Berin’in görkemli yapılarından biri olan Brandenburg Kapısı (Brandenburger Tor), 1788 - 91 yılları arasında Prusya Kralı III. Wilhelm tarafından kraliyet kapısı olarak yapılmıştır. Soğuk Savaş Almanya’sının doğu kısmında yer almıştır. Yıllar sonra yeniden bir araya gelen Berlin’in özgürleşme sembolü olan bu kapı, birçok olaya tanıklık etmiştir.
Şehri keşfe çıkanların başlangıç noktası olan ihtişamlı yapı, 12 sütun üzerine yerleştirilmiş olan tacı üzerinde Johann Gottfried Schadow tarafından tasarlanmış Quadriga adlı heykelle tamamlanmıştır. Bu heykel Napolyon’un Prusya’yı yenip Berlin’i ele geçirdiği sırada (1806) Paris’e taşınmış, 1814’te Napolyon’un ordusu Prusya karşısında yenilgiye uğrayınca heykel tekrar Berlin’e dönmüştür. Günümüzde turistlerin uğrak yeri olan Brandenburg Kapısı, bir dönem Nazi Almanya’sının sembolü olmuştur.
Alexanderplatz
Alexanderplatz (Alexander Meydanı), Berlin’in Mitte bölgesinde, tarihi şehir merkezi içinde yer alır. Orta Çağ’da hayvan pazarı olarak düzenlenmiş bu meydan, asırlar boyunca birçok olaya sahne olmuş, günümüzde yenilenen kimliği ile Berlin’in sembolü haline gelmiştir. Kısaca Alex olarak anılan bu meydan, ismini Rus Çarı I. Alexander’dan almıştır.
Tarihi meydan, birçok özel yapıya da ev sahipliği yapar. Weltzeituhr (Dünya Saati), 368 metre yüksekliğindeki Berlin Televizyon Kulesi (Berliner Fernsehturm), tren garı, tarihi yapıların bazıları, restoran, kafe ve alışveriş merkezleri meydanın çevresine sıralanmıştır. Buraya gelmişken 368 metre yüksekliğe sahip Berlin Televizyon Kulesi’ne çıkarak kentin muazzam manzarası mutlaka seyredilmeli.
Berlin Katedrali
Müzeler Adası’nda (Museumsinsel) yer alan bu etkileyici mimari, katedral olarak anılsa da aslında bir Protestan kilisesidir. İlk kez 18. yüzyılın ortasında yapılmış, 19 ve 20. yüzyıllarda tekrar inşa edilmiştir. II. Dünya Savaşı’nda zarar gördüğü için 1975 - 81 yılları arasında gerçekleşen yoğun bir çalışmanın ardından bugünkü halini almıştır.
Neo-barok üslupla tasarlanmış Berlin Katedrali’nde (Berliner Dom) kraliyet mezarları, müze ve konser bölümü yer alır. Berlin’in etkileyici manzarasını seyretmek için yaklaşık 300 basamaklı merdiveni tırmanarak katedralin çan kulesine ulaşılabilir.
Müzeler Adası
Müzeler Adası (Museumsinsel) Berlin’in en büyük hazinelerinden biridir. Çevresinde Spree Nehri’nin dolaştığı bu ada UNESCO Dünya Mirasları Listesi’nin değerli üyelerinden biri. 1830 - 1930 yılları arasında inşa edilmiş beş müzeye ve Berlin Katedrali’ne ev sahipliği yapan ada, sanat ve tarih meraklıları için oldukça doyurucu bir gezi rotasıdır.
Altes Müzesi (Eski Müze), Roma, Yunan ve Etrüsk eserlerine ev sahipliği yapan ve kapılarını 1830’da açan adanın ilk müzesi. Arkasındaki Neues Müzesi (Yeni Müze), 1859’da tamamlanmış, II. Dünya Savaşı’nda zarar görünce yakın tarihte yeniden inşa edilmiştir. Antik Mısır koleksiyonu ve Nefertiti büstü ile dikkat çeker. Alte Nationalgalerie, 19. yüzyıl Avrupa’sının sanat eserlerini barındıran ulusal galeridir. Adanın kuzeyinde kalan Bode Müzesi, Orta Çağ’dan kalma heykelleri ile ilgi çeker. Bergama Müzesi (Pergamonmuseum), iyi bir şekilde korunmuş tarihi kalıntılar ile Roma devrine ışık tutar.
Tüm müzeleri rahatça gezebilmek için buraya en bir gün ayırmak gerekir. Müzeler Adası’na gelenlerin mutlaka uğradığı Berlin Katedrali’nin içinde de bir müze bulunur.
Parlamento Binası
Brandenburg Kapısı’nın yakınlarında bulunan Parlamento Binası (Reichstag), 19. yüzyılın sonunda inşa edilmiştir. Yıllar boyunca yangın, savaş ve yıkımlara tanıklık eden bu yapı, Berlin’in sembol noktalarından biri.
Görkemli bina, yakın zamanda gerçekleşen restorasyon sonrasında kavuştuğu ışıltılı cam kubbesi ile ünlüdür. Günümüzde Almanya Federal Meclis Binası olarak kullanılan Parlamento Binası, günışığını içeri davet eden cam kubbesi ile Berlin’in panoramik manzarasını seyretmek isteyenler için ziyarete açıktır. Önceden bilet alınarak ziyaret edilebilen Reichstag, bakımlı bahçesiyle de ilgi odağıdır.
Kaiser Wilhelm Anıt Kilisesi
Kaiser Wilhelm Anıt Kilisesi, Almanya’nın ilk imparatoru I. Wilhelm anısına yapılmış, 1895 senesinde ibadete açılmıştır. Berlin - Charlottenburg’da bulunan kutsal mekan, II. Dünya Savaşı esnasında (1943) gerçekleşmiş hava saldırısı sonucu büyük zarar görmüştür. Bir kısmı yıkılmış olan tarihi ibadethane, savaşın acımasız yüzünü hatırda tutmak amacı ile restore edilmemiş ve bu şekilde koruma altına alınmıştır.
Anıt kilise, görenlerde hüzünlü bir his yaratır. 68 metre uzunluğundaki ana kulenin yanı başına, 1961 yılında modern bir kilise yapılmıştır. Geçmiş ve bugünün buluşmasının şaşırtıcı uyumunu görmek için pek çok kişi burayı ziyaret eder.
Charlottenburg Sarayı
Charlottenburg Sarayı (Schloss Charlottenburg), Berlin’in batısında, 17. yüzyılın son yıllarında yazlık saray olarak yapılmış ve ilerleyen yıllarda genişletilmiştir. Hohenzollern Hanedanı zamanından kalma en önemli yapı olan bu saray, yıkım ve savaşlarla tarihi dokusunu yitirmiş olan bu kentte ayakta kalabilmeyi başarmış barok mimarisi örneklerindendir.
Bakımlı ve geniş parka sahip olan Charlottenburg Sarayı, çeşitli sanat eserleri ile donatılmış dört kısımdan oluşan bir müze olarak gezilir. Noel zamanı gösterişli bir şekilde aydınlatılan sarayın önünde Noel pazarının kurulur.