Kozan ilçesinde görülmeye değer yerlerden biri olan Anavarza, Dilekkaya köyünde yer alan antik kenttir. Tarihi surlarla çevrili olan bu muazzam yerde, heybetli bir kale bulunur. Dümdüz bir ovada bütün ihtişamı ile hala ayakta duran Anavarza, Asurlar tarafından kurulmuş olup Roma döneminde yükselişini sürdürmüştür. Anavarza’ya Kozan yolu üzerinden ulaşılabiliyor.
Seyhan ve Yüreğir ilçelerini buluşturan Taş Köprü, 4. Yüzyılda Roma İmparatorluğu döneminde inşa edilmiştir. Adana denince akla gelen yerler arasında yer alır. Ayrıca, hala kullanılan en eski köprülerden biri olma özelliği taşır. Taş Köprü’den Seyhan Nehri’nin derin renkleri ve Çukurova Bölgesi’nin gizemli ruhu gözlemlenebilir.
Seyhan Nehri’nin birbirinden ayırdığı Seyhan ve Yüreğir arasındaki demiryolu bağlantısı, Demirköprü üzerinden sağlanır. Halen kullanımda olan bu köprü, şehri keşfetmek isteyenlere nostaljik bir seçenek sunar. Tarihi Adana Tren Gar’ından başlayıp Demirköprü’den ilerleyerek Seyhan Nehri’ni seyredebilirsiniz.
Adana’nın simgelerinden biri de Büyük Saat… Osmanlı Dönemi’nde Adana’nın önemli şahsiyetlerinden biri olan Ziya Paşa zamanında inşa edilmeye başlanmış ve kentin görüntüsüne o dönemde eşsiz bir görüntü katmıştır. 1800’lü yıllardan bu yana ayakta olan bu yapı, bölge tarihinin yakın tanıklarından biridir.
Adana’nın tarihinde önemli bir yere sahip olan Ramazanoğulları Beyliği’nin miras bıraktığı eşsiz yapılardan biri de bu konaktır. Ramazanoğlu Konağı, Çukurova Üniversitesi’ne bağlı olarak kültür merkezi sıfatıyla kullanılıyor. Konağın üst katında havuzlu bir teras bulunuyor. Yüzyıllardır ayakta kalan konağın sır dolu havası, içeri adımınızı attığınız anda kendini hissettiriyor.
1880’li yıllarda St. Paul anısına inşa edilen bu tarihi yapı, Adana’nın kültürel zenginliğinin göstergesidir. Halen hizmet veren Bebekli Kilise’ye, çatısında bulunan 2,5 metre uzunluğundaki Meryem Ana heykelinin bebeğe benzetilmesi nedeniyle bu isim verilmiştir. Taş duvarları ve yüksek tavanı ile içeri girdiğiniz anda gizemli havayı hissedebilirsiniz. Seyhan’dan dönmeden evvel burayı mutlaka görmelisiniz.
11. yüzyılda Haçlılar tarafından yapıldığı düşünülen Şahmeran Kalesi, Yılan Kale olarak da bilinir. Şahmeran efsanesinin doğduğu yer olan bu kale, 1600’lü yılların sonlarına doğru Evliya Çelebi tarafından Şahmeran ismi ile anılmıştır. Çevredeki diğer kalelerin ve Ceyhan ovasının rahatlıkla görülebildiği bir alanda konuşlanmıştır, bu nedenle gözetleme üssü olarak kullanıldığı düşünülür. Yılan Kale, yalçın surlarla ve merdivenlerle çevrelenmiştir. Civarda dinlenme imkanı sunan mekanlar bulunur.
Geçmişi, Antik Kilikya Dönemi’ne dek uzanan Ayas (Aigeai) Antik Kenti, büyük ölçüde ayakta kalmış ve farklı zamanlarda inşa edilmiş tarihi yapılar barındırır. Ayas Kalesi, Marko Polo İskelesi, Süleymaniye Kulesi, gizemli görüntüsüyle dikkat çeken Kız (Atlas) Kalesi ve antik kentin sur kalıntıları burada görülebilir.
1900’lü yılların başında Almanlar tarafından yapılan Varda (Vardo) Köprüsü, Koca Köprü ya da Alman Köprüsü olarak da anılır. Hicaz – Bağdat Demiryolu ağının oluşturulması sırasında yapılan demiryolu köprüsü, taş örme ayakları ve kemerli yapısı ile Karaisalı ilçesinin görülmeye değer yerleri arasındadır. Köprünün sağ tarafında devam eden yol boyunca iki tünel vardır. Kayaların oyulmasıyla yapılan tünellerden geçerek köprünün diğer kısmına ulaşabilirsiniz.
Karaisalı ilçesinin Altınova köyü yakınlarında bulunan bu han, Kesire Hanı, Bayrampaşa Kervansarayı adlarıyla da anılır. 1600’lü yıllarda yaptırılmıştır. Çakıt Nehri’nin kıyısına yakındır. Tarihi belgelerde buranın ismi Çakıt Hanı olarak da geçer. Eskilerin heybetli kervansarayı olan bu han, zamanla biraz zarar görmüş olsa da ayakta kalmaya çalışıyor.
Kozan Kalesi, Anavarza, Karasis ve Andıl kalelerini görüş alanı içerisinde barındıran, geçmişte stratejik açıdan bir hayli önem taşıyan bir yapıdır. Diğer adı Sis Kalesi’dir. Amfi tiyatro şeklinde inşa edilen kale, 400 metre yükseklikteki bir tepe üzerindedir. Asurlular Dönemi’nde yapıldığı düşünülen Kozan Kalesi’nin 40 tane kulesi vardır. Alt bölümünde gizli geçitler, mahzen ve depolama alanları bulunur. Buraya taştan yapılmış merdivenlerle inilir. Bu yapı, günümüze sağlam olarak gelmiştir ve Kozan’da gezilecek tarihi yerlerin ilk sırasında yer alır.
Şar köyü mevkiinde, Göksu Nehri’nin araladığı vadide kurulmuş olan Comana Antik kenti, Hitit, Roma ve Bizans dönemlerini yaşamıştır. Dini bir yerleşim yeri olarak düşünülen kentte, kaya mezarları, nekropoller ve birçok tümülüs vardır. Hamam, kilise, tiyatro gibi yapıların kalıntıları halen gözlemlenebilir. Şar Antik Kenti olarak da bilinir.
Comana (Şar) Antik Kenti’nde yer alan Kırık Kilise, tarihi yerleşimin kuzeyindedir. Roma Dönemi’nin önemli bir mimari eseri olan kilise, büyük bir kısmıyla günümüze kadar korunmuştur. Kilisenin alt katında Romalılara ait dikdörtgen bir mezar bulunmuştur. Kesme taştan örülmüş duvarları ile Kırık Kilise, Şar Antik Kenti’nin ayakta kalmış önemli yapılarından biridir.
Diğer ismiyle Haçin Kalesi, Orta Çağ mimarisine sahiptir. Kilise Tepe, Kale Kilise adlarıyla da anılır. Kalenin etrafında taş ocağı kalıntıları bulunmuştur. Eski kervan yolu üzerinde yer alan tarihi yapının, savunma amacıyla inşa edildiği düşünülür. Kaleden geriye, iki adet burç, kesme moloz taştan örülmüş bir duvar ve iç kısımda üç tane kaya mezar kalmıştır.
Bizanslılardan kalma 6 metre uzunluğundaki Ala Kapı, mermer bloklardan yapılmıştır. Şar Ören Yeri’nde yer alır. Şar köyü mevkiinde Hitit, Roma ve Bizanslılardan kalma tarihi mirasın yalnızca bir parçasıdır.
Kozan Kalesi’ni arkasına alan Arıkan Konağı, Yaverin Konağı adıyla da bilinir. Kozan’daki tarihi Adana konaklarından biridir. 1800’lü yılların sonunda inşa edildiği düşünülen tarihi mekan, yüksek tavanlı, cumbalı, taş duvarlı otantik bir yapıdır. Yaşanmışlık hissini içeri girer girmez hissettiren Arıkan Konağı, butik otel ve restoran olarak hizmet veriyor.
Şekerpınarı mevkiinde olduğu için Şekerpınarı Köprüsü ya da Yakapınar Köprüsü olarak anılan tarihi köprünün kesin olmamakla beraber 9. yüzyılda yapıldığı tahmin edilir. Bugüne dek çeşitli onarımlardan geçerek günümüze kadar gelebilmiştir. Çakıt Çayı üzerindeki köprü, tek gözlü ve kemerli olarak kesme taştan yapılmıştır. Kemeri eğimli olarak tasarlanmış olup köprünün boyu yaklaşık 83 metre uzunluğundadır. 2000’li yılların başında restore edilmiş olan Akköprü, yayalar tarafından kullanılır.
Foça girişinde, merkezin 8 km dışında, bir dere yatağı kenarında bulunan yapı MÖ 4. Yy’da yapılmış ve Anadolu’da bulunan nadir Pers yapılarındandır.
2001 yılında ziyarete açılan mezar anıt 2000 yılında restore edilmiştir. Büyük bir kaya kütlesi oyularak inşa edilen ve mezar odası alt katta bulunan yapı, iki katlıdır.
Tarihin gizemini hissettiren dokusuyla Tuz Hanı, turistler ve şehir sakinleri tarafından sık sık ziyaret edilir. Geçmişten günümüze kadar bir bölümü özenle korunmuştur ve restore edilerek bazı kısımları yerel dükkanların kullanımına açılmıştır. Vakıflar Çarşısı Tuz Hanı adı verilen bu alanda, Adana’nın kimliğini yansıtan pek çok detaya ulaşabilir, çarşının tarihi dokusunu keyifle inceleyebilirsiniz.
Tarihi yapısını bir parça da olsa koruyabilmiş olan Gön Hanı, Vakıflar Çarşısı’na bağlıdır. Adana’yı keşfetmek isteyenlerin tercih ettiği yerlerden biridir. Handan geriye yalnızca kapısı kalmış olsa da kapının arkasına geçince sizleri pek çok yerel dükkan karşılar. Kesme taşlarla ve motiflerle süslenmiş olan Gön Hanı’nı gezmeden Adana’dan ayrılmayın.
Adana’nın kimliğini ortaya koyan Seyhan Irmağı'na yakın olması nedeni ile Irmak Hamamı adı verilen bu yer, halk arasında Yalı Hamamı olarak da bilinir. Eski uygarlıkların izlerini barındırır. İki farklı medeniyete de tanıklık etmiştir ve hala işlevini korur. Adana’dan ayrılmadan evvel Irmak Hamamı’nın büyüsünü keşfedebilirsiniz, Hala faaliyet göstermekte olan bu hamamda ruhunuzu ve bedeninizi tarihi kubbenin altında dinlendirebilirsiniz.
Adana’nın en eski hamamlarından biri olarak bilinen Çarşı Hamamı, halen faaliyet göstermektedir. Gelişen şehrin ve binaların gölgesinde kalmış olsa da turistler tarafından tercih edilen gözde yerler arasındadır. Giriş kapısı üzerindeki oyma taş motifleri, tarihin özenli dokunuşunu gözler önüne serer. Hamamın binalar arkasındaki hüzünlü duruşu, kubbenin hissettirdiği heybetle turistlerin ilgisini çeker. Adana’ya gitmişken Büyük Saat Kulesi’nin karşısında konumlanmış olan bu tarihi yapıyı mutlaka görün.
Geçmişte inşa edilen birçoğu gözetleme ve güvenlik sağlama amacı ile yapılan kaleler, medeniyetlerin izlerini günümüze kadar ulaştıran yapılardır. Adana Kalesi’nin de gözetleme amacı ile ilk çağlarda yapıldığı tahmin ediliyor. Ne yazık ki bu tarihi yapıdan geriye kule ve sur yıkıntıları kalmıştır. Adana’nın köklü medeniyetlerine ev sahipliği yapan Adana Kalesi, Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa tarafından medeniyetler arasındaki gerginlikler nedeni ile yıktırılmıştır. Tepebağ ve Seyhan Nehri çevresinde yer alan Adana Kalesi’ni gezerken eski çağlarda yaşanan olayları ve o dönemin ruhunu sur kalıntılarında hissedebilirsiniz.
Trenler, derin nostaljik izler barındıran ve geçmişten günümüze kadar halen kullanılan ulaşım araçlarıdır. Bu nedenle pek çok tren garı, günümüze kadar özenle korunmuştur. Ailelerin ve dostların buluşma yerleri olan garlar, sayısız insanın yaşamına tanıklık etmiştir. Seyhan’da bulunan Adana Tren Garı da geçmişin izlerini bugüne ulaştıran nadide yapılardan biridir. 1912 yılında inşa edilen bu gar, nostaljik görüntüsünü muhafaza ediyor. Adana’yı keşfe çıktıysanız İstanbul’un Haydarpaşa’sı gibi bir ruha sahip olan bu yeri görmeden ayrılmayın.
Ramazanoğlu Beyliği döneminde yaptırılan ve ismini buradan alan medrese, Ulu Camii ve Külliyesi içerisinde yer alır. Ramazanoğlu Medresesi, yüzlerce yıldır ayakta kalmayı başarmış tarihi şadırvanı ile ziyaretçileri karşılar. Küçük odaları ve evi andıran taştan duvarları ile ziyaretçileri şehrin gürültüsünden alıp götürür. Kendine özgü bir sükunetin hakim olduğu bu medrese, konukları tarihin derinliklerine götürecek bir mimariye sahiptir.
1600’lü yıllardan bu yana ayakta kalan Mestanzade Hamamı, yüzyıllardır şehir sakinlerini ve gezginleri misafir eder. Adana’da nostaljik bir hava yaratan bu hamam, merkez çarşıda konuşlanmıştır ve her sezonda pek çok kişi tarafından ilgi ile ziyaret edilir.
Büyük Saat’in yanında bulunan Adana’nın Tarihi Kazancılar Çarşısı, İstanbul’un Kapalı Çarşısı’na benzer. Kazancıların ve zanaatkârların çarşısı olması nedeni ile bu isimle anılır. Şu an pek çok şeyin satıldığı bu çarşı, Adana kebabını ve geleneksel Adana kahvaltısını tadabileceğiniz restoranlara ev sahipliği yapar. Adana’nın ünlü Rakı Festivali, her sene Aralık ayının ikinci Cumartesi gecesinde burada düzenlenir.
1901 yılında dönemin valisi Bahri Paşa tarafından yaptırılan Kuruköprü Meydanı’ndaki çeşme, yol çalışmaları nedeni ile yıkılmıştır. Taşları ve kitabesi ile Adana Etnografya Müzesi’nde koruma altına alınmıştır ve 1993 yılında aslına uyacak şekilde Atatürk Parkı’nda tekrar inşa edilmiştir. Cami minaresini andıran kubbeli kısmı ve sütunları ile şehir merkezine tarihi bir görüntü kazandırır.
Tepebağ evleri, geleneksel Adana evleri olarak bilinir. Şehrin en eski mahallesi olan Tepebağ’da yer alır. En eskileri, kerpiçten yapılmıştır ve genellikle tek katlıdır. Daha sağlam olması amacı ile sonraları karkas veya kâgirden, iki ya da üç katlı olacak şekilde inşa edilmeye başlanmıştır. Akdeniz’in karakteristik mimari özelliklerini taşıyan Tepebağ Evleri, yüksek tavanlı, geniş saçaklı ve geçmiş kokan cumbalı görüntüsü ile tarihi bir şölen yaşamanızı sağlar. Kemerli kapıları ve panjurlarla çevrelenmiş dikdörtgen pencereleri, Türk evi mimarisini etkilemiştir. Mustafa Kemal, 1923 yılında Adana’yı ziyaret etmiş ve bu evlerden birinde kalmıştır. Şimdilerde o ev, müze olarak hizmet veriyor.
Ramazanoğlu Külliyesi’nin önemli bir alanını oluşturan Ramazanoğlu Çarşısı, 15. yüzyılda kurulmuştur. Tarihi İpek Yolu üzerinde bulunan ve ticaretin geliştirilmesi amacı ile inşa edilen bu çarşı, Ramazanoğulları Beyliği döneminde, aynı ismi taşıyan külliye içerisinde yapılmıştır. Zamana karşı koyan Gön Hanı ve Yeni Han ile çarşının bir kısmı hala kullanılıyor. Burası, yerel ürünlerin satıldığı, vakıflara ait dükkanların bulunduğu özel bir alışveriş yeridir. Irmak Hamamı ve Çarşı Hamamı da burada bulunur.
Ceyhan’ın Kurtkulağı köyünde yer alan, aynı ismi taşıyan kervansaray, 17. yüzyılda inşa edilmiştir. Adana - Halep kervan yolu üzerinde konuşlanmış olan Kurtkulağı Kervansarayı, kesme taşlarla bezenmiştir. Bu tarihi yapının sağ kısmında yer alan odaların altında, farklı bir bölgeye açıldığı düşünülen yeraltı geçitlerine rastlanır. Dönem şartları ile değerlendirildiğinde, saldırı sırasında kaçış amacı ile planlanmış bu geçitler, Kurtkulağı Kervansarayı’nı ilgi çekici kılar. Halka açık gezi alanlarından biridir.
At nalı şeklindeki muazzam burçları ile Adana - Kozan kervan yolu üzerinde yer alan Dumlu Kalesi, Ceyhan ilçesine yaklaşık olarak 17 km mesafededir. Kalenin giriş kapısı kuzeydedir. Kalenin doğusunda gözetleme kulesi bulunur. Orta Çağdan bu yana birçok medeniyetin himayesi altına girmiştir.
Sirkeli Höyüğünün içinde yer alan ve Hitit Kralı Muvattali’nin kabartmasının bulunduğu antik kent, Hitit dönemine ait mezarlara ve anıtlara ev sahipliği yapar.
Orta Çağda inşa edilen ve elips şeklinde olan Feke Kalesi, bazı bölümleri ile hala ayaktadır. Kalenin giriş kısmı harabe şeklinde olsa da surlarının bir bölümü, moloz taşlarla kaplıdır. Feke Kalesi, yuvarlak şekilli dört adet burca sahiptir.
Misis Havraniye Kervansarayı, blok taştan yapılmış ve büyük ölçüde ayakta kalmış tarihi yerlerden biridir. İki tane tonozlu sivri kemeri vardır. Yer yer figürlerle süslenmiş duvarlarının büyük bir kısmı yıkık durumdadır.
Aladağ’da, Bizans Dönemi’nde kurulmuş yerleşim yerlerinden biri olan Akören Antik Kenti, iki kısımdan oluşur. Göveren olarak bilinen ilk bölümde otuzu geçen ev kalıntısı, üç kubbe ile örtülü bir kilise yer alır. Akören 2 adıyla anılan ikinci bölümde ise elli taneye yakın ev kalıntısı, Bizanslılara ait gösterişli mezar odaları ve kilise kalıntıları yer alır. Büyükçe bir kayaya işlenmiş haç şekli, dikkat çekicidir.
Yüzünü Akdeniz’e dönen muazzam tiyatrosu ile Magarsus Antik Kenti, Helenistik Dönem’in izlerini taşıyan Athena Tapınağı’na da ev sahipliği yapar. Antik kentte, Osmanlı Dönemi’ne ait bir menzil ve bir han bulunur. Karataş ilçe merkezine yaklaşık 5 km mesafede yer alır. Geçmişte liman şehri olarak kullanılan bu yerin, deprem gibi doğal afetler neticesinde sahip olduğu tarihi kalıntıların bir kısmıyla beraber sulara gömüldüğü düşünülür. Ören yerinde yapılan arkeolojik kazılar neticesinde Magarsus Antik Kenti ortaya çıkarılana dek Roma, Osmanlı gibi birçok medeniyetin izine rastlanmıştır.
Milvan Kalesi, Karaisalı ilçesinin Karakılıç köyünde dağlık bir bölgede yer alır. Yüksek dağları arkasında bırakan ve Çakıt Nehri’nin manzaralı bir köşesinde kendine yer bulan bu kale, Roma Dönemi’nden günümüze dek ayakta kalabilmeyi başarmıştır. Milvan Kalesi, 1815 yılında Adana Valisi Mustafa Paşa ile yörede yaşayan bir aşiret arasında başlayan ve 7 ay süren bir savaşa sahne olmuştur.
Karaisalı ilçesinin Etekli köyünde yer alan bu kalenin Romalılar tarafından yapıldığı tahmin ediliyor. Yüksek duvarlarla çevrelenmiş olan Keçi Kalesi’nin ön kısmında bir kuyu bulunur.
Pozantı’nın Taşpınar köyünde yer alan Anahşa Kalesi, Geç Bizans Dönemi’nin izlerini taşır. Eski Konacık Kalesi adıyla da anılır. Çakıt Vadisi’ne hakim bir tepede, vadi üzerinde mevzilenmiştir. Kalenin içinde su sarnıçları ve tonozlu yapılanmalar bulunur. Kesme ve moloz taştan yapılmış olan Anahşa Kalesi’nin savunma amacı ile yapıldığı düşünülüyor.
Kozan’da Orta Çağ’ın izlerini taşıyan Bucak Kalesi, Anavarza Kalesi’ne benzetilir. Dış hatlarıyla ayakta kalabilmeyi başarmış tarihi yapının iç kısımları yıkılmıştır. Kalenin doğusunda yer alan giriş bölümü, kemerli bir kapıya sahiptir. Konumu itibariyle Çukurova ve Toroslara hakim bir görüş alanı sunar.
İlçe merkezine yaklaşık olarak 15 kilometre mesafede yer alan Kazankaya Kalesi, Roma, Pers ve Asurlardan izler barındırır. O dönemlerde gözetleme ve savunma kalesi olarak kullanıldığı düşünülen bu yapı, 1920 yılında bölgenin işgali sırasında Fransızlar tarafından karargah olarak kullanılmıştır. Kalenin çevresinde eski medeniyetlere ait kaya mezarları bulunur. Şimdilerde etrafı ağaçlarla çevrili olan kale, mesire alanı olarak da halka hizmet veriyor.
Osmanlı Dönemi’nde İbrahim Paşa tarafından yaptırılan Kızıl Tabya, Tekir (Akçatekir) Yaylası mevkiinde yer alır. Doğudan gelecek olası saldırılara karşı savunma yapabilmek adına inşa edilen bu yapı, halen ayaktadır. Yüksek bir tepe üzerinde, irili ufaklı taşlardan yapılmıştır. Ak Tabya’nın hemen karşısındadır.
Antik Çağ’dan beri stratejik açıdan önemli bir konumda olan Gülek civarındaki Akçatekir (Tekir) Yaylası, kale, tabya gibi savunma amaçlı yapılarla korunmuştur. Ak Tabya, bu yapılardan biridir. Kızıl Tabya'ya bakan bu yapı, yöreye özgü taşlarla yapılmıştır. Günümüze kadar gelmeyi başarmış bir Osmanlı mimarisi örneğidir.
Ayas Antik Kenti’nin bir parçası olan Süleyman Kulesi, Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırılmıştır. Denizden gelebilecek olası tehlikeleri göz ardında bırakmamak adına yaptırılan tarihi kule, kesme taş ile örülmüştür. Kulede gözetleme amacı ile pencereler vardır.
Marko Polo İskelesi, Ayas Antik Kenti içindedir. Çağlar boyunca ayakta kalabilmeyi başarmış iskelenin boyu, yaklaşık 5 metredir. Başta Makedonlar olmak üzere Kilikya olarak adlandırılan bölgede yaşamış birçok uygarlığın ticarette buluşma noktası olmuştur. Tarihi iskele, Doğu Akdeniz’in berrak sularına açılan bir kapıdır. Venedikli seyyah Marko Polo, 1270 senesinde Asya topraklarına geçerken bu iskeleyi kullanmıştır.
Şar (Comana) Antik Kenti’nin değerli yapılarından biridir. Hitit, Roma ve Bizans döneminde kullanılmıştır. Bir kısmı harap bir durumda olsa da dönemin kültür ve yaşayışı hakkında ipucu verecek kadar ayaktadır.
Sarp kayaların üzerine kesme moloz taşlarla inşa edilmiş olan Maran Kalesi, Feke Kalesi’ne 22 km uzaklıktadır. Kale içinde kitabe ve anıt olmadığı için hangi zaman dilimine ve medeniyete ait olduğu bilinmiyor.
Uğurlubağ Kalesi, Feke’de aynı ismi taşıyan köyde yer alır. Bu yapıt, küçük ama yüksektir. Herhangi bir yazıt ya da anıta sahip olmayan kalenin hangi medeniyet zamanında yapıldığı bilinmiyor. Kale kesme moloz taştan örülmüştür.
Sanat ve sinema ile özdeşleşmiş şehirlerden biri olan Adana, Mimar Sinan Açık Hava Tiyatrosu ile şehir sakinleri ve turistler için amfi tiyatro ayrıcalığı sunuyor. Amfi tiyatronun önünde Mimar Sinan anıtı yer alıyor. Konser alanı, yazlık sinema ve tiyatro olarak kullanılan bu yer, Seyhan’a sanatsal bir hareketlilik kazandırıyor.
Sirkeli Höyüğü, Ceyhan Nehri’nin kenarında yer alır. Bölgede iz bırakmış olan medeniyetlere dair fikir veren birçok tarihi kalıntıya ev sahipliği yapmıştır. Adana’nın zengin kültürel dokusunu gözler önüne seren höyüklerden biridir. Bu höyüğün etrafındaki kaya kütlelerinin üzerinde Hitit Kralı Muvattali’nin kabartması bulunur.
Kara Kilise, Feke Kalesi’ne çıkılan yol üzerindedir. Geç Roma Dönemi’ne ait izler taşıyan kilisenin, manastır müştemilatı da vardır; ancak dış duvarları insanlar tarafından tahrip edilmiştir. Yeraltı odaları bulunan gizemli kilisenin kesme taştan yapıldığı görülmektedir. İlçenin büyük kısmı, Kara Kilise’nin manzarası içinde yer alır.
Orta Çağ’a ait seramik kalıntılarına rastlanan Kaleyüzü Gözetleme Kulesi, yuvarlak planlı ve kubbeli yapısıyla Orta Çağ kale örneklerinden biridir. Kalenin asıl burcu, zamana karşı direnerek ayakta kalmayı başarmıştır. Moloz taş örgülü duvarları, yer yer kesme taşlarla kaplanmıştır.
Feke’nin Kızılyer Köyü’nde, Söğüt Mahallesi’nde yer alan Kızılyer Kilisesi, harabe halindedir. Kesme taştan örülen duvarlarının bir kısmı ayakta kalabilmeyi başarmış olan kilisenin hangi yıllara ait olduğu bilinmiyor.
İç Anadolu ve Çukurova arasındaki ticaret yollarının kontrolü amacıyla yapıldığı düşünülen Andıl Kalesi, tarihi kervan yolunun üzerinde konumlanmıştır. Andıl Dağı’nın tepesinde, yüksek konumda yer alan kalelerden biridir. Kalenin Orta Çağ döneminde yapılmış olduğu tahmin edilir. Büyük bir kısmı yıkık durumdadır. Andala Kalesi adıyla da bilinir.
Bölgeye hakim bir yerde konumlanmış olan Yarıkkaya Kalesi, Uzunoğlan Tepesi’nde bulunur. Uzunoğlan Kalesi adıyla da anılır. Hititler Dönemi’ne kadar uzanan tarihi, kalenin birçok esere ev sahipliği yapmasını sağlamıştır. Geyik ve aslan gibi hayvan heykelleri, Hitit tanrıçası kabartmaları, kalede bulunmuş eserlerden bazılarıdır. Tarihi yapının üst bölümünde bir açık hava tapınağı bulunur. Kaya kabartması ve sütunları halen sağlam olan Hitit tapınağı, kaleyi görülmeye değer kılan özelliklerinden biridir.
Orta Çağ’da yapıldığı tahmin edilen Meydan Kalesi’nin duvarları Horasan harcı ile taştan örülmüştür. Aladağ Ceritler Köyü mevkiinde yer alan tarihi yapı, iki bölümden oluşur. Bir kısımda şapel ve sarnıç kalıntıları, diğer kısımda yine sarnıçlar ve dikdörtgen şekilli yapı kalıntıları görülür. Kalenin duvarlarının bir kısmı yıkık olduğu için ana giriş kapısı haricinde, diğer bölümlerden giriş yapmak tehlikeli olabilir.
Seleukos İmparatorluğu döneminde inşa edildiği düşünülen Karasis Kalesi, Kozan Barajı’nın kuzey tarafında yer alır. Muazzam bir manzaraya sahiptir. Karasis Kalesi’nin doğu cephesindeki kulelerden biri, mitolojik bir tanrı olan Herakles’in “Herakles Lobutu” olarak adlandırılan sembolüne sahiptir.
Diğer ismi Tepecikören Kalesi olan Kudret Kalesi, Kozan’ın yaklaşık 15 km kuzeyindedir. Tarihi Orta Çağ’a kadar uzanan bu kale, Kozan’ın en yüksek kalesi olarak bilinir. Kale surlarının büyük bir kısmı yıkılmıştır. Kaledeki mahzenlerin girişinde daireye benzer delikler bulunur. İlçenin birçok yerini gören Kudret Kalesi’nin, bölgeyi gözetleme ve savunma amacı ile yapıldığı anlaşılıyor. Kalenin yakınlarında Kalemli Pınar mevkiinde üzerinde haç işareti olan kesme taşlardan düzenlenmiş bir mezarlık bulunuyor.
Tarihi yapıdan geriye yalnızca duvarları kalmıştır. Kozan Kalesi’nin yakınlarında bulunan manastırı, Ermeniler 1915 yılına dek kullanmıştır.
Ferhatlı köyünün Tepe Mahallesinde yer alan Ferhat Tepe Kilisesi, Kozan ilçe merkezine yaklaşık 15 km uzaklıktadır. Günümüze kadar varlığını koruyamamıştır. Kilisenin kalıntıları, Bizans Dönemi’nin izlerini taşır.
Kozan’da yer alan ve ayakta kalabilmeyi başarmış olan tarihi Köreken Kilisesi, ilçe merkezine yaklaşık 25 km uzaklıktadır. Kitabesi olmayan ve yapım tarihi bilinmeyen kilisesin diğer ismi, Kırık Kapı Kilisesi’dir.
Hüzünlü ve kasvetli bir havaya sahip olsalar da zindanlar, yıllar boyunca pek çok tarihi olaya tanıklık etmiş önemli yapılardır. Battal Gazi Zindanı, Kozan Kalesi’nde kuytu bir köşeye saklanmıştır. Adana yöresi için kahramanca savaştığı rivayet edilen Battal Gazi’nin, bu zindanda esir olarak tutulduğu rivayet edilir.
1976 yılında inşa edilmeye başlayan ve 2006 yılında restore edilen Şehir Hamamı, Kozan’da hamam kültürünü yaşatmaya devam eder. Kubbeli tavanı ve kemerlerle süslenmiş iç mekanı, hamamın bölgedeki tarihi yapıların özellikleri dikkate alınarak inşa edildiğini gösterir.
Diğer adı ile Mopsuestia Antik Kenti, İpek Yolu güzergahında yer alır. Neolitik Çağ itibariyle yerleşim yeri olarak kullanılmış olan tarihi yer, Misis Ören Yeri içerisinde, Yakapınar köyü civarında keşfedilmiştir. Misis Antik Kenti’ni, Truva Savaşı’nın kahramanlarından biri olan Yunan Mitolojisi kahinlerinden Mophus’un kurduğuna tahmin edilir. Hititlerden Memlüklere kadar farklı medeniyetlere ve kültürlere ev sahipliği yapmış antik kentte, Bizans Dönemi’nden kalma bazilika, su sarnıcı, duvar kalıntıları, Misis Köprüsü ile beraber pek çok tarihi detay görülebilir. Misis Mozaik Müzesi de antik kent sınırları içindedir.
Ceyhan Nehri üzerinde, Misis Antik Kenti sınırları içinde kalan Misis Köprüsü, Yüreğir’in tarihi yapılarından biridir. 4. yüzyılda, Romalılar Dönemi’nde inşa edilmiş, 6. yüzyılda büyük bir onarımdan geçmiş dokuz gözlü taş köprü, 1998 senesinde yenilenmiştir ve halen kullanılır. Lokman Hekim’in ölümsüzlük iksirinin tarifini Misis Köprüsü’nden geçerken kaybettiği rivayet edilir.
Altınini Yeraltı Şehri, İmamoğlu ilçesine bağlı Çörten köyünde keşfedilmiştir. Tabii kaya içine oyulan kentin kalıntıları, izinsiz yapılan kazılarla tahrip edilmiştir. Yeraltı şehrinin dışında kesme taş ve tuğladan inşa edilmiş yapı yıkıntıları bulunmuş ve burası, 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı olarak belirlenmiştir. Bölgeye çok yakın olan Koyunevi mevkiinde ise Romalılara ait mozaik parçaları da ortaya çıkarılmıştır.
Adana Kültür Sanat Merkezi, Tarihi Kız Lisesi olarak bilinen binada hizmet verir. 1881 - 83 yıllarında Adana valisi Abidin Paşa tarafından askeri lise olarak yaptırılmıştır. 1932’de Kız Lisesi’ne dönüştürülene dek farklı amaçlarla kullanılmış olan tarihi yapı, bodrum dahil üç katlıdır. 2007’de onarılarak Kültür Sanat Merkezi’ne dönüştürülmüş ve bir bölümü Adanalı ressam Mehmet Baltacı adına Fotoğraf ve Sinema Tarihi Müzesi olarak hizmete açılmıştır. Kız Lisesi’nin tarihi dokusunu yansıtan ve o dönemdeki araç - gereçlerden oluşan sınıf, Kültür Merkezi içinde dikkat çeken bölümlerden biridir.
Ulu Camii, Adana’ya pek çok tarihi yapıyı miras bırakmış olan Ramazanoğulları Beyliği döneminde yapılmıştır. Şehrin ünlü Ramazanoğlu Konağı ve Medresesi ile beraber Ramazanoğlu Külliyesi’nin içinde yer alır. Duvarları kesme taştan yapılmış olan caminin, cam çini ile süslü sekiz köşeli minaresi vardır. Kendi özgü mimarisi ile Ulu Camii, ibadethane olarak hizmet vermeye devam ediyor.
Çevresinde yer alan mesire alanları ile piknik için ideal bir yer olan Seyhan Baraj Gölü, manzarasıyla kent sakinlerini ve turistleri büyüleyen bir havaya sahiptir. Türkiye Offshore Şampiyonası’nın bir ayağı burada gerçekleşir. Yaz mevsiminden bunalanların nefes almak için tercih ettiği bu yer, su sporlarını sevenler tarafından da ziyaret edilir.
Seyhan ve Yüreğir ilçelerini buluşturan Taş Köprü, 4. Yüzyılda Roma İmparatorluğu döneminde inşa edilmiştir. Adana denince akla gelen yerler arasında yer alır. Ayrıca, hala kullanılan en eski köprülerden biri olma özelliği taşır. Taş Köprü’den Seyhan Nehri’nin derin renkleri ve Çukurova Bölgesi’nin gizemli ruhu gözlemlenebilir.
Seyhan Nehri’nde yaklaşık 20 dakika süren turlarla düzenlenen gondol gezisi ile nehrin sessizliği ve doğallığı yakından gözlemlenebilir. Gondol Marina, özel günlerde farklı turların düzenlendiği alternatif bir gezi seçeneği oluşturur.
Dilberler Sekisi’nin balkonu olarak tabir edilen Gençlik Köprüsü, Seyhan ve Yüreğir ilçelerini birbirine bağlar. Adana’nın doğasını keşfetmek isteyenlerin uğrak yeri olan bu köprü, fotoğraf çektirmek için de muazzam bir fon oluşturur. Hem Seyhan Nehri’nin gözlemlenebileceği hem de doğayla baş başa kalınabilen bir alan olarak Gençlik Köprüsü, Seyhan’ın dikkat çekici yerleri arasındadır.
Adana’nın simgelerinden biri de Büyük Saat… Osmanlı Dönemi’nde Adana’nın önemli şahsiyetlerinden biri olan Ziya Paşa zamanında inşa edilmeye başlanmış ve kentin görüntüsüne o dönemde eşsiz bir görüntü katmıştır. 1800’lü yıllardan bu yana ayakta olan bu yapı, bölge tarihinin yakın tanıklarından biridir.
Bir yeri tam anlamı ile tanımak için tarihine bakmak gerekir. Adana Arkeoloji Müzesi, Türkiye’nin en eski müzelerinden biri olarak Çukurova Bölgesi’nin tüm gizemini sunuyor. Sergilediği eserler bakımından geniş bir yelpazeye sahip olan Arkeoloji Müzesi, Neolitik çağa dek tarihe ışık tutmaktadır. Sikkelerden el aletlerine, kitabelerden heykellere kadar pek çok eseri, burada yakından görebilirsiniz. Büyük bir bölümü kazı yoluyla bir kısmı da halk tarafından bulunan eserler, Arkeoloji Müzesi’nde ziyaretçilerini bekliyor.
Kentin verimli topraklarına bereketi taşıyan Seyhan Nehri, İstanbul Boğazı’na benzer şekilde, bulunduğu şehri ikiye ayırır. Nehrin bir tarafında, aynı ismi taşıyan Seyhan ilçesi, bir tarafında ise Yüreğir ilçesi yer alır. Seyhan’ın üzerinde Roma döneminden kalma tarihi bir miras ve şehrin simgesi olan Taş Köprü bulunur. Hala kullanılmakta olan Taş Köprü, Adana fotoğraflarında özel bir siluet oluşturur. Seyhan Nehri, kente doğal bir güzellik katar. Seyir alanı olarak Taş Köprü’yü, Seyhan ya da Yüreğir ilçelerindeki mekanları tercih eden ziyaretçiler için Adana’nın en dikkat çekici yerleri arasındadır. Seyhan Nehri, Adana seyir defterinizde mutlaka bulunması gereken yerlerden biridir.
Seyhan Nehri’nin batı kıyısında, kent sakinlerine ve gezginlere hizmet sunan Sabancı Merkez Camii, büyük minareleri ve kubbeleri ile şehrin sembollerinden biri haline gelmiştir. Türkiye ve Orta Doğu’nun en büyük camisi olma özelliği taşır. Osmanlı mimarisinin izlerini taşır. İznik çinisi ile döşenmiş olan Sabanca Merkez Camii, Taş Köprü ve Seyhan Nehri ile beraber kentin siluetine güzellik katar.
1880’li yıllarda St. Paul anısına inşa edilen bu tarihi yapı, Adana’nın kültürel zenginliğinin göstergesidir. Halen hizmet veren Bebekli Kilise’ye, çatısında bulunan 2,5 metre uzunluğundaki Meryem Ana heykelinin bebeğe benzetilmesi nedeniyle bu isim verilmiştir. Taş duvarları ve yüksek tavanı ile içeri girdiğiniz anda gizemli havayı hissedebilirsiniz. Seyhan’dan dönmeden evvel burayı mutlaka görmelisiniz.
1900’lü yılların başında Almanlar tarafından yapılan Varda (Vardo) Köprüsü, Koca Köprü ya da Alman Köprüsü olarak da anılır. Hicaz – Bağdat Demiryolu ağının oluşturulması sırasında yapılan demiryolu köprüsü, taş örme ayakları ve kemerli yapısı ile Karaisalı ilçesinin görülmeye değer yerleri arasındadır. Köprünün sağ tarafında devam eden yol boyunca iki tünel vardır. Kayaların oyulmasıyla yapılan tünellerden geçerek köprünün diğer kısmına ulaşabilirsiniz.
Kozan Kalesi’ni arkasına alan Arıkan Konağı, Yaverin Konağı adıyla da bilinir. Kozan’daki tarihi Adana konaklarından biridir. 1800’lü yılların sonunda inşa edildiği düşünülen tarihi mekan, yüksek tavanlı, cumbalı, taş duvarlı otantik bir yapıdır. Yaşanmışlık hissini içeri girer girmez hissettiren Arıkan Konağı, butik otel ve restoran olarak hizmet veriyor.
Adana’nın altın kumsallarına ev sahipliği Karataş Plajları, yaz boyunca çevre sakinlerinin serinlediği ve sosyalleştiği yerlerdendir. Yakınlarında pansiyon, otel, balık lokantası ve çay bahçeleri bulunur. Plajlarda şezlong ve şemsiye hizmeti veren işletmeler vardır. Havalar ısınır ısınmaz hareketli bir tatil beldesine dönen ilçede, belediyeye ait halk plajı mevcuttur.
Foça girişinde, merkezin 8 km dışında, bir dere yatağı kenarında bulunan yapı MÖ 4. Yy’da yapılmış ve Anadolu’da bulunan nadir Pers yapılarındandır.
2001 yılında ziyarete açılan mezar anıt 2000 yılında restore edilmiştir. Büyük bir kaya kütlesi oyularak inşa edilen ve mezar odası alt katta bulunan yapı, iki katlıdır.
Adana ve sinema... Bu iki kelimeyi duyanların aklına birçok ünlü sinemacı ve sanatçı gelir ama Adana ve sinema denince akla ilk gelen oyuncu, Yılmaz Güney’dir. Kentin verimli topraklarında pek çok şey yetiştiği gibi, yazar, oyuncu, yönetmen, senarist gibi derin kişilikli ve yetenekli şahıslar da yetişmiştir. Adana sineması, beyaz perdeye birçok yetenek ve sektörde önemli bir yere sahip olan Altın Koza Film Festivali’ni kazandırmıştır.
Şener Şen, Abidin Dino, Ali Şen, Muzaffer İzgü, Nurhan Tekerek, Mahmut Hekimoğlu, Menderes Samancılar, Yılmaz Duru ve okuyucuların hayatında iz bırakan Adana betimlemeleri ile Yaşar Kemal, satırları ile milyonlara ulaşan Orhan Kemal, Adana Sinema Müzesi’nin saygıdeğer konuklarından bazılarıdır. Sinemaseverlerin ve şehri keşfe çıkan turistlerin mutlaka görmesi gereken Sinema Müzesi, tarihi bir konağın restore edilmesi ile 2011 yılında hizmete girmiştir. Yılmaz Güney, Orhan Kemal ve Abidin Dino’un balmumu heykellerinin yanı sıra 1969 yılından beri düzenlenen Altın Koza Film Fesitivali’nin arşiv odası, mektuplar, film afişleri ve bunlara benzer pek çok eser bu müzede sergileniyor. Adana’yı daha yakından tanımak için Çukurova topraklarında yetişmiş değerli sanatçıları misafir eden Sinema Müzesi’ni mutlaka ziyaret etmelisiniz.
Adını, geçmişte önünde kurulan yağ pazarından almıştır. Ulu Cami’ye yürüme mesafesinde olan ve tüm görkemi ile eski çarşı içerisinde duran Yağ Camii, St. Jaques Kilisesi’ne eklemeler yapılarak Ramazanoğlu Beyliği döneminde camiye dönüştürülmüştür. Şehir sakinleri tarafından bilinen diğer ismi, Eski Camii’dir. Sade bir mimariye sahip olan bu camide, taç kapısı görkemli bir duruş sergiler. Geçmişte kilise olarak kullanılması sebebiyle bu bölgede hüküm sürmüş farklı medeniyetlerin büyülü izlerini taşır.
Tarihi 1600’lü yılara kadar uzanan Mestanzade Camii, aynı ismi taşıyan hamam ile beraber merkezi bir konumda bulunuyor. Seyhan’ın tarihi dokusunu keşfetmek isteyenler tarafından ilgi gören bu cami, mimari yapısıyla dikkat çeken yapılarından biridir. Kesme taştan örülen duvarları ve kemerli pencereleri ile büyülü bir hava yaratır.
Yağ Camii’nin yakınlarında yer alan Hasan Ağa Camii, klasik Osmanlı mimarisinin kentteki nadide örneklerinden biridir. Hasan Kethüda Camii olarak da bilinir. 1500’lü yıllarda inşa edilmiş olan bu cami, kubbeleri ve geniş avlusu ile dönemin mimari anlayışını sergiler. Kesme taştan yapılmış olan duvarları ve heybetli girişi ile Seyhan’ın simgeleri arasında yer alır.
Ulaşım kolaylığı ve eşsiz görüntüsü ile Seyhan’ın ilgi çekici eserlerinden biri olan Yeni Camii, Memlük mimarisinin izlerini taşır. Caminin üzerinde 10 tane küçük kubbe ve işlemelerle bezeli güzel bir minare bulunur. Kubbelerin yaratmış olduğu derinlik hissi, caminin içine adım attığınız anda sizi sarar. Gezi listenizin başlarına bu camiyi ekleyerek Seyhan’ı keşfe başlayabilirsiniz.
Tarsus Kapısı adı verilen mevkide yer alan Kemeraltı Camii, 1500’lü yıllarda inşa edilmiştir. Kesme taştan döşenmiş olan duvarları ile mütevazı bir görüntüye sahiptir. Minare ve mihraptaki tasarımı, Osmanlı mimarisinin izlerini yansıtır.
Kuruköprü çevresinde 1800’lü yıllarda kilise olarak inşa edilmiş olan müze, bir dönem hastane olarak kullanılmış ve 1924 yılında müze olarak düzenlenmiştir. Çukurova ve Toros çevresinde yaşayan Yörüklerin yaşam tarzını ortaya koyan sayısız eser, taş duvarlardan örülmüş ve tarih kokan bu gizemli yapıda sergileniyor.
Ziya Paşa Anıtı ve Mezarı, Ulu Cami’nin yanındaki Ziya Paşa Parkı’nda yer alır. Ziya Paşa’nın 1880 yılında Adana Valisi iken vefat etmesi üzerine yapılmıştır. Seyhan’ın tarihinde önemli bir yere sahip olan Ziya Paşa’nın anıtı ve mezarı, ulaşım açısından merkezi bir yerde bulunur.
Adana’daki milli mücadele dönemi günlerine ait görsel materyallerin, maketlerin ve minyatür heykellerin yer aldığı Yeşiloba Şehitliği Müzesi, Kahyaoğulları Çiftlik Evi’nde kurulmuştur. Çiftlik alanında Yeşiloba Şehitliği ve Milli Mücadele Kütüphanesi de bulunur.
Mustafa Kemal Atatürk’ün Adana’yı ziyaret ettiğinde konakladığı, eskiden Suphi Paşa Konağı olarak bilinen, 19. yüzyılda inşa edilmiş klasik Adana evlerinden biridir. Bu nedenle Atatürk Evi Müzesi olarak da bilinir. Müzede, Kuvayı Milliye Dönemi’ne ait eşyalar, Atatürk’ün Seyhan ziyareti sırasında çekilen fotoğraflar, Milli Mücadele Dönemi’ne ait gazete arşivleri ve etnografik eşyalar sergilenir. Bu müzede, Hatay Odası olarak anılan ve Hatay’ın kurtuluşunu anlatan bir bölüm daha vardır.
Adana - Halep kervan yolu üzerinde Kurtkulağı Kervansarayı’nın yakınında bulunan Kurtkulağı Köyü Cami, 1600’lü yıllarda kagirden inşa edilmiştir. Bu yapı, tüm heybetiyle hala ayaktadır. İki farklı minaresi vardır. Kısa ama bir o kadar da ihtişamlı olan orijinal minaresi, uzun ve sonradan eklenen klasik minaresi ile bir araya geldiğinde zıt ama uyumlu bir görüntüyü ön plana çıkarır.
Kozan’de yer alan Hoşkadem Camii, bölge sakinleri tarafından Büyük Cami adıyla da anılır. Üst üste binmiş iki kubbe, Memlük mimarisinin izlerini taşır. Giriş kapısındaki kitabe, caminin 1448 yılında yapıldığını söylüyor. Dikdörtgen olarak planlanmış olan Hoşkadem Camii, kesme taştan örülmüş duvarları ve yay kemerli cümle kapısı ile hala hizmet veriyor.
Doğanın zarafetini ortaya koyan, sarmaşıklara bezeli Yeşil Camii, baharın gelmesi ile beraber baştan sona yemyeşil olur. Köprülü Mahallesinde yer alan ibadethane, bahçesinde de pek çok bitki cinsi ile bütünleşir. Uzaktan görenlerin de mutlaka gelip ziyaret ettiği Yeşil Camii, masalsı görüntüsüyle Yüreğir’in simgelerinden biridir.
Misis Mozaik Müzesi’nde, Misis Antik Kenti’nde konumlanmış 4. yüzyıl tarihli bir bazilikanın mozaikleri sergilenir. Misis beldesindeki höyük kazılarında elde edilen mozaiklerin bir kısmında hayvan figürleri bulunur. Bu figürlerin, Nuh Tufanı sırasında Nuh’un gemisinde olan hayvanlardan esinlenilerek işlendiği tahmin edilir.
Ceyhan’a bağlı Durhasan Dede köyünde tepelik bir alanda konumlanan Durhasan Türbesi, tek katlı, kubbeli ve kagirden inşa edilmiş bir yapıdır. Türbenin 18. yüzyılda yapıldığı düşünülüyor. Giriş kısmında sütun ve kemerlerle bezeli kubbeli bir kapıya rastlanır. Köy halkı ve kent sakinleri, Durhasan Türbesi’nde edilen duaların kabul olduğuna inanır.
Kara Kilise, Feke Kalesi’ne çıkılan yol üzerindedir. Geç Roma Dönemi’ne ait izler taşıyan kilisenin, manastır müştemilatı da vardır; ancak dış duvarları insanlar tarafından tahrip edilmiştir. Yeraltı odaları bulunan gizemli kilisenin kesme taştan yapıldığı görülmektedir. İlçenin büyük kısmı, Kara Kilise’nin manzarası içinde yer alır.
Feke’nin Kızılyer Köyü’nde, Söğüt Mahallesi’nde yer alan Kızılyer Kilisesi, harabe halindedir. Kesme taştan örülen duvarlarının bir kısmı ayakta kalabilmeyi başarmış olan kilisenin hangi yıllara ait olduğu bilinmiyor.
Çukurova’da, Seyhan Nehri kıyısında, Çoban Dede Parkı’nın yüksek bir noktasında konumlanmıştır. Çoban Dede, 1800’lü yıllarda yaşamış bir alimdir. Mezarı, Seyhan Irmağı’nı iyi gören bir tepede yıllar önce bulunmuş, sonrasında buraya türbe yapılmıştır. Tek kubbeli ve uzaktan şatoyu andıran yapıda, tek sanduka bulunur. Türbenin bulunduğu yer, Çoban Dede Tepesi olarak anılır.
1981 yılında kurulan ve şehrin sanatsal kimliğini ortaya koyan Adana Devlet Tiyatrosu, her dönemde pek çok oyuna ev sahipliği yapar. Ayrıca, Sabancı Uluslararası Adana Tiyatro Festivali, 1998 yılından bu yana, Adana Devlet Tiyatrosu’nda gerçekleşir.
Keşişlerin yaşam sürdüğü mağara olarak bilinen ve adını buradan alan Keşiş Mağarası, Kozan’ın zenginliklerinden biridir. Etrafı taş duvarlarla çevrelenmiş gizemli yer, duvara özenle açılmış kemerli bir kapı ile misafirlerini karşılar.
Adana’nın pek çok medeniyete ev sahipliği yapması nedeniyle, şehrin birçok bölgesinde farklı inançlara özgü yapılar bulunur. Adana Protestan Kilise de Hristiyanlığın Protestan mezhebine mensup kişilere hizmet sunuyor.
Kurtuluş Kiliseleri Derneği’nin Adana’daki kilisesi olan Adana Kurtuluş Kilisesi, Filipus Hizmet Eğitimi kapsamında kurulmuştur.
Diğer adı ile Mopsuestia Antik Kenti, İpek Yolu güzergahında yer alır. Neolitik Çağ itibariyle yerleşim yeri olarak kullanılmış olan tarihi yer, Misis Ören Yeri içerisinde, Yakapınar köyü civarında keşfedilmiştir. Misis Antik Kenti’ni, Truva Savaşı’nın kahramanlarından biri olan Yunan Mitolojisi kahinlerinden Mophus’un kurduğuna tahmin edilir. Hititlerden Memlüklere kadar farklı medeniyetlere ve kültürlere ev sahipliği yapmış antik kentte, Bizans Dönemi’nden kalma bazilika, su sarnıcı, duvar kalıntıları, Misis Köprüsü ile beraber pek çok tarihi detay görülebilir. Misis Mozaik Müzesi de antik kent sınırları içindedir.
Ceyhan Nehri üzerinde, Misis Antik Kenti sınırları içinde kalan Misis Köprüsü, Yüreğir’in tarihi yapılarından biridir. 4. yüzyılda, Romalılar Dönemi’nde inşa edilmiş, 6. yüzyılda büyük bir onarımdan geçmiş dokuz gözlü taş köprü, 1998 senesinde yenilenmiştir ve halen kullanılır. Lokman Hekim’in ölümsüzlük iksirinin tarifini Misis Köprüsü’nden geçerken kaybettiği rivayet edilir.
Saimbeyli’ye hakim bir tepe üzerinde, ilçenin güneyinde, Fatih Mahallesinde konumlanmış olan şehitlik, Milli Mücadele Dönemi’nde Saimbeyli’nin kurtuluşunda hayatını kaybedenler için 1951’de düzenlenmiştir. Şehitlikte 80 tane mezar vardır.
Saimbeyli ilçesinde Hançer Vadisi’ni süsleyen kanyonun içinden geçen Hançer Deresi, Adana ile Kahramanmaraş’ın Göksun ilçesi arasında sınır çizer. Yeniköy Mahallesi üzerinden ulaşılan derenin çevresi koruma altına alınmıştır. El değmemiş bu güzellik, etkileyici manzarasıyla doğaseverlerin ziyaret etmek isteyeceği yerlerdendir.
Sarıçam ilçesini adını veren Sarıçam ormanlarında yaklaşık 31 hektarlık bir alanın düzenlenmesi ile kurulan Sakıp Sabancı Kent Ormanı’nda doğaseverler için pek çok imkan bulunur. Bisiklet ve yürüyüş yolları, kameriye, spor aletleri, çocuk parkı, bank ve piknik ünitelerine sahip olan ormanlık, açık havada sosyalleşmek için ideal yerlerden biridir. Ormanın batısında Seyhan Baraj Gölü vardır. Kent ormanı sahası içerisinde bulunan ve zengin florası ile dikkat çeken Süleyman Demirel Arboretumu, buraya gelmişken mutlaka gezilmeli.
Süleyman Demirel Arboretumu, Sarıçam’da bulunan Sakıp Sabancı Kent Ormanı sahası içinde yer alır. 520’den fazla ağacın yer aldığı canlı ağaç müzesinde bir de gölet bulunur. 1997 yılında dönemin cumhurbaşkanı olan Süleyman Demirel tarafından açılışı yapılan arboretum, süs bitkileriyle donatılmıştır. Canlı ağaç müzesi, piknik yapmaya uygun değildir.
Adana Kültür Sanat Merkezi, Tarihi Kız Lisesi olarak bilinen binada hizmet verir. 1881 - 83 yıllarında Adana valisi Abidin Paşa tarafından askeri lise olarak yaptırılmıştır. 1932’de Kız Lisesi’ne dönüştürülene dek farklı amaçlarla kullanılmış olan tarihi yapı, bodrum dahil üç katlıdır. 2007’de onarılarak Kültür Sanat Merkezi’ne dönüştürülmüş ve bir bölümü Adanalı ressam Mehmet Baltacı adına Fotoğraf ve Sinema Tarihi Müzesi olarak hizmete açılmıştır. Kız Lisesi’nin tarihi dokusunu yansıtan ve o dönemdeki araç - gereçlerden oluşan sınıf, Kültür Merkezi içinde dikkat çeken bölümlerden biridir.
Mavi bayraklı plajlarıyla ünlü olan Yumurtalık ilçesi, yaz mevsiminin bir hayli sıcak geçtiği Adana’da en sık ziyaret edilen yerlerdendir. Yumurtalık Plajları arasında en ünlüsü Ayas Plajı, kumla kapı uzun bir kıyı şeridine sahiptir. Plaja yakın konumda, kamp alanı, otel ve pansiyonlar bulunur. Alara Plajı da Yumurtalık’ın mavi bayraklı plajlardan biridir.
Çevresinde yer alan mesire alanları ile piknik için ideal bir yer olan Seyhan Baraj Gölü, manzarasıyla kent sakinlerini ve turistleri büyüleyen bir havaya sahiptir. Türkiye Offshore Şampiyonası’nın bir ayağı burada gerçekleşir. Yaz mevsiminden bunalanların nefes almak için tercih ettiği bu yer, su sporlarını sevenler tarafından da ziyaret edilir.
Seyhan Nehri’nin seyir alanı olarak bilinen ve nehrin tüm ihtişamını ortaya koyan Dilberler Sekisi, Adana’nın efsanevi yerlerinden biridir. Özel bir yürüyüş alanı ve eşsiz güzellikte bir nehir manzarası barındıran bu alan, ırmağın sesinin en güzel duyulduğu yer olarak da bilinir. Fotoğraf çekimleri için doğal bir stüdyo olan Adana’nın Dilberler Sekisi, kent sakinleri ve gezginler tarafından büyük ilgi görür. Dilberler Sekisi’nde Seyhan Irmağı’nın kendine has kokusu ve sesi duyulurken özellikle bahar ve yaz aylarında keyifli yürüyüşler yapılabilir.
Seyhan Nehri’nin huzur veren manzarasını barındıran Adana Merkez Park, pek çok farklı ağaç türüne, havuzlara ve iki asma köprüye de ev sahipliği yapar. Nehrin iki yakasında kentin çehresine güzellik katan bu yer, Türkiye’nin en büyük parklarından biri olma özelliğine sahiptir.
Doğa ile iç içe olmaktan hoşlananlar için merkezi bir konumda bulanan Atatürk Parkı, Akdeniz’e özgü bodur meyve ağaçları, rengarenk çiçekleri ve heybetli çam ağaçları ile çevrilidir. Atatürk heykeli ve ağaçlarla çevrili yürüyüş alanları ile bu park, tarihi tren garına kadar uzanan yola ev sahipliği yapar. 75.yıl Sanat Galerisi, bu parkın içinde yer alır.
Belemedik Vadisi’nde, temiz hava eşliğinde doğa yürüyüşleri yapılabilir. Bahar ve yaz aylarında piknik için ideal bir yerdir. Kentin gürültüsünden uzakta, şehrin ruhunu yansıtan ve sakinliği ile büyüleyen Belemedik Vadisi, Pozantı'nın huzur dolu köşelerinden biridir. Ulu çınar ağaçlarının renkli görüntüsü ile Belemedik Vadisi, doğa fotoğrafları için tercih edilen bir yerdir.
Kentin verimli topraklarına bereketi taşıyan Seyhan Nehri, İstanbul Boğazı’na benzer şekilde, bulunduğu şehri ikiye ayırır. Nehrin bir tarafında, aynı ismi taşıyan Seyhan ilçesi, bir tarafında ise Yüreğir ilçesi yer alır. Seyhan’ın üzerinde Roma döneminden kalma tarihi bir miras ve şehrin simgesi olan Taş Köprü bulunur. Hala kullanılmakta olan Taş Köprü, Adana fotoğraflarında özel bir siluet oluşturur. Seyhan Nehri, kente doğal bir güzellik katar. Seyir alanı olarak Taş Köprü’yü, Seyhan ya da Yüreğir ilçelerindeki mekanları tercih eden ziyaretçiler için Adana’nın en dikkat çekici yerleri arasındadır. Seyhan Nehri, Adana seyir defterinizde mutlaka bulunması gereken yerlerden biridir.
Çakıt Çayı’nın çevresine yayılmış olan Belemedik Yaylası, zengin bitki örtüsüyle birçok hayvana yuva olmuştur. Ahşap veya taştan yapılmış yayla evlerinde konaklama yapılabilir. Doğa fotoğrafçılığı için ideal bir seçenektir. Belemedik Yaylası, kamp kurmaya elverişli alanlarında, herkesi doğanın sessizliğiyle baş başa kalmaya davet eder.
Akyatan Lagünü, Çukurova’nın en büyük lagünüdür. Bu doğa harikası yer, birçok kuş türünün evi olmuştur. Akyatan Kuş Cenneti, su kuşlarına ev sahipliği yapar. Denizin kıyıya sokularak oluşturduğu lagün, flamingolar tarafından kış boyunca mesken tutulur.
Karaisalı ilçesinin yaklaşık olarak 4 km dışında konumlanmış olan Kapıkaya Kanyonu, ünlü Varda Köprüsü’ne yakındır. Kanyonun çevresi, heybetli çınar ağaçları, bereketin simgesi olarak zeytin ağaçları ve mis kokulu zakkumlarla bezelidir. Kanyonun içinde yürüyüş için eşsiz bir parkur bulunur. Doğa ile iç içe, şelale sesi eşliğinde yürüyüşler yapılabilen bu kanyonun etrafında endemik bitkiler yer alır. Burada, dinlenme alanı olarak yeşilin birçok tonu ile sarmalanmış çardaklar bulunur.
Adana’nın altın kumsallarına ev sahipliği Karataş Plajları, yaz boyunca çevre sakinlerinin serinlediği ve sosyalleştiği yerlerdendir. Yakınlarında pansiyon, otel, balık lokantası ve çay bahçeleri bulunur. Plajlarda şezlong ve şemsiye hizmeti veren işletmeler vardır. Havalar ısınır ısınmaz hareketli bir tatil beldesine dönen ilçede, belediyeye ait halk plajı mevcuttur.
Tufanbeyli ilçesini güneyine alan Kürebeli Yaylası, el değmemiş doğası, çiçeklerle bezeli çayırları ile bir tabiat harikasıdır. Kamp ve piknik aktivitelerine elverişli olan Kürebeli Yaylası’nda, sulama amaçlı bir gölet bulunur. Çevrede alışveriş yapacak bir yer olmadığı için kampa gidenlerin ihtiyaçlarını gelmeden evvel temin etmeleri önerilir.
Karaisalı ilçesinden yaklaşık 27 km uzaklıkta yer alan bu yayla, ismini Kızıldağ’dan almıştır. Yüksekte konumlanmış olan Kızıldağ Yaylası, yaz boyunca Adana’nın en serin yerlerinden biridir. Meyve bahçeleri ile iç içe olan yayla, kamp kurmaya elverişlidir. Buraya araçla ulaşmak mümkündür.
Feke ilçesinin manzaralı köşesi olarak bilinen İnderesi Yaylası ve köyü, kent hayatını geride bırakan ferah bahçelere ve bereketli bağlara sahiptir. Feke’ye 59 km uzaklıkta yer alır. Kırlarla ve bahçelerle bezeli olan İnderesi Yaylası, Ekim ayında Feke Karacaoğlan Kültür ve Sanat Şenliği’ne ev sahipliği yapar. Kır lokantalarına sahip olan bu yerde, çadır kampı için elverişli alanlar bulunur.
Kır çiçekleriyle bezeli Göller Yaylası, Kozan’a yaklaşık 40 km mesafede yer alır. Kayalıkların arasında ormanların sarıp sarmaladığı bu yayla, temiz ve serin havasıyla Adana’nın el değmemiş alanlarından biridir. Şehir hayatından kaçanların uğrak yeri olan Göller Yaylası, kamp yapmaya elverişlidir.
Çam ağaçlarının ulu çınarlarla buluştuğu Horzum Yaylası, üzüm bağları ve meyve ağaçlarıyla beraber cennet diye tabir edilen yerlerden biridir. Kozan sakinleri tarafından kullanılan bu yayla, çoğunluğu ahşap evlerden oluşan mimarisi bir doğa harikasıdır. Piknik alanları ve bir yüzünü Akdeniz’e çeviren muazzam manzarası ile Horzum Yaylası, kamp kurmaya elverişlidir.
Pozantı’da genişçe bir alana yayılmış olan Akçatekir, diğer adı ile Tekir Yaylası, ardıç ve çam ağaçlarının koynunda, meyve bahçelerinin arasında yer alır. Yaylanın bazı bölgelerine yayılmış ahşap evler, otantik bir görüntü yaratır. Yaylada kampa uygun alanlar da bulunur. Burada ağustos ya da eylül aylarında geleneksel yayla şenlikleri düzenlenir. Tekir Yaylası’nın kuzey ve güneyinde, bölgeye hakim Osmanlı yapısı, tabyalar bulunur.
Meyve bahçelerinin, bağların yanıbaşında yer alan Fındıklı Yaylası, kır kahveleri ve lokantalara sahiptir. Kamp ve pikniğe elverişli alanlarında, doğayla iç içe olmak isteyenleri konuk eder. Pozantı’nın merkezinden yaylaya, minibüsle ulaşım sağlanabilir.
Adana’nın yakıcı sıcağından uzaklaşmak isteyenlerin uğrak yeridir Asar Yaylası. Yaylanın neredeyse tamamı ormanlıktır. Meyve bahçelerinin kokusu, çam ve köknar ağaçlarının serinliği eşliğinde kamp ve piknik için tercih edilir. Ahşap ve taştan yapılma yayla evleri, yaylada otantik bir görüntü oluşturur.
Akçatekir Yaylası’nın bir parçası olan Bürücek Yaylası, meyve bahçeleri, çam ağaçları eşliğinde huzur dolu bir dinlenme imkanı sunar. Adana’nın sıcak yaz mevsiminden kaçmak için ideal bir seçimdir. Yer yer ahşap evlere sahip olan Bürücek Yaylası’nda kamp kurmaya elverişli alanlar vardır.
Su kaynakları ve doğası ile dikkat çeken Çatak Yaylası, Saimbeyli ilçesinin tabiat harikalarından biridir. Çam ağaçları ve meyve bahçelerinin gölgesinde bir dinlenme tesisi bulunur. Çatak Yaylası, dağın yamacından dökülen küçük şelaleleri, yüzyıllardır ayakta kalan anıt çınarı, kamp ve piknik alanları ile muazzam bir doğaya sahiptir.
Obruk Yaylası, kır çiçekleriyle bezenmiş, karaçam ve sedir ağaçlarının gölgesinde el değmemiş bir doğaya sahiptir. Kamp için elverişli alanları olan yaylada, doğa gezileri yapılabilir. Kamp kuracak olanlara, tüm ihtiyaçlarını yanlarına almaları önerilir. Kiraz ağaçlarıyla zengin olan Obruk Yaylası, her sene haziran ayında Samibeyli Kiraz Festivaline sahne olur.
Meydan Yaylası, Aladağ’dan 6 km uzaklıkta, 1700 metre yüksekliktedir. Evlerin, lokanta ve kır kahvelerinin olduğu yayla, çam, sedir, ardıç ve köknar gibi ağaçlarla bezelidir. Bu ağaçların oluşturduğu ormanlıkta kamp kurulabilir. Zengin meyve bahçelerine sahip olan Meydan Yaylası’nda ahşap ya da taştan yapılma tipik yayla evleri görülebilir.
Karaisalı’nın Boztahta köyünde bir doğa harikasıdır, Dokuzoluk Kanyonu. Eğlence Çayı’nın çevresi boyunca yeşilliklerle bezeli bir vadi oluşturmuştur. Etrafta piknik için uygun alanlar bulunur. Eğlence Çayı’nın suyu soğuk olduğu için Adana’da yaz mevsimi boyunca pek çok kişi Dokuzoluk Kanyonu’nu ziyaret eder.
Yumurtalık Lagünü, birçok bitki ve hayvan cinsine ev sahipliği yapan doğal koruma alanıdır. Yumurtalık Körfezi ve Ceyhan Irmağı’nın denize döküldüğü yerde oluşmuştur. Yusufçuk, mavi yengeç, deniz kaplumbağası, sincap, yabani tavşan gibi canlı türleri, lagünün faunasını oluşturur. Bu yönüyle fotoğrafçıların da uğrak yerleri arasındadır. Tabiatın eşsiz bir eseri olan Yumurtalık Lagünü, doğa yürüyüşleri ve dinlenme için ideal bir seçimdir.
Obruk Yaylası’na dökülen Obruk Şelalesi, kayaların üzerinden süzülürken görsel bir şölen oluşturur. Şelalenin aktığı kayalıklarda, yeşilin türlü tonlarını görmek mümkündür. Yaylada düzenlenen Saimbeyli Kiraz Festivali, şelalenin yanıbaşında kurulan piknik alanında gerçekleşir. Bu doğa harikası şelale eşliğinde piknik yapabilmek için biraz tırmanmak gerekebilir. Suların biriktiği kayalıkların arasında, nesli tükenmek üzere olan sarı benekli kuyruklu bir kurbağa türü, Türk semenderi görülebilir.
Çukurova’ya bereket taşıyan Seyhan Nehri’nin en büyük kollarından biri de Göksu Irmağı… Feke’ye de bolluk taşıyan bu nehir, ilçenin en büyük akarsuyudur. Debisi yüksek olan nehir, kano ve rafting gibi su sporları için elverişlidir. Gür bir ırmak olması nedeniyle yüzmeye elverişli değildir. Belirli dönemlerde su sporlarına yönelik turlar düzenlenir.
Kapıkaya Kanyonu’na yaklaşık 16 km mesafede bulunan Yerköprü, Çakıt Irmağı’nın yer altına doğru yol alıp tekrar yüzeye çıkmasıyla oluşmuş doğal bir köprüdür. Doğanın insanlığa sunduğu güzelliklerden biri olan Yerköprü, buz gibi serin suyu ile yaz boyunca Adana’nın en çok misafir karşılayan yerleri arasındadır. Piknik alanının yanı sıra burada yemek yenilebilecek dinlenme tesisi de bulunur.
Çoban Dede Parkı, Seyhan Irmağı’nın kıyısında yer alır. Ağaçlarla bezenmiş olan parkta yapay gölet ve şelaleler ile dinlenme alanları vardır. Gölet, aynı zamanda kuşlara yuva olmuş bir kuş cennetidir. Seyhan Irmağı’nın seyir terası olan Çoban Dede Parkı’na gelmişken tepedeki Çoban Dede Türbesi de ziyaret edilebilir.
Keşişlerin yaşam sürdüğü mağara olarak bilinen ve adını buradan alan Keşiş Mağarası, Kozan’ın zenginliklerinden biridir. Etrafı taş duvarlarla çevrelenmiş gizemli yer, duvara özenle açılmış kemerli bir kapı ile misafirlerini karşılar.
Yerköprü Şelalesi, diğer adı ile Küp Şelalesi, manzarası ve muazzam güzelliğiyle Aladağ’ın keşfedilmeyi bekleyen köşelerinden biridir. Doğa yürüyüşü ve rafting aktivitelerine yönelik organizasyonlara sahne olan Yerköprü Şelalesi, birden fazla şelalenin birleşiminden oluşur. Toroslardan akan şelalenin yakınlarında kamp kurmaya elverişli alanlar vardır.
Yaşar Kemal Yürüyüş Parkuru, doğanın kalbinde, ağaçlar ve çiçekler arasında 2,5 kilometrelik bir yürüyüş yoludur. Parkurun bir yanından Seyhan Irmağı geçer ve parkur, okaliptüs ağaçlarıyla bezeli bir orman boyunca ilerler. Bisiklet ve koşu için elverişli zemine sahiptir. Yenileme çalışmalarına sonucunda bazı yerlere kondisyon aletleri eklenmiştir. Işıklandırmalı olan parkurda akşamları da spor yapabilmek mümkün…
Yaklaşık 30 hektar büyüklüğündeki Karataş Kumluk Tabiat Parkı, ilçe merkezinden 2 km uzaklıktadır. Okaliptüs ve kızıl çam ağaçlarıyla bezeli mesirelik, yüzünü denize çevirmiş, Akdeniz’e kıyısı olan eşsiz bir güzelliktir. Tabiat parkı sahası içinde plaj, piknik masaları, kamp alanı ve yürüyüş parkuru bulunur.
Karataş’ın güneybatısında, Çukurova deltasını kaplayan göl, bir lagün oluşumudur. Tuzla Lagünü olarak da anılan doğal güzellik, Akyatan Lagünü’nün batısında kalır. Adana’nın en önemli sulak alanlarından biri olan bu göl, biraz tuzlu olduğu için bu ismi almıştır. Kuş, Caretta Caretta ve balıkların yaşam alanı, huzur verici bir manzaraya sahiptir. Buradaki balıkların oldukça leziz olduğu söylenir.
Çamlık Ormanı, diğer adı ile Orman Kampı Burnu, hem plaj hem ormanlık alanıyla ilkbahar ve yaz boyunca bölge sakinlerinin dinlendiği mesireliklerden biridir. Karavan ve çadır kampına uygun olan Çamlık Ormanı’nda olta balıkçılığı ve doğa fotoğrafçılığı yaygındır. Burada piknik için uygun alanlar ve plaj da bulunur.
Karataş’ın güneydoğusunda bulunan Ağyatan Gölü, Tuzla ve Akyatan Gölleri gibi Adana’nın en önemli sulak alanı ve lagünlerinden biridir. Ağyatan Lagünü olarak da anılan tabii güzellik, Yaz Ördeği, Küçük Sumru, Dikkuyruk, Çulluk gibi kuş türlerinin yaşam alanıdır. Gölün yakınında yetişen Halep Çamı, endemik bir tür olarak yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Kuş gözlemi ve fotosafari için Ağyatan Gölü ziyaret edilebilir.
Kozan’ın en özel mesireliklerinden biri olan Dağılcak Tabiat Parkı, en popüler trekking parkurlarından biridir. Kozan Baraj Gölü’nün çevresinde konumlu parkta, dere üzerine kondurulmuş ahşap köprüler, çiçeklerle bezeli yürüyüş parkurları, tahta piknik masaları, şelale ve kameriyeler bulunur. Tabiat parkı içinde bir de restoran vardır.
Pozantı’ya bağlı Alpu köyünde bulunan Şekerpınarı Mesire Yeri, aynı zamanda doğal su kaynağına sahip… Pozantı için önemli bir piknik yeri olan mesirelikte, tahta piknik üniteleri ve lokanta bulunur. Buraya gelmişken mesire alanının yanındaki tarihi Akköprü mutlaka görülmeli...
Saimbeyli ilçesinde Hançer Vadisi’ni süsleyen kanyonun içinden geçen Hançer Deresi, Adana ile Kahramanmaraş’ın Göksun ilçesi arasında sınır çizer. Yeniköy Mahallesi üzerinden ulaşılan derenin çevresi koruma altına alınmıştır. El değmemiş bu güzellik, etkileyici manzarasıyla doğaseverlerin ziyaret etmek isteyeceği yerlerdendir.
Sarıçam ilçesini adını veren Sarıçam ormanlarında yaklaşık 31 hektarlık bir alanın düzenlenmesi ile kurulan Sakıp Sabancı Kent Ormanı’nda doğaseverler için pek çok imkan bulunur. Bisiklet ve yürüyüş yolları, kameriye, spor aletleri, çocuk parkı, bank ve piknik ünitelerine sahip olan ormanlık, açık havada sosyalleşmek için ideal yerlerden biridir. Ormanın batısında Seyhan Baraj Gölü vardır. Kent ormanı sahası içerisinde bulunan ve zengin florası ile dikkat çeken Süleyman Demirel Arboretumu, buraya gelmişken mutlaka gezilmeli.
Süleyman Demirel Arboretumu, Sarıçam’da bulunan Sakıp Sabancı Kent Ormanı sahası içinde yer alır. 520’den fazla ağacın yer aldığı canlı ağaç müzesinde bir de gölet bulunur. 1997 yılında dönemin cumhurbaşkanı olan Süleyman Demirel tarafından açılışı yapılan arboretum, süs bitkileriyle donatılmıştır. Canlı ağaç müzesi, piknik yapmaya uygun değildir.
Sarıçam ilçesine bağlı Mustafalar köyünde yer alan Yörük Ormanı, çam ağaçlarının arasında temiz havası ile doğaseverlerin buluşma yerlerindendir. Bahar itibariyle şenlik ve şölenlerle hareketlenen mesirelikte, yemyeşil bir manzaraya hakim piknik ve kamp alanları bulunur.
Mavi bayraklı plajlarıyla ünlü olan Yumurtalık ilçesi, yaz mevsiminin bir hayli sıcak geçtiği Adana’da en sık ziyaret edilen yerlerdendir. Yumurtalık Plajları arasında en ünlüsü Ayas Plajı, kumla kapı uzun bir kıyı şeridine sahiptir. Plaja yakın konumda, kamp alanı, otel ve pansiyonlar bulunur. Alara Plajı da Yumurtalık’ın mavi bayraklı plajlardan biridir.
Büyük Saat’in yanında bulunan Adana’nın Tarihi Kazancılar Çarşısı, İstanbul’un Kapalı Çarşısı’na benzer. Kazancıların ve zanaatkârların çarşısı olması nedeni ile bu isimle anılır. Şu an pek çok şeyin satıldığı bu çarşı, Adana kebabını ve geleneksel Adana kahvaltısını tadabileceğiniz restoranlara ev sahipliği yapar. Adana’nın ünlü Rakı Festivali, her sene Aralık ayının ikinci Cumartesi gecesinde burada düzenlenir.
Yerli ve yabancı pek çok markanın bulunduğu Galleria Alışveriş Merkezi, ilçenin alışveriş ihtiyacını büyük oranda karşılıyor. Kent sakinleri ve turistler tarafından ziyaret edilen bu yer, modern ama klasikleşmiş alışveriş merkezlerinden biridir.
Şehir merkezinde yer alan ve modern alışveriş anlayışına paralel olarak yerli ve yabancı markaları barındıran M1 Adana Alışveriş Merkezi, Seyhan’ın popüler yerlerinden biridir. Mağazaların, eğlence merkezlerinin, restoranların bulunduğu bu AVM, özel günlerde çeşitli etkinlik düzenler.