervane Süleyman tarafından yaptırılmış olan tarihi hamam, kadın ve erkeklere özel ayrı iki kısımdan oluşur. Günümüze kadar birkaç yenilenerek özgünlüğünü büyük ölçüde yitirmiştir.
Tokat Ulu Camii, kent merkezindedir. Danişmetlilerin 13. yüzyılda inşa ettiği kutsal mekan, 1679’da Osmanlı sultanlarından IV. Mehmet zamanında neredeyse yeniden inşa edilmiştir. İki ayrı son cemaat yerine sahip olması nedeniyle Anadolu’da tektir. Kalem işi bitkisel figürlerle bezeli iç mekanda Selçuklulardan kalma çiniler görülebilir.
Tokat’ın merkezinde konumlanmış olan Taşhan, Anadolu’da yer alan en büyük hanlardan biri olarak 1626 - 1632 seneleri arasında Osmanlılar tarafından inşa edilmiştir. İki katlı dikdörtgen yapının açık bir avlusu vardır. Günümüzde Tokat’a özgü hediyelik ve el emeği eşyaların satıldığı bu han, İpek Yolu’nun en önemli ticaret merkezlerinden biri olarak bilinir.
Tokat’ın merkezinden 15 km uzaklıkta konumlamış bir tabiat harikasıdır Topçam Yaylası. Yaklaşık 1600 metre yükseklikteki yaylaya çam kokusunun karıştığı taze bir hava hakimdir. Merkez göre oldukça serin olan yayla, özellikle yaz aylarında pek çok kişiyi ağırlar. Kampa elverişli alanları ile Tokat’ın doğa turizmi noktalarından biridir.
Burgaç Hatun Türbesi, şehir merkezindeki Ali Paşa Camii’nin avlusundadır. İnşa tarihi net olmayan türbenin 13. ya da 14. yüzyılda yapıldığı tahmin edilir. Kutsal mekan, altıgen planlıdır. Kubbesine kadar taş ve tuğladan yapılmıştır. Bibi Hatun Türbesi olarak da bilinir.
Tokat’ın merkezinde bulunan Halit Sokak, bölgede yaşam sürmüş pek çok medeniyetin izlerini taşır. Yüzlerce yıllık ev ve konaklarla bezeli sokak, zamanda yolculuk yapmak isteyenlerin görmesi gereken yerlerden biridir.
Kent merkezindeki Sulu Sokak’ta, Yağıbasan Medresesi’nin karşısında yer alan Takyeciler Camii’nin 15. yüzyılda Osmanlılar Dönemi’nde yapıldığı tahmin edilir. Kitabesi bulunmayan ibadethane, günümüze kadar birkaç kez onarımdan geçmiştir. Takyeciler Camii, kesme taştan yapılmış olup küçük pencereleri kafesle süslenmiştir. Altı kubbeli kutsal mekan, hala ibadete açıktır.
Tokat Saat Kulesi, şehir merkezindeki Behzat Bulvarında yer alır. 1902’de yapılmış olan heybetli kule, yaklaşık 33 metre yüksekliğe sahiptir. Kesme taştan inşa edilmiş saat kulesi, II. Abdülhamit’in padişahlığının 25. yıldönümüne ithafen sancak yöneticisi Bekir Paşa ve belediye başkanı Enver Bey tarafından bölge halkının yardımları ile yaptırılmıştır.
Tokat’ın Merkez ilçesinde, Mahmut Paşa Mahallesinde bulunan cami, tuğla ve moloz taştan yapılmıştır. İnşa kitabesi bulunmayan caminin, 17. yüzyılda yapıldığı düşünülür. Mahmut Paşa Camii’nin tavanı, kalem işi süslemelerle bezenmiştir. Tek şerefeli minaresi olan ibadet yeri, halen kullanılır.
Merkez ilçedeki Meydan Mahallesinde yer alan tarihi cami, 1485 senesinde II. Bayezid’in annesi Gülbahar Hatun adına yaptırılmıştır. Hatuniye Camii olarak da bilinen kutsal mekan, kesme taşla yapılmış olup özenli el işçiliği ile dikkat çeker. Sekizgen kasnağın üzerine kondurulmuş kubbesi ve tek şerefeli minaresi olan bu yapı, hala kullanılır.
Merkezdeki Gaziosmanpaşa Bulvarı’nda yer alan 1746 tarihli Latifoğlu Konağı, Barok stiline sahip özel yapılardan biridir. Müze olarak kullanılan tarihi konak L tipinde olup iki katlıdır. Latifoğlu Konağı Müzesi’nde Tokat kültürüne dair pek çok şey sergilenir. Geleneksel giysi ve eşyalar, ahşap süslemelerle bezeli odalarda görülebilir.
Tokat’ın Merkez ilçesi sınırları içinde yer alan Komana Antik Kenti, Roma ve Helenistik dönemin popüler yerleşim yerlerinden biridir. Antik kentte Pontus ve Romalılar tarafından kullanıldığı düşünülen tapınak kalıntıları dikkat çekicidir. Ali Paşa Camii, garipler Camii ve Ulu Camii’nin inşasında, buradaki sütun ve taşlardan yararlanıldığı düşünülür. Komana Antik Kenti’ndeki kazılarda, çanak ve seramik parçaları keşfedilmiş, bu objeler sergilenmek üzere Tokat Müzesi’ne gönderilmiştir. Komana Pontika adıyla da anılan bu tarihi şehirde, halen arkeolojik kazılar yapılır.
Tokat’ın sivil mimari örneklerini barındıran Beyhamam Sokağı, ilçe merkezindedir. Bey Sokağı olarak anılır. Arnavut kaldırımla kaplı olan tarihi sokak, Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemlerinden kalma evleriyle ilgi çekicidir.
1535 tarihli Behzad-ı Veli Camii, Şirvanlı hoca Behzat tarafından yaptırılmıştır. Tarihi mekan, kesme taştan yapılmış, üzeri tek kubbe ile örtülmüştür. Halen ibadete açık olan caminin kıble yönünde Behzat Hoca’nın kabri bulunur.
1926’dan bu yana Tokat çevresinde yaşam sürmüş medeniyetlere ışık tutan Tokat Müzesi, ilk olarak 13. yüzyıldan kalma Gökmedrese’de hizmet vermiştir. 86 yıl sonra, 2012 yılında Gökmedrese’den tarihi yapılarla dolu Sulu Sokak’taki Tokat Bedesteni’ne (Arastalı Bedesten) taşınmıştır. 15. ya da 16. yüzyılda inşa edildiği tahmin edilen Tokat Bedesteni, moloz taş ve tuğladan yapılmıştır. Tokat Müzesi’nde, Hititlerden Osmanlılara kadar geçen süreçte, kent çevresinde yaşamış pek çok medeniyetten izler görülebilir. Komana Antik Kenti’nde elde edilen objeler de burada bulunur. Zengin sikke koleksiyonu ve Romalılardan kalma Poseidon, Apollon ve Nike tanrılarının bronz heykelleri, müzenin en dikkat çeken parçalardandır.
Ali Paşa Camii, Tokat’ın Merkez ilçesinde bulunan, Osmanlı Dönemi camilerinden biridir. 1572 tarihinde inşa edilmiş olan kutsal mekan, özgün bezemelerle süslenmiştir. Caminin ahşaptan bir şadırvanı, sekizgen kasnak üzerinde yükselen kubbesi ve tek şerefeli minaresi vardır. Halen ibadete açık olan camide, Komana Antik Kenti’nde bulunan sütunlardan kullanıldığı söylenir. Burgaç (Bibi) Hatun Türbesi, avluda bulunur.
Şehir merkezinde, tarih kokan Sulu Sokak’ta yer alır. Ebu'l Kasım Tusi Türbesi olarak da bilinen kutsal mekan, Selçuklu sultanı I. Alaeddin Keykubat’ın veziri, Ebu'l Kasım Tusi tarafından 1234’te yaptırılmıştır. Ali Tusi Türbesi, tuğladan yapılmış olup dış kısmında mozaik ve çini süslemelere sahiptir.
Reşadiye - Ordu sınırında konumlamış Selemen Yaylası, ilçenin doğal zenginliklerinden biridir. Yaz mevsiminde dahi serin olan yaylada, ilkbahardan ilk kar yağışına dek her cuma yayla pazarı kurulur. Yavuz Sultan Selim’in 1514 yılında Çaldıran Seferi’ne giderken Selemen Yaylası’ndan geçtiği ve burada Cuma namazı kıldığı söylenir.
Zile ilçesine hakim bir tepede bulunan Zile Kalesi’nin M.S. 1. yüzyılda inşa edildiği tahmin edilir. Roma ve Bizanslılara dair izlerin yer aldığı kale, 1336’da Eretna beylerinden Alaeddin Bey Dönemi’nde tamir edilmiştir. Zile’nin nerdeyse her yerinden görülebilen bu yapı, moloz taştan inşa edilmiştir. Kaledeki, antik tiyatro, su sarnıcı, saat kulesi gibi yapı kalıntıları dikkat çekicidir. Roma kumandanlarından Jül Sezar’ın Veni Vidi Vici (Geldim, gördüm, yendim) sözünü burada dile getirdiği söylenir.
Göçmen kuşların konakladığı, etkileyici güzelliğiyle tabiatın bir armağanı olan Kaz Gölü, Pazar ilçesinde yer alır. Sazlıklarla sarmalanmış doğa harikası, gri balıkçıl, saksağan, karaleylek, kızkuşu, serçe, sığırcık gibi pek çok kuş türüne geçici bir yuvadır. Yaban Hayatı Koruma Sahası olan Kaz Gölü’nde güneşin batışı bir başka güzeldir.
Sebastopolis Antik Kenti, Sulusaray’ın Gaziosmanpaşa Mahallesinde keşfedilmiştir. Roma ve Bizanslıların yaşam sürdüğü şehrin, M.Ö. 1. yüzyılda kurulduğu tahmin edilir. Antik kentte, sur ve hamam kalıntıları dikkat çekerken buradaki arkeolojik kazılar halen sürmektedir.
Almus ilçesinde Tekeli Dağı’nın yamacındaki Hubyar köyünde konumlu kutsal mekan, 16. yüzyılda yaşam sürmüş Hubyar Sultan’ın türbesine ev sahipliği yapar. Alevilerin ibadet alanı, özellikle yaz aylarında sıkça ziyaret edilir. Tekeli Yaylası’na gidenlerin de uğradığı ibadethane, taştan yapılmış, konik bir kubbe ile kapatılmıştır.
Artova ilçesinin Boyunpınar köyünde keşfedilmiş olan yeraltı yerleşimi, Özdürlük mevkiinde bir mağaranın içine kurulmuştur. Üç katlı yerleşim yeri, üç kola ayrılarak salon ve odalara bölünmüştür. Erken Hristiyanlık Dönemi’ni işaret edilen yapı kalıntıları arasında tapınak da bulunur. Geçmişe ilgi duyanların görmek isteyeceği bu yer, defineciler tarafından tahrip edilmişse de hala ilgi çekicidir.
Kilise Suyu, Erbaa’nın Çamdibi köyü mevkiinden çıkan doğal kaynak suyudur. Pırıl pırıl parlayan suyun kaynak kısmı tonozlu bir örtü ile kapatılmıştır. Kendine yol bulup dere oluşturmuş Kilise Suyu, güçlü bir şekilde akar. Romalılar Dönemi’nde kaynağın bulunduğu yerde tapınak olduğu var sayıldığı için çevre sakinleri tarafından Kilise Suyu olarak anılır.
Silahtar Ömer Paşa Camii, Erbaa’da eski ismi Fidi olan Akça köyünde yer alır. Kitabesi olmayan caminin şamdanlarının vakfedildiği tarihin 1688 olması nedeniyle kutsal mekanın o yıllarda yapıldığı tahmin edilir. Selçuklu mimari üslubu ile Osmanlı Dönemi’nde inşa edilmiş bu cami, özenli ahşap işlemelerle süslenmiştir. Büyük bir bölümü ahşap olan Silahtar Ömer Paşa Camii, günümüze sağlam bir şekilde gelmiş olup hala işlevini korur.
Erbaa’nın eski ismi Emeri olan Bağpınar köyünde keşfedilmiş kaya mezarları, Emeri Kalesi kalıntıları arasında yer alır. Kaya bloğu içine yerleştirilmiş mezar odası, kemerli bir kapıya sahiptir. Merdivenle aşağı doğru inildikten sonra mezar odasına ulaşılır. Burada lahit kalıntıları bulunur; ancak defineciler kutsal alanın zarar görmesine neden olmuştur.
Üç Tepeler Mesire Alanı, Erbaa’nın Kuruçay Mahallesinde yer alır. İlçe merkezine oldukça yakın olan bu alan, yüksekte konumlanmıştır ve ormanlık bir alanda muazzam bir manzaraya sahiptir. Restoran, kameriye ve piknik masalarına sahiptir. Kamp yapmak için uygun olan Üç Tepeler, sakin bir dinlenme yeri arayanlar için güzel bir seçenektir.
Çam ağaçlarının oluşan bir koruluğun ortasında yer alan Çamlık Mesire Alanı, Erbaa ilçesi, Ahmet Yesevi Mahallesindedir. Restoran, piknik alanı, yüzme havuzu, çocuk parkı, yürüyüş yolu ve güzel manzarası ile açık havada sosyalleşme imkanı arayanların buluşma yeridir. Yaz boyu ilçenin en sık tercih edilen mesireliği olan Çamlık, temiz havası ile her mevsim ilgi görür.
Niksar’ın merkezinde yer alan Ulu Camii, 1145 senesinde Danişmentliler Dönemi’nde Çepnizade Hasan Bey tarafından yaptırılmıştır. Taştan örülen duvarlarının ardı çapraz tonozludur. Kiremit bir çatı ile örtülen caminin külahla kapatılmış küçük bir kubbesi vardır. Anadolu’nun en eski ulu camilerinden biri olarak bilinir. Hala sağlam durumda olan Niksar Ulu Camii, birkaç kez onarılarak işlevini korumuştur.
Çamiçi Yaylası, yaklaşık 1350 metre yükseklikte çam ağaçlarının koyunundadır. Tabiat aşıklarının, Tokat ve Niksar’a yolu düşenlerin mutlaka görmek isteyeceği yayla, yaz boyu serin kaldığı için Niksarlılar tarafından sayfiye yeri olarak kullanılır. Kamp, piknik ve trekking organizasyonlarıyla ilkbahardan sonbahara dek ziyaret edilir. Yaz aylarında yayla şenlikleri ile birçok kişi Çamiçi’nde buluşur. Tablo gibi manzarasıyla görenlerin bir daha gelmek istediği Çamiçi Yaylası’nda dinlenme yerleri ve restoranlar bulunur.
Çöreğibüyük Camii, Niksar’ın merkezinde, adını verdiği sokakta yer alır. İlhanlı Beyliği Dönemi’nde 13 ya da 14. yüzyılda tekke olarak inşa edilmiş kutsal yapının ana kapısına işlenmiş yuvarlak şekillerin çöreğe benzetilmesi nedeniyle bu adla anıldığı söylenir. Bu yuvarlak şekillerin yanında oturan bir geyik ya da ceylan kabartması bulunur. Bazı kısımları muhafaza edilerek yenilenen cami, hala ibadete açıktır.
Niksar’ı fetheden Danişmentlilerin kurucusu Melik Gazi Türbesi olarak bilinen kutsal mekan, Danişmentliler zamanında Nizamettin Yağıbasan tarafından 12. yüzyılda yaptırılmıştır. Osmanlı devrinde, 15. yüzyılda yeniden inşa edilmiş türbe, tarihi mezar taşlarına sahip aynı adlı mezarlığın içindedir. Taştan yapılmış mekanın üzeri sivri bir külahla kapatılmıştır. Hala ziyarete açık olan türbe, bugüne kadar birkaç defa onarılmıştır.
Niksar’ın merkezinde kalenin yamacında yer alan Romalılardan kalma cephanelik “arsenal”, Niksar ve çevresinin köklü tarihine dikkat çeker. İçine girene kadar büyüklüğü anlaşılmayan bu yapı, iki galeriden oluşur. Birkaç merdivenle inilen bu galeriler, tonozlu olarak Horasan harcından yapılmıştır. Niksar Kalesi’nden Roma Arsenali’ne inen geçitler olduğu tahmin edilir. Gizemli yapının M.Ö. 2 ya da 3. yüzyıla ait olduğu düşünülür.
Kırkkızlar Türbesi, Niksar’da Kırkkızlar Mahallesinde konumludur. 12. yüzyılın sonunda inşa edilmiş kümbet, tuğladan yapılmış, sekiz köşeli olarak tasarlanmıştır. Üzeri konik bir çatı ile kapatılan kutsal mekanın mezar odası alt kattadır. Konik çatı, içten kubbe olarak görünür. Kapı ve pencere üstleri, turkuaz renkli çinilerle süslenmiş olan Kırkkızlar Kümbeti, 2005 senesinde onarımdan geçmiş olup günümüzde ziyarete açıktır.
Taş Mektep, Niksar’da adını verdiği mahalle ve sokakta yer alır. İnşa kitabesi olmadığı için mimari üslubuna bakılarak 19. yüzyılda yapıldığı söylenebilir. Revaklarla süslenmiş tarihi mekan, kare şeklinde tasarlanmış, yan yana yerleştirilmiş iki mekandan oluşur. Mektebin inşasında taş ve devşirme malzeme kullanılmıştır. Yakınlarda restore edilmiş olan Taş Mektep, halen eğitim faaliyetleri için hizmet vermeye devam eder.
Niksar’ın tarihi Arasta Çarşısı, kale surlarının yanı başına kurulmuştur. İnşa tarihi net olarak bilinmeyen çarşının Selçuklular Dönemi’nde kurulduğu tahmin edilir. Osmanlılar zamanında genişletildiği düşünülen tarihi alışveriş merkezinde sokak boyu sıralanmış dükkanlar ilgi çekicidir. Leylekli Köprü ile bütünleşmiş çarşıda 20. yüzyılın başlarında yapılmış bir çeşme bulunur.
Atatürk Evi ve Etnografya Müzesi, Tokat’ın merkezine bağlı Devregörmez Mahallesinde yer alır. Mustafa Kemal Atatürk’ün Tokat’a geldiği zamanlarda konakladığı bu ev, Piyade Yüzbaşı Mustafa Vasfi Süsoy’a aittir. Üç katlı tarihi konak, 2007 yılında Süsoy ve Atatürk’e ait eşyalarla birlikte Tokat’a özgü objelerin sergilendiği bir müze olarak ziyarete açıktır.
Turhal Ulu Camii, ilçe merkezindeki Camikebir Mahallesinde yer alır. 16. yüzyıla ait kutsal mekan, İstanbul Emiri İshak Efendi tarafından inşa ettirilmiştir. Tonozlu yapının üzeri iki kubbe ile kapatılmıştır. Kubbeler, sekiz köşeli kasnak üzerine yerleştirilmiştir. Taştan yapılma tarihi ibadethanenin tek şerefeli bir minaresi vardır. Yakın zamanda onarılmış olan Ulu Camii, hala işlevini korur.
Ahi Yusuf Türbesi, Turhal ilçesinde yer alan, İlhanlı Dönemi yapılarından biridir. Türbe ve tekke olarak inşa edilmiş bu yapı, kare şeklinde planlanmıştır. Semercilerin piri olarak bilinen Ahi Yusuf’un kabrine ev sahipliği yapan kutsal mekan, günümüze sağlam bir şekilde gelebilmiş olup ziyarete açıktır.
Turhal’ın Şenyurt beldesi sınırları içinde yükselen Mercimek Tepesi, bölgenin gözde yamaç paraşütü noktalarından biridir. Yamaç paraşütü tesisleri barındıran bu tepe, muazzam manzarası ile pek çok kişinin ilgi gösterdiği bir seyir terasıdır. Mercimek Tepesi, Uluslararası Cross Country Yama Paraşütü Yarışmaları’na da ev sahipliği yapar.
İlçe merkezinde bulunan Zile Ulu Camii, Selçuklu miraslardan biridir. II. Gıyaseddin Keyhüsrev Dönemi’nde Mehmet Zaluli bin Ebu Ali’nin 1267 senesinde yaptırdığı ibadethane, 1591’de Nasuh Paşa tarafından onarıma tabi tutulmuş, bu nedenle Nasuh Paşa Camii olarak da anılmıştır. Yıllara meydan okuyan bu yapı bugüne dek birçok defa elden geçirilmiştir. Kesme taştan yapılan, kubbe ile süslenen Ulu Cami’nin armudi formundaki kubbeye sahip taş minaresi hayranlık uyandırır. Kutsal mekan, hala ibadete açıktır.
Elbaşoğlu Camii, Zile ilçesinde yer alır. Taşköprü Camii adıyla da bilinir. 1801 tarihli kutsal mekan, kesme taştan inşa edilmiş, tek şerefeli minare ile taçlandırılmıştır. İç mekanı ahşap sütunludur. Sütunların üzeri kök boya ile süslenmiştir. Günümüze sağlam bir şekilde gelebilmiş tarihi ibadethane, çeşitli eklemelerle genişletilmiş olup hala işlevini korur.
Zile ilçesine bağlı Tekke köyüne adını veren Şeyh Nusrettin Camii ve Türbesi, ilçe merkezine yaklaşık 7 km uzaklıktadır. Kitabesi olmadığı için yapım tarihi bilinmeyen cami ve türbenin 14. yüzyılda inşa edildiği tahmin edilir. 1855 senesinde onarımdan geçen yapılar, taş ve tuğladan yapılmış, kubbelerle örtülmüştür. Türbenin içini süsleyen kalem işi bezemeler, dikkat çekicidir. Türbede, Ahmet Yesevi’nin öğrencilerinden Şeyh Nusrettin ile beraber iki müridin sandukası bulunur. Cami, hala ibadete açıktır,
Mahperi Hatun Kervansarayı, Pazar ilçesinde yer alan bir Selçuklu eseridir. İlçe merkezine yaklaşık 1 km uzaklıkta konumlu bu yapı, tarihi İpek Yolu üzerindedir. 1238 senesinde yapımı tamamlanmış, yıllar boyu pek çok kervana kucak açmıştır. Kervansaraya adını veren Mahperi Hatun, I. Alaeddin Keykubat’ın eşidir. Tarihi mekan, yakın zamanda elden geçirilmiştir ve günümüzde kafe - restoran olarak hizmet verir.
Canik Dağları üzerinde yer alan Karacaören Yaylasındaki Başçiftlik Kayak Merkezi, hem ilçenin hem de Tokat’ın kış turizm merkezidir. Ortalama kar kalınlığı 40 cm olan kayak merkezi, ilçeye 8 km mesafededir. Kalabalık kış etkinliklerinin gözde noktası, restoran ve kafe olarak hizmet veren bir tesise ev sahipliği yapar. Günübirlik aktivitelere uygun olan kayak merkezinde iki pist ve bir babylift bulunur.
Saman Dağı, Başçiftlik sınırları içindedir. Yaklaşık 1800 metre yüksekliğindeki bu dağ, Tokat’ın yamaç paraşütü etkinliklerine ev sahipliği yapan noktalarından biridir. Yemyeşil bitli örtüsüyle kaplı doğal alan, trekking için uygundur. Başçiftlik’in seyir köşesi, temiz havası ve doğası ile tabiat aşıklarını buraya davet eder.
Tokat’ın doğal zenginliklerinden biri olan Ballıca Mağarası, Pazar ilçesinin Ballıca köyündedir. Gezilebilen kısmı 680 metre olan büyüleyici mağarada dev dikit ve sarkıtlarla bezeli on iki salon vardır. Her biri farklı isme sahip olan salonlardan sadece sekiz tanesi görülebilir. Yüksek nem oranı, düşük sıcaklığı ve bol oksijene sahip olması nedeniyle ile astım gibi solunum rahatsızlığı olanların şifa aradığı mağarada, soğan sarkıt adı verilen oluşum, Türkiye’de tek örnektir.
Zengin bir ormanlığın içinde, Yeşilırmak Nehri üzerine kurulmuş Almus Baraj Gölü, ilçenin kuzeyinde konumludur. Alabalık çiftliği, balık lokantası çevresindeki piknik alanları ve koyları ile dinlenme, spor ve eğlence aktiviteleri için uygundur. Tekne ile gezinti ve su sporlarına müsait olan göl, huzur dolu manzarası ile Almus’un gözde mesireliklerinden biridir.
Almus’un Arısu köyünde yer alan Dumanlı Yaylası, deniz seviyesinden 2870 metre yükseklikte, yemyeşil bitki örtüsü ile kaplıdır. Yaylaya çoğu zaman sisli bir hava hakim olduğu için bu isimi almıştır. Suluova mevkiinde kamp ve dinlenmeye elverişli alanlar vardır. Taze havasıyla ünlü olan Dumanlı Yaylası’nın bir kısmı Sivas sınırları içindedir.
Tokat’ın merkezinden 15 km uzaklıkta konumlamış bir tabiat harikasıdır Topçam Yaylası. Yaklaşık 1600 metre yükseklikteki yaylaya çam kokusunun karıştığı taze bir hava hakimdir. Merkez göre oldukça serin olan yayla, özellikle yaz aylarında pek çok kişiyi ağırlar. Kampa elverişli alanları ile Tokat’ın doğa turizmi noktalarından biridir.
Reşadiye’de Yolüstü köyü mevkiindeki Zinav Gölü, çevresi ormanlıkla bezeli bir tatlı su gölüdür. Göçmen kuşların dinlendiği gölde sazan, yayın balığı ve kırmızıkanat gibi balık türleri yaşar. Bahar gelir gelmez doğanın tüm renklerini bir araya getiren Zinav Gölü, Doğal Hayatı Koruma Sahası ilan edilmiştir.
Reşadiye - Ordu sınırında konumlamış Selemen Yaylası, ilçenin doğal zenginliklerinden biridir. Yaz mevsiminde dahi serin olan yaylada, ilkbahardan ilk kar yağışına dek her cuma yayla pazarı kurulur. Yavuz Sultan Selim’in 1514 yılında Çaldıran Seferi’ne giderken Selemen Yaylası’ndan geçtiği ve burada Cuma namazı kıldığı söylenir.
Göçmen kuşların konakladığı, etkileyici güzelliğiyle tabiatın bir armağanı olan Kaz Gölü, Pazar ilçesinde yer alır. Sazlıklarla sarmalanmış doğa harikası, gri balıkçıl, saksağan, karaleylek, kızkuşu, serçe, sığırcık gibi pek çok kuş türüne geçici bir yuvadır. Yaban Hayatı Koruma Sahası olan Kaz Gölü’nde güneşin batışı bir başka güzeldir.
Çatak Yaylası, Almus’un tertemiz havası ve seyrine doyum olmayan muazzam manzarası ile en dikkat çeken yerlerinden biridir. Tabiat tutkunlarının görmek isteyeceği bu güzellik, her yaz yayla şenlikleri ile hareketlenir. Yaz boyu çevre sakinleri ve doğaseverler tarafından ziyaret edilen Çatak Yaylası’nda kamp ve piknik organizasyonları düzenlenir.
Düden Gölü, Erbaa’nın kuzeyinde yer alır. Tabiatın bu muazzam yansıması, yaklaşık 1200 metre rakımlı bir tepededir. Etrafı alabildiğine orman, suyun rengi ormandan yansıyan koyu yeşildir. Doğa tutkunlarının görmek isteyeceği göl, trekkingcilerin Erbaa’daki vazgeçilmez duraklarından biridir. Göl kıyısı el değmemiş doğası ile kamp ve piknik yapanları ağırlar.
Kilise Suyu, Erbaa’nın Çamdibi köyü mevkiinden çıkan doğal kaynak suyudur. Pırıl pırıl parlayan suyun kaynak kısmı tonozlu bir örtü ile kapatılmıştır. Kendine yol bulup dere oluşturmuş Kilise Suyu, güçlü bir şekilde akar. Romalılar Dönemi’nde kaynağın bulunduğu yerde tapınak olduğu var sayıldığı için çevre sakinleri tarafından Kilise Suyu olarak anılır.
Üç Tepeler Mesire Alanı, Erbaa’nın Kuruçay Mahallesinde yer alır. İlçe merkezine oldukça yakın olan bu alan, yüksekte konumlanmıştır ve ormanlık bir alanda muazzam bir manzaraya sahiptir. Restoran, kameriye ve piknik masalarına sahiptir. Kamp yapmak için uygun olan Üç Tepeler, sakin bir dinlenme yeri arayanlar için güzel bir seçenektir.
Çam ağaçlarının oluşan bir koruluğun ortasında yer alan Çamlık Mesire Alanı, Erbaa ilçesi, Ahmet Yesevi Mahallesindedir. Restoran, piknik alanı, yüzme havuzu, çocuk parkı, yürüyüş yolu ve güzel manzarası ile açık havada sosyalleşme imkanı arayanların buluşma yeridir. Yaz boyu ilçenin en sık tercih edilen mesireliği olan Çamlık, temiz havası ile her mevsim ilgi görür.
Çamiçi Yaylası, yaklaşık 1350 metre yükseklikte çam ağaçlarının koyunundadır. Tabiat aşıklarının, Tokat ve Niksar’a yolu düşenlerin mutlaka görmek isteyeceği yayla, yaz boyu serin kaldığı için Niksarlılar tarafından sayfiye yeri olarak kullanılır. Kamp, piknik ve trekking organizasyonlarıyla ilkbahardan sonbahara dek ziyaret edilir. Yaz aylarında yayla şenlikleri ile birçok kişi Çamiçi’nde buluşur. Tablo gibi manzarasıyla görenlerin bir daha gelmek istediği Çamiçi Yaylası’nda dinlenme yerleri ve restoranlar bulunur.
Ayvaz Parkı, aynı adlı mahallede, Niksar’da yer alır. İsmini Niksar’ın meşhur doğal kaynak suyu olan Ayvaz’dan alan bu park, çocuk oyun alanı, süs havuzu, restoran ve yürüyüş yoluna sahiptir. Her yaştan insanın vakit geçirebileceği şekilde planlanmıştır. Ayvaz suyunun da içebileceği bu alan, Ayvaz Şehir Ormanı’nda kurulmuştur. Buraya gelmişken lezzetli Tokat kebabından mutlaka tadılmalı…
Tabiatın Niksar’a armağanlarından biri olan Şahinli Kavaklığı, tüm bereketi ile çağlayan Kelkit Çayı’nın yanı başındadır. Doğa yürüyüşü, kamp, piknik gibi aktiviteler için pek kişi tarafından ziyaret edilen mesirelik, buz gibi akan Kelkit’in huzur verici manzarasıyla tabiat aşıklarını buraya davet eder.
Reşadiye’nin Hasanşeyh beldesinde, aynı adlı yaylada yer alan mesirelik, gölet ve su kaynaklarının zenginleştirdiği geniş bir ormanın içindedir. Doğa tutkunlarının görmek isteyeceği bu güzellik, piknik alanı, çocuk parkı, yürüyüş ve bisiklet yoluna sahiptir. Bahar gelince koyu yeşile bürünen mesire alanında kalabalık etkinlikler düzenlenebilir.
Reşadiye Kent Ormanı, ilçenin yüksek bir tepesinde yer alır. Tokat’ın oksijen depolarından biridir. Yakın zamanda düzenlenmiş olan kent ormanında, kameriye, yürüyüş yolu, çocuk oyun alanı, piknik yeri ve seyir noktaları bulunur. Çevre sakinlerinin dinlenme köşesi, yaz geceleri serindir.
Doğal güzellikleriyle ön planda olan Başçiftlik ilçesinin çam ve kekik kokulu yaylaları bir hayli ünlüdür. Karaçam ve Düden Yaylaları, ilk sıralarda yer alsa da kayak merkezine ev sahipliği yapan Karacaören Yaylası, Belbaşı ve Katırbeli Yaylaları, zengin bitki çeşitliliği ile tabiat tutkunlarının görmek isteyeceği güzellikler arasında bulunur. Düden ve Karaçam Yaylalarında yaz şenlikleri düzenlenir. Karacaören’de ise kar festivali gerçekleşir.
Saman Dağı, Başçiftlik sınırları içindedir. Yaklaşık 1800 metre yüksekliğindeki bu dağ, Tokat’ın yamaç paraşütü etkinliklerine ev sahipliği yapan noktalarından biridir. Yemyeşil bitli örtüsüyle kaplı doğal alan, trekking için uygundur. Başçiftlik’in seyir köşesi, temiz havası ve doğası ile tabiat aşıklarını buraya davet eder.
Başçiftlik ilçesine yaklaşık 5 km uzaklıkta bulunan Üçoluk Göleti, sulama amacı ile oluşturulmuş olsa da çevresindeki yeşil orman örtüsü ile bölge sakinlerinin mesireliklerinden biri olmuştur. Piknik ve yürüyüşe müsait olan göl çevresi, huzur verici manzarası ve sosyal tesisi ile pek çok kişinin buluşma yeridir.
Tokat’ın merkezinde konumlanmış olan Taşhan, Anadolu’da yer alan en büyük hanlardan biri olarak 1626 - 1632 seneleri arasında Osmanlılar tarafından inşa edilmiştir. İki katlı dikdörtgen yapının açık bir avlusu vardır. Günümüzde Tokat’a özgü hediyelik ve el emeği eşyaların satıldığı bu han, İpek Yolu’nun en önemli ticaret merkezlerinden biri olarak bilinir.
Kelkit Çayı’nın çevresinde kurulmuş Reşadiye ilçesinin merkezinde yer alan şifalı su kaynağı, 48 - 52 derece sıcaklığındadır. Magnezyum, sodyum ve potasyum kaynağı Reşadiye Kaplıcaları, romatizma, ortopedik ve nörolojik rahatsızlıklarına destek amacıyla kullanılır. Kaplıca suyu yalnızca banyo için uygundur, arsenik içerdiği için kesinlikle içilmemesi gerekir. Kaplıca çevresinde konaklama için termal tesisler bulunur.
Sulusaray’ın merkezine 3 km uzaklıkta bulunan termal su kaynağı, sodyum, birkarbonat ve sülfat açısından zengindir. Çevresinde konaklama tesisleri bulunan Sulusaray Kaplıcası, yaklaşık 55 dereceye varan su sıcaklığıyla ortopedi ve deri rahatsızlıklarına şifa arayanlara ev sahipliği yapar. Ilıca Kaplıcası adıyla da anılır.
Niksar’ın tarihi Arasta Çarşısı, kale surlarının yanı başına kurulmuştur. İnşa tarihi net olarak bilinmeyen çarşının Selçuklular Dönemi’nde kurulduğu tahmin edilir. Osmanlılar zamanında genişletildiği düşünülen tarihi alışveriş merkezinde sokak boyu sıralanmış dükkanlar ilgi çekicidir. Leylekli Köprü ile bütünleşmiş çarşıda 20. yüzyılın başlarında yapılmış bir çeşme bulunur.
Canik Dağları üzerinde yer alan Karacaören Yaylasındaki Başçiftlik Kayak Merkezi, hem ilçenin hem de Tokat’ın kış turizm merkezidir. Ortalama kar kalınlığı 40 cm olan kayak merkezi, ilçeye 8 km mesafededir. Kalabalık kış etkinliklerinin gözde noktası, restoran ve kafe olarak hizmet veren bir tesise ev sahipliği yapar. Günübirlik aktivitelere uygun olan kayak merkezinde iki pist ve bir babylift bulunur.
Şehir merkezinde konumlu Novada Tokat AVM, şehrin eğlence ve alışveriş duraklarından biridir. Ünlü markalara ait mağazaları, lezzetli yemekler sunan kafe ve restoranları, sinema ve çocuk eğlence merkezleri ile her yaştan kişinin bir arada vakit geçirmesine imkan veren alışveriş merkezinde, özel günlerde çeşitli etkinlikler de düzenlenir.