Frankfurt’un tarihi şehir merkezi Römerberg, 14 - 15. yüzyıllardan kalma tarihi yapıları ile Orta Çağ’ın gizemli ruhunu yansıtan, Alman mimarisinin nadide örneklerini barındıran özel bir yerdir. Tarihi belediye binası Römer, geniş ve bakımlı meydanın en dikkat çekici yapılarından biri. Burada uzun sivri çatılı, rengarenk yapılar dizili. Main Nehri’nin yanı başında bulunan Römerberg, yüzyıllar boyunca pek çok olaya tanık olmuş, 2. Dünya Savaşı’nın ardından tarihi dokusu muhafaza edilerek yeniden düzenlenmiştir.
Meydanın tam ortasındaki Adalet Çeşmesi (Gerechtigkeitsbrunnen)¸ pek çok fotoğrafçının kadrajında yer bulur. Saint Bartholomew İmparatorluk Katedrali (Frankfurt Katedrali), kafe, restoranlar, burayı daha da çekici kılar. Noel zamanı Frankfurt’ta olanlar, tarihi şehir merkezinde kurulan Noel pazarına mutlaka uğramalı.
Frankfurt Katedrali
Resmi adı ile Saint Bartholomew İmparatorluk Katedrali (Kaiserdom Sankt Bartholomäus), Römerbeg’in en görkemli yapılarından biridir. Roma Katolik kilisesi, Gotik mimarisinin çarpıcı örnekleri arasında yer bulur. Katedral olarak anılsa da aslında görkemli bir kilisedir. Roma İmparatorluğu zamanında eğitim amacıyla kullanılmış, taç giyme törenlerine sahne olmuş, 2. Dünya Savaşı’nın yıkıcı etkisi nedeniyle zarar görmüştür. Buna rağmen tarihi dokusu korunarak yenilenmiştir. Geçmişi 7. yüzyıla kadar uzanan kutsal mekan, bugünkü hali ile 13. yüzyılda yapılmaya başlanmış, yüzlerce yıl süren bir inşa sürecine tanıklık etmiştir.
Frankfurt Katedrali, kırmızı taştan yapılmıştır. 95 metre yüksekliğindeki kulesi ile hemen dikkat çeker. 328 basamaklı merdivenle ulaşılabilen bu kule, ziyaretçileri Frankfurt’un geniş açılı manzarası ile ödüllendirir.
Städel Müzesi
1815 senesinde kurulmuş olan Städel Müzesi (Städelsches Kunstinstitut und Städtische Galerie), sanat tutkunlarının mutlaka görmek isteyeceği zengin bir sanat galerisidir. Müzede, Rubens, Picasso, Dürer, Renoir gibi dünyaca ünlü sanatçıların pek değerli eserleri sergilenir. Geçici sergilere de ev sahipliği yapan Städel Müzesi, modern sanatın en nadide örneklerini barındırır. Geçmişin bugünle harmanlandığı mekan, tarihi atmosferiyle de ziyaretçileri etkisi altına alır.
Goethe'nin Evi
Alman şair ve yazar Johann Wolfgang von Goethe’nin 1749 yılında doğduğu evi, Frankfurt’un en çok ziyaret edilen müze - evlerinden biridir. Goethe’nin Ev (Goethe-Haus), 2. Dünya Savaşı sonrasında orijinal haline sadık kalınarak yeniden yapılmıştır. Dönem eşyaları ile döşenmiş mekanda, şairin kişisel eşyalarını da görebilmek mümkün. Yazarın büyüdüğü oda, ona ilham veren şeyler, o yıllara tanıklık etmiş eşyalar, dönemi anlatan etkileyici detaylar barındırır. Goethe’nin meşhur romanı Genç Werther'in Acıları ve Faust’un ilk satırları, burada kaleme alınmıştır. 18. yüzyıl atmosferi evin içine adım atar atmaz ziyaretçileri etkisi altına alır.
Alte Oper
Kapılarını 1880’de açmış olan Alte Oper (Eski Opera Binası), Opera Meydanı’nda (Opernplatz) yer alır. İtalyan Rönesans’ına dair Frankfurt’taki en nadide yapılardan biridir. 2. Dünya Savaşı esnasında zarar gömüş, savaş bittikten sonra büyük bir restorasyona tabi tutulmuştur.
Alte Oper, konser, gösteri ve sanat aktiviteleri ile hala işlevini korur. Güzel görüntüsü ile hayranlık uyandıran bu yapıyı, Frankfurt gezisi boyunca katılacağınız bir etkinlikle görebilirsiniz.
St. Paul Kilisesi
St. Paul Kilisesi’nin (Paulskirche) inşası Fransız Devrimi’nin gerçekleştiği 1789 yılında başlamış ve yaklaşık 40 yıl kadar sürmüştür. 1848’de Alman Parlamentosuna ev sahipliği yaptığı için önemli bir siyasi merkez olarak görülen Protestan kilisesi, 2. Dünya Savaşı’nda zarar gören tarihi yapılardan biri olmuş, daha sonra büyük bir onarımdan geçmiştir.
St. Paul Kilisesi, bugün pek çok sergiye ev sahipliği yapan bir etkinlik merkezi olarak ziyaretçilerini karşılar. Kilisede, Almanya’nın demokrasi tarihine dair birçok fotoğraf sergilenir.
Eschenheimer Kulesi
Frankfurt’un en dikkat çeken tarihi yapılarından biridir Eschenheimer Kulesi. 2. Dünya Savaşı’ndan sağlam çıkabilmeyi başarmış bu yapı, 15. yüzyıla ait bir şehir kapısıdır. 47 metre yüksekliğindeki anıt kule, kentin en işlek yerinde bulunur. Kulenin hemen altında metro istasyonu vardır.
Modern yapıların arasında parlayan Eschenheimer Kulesi (Eschenheimer Turm), seyir terası olarak ziyaret edilebilir. Kulenin giriş katı, şehri keşfe çıkanların görmek isteyeceği güzel bir bar ve restorana ev sahipliği yapar.
Frankfurt’un tarihi şehir merkezi Römerberg, 14 - 15. yüzyıllardan kalma tarihi yapıları ile Orta Çağ’ın gizemli ruhunu yansıtan, Alman mimarisinin nadide örneklerini barındıran özel bir yerdir. Tarihi belediye binası Römer, geniş ve bakımlı meydanın en dikkat çekici yapılarından biri. Burada uzun sivri çatılı, rengarenk yapılar dizili. Main Nehri’nin yanı başında bulunan Römerberg, yüzyıllar boyunca pek çok olaya tanık olmuş, 2. Dünya Savaşı’nın ardından tarihi dokusu muhafaza edilerek yeniden düzenlenmiştir.
Meydanın tam ortasındaki Adalet Çeşmesi (Gerechtigkeitsbrunnen)¸ pek çok fotoğrafçının kadrajında yer bulur. Saint Bartholomew İmparatorluk Katedrali (Frankfurt Katedrali), kafe, restoranlar, burayı daha da çekici kılar. Noel zamanı Frankfurt’ta olanlar, tarihi şehir merkezinde kurulan Noel pazarına mutlaka uğramalı.
Frankfurt Katedrali
Resmi adı ile Saint Bartholomew İmparatorluk Katedrali (Kaiserdom Sankt Bartholomäus), Römerbeg’in en görkemli yapılarından biridir. Roma Katolik kilisesi, Gotik mimarisinin çarpıcı örnekleri arasında yer bulur. Katedral olarak anılsa da aslında görkemli bir kilisedir. Roma İmparatorluğu zamanında eğitim amacıyla kullanılmış, taç giyme törenlerine sahne olmuş, 2. Dünya Savaşı’nın yıkıcı etkisi nedeniyle zarar görmüştür. Buna rağmen tarihi dokusu korunarak yenilenmiştir. Geçmişi 7. yüzyıla kadar uzanan kutsal mekan, bugünkü hali ile 13. yüzyılda yapılmaya başlanmış, yüzlerce yıl süren bir inşa sürecine tanıklık etmiştir.
Frankfurt Katedrali, kırmızı taştan yapılmıştır. 95 metre yüksekliğindeki kulesi ile hemen dikkat çeker. 328 basamaklı merdivenle ulaşılabilen bu kule, ziyaretçileri Frankfurt’un geniş açılı manzarası ile ödüllendirir.
Städel Müzesi
1815 senesinde kurulmuş olan Städel Müzesi (Städelsches Kunstinstitut und Städtische Galerie), sanat tutkunlarının mutlaka görmek isteyeceği zengin bir sanat galerisidir. Müzede, Rubens, Picasso, Dürer, Renoir gibi dünyaca ünlü sanatçıların pek değerli eserleri sergilenir. Geçici sergilere de ev sahipliği yapan Städel Müzesi, modern sanatın en nadide örneklerini barındırır. Geçmişin bugünle harmanlandığı mekan, tarihi atmosferiyle de ziyaretçileri etkisi altına alır.
Goethe'nin Evi
Alman şair ve yazar Johann Wolfgang von Goethe’nin 1749 yılında doğduğu evi, Frankfurt’un en çok ziyaret edilen müze - evlerinden biridir. Goethe’nin Ev (Goethe-Haus), 2. Dünya Savaşı sonrasında orijinal haline sadık kalınarak yeniden yapılmıştır. Dönem eşyaları ile döşenmiş mekanda, şairin kişisel eşyalarını da görebilmek mümkün. Yazarın büyüdüğü oda, ona ilham veren şeyler, o yıllara tanıklık etmiş eşyalar, dönemi anlatan etkileyici detaylar barındırır. Goethe’nin meşhur romanı Genç Werther'in Acıları ve Faust’un ilk satırları, burada kaleme alınmıştır. 18. yüzyıl atmosferi evin içine adım atar atmaz ziyaretçileri etkisi altına alır.
Palmengarten
Palmengarten, Frankfurt’un devasa bir botanik parkıdır. Palmengarten, Palmiye Bahçesi anlamına gelir. Muazzam güzellikteki bu park, sera, gül bahçesi, bambu korusu, yapay gölleri, gökkuşağı renginde çiçekleri ve palmiye ağaçlarıyla şehrin huzur dolu bir köşesidir.
Kentin özenle korunan ve her daim bakımlı olan dev bahçesi, 1871 senesinde kurulmuştur. Masal diyarı gibi yemyeşil olan Palmengarten’da mini trenle geziler organize edilir. Kayık gezintisi ve doğa yürüyüşü için müsait olan park, tabiat tutkunlarının muhakkak görmek isteyeceği yerlerdendir.
Alte Oper
Kapılarını 1880’de açmış olan Alte Oper (Eski Opera Binası), Opera Meydanı’nda (Opernplatz) yer alır. İtalyan Rönesans’ına dair Frankfurt’taki en nadide yapılardan biridir. 2. Dünya Savaşı esnasında zarar gömüş, savaş bittikten sonra büyük bir restorasyona tabi tutulmuştur.
Alte Oper, konser, gösteri ve sanat aktiviteleri ile hala işlevini korur. Güzel görüntüsü ile hayranlık uyandıran bu yapıyı, Frankfurt gezisi boyunca katılacağınız bir etkinlikle görebilirsiniz.
Main Tower
Frankfurt’un en yüksek ve dikkat çekici yapısı olan Main Tower (Main Kulesi), kentin harika manzarasını seyretmek için mükemmel bir noktadır. Yaklaşık 200 metre uzunluğundaki gözetleme kulesinin önünde, özellikle gündoğumu ve günbatımında uzun kuyruklar oluşur. Main Tower, adını yanı başındaki Main Nehri’nden almıştır. 360 derecelik şehir manzarasını sıra beklemeden seyretmek için rezervasyon yapılabilir.
St. Paul Kilisesi
St. Paul Kilisesi’nin (Paulskirche) inşası Fransız Devrimi’nin gerçekleştiği 1789 yılında başlamış ve yaklaşık 40 yıl kadar sürmüştür. 1848’de Alman Parlamentosuna ev sahipliği yaptığı için önemli bir siyasi merkez olarak görülen Protestan kilisesi, 2. Dünya Savaşı’nda zarar gören tarihi yapılardan biri olmuş, daha sonra büyük bir onarımdan geçmiştir.
St. Paul Kilisesi, bugün pek çok sergiye ev sahipliği yapan bir etkinlik merkezi olarak ziyaretçilerini karşılar. Kilisede, Almanya’nın demokrasi tarihine dair birçok fotoğraf sergilenir.
Eiserner Köprüsü
Eiserner Köprüsü (Eiserner Steg), tarihi şehir merkezi Römerberg ile Sachsenhausen bağlantı sağlamak amacı ile ilk defa 1868 senesinde inşa edilmiştir. 1911 - 12 yıllarında yerine daha büyük bir köprü yapılmıştır. 2. Dünya Savaşı’nda zarar görmüş olan bu yapı, 1946’da yenilenmiştir. Frankfurt’un sembolü, aynı zamanda bir seyir noktasıdır. Main Nehri’ni süsleyen demir köprü, araç trafiğine kapalıdır.
Sokak müzisyenleriyle şehrin yaşayan bir köşesidir bu köprü. Köprünün üzerinde bulunan birbirinden farklı asma kilitler, ziyaretçiler tarafından takılmıştır. Eiserner Köprüsü’ne kilit asmak, Roma’daki meşhur Aşk Çeşmesi’ne (Trevi Çeşmesi) bozuk para atmak kadar gelenekseldir. İnanışa göre sevdiği kişiyle beraber köprüye kilit asanların aşkı sonsuz olur.
Eschenheimer Kulesi
Frankfurt’un en dikkat çeken tarihi yapılarından biridir Eschenheimer Kulesi. 2. Dünya Savaşı’ndan sağlam çıkabilmeyi başarmış bu yapı, 15. yüzyıla ait bir şehir kapısıdır. 47 metre yüksekliğindeki anıt kule, kentin en işlek yerinde bulunur. Kulenin hemen altında metro istasyonu vardır.
Modern yapıların arasında parlayan Eschenheimer Kulesi (Eschenheimer Turm), seyir terası olarak ziyaret edilebilir. Kulenin giriş katı, şehri keşfe çıkanların görmek isteyeceği güzel bir bar ve restorana ev sahipliği yapar.
Palmengarten, Frankfurt’un devasa bir botanik parkıdır. Palmengarten, Palmiye Bahçesi anlamına gelir. Muazzam güzellikteki bu park, sera, gül bahçesi, bambu korusu, yapay gölleri, gökkuşağı renginde çiçekleri ve palmiye ağaçlarıyla şehrin huzur dolu bir köşesidir.
Kentin özenle korunan ve her daim bakımlı olan dev bahçesi, 1871 senesinde kurulmuştur. Masal diyarı gibi yemyeşil olan Palmengarten’da mini trenle geziler organize edilir. Kayık gezintisi ve doğa yürüyüşü için müsait olan park, tabiat tutkunlarının muhakkak görmek isteyeceği yerlerdendir.