Divriği ilçesinde yer alan aynı adlı kale, iç ve dış kale olmak üzere iki kısımdan oluşur. Mengücekoğulları Dönemi’nde, 1181 senesinde inşa edilmiştir. Kesme taştan yapılan Divriği Kalesi’nden geriye surlar kalmıştır. Anıtsal Aslanlı Burç, burada görülebilir.
Ayanağa Konağı, Divriği’de yer alan eski konaklardan biridir. 1838 senesinde Mehmet Ağa tarafından yaptırılan konak, Sivas’ın sivil mimari örneğidir. Konak, yakın zamanda yenilenmiştir. Ayanağa Konağı, Divriği’yi gezerken dinlenmek ve tarihe kısa bir yolculuk yapmak için ideal bir yerdir.
Sivas’ın merkezinde konumlanmış olan Çifte Minareli Medrese, Selçuklular Dönemi’nde İlhanlı baş veziri Mehmet Cüveyni tarafından yaptırılmıştır. 1271 tarihli medresenin ön cephesi ve iki minaresi oldukça dikkat çeker. Çini ile donatılmış minareleri, birer şerefelidir. Ön cephe kapısı ise çeşitli figürlerle süslenmiştir.
Güdük Minare Türbesi, Sivas’ın merkezindedir. 1347 tarihinde, Eretnaoğulları Beyliği Dönemi’nde inşa edilmiştir. Türbe, kesme taştan yapılmış, kare kasnak üzerine kısa boylu ve külahlı bir konik kubbe ile örtülmüştür. Bu nedenle Güdük Minare Türbesi olarak anılır. Türbede, Eretnaoğulları’ndan Şeyh Hasan yatar.
Sivas Merkez ilçedeki Selçuklu mimarilerinden biri olan Şifaiye Medresesi, 1218 yılında I. İzzeddin Keykavus tarafından yaptırılmıştır. Dönemin en büyük darüşşifası olan Şifaiye, hem hastane hem de tıp eğitim merkezi olarak kullanılmıştır. Bugüne dek gelmeyi başarmış en büyük şifahane olan mekan, nadide süslemeleri, çini ve kabartmalarıyla dikkat çeken özel yapılardan biridir. I. Keykasuv’un vefatı sonrasında medresenin güney eyvanına çinilerle kaplı bir türbe yapılmıştır. Sivas Darüşşifası olarak da bilinir.
Anadolu topraklarını bereketiyle dolaşan Kızılırmak Nehri, birçok tarihi köprü ile süslenmiştir. Sivas’ın Merkez ilçesinde yer alan Kesik Köprü de onlardan biridir. İki kısımdan oluşan köprü, toplamda 19 gözlüdür. Selçuklu zamanında inşa edildiği tahmin edilen köprünün 2 gözlü olan ikinci kısmı, yeraltında kalmıştır. Kesik Köprü, Osmanlılar Dönemi’nde Sultan Abdülaziz zamanında onarılmıştır ve günümüzde araç kullanımına açıktır.
1580 senesinde inşa edilmiş olan Kale Camii, Osmanlı Dönemi ibadethanelerinden biridir. III. Murat’ın veziri, aynı zamanda Sivas Valisi olan Mahmut Paşa tarafından yaptırılmıştır. Dikdörtgen planlı kutsal mekan, kubbeye ve tek şerefeli, tuğla bir minareye sahiptir. Kale Camii, günümüzde aktif olarak kullanılır.
Buruciye Medresesi, Sivas’ın merkezinde yer alan Selçuklu eserlerinden biridir. III. Gıyaseddin Keyhüsrev döneminde, 1271 senesinde yaptırılmıştır. İran’ın Burucerd civarından gelen Muzaffer Burucerdi’nin fizik, astronomi ve kimya eğitimi verilmesi amacıyla yaptırdığı medrese iki katlıdır ve kesme taştan inşa edilmiştir. Günümüzde Sivas Müftülüğü’nün eğitim vb. organizasyonlar için kullandığı tarihi mekanın, oyma işlemelerle süslenmiş dikkat çekici bir kapısı ve bu kapının ardında çinilerle donatılmış bir türbesi vardır. Türbede Muzaferdi Burucerdi ve ailesi yatar.
Eğri Köprü, kentin merkezinden akıp giden Kızılırmak Nehri üzerinde yer alır. 18 gözü olan sivri kemerli köprü, orta kısmında eğrildiği için bu adla anılmıştır. Eğri Köprü, 173 metre uzunluğundadır. Kesme taştan yapılmış olup halen yaya kullanımına açıktır.
Oyma taş işçiliğinin en güzel örneklerinden biri olan Gök Medrese, şehir merkezinde yer alır. Zengin süslemeleriyle her daim ilgi görmüş olan tarihi mekanın açık bir avlusu vardır. Taç kapısında gök mavisi çini ve işlemelerle süslü iki minaresi vardır. Bir dönem müze olarak hizmet vermiş olan Gök Medrese, 2018 yılında yeniden müze olarak hizmet vermek üzere restore edilmektedir.
Divriği Ulu Camii, 1228 - 1243 yılları arasında, Mengücekliler tarafından yaptırılmıştır. Taş işçiliğinin nadide yapıtlarından biridir. İki kubbesi, üç kapısı ve bir minaresi ile dikkat çeken yapıt, UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alır. Özellikle kapıları, Evliya Çelebi Seyahatnamesi’ne dahi konu olmuş, zengin motiflerle bezenmiş, ince işçilikle tasarlanmıştır.
Caminin içi, dışı kadar süslü olmasa da işlemelerle donatılmış minberi ilgi çekicidir. Kutsal mekana bitişik olarak inşa edilen Divriği Ulu Camii Darüşşifası ve camiyi yaptıran Ahmet Şah, eşi Melike ve ailesinin kabirlerine ev sahipliği yapan türbesi de cami ile benzer özelliklere sahiptir.
Tarihi köprü, Yıldızeli ilçesine bereket dağıtan Yıldız Irmağı üzerindedir. Romalılar zamanında inşa edilmiş, Selçuklular tarafından büyük bir onarımdan geçirilmiş, Osmanlılar Dönemi’nde yeniden tamir görmüştür. Yaklaşık 70 metre uzunluğundaki 13 gözlü taş köprü, sivri kemerlerle süslenmiş, ortadaki kemer gözlerinin içinde üç insan işlemesi yerleştirilmiştir. Yıldız Köprüsü, hale kullanıma açıktır.
Gürün’ün Pınarönü Mahallesinde konumlanmış olan kütüphane binası, 1923 senesinde yapılmıştır. Kesme taştan inşa edilmiş olan bina, 1946 - 2006 yılları arasında kütüphane olarak kullanılmış, sahip olduğu yüzlerce kitap sayesinde çevre sakinlerini bambaşka bir dünyayla buluşturmuştur. Gürün Halk Kütüphanesi adıyla da anılan bu yer, kısa bir zaman önce kaymakamlık tarafından onarılmıştır.
19. yüzyılda inşa edilmiş olan Ermeni kilisesi, Gürün’ün Pınarönü Mahallesindedir. Kesme taştan yapılan kutsal mekan, Meryem Ana Kilisesi olarak bilinir. Gürün Kilisesi, bir dönem sinema ve cezaevi olarak kullanılmıştır.
Kangal ilçesinin Alacahan beldesinde yer alan aynı adlı kervansaray, siyah - beyaz taştan yapılmıştır. Selçuklu Dönemi eserlerinden biri olan Alacahan Kervansarayı, yıllar boyu pek çok kervanı ağırlamıştır. Taş işçiliğinin önemli bir örneği olan tarihi mekan, yakın tarihte yenilenerek kültürel objelerin sergilendiği bir müzeye dönüştürülmüştür.
Kangal Merkez Camii, yöre ağalarından Abdurrahman Paşa’nın 1865 - 1870 seneleri arasında inşa ettirdiği tarihi bir ibadethanedir. Taştan yapılmış kutsal mekan, ana kubbe etrafına sıralanmış küçük kubbelere sahiptir. Merkez Camii’nin taştan, tek şerefeli bir minaresi vardır.
Kangal ilçesinin tarihi ibadethanelerinden biri olan Alacahan Camii’nin Alacahan Kervansarayı ile beraber, Selçuklular Dönemi’nde inşa edildiği düşünülür. Basık bir kubbesi ve tek şerefeli minaresi olan cami, kervansaray gibi siyah ve beyaz taştan yapılmıştır. 1818 senesinde onarıldığına dair bir kitabeye sahip olan cami, halen ibadete açıktır.
Taşhan, Sivas’ın Merkez ilçesinde konumlanmış, 19. yüzyılın ikinci yarısında inşa edilmiş tarihi bir yapıdır. Kesme taştan yapılma mekan, iki katlıdır ve üzeri açık, havuzlu bir avluya sahiptir. Otantik havasıyla halen faaliyet olan handa, kafeler ve dükkanlar bulunur.
Sivas’ın merkezinde yer alan Kurşunlu Hamam, hala hizmet veren bir çifte hamamdır. 1576 senesinde inşa edilen hamamın duvarları kesme taştan yapılmış, duvarlardaki demir bağlarının üzeri ise kurşunla kaplanmıştır. Bu nedenle Kurşunlu Hamam olarak adlandırılan tarihi yapı, Osmanlı Dönemi klasik hamam mimarisini yansıtan örneklerden biridir.
Meydan Hamamı, Sivas’ın Merkez ilçesinde, aynı adlı caminin karşısında konumlanmıştır. 1564 senesinde inşa edilmiş bir Osmanlı hamamıdır. Tarihi mekan, kesme taştan yapılmış, üzeri kubbe ile kapatılmıştır. Meydan Hamamı günümüze kadar pek çok onarımdan geçmiştir ve günümüzde yalnızca erkekler için hizmet verir.
Ziya Bey Yazma Eserler Kütüphanesi, 1908 senesinde inşa edilmiş iki katlı taş bir binada hizmet verir. Yusuf Ziya Başara tarafından kurulmuş olan kütüphanenin binası, Geç Osmanlı Dönemi yapılarından biridir. 100 yılı aşkın bir süredir hizmet veren kütüphanede, binlerce kitap ve çok sayıda yazma eser yer alır. Sayısız kişiye kaynak olan bu kütüphane, geçmişe ve yazma eserlere ilgi duyanlar için de bir müze sayılır.
Ahi Emir Ahmed Kümbeti, 1333 yılında inşa edilmiştir. Merkezde yer alan kümbet, Selçuklu Dönemi’nde yaşamış Ahi Emir Ahmed bin Zen - el - Hac’ın türbesine ev sahipliği yapar Kümbetin kesme taştan yapılma sekizgen gövde üzerine kondurulmuş konik bir kubbesi vardır. Kubbesi de taştan yapılmış olan Ahi Emir Ahmed Kümbeti, yakın tarihte onarılmış olup ziyarete açıktır.
Sivas’ın merkezinde yer alan Çevre Kültür Sanat Evi, öksüzler yurdu ve hastane olarak kullanılmış tarihi bir binada hizmet verir. 1976 senesine kadar Verem Hastanesi adıyla hizmet verdiği için eski Göğüs Hastanesi adıyla da bilinir. Üç katlı yapı kesme taştan yapılmıştır ve yapının içi çeşitli figürlerle süslenmiştir.
Ulu Camii, Sivas’ın merkezinde yer alır. Danişmentliler Dönemi’nde, 1196 senesinde inşa edilmiş en eski Anadolu camilerinden biridir. Kesme taştan yapılan ibadethanenin sivri kemerli kapısı ve pencereleri vardır. Kubbe yerine çatıyla örtülü kutsal mekanın tek şerefeli bir minaresi vardır. Ulu Camii, yüzlerce yılı aşkın bir süredir ibadete açıktır.
Mehmet Ali Hamamı, Sivas’ın merkezinde yer alır. Tarihi hamamın, 17. ya da 18. yüzyılda inşa edildiği tahmin edilir. Soğukluk ve sıcaklık bölümüne sahip olan hamam, yakın zamanda onarılmış olup hala kullanıma açıktır.
İsmet İnönü’nün çocukluk döneminde yaşamış olduğu tarihi konak, geleneksel Sivas evlerinden biridir. İki katlı taş yapı, kerpiçle desteklenmiştir. İnönü Konağı, bir dönem müze olarak kullanılmış, 2014’te onarılarak Sivas Hizmet Vakfı’nın kullanıma tahsis edilmiştir.
Sivas’ın merkezinde, Kaleardı Mahallesinde konumlanmış olan Sivas Kalesi, Anadolu topraklarında yaşamış birçok medeniyetin savunma merkezi olmuştur. İnşa tarihi bilinmeyen tarihi yapının, Selçuklular Dönemi’nde Moğollara karşı savunma amacıyla onarıldığına dair kitabesi vardır. Kitabe Sivas Müzesi’nde görülebilir.
Merkez ilçenin Kaleardı Mahallesinde konumlamış olan Akaylar Konağı, 19. yüzyılda inşa edilmiş tipik bir Sivas evidir. Üç katlı tarihi konak, taştan yapılmış ve kerpiçle desteklenmiştir. Ferah bir bahçe içinde yer alan Akaylar Konağı, sanat organizasyonlarında kullanılmak üzere 19 Mayıs Üniversitesi’ne tahsis edilmiştir.
Geçmişte mevlevihane olarak kullanılmış olan Susamışlar Konağı, kentin merkezinde yer alır. 17. ya da 18. yüzyılda inşa edildiği tahmin edilen tarihi konak, Sivas’ın ileri gelenlerinden Ali Baba ailesinin Susamışlar olarak bilinen son üyeleri tarafından yaptırılmıştır. Yapıldığı dönemde, misafirhane, samanlık, kapıcı odası gibi birkaç kısımdan oluştuğu bilinen konağın tamamı günümüze kadar ulaşmasa da ana bölüm yakın tarihte restore edilerek ziyarete açılmıştır.
Sivas’ta yer alan tarihi hamamlardan biridir Eski Paşa Hamamı. Merkez ilçedeki Uluanak Mahallesinde konumlanmış olan hamamın 17. yüzyılda Osmanlı Dönemi’nde inşa edildiği tahmin edilir. Taştan yapılmış hamam, soğukluk ve sıcaklık bölümleri ile beraber birkaç küçük odadan oluşur. Sıcaklık kısmının üzeri bir kubbe ile örtülüdür. Eski Paşa Hamamı, halen kullanıma açıktır.
Kangal Ağası Abdurrahman Paşa tarafından 1877 senesinde yaptırılmış olan Kangal Ağası Konağı, Sivas’ın merkezindedir. Tarihi yapı, geleneksel Sivas evleri gibi taştan yapılmış, kerpiçle desteklenmiştir. Ahşap pencereli konak, onarılmıştır ve günümüzde restoran olarak hizmet verir.
Şarkışla’nın Sivrialan köyünde yer alan Aşık Veysel’in evi, 1982 yılından bu yana müze olarak hizmet verir. Aşık Veysel Müzesi’nde halk ozanının şiir, fotoğraf ve kişiler eşyaları, sergilenir. Aşık Veysel’in köyü olan Sivrialan, her yıl 9 - 11 Temmuz tarihleri arasında Aşıklar Bayramı olarak adlandırılan festivale ev sahipliği yapar.
Hatipoğlu Camii, Akıncılar ilçesinde yer alır. Hatipoğulları ailesinden İbrahim Paşa’nı yaptırmış olduğu kutsal mekan, 1852 senesinde inşa edilmiştir.
Altınyayla ilçesinde keşfedilmiş olan Sarissa Antik Kenti, Hititler Dönemi’nde yapılmıştır. 76 metre uzunluğundaki bir tapınak ile çivi yazılı tabletler barındıran antik kent, surlarla çevrelenmiştir. Surların bir kısmı günümüze kadar ulaşmıştır. Sarissa Antik Kenti, çevre sakinleri tarafından Kuşaklı olarak anılır.
Ulaş ilçesinde yer alan Mihralibey Konağı, 1889 senesinde inşa edilmiştir. 1877 - 1878 yıllarında gerçekleşen Osmanlı - Rus Savaşı’nda başarılı bir şekilde savaşmış, yıllar sonra Yemen’de şehit olmuş ve türkülerle anılmış Mihrali Bey tarafından yaptırılmıştır. Acıyurt köyünde yer alan tarihi konak, iki katlıdır. Geleneksel Sivas evlerinin özelliklerini taşır ve yakın tarihte yenilenmiştir.
Divriği ilçesine bağlı Oyuktepe köyünde yüksek bir tepede yer alır. Divriği Kalesi’nin karşısındaki Kesdoğan Kalesi’nin inşa zamanı bilinmemekle beraber Mengücekoğulları zamanında kurulduğu tahmin edilir. Efsanelere konu olan bu kale, ziyaretçileri Divriği’ye başka bir açıdan bakmaya, muazzam bir manzarayı seyre davet eder. Divriği Kalesi’nin karakolu olarak yapıldığı düşünülen yapı, burç ve sur kalıntılarıyla günümüze kadar ulaşabilmiştir.
Şahinşah Camii ya da Hisar Camii adıyla da anılan kutsal mekan, Mengücekoğulları Dönemi’ne aittir. 12. yüzyılda tarihlendirilen kutsal mekan, zengin süslemeleri ve taç kapısıyla hayranlık uyandırır. Hasan bin Firuz tarafından üç nefli olarak dikdörtgen şeklinde tasarlanmıştır. Anadolu’nun en eski camilerinden biri olan Divriği Kale Camii, yakın zamanda restore edilmiş, özgün mimarisinden uzaklaşmıştır.
1799 tarihli Cedit Paşa Camii, aynı adlı mahallede, Divriği ilçesi sınırları içinde yer alır. Taç ya da Taş Camii olarak da anılan kutsal mekan, Mustafa Paşa’nın isteği ile yapılmıştır. İki renkli taştan örülmüş tek şerefeli minareye, işlemelerle bezeli mihraba ve üç nefli ibadet yerine sahiptir. Üzeri kubbe ile süslü Cedit Paşa Camii, bir dönem hapishane olarak kullanılmıştır.
Divriği Duru köyünde, bulunduğu bölgeye adını veren Burmahan, 13. yüzyılda Mengücekoğulları tarafından inşa edilmiştir. Çaltı Çayı yakınlarındaki tarihi han, kervanların dinlenme yeri olarak yüzyıllar boyunca ziyaret edilmiştir. Cümle kapısındaki burmalı söveler sebebiyle bu adla anılmıştır. Günümüzde kullanılmayan ve bakımsız kalan bu kervansaray, bazalt taştan yapılmıştır.
Sitte Melilk Kümbeti, Divriği Ulu Camii’nin yakınında konumlanmıştır. Şahinşah Kümbeti olarak da bilinir. 1196 tarihli yapı, klasik Selçuklu Dönemi mimari örneklerinden biridir. Sekizgen şeklinde tasarlanmış, külahla örtülmüştür. Renkli kalker taşından inşa edilmiş kutsal mekan, içten kubbelidir. Emir Süleyman’ın oğlu Seyfeddin Şahinşah ile beraber türbede 5 tane sanduka bulunur. Taş işlemelerle süslenmiş bir kapıya sahip olan Sitte Melik Kümbeti, onarımlardan geçerek günümüze kadar ulaşmıştır.
1844 tarihinde inşa edilmiş Gökçe Cami, Divriği’nin Aşağıhamam Mahallesinde konumlanmıştır. Ahşap tavanlı ve kırma çatılı kutsal mekan, taştan yapılmıştır. Yuvarlak kemerli kapısı ve avlusu olan kutsal mekanın içi ahşap süslemelerle donatılmıştır. Üç nefli mihrabı ve ahşap minberi dikkat çekicidir. Tarihi ibadethane bugüne kadar birkaç onarımdan geçmiş ve işlevini yitirmemiştir.
Divriği ilçesinin eski adı Odur olan köyünde yüksek bir tepede konumlu tarihi ibadethane, 1833 senesine aittir. Kayaburun Köyü Kilisesi, üç nefli olarak tasarlanmış, yanındaki iki ek bina ile beraber taştan yapılmıştır. Düz bir çatıyla kapatılan kutsal mekan, cemaati olmadığı için bakımsız kalmışsa da hala ayaktadır.
Divriği ilçesinin Güney köyünde bulunan Garip Musa Sultan Türbesi, Selçuklu Dönemi’nde yaşam sürmüş dervişlerden Garip Musa’nın kabrine ev sahipliği yapar. Kutsal mekanda, Garip Musa Sultan ve oğlu Güneş Dede’ye ait iki sanduka bulunur. Türbenin inşa zamanı bilinmez. Dua edenlerin buluşma yeri, 19. yüzyılda Osmanlılar Dönemi’nde onarılmıştır.
Divriği’deki bir mahalleye adını veren Aşağı Hamam, 13. yüzyıla aittir. Külhan, soyunmalık ve sıcaklık kısımlarına sahiptir. Taşta yapılmış tarihi mekana, tonoz ve kubbe ile hareket katılmıştır. Alikayaoğlu Hacı Mehmet’in burayı 1667’de onarımdan geçirmesi sebebiyle Kayaoğlu Hamamı olarak bilinmiştir. Günümüzde işlevini yitiren hamam, doğal kaynaktan çıkan mineralli suyu nedeniyle Acı Hamam adıyla bilinmiştir.
Abuçimen Camii, Divriği’de bulunduğu mahalleye adını vermiştir. 1840 yılında inşa edilmiş olan kutsal yapı, Kırklar Camii veya Abı Çimen Camii adlarıyla da anılır. Taş ve ahşaptan yapılma tarihi ibadethane, kırma kiremit çatıyla kapatılmıştır. Ahşap minaresi ve minberi ile göz doldurur. Dışarıdan bakıldığında geleneksel Türk evlerine benzeyen Abuçimen Camii, hala ibadete açıktır.
Divriği ilçesinin Handere köyündeki Mirçinge Hanı, kapalı han tipinde inşa edilmiştir. Mengücekoğulları zamanından kalma kervansaray, Mirçinge Çayı vadisinde doğayla bütünleşmiş vaziyettedir. Tavanı yok olmuş, yapının etrafı dehlizlerle sarılmış, büyük bir kısmı zeminin altında kalmıştır. Bu haliyle bile avlusu ve kemerleriyle görkemli bir görüntüye sahiptir.
Divriği İmamoğlu Mahallesinde bulunan tarihi hamamın inşa tarihi bilinmez. Moloz ve kesme taştan yapılmış, kubbelerle bezenmiş, kurnaları işlemelerle süslenmiştir. Sıcaklık ve soğukluk kısımlarına sahip olan İmamoğlu Hamamı’nın külhanı yoktur. 16. yüzyıldan sonra yapıldığı tahmin edilen tarihi hamam, günümüzde işlevini kaybetmiştir.
Divriği Ulu Camii’nin yakınında konumlu Bekir Çavuş Hamamı’nın inşa kitabesi bulunmadığı için ne zaman yapıldığı bilinmemektedir. Dört eyvanlı olarak tasarlanmış tarihi yapı, 20. yüzyılın başına kadar kullanılmıştır. Sıcaklık, soğukluk ve soyunmalık bölümlerine sahip olan yapıda, kapı kemerlerinin üzeri renkli taşlarla süslenmiştir. Büyük bir kısmı günümüze kadar gelmişse de artık hamam olarak hizmet vermemektedir.
1864 tarihli Zeliha Hatun Camii, Divriği’de yer aldığı mahalleye adını vermiştir. Taştan örülmüş duvarları ile hala ayakta duran kutsal mekan, ahşap tavan ve düz bir dam ile örtülüdür. Minaresi, direklere çevrili tek bir şerefeye sahip ahşaptan yapılmış bir sanat eseridir. Farklı zamanlarda onarımdan geçmiş olan tarihi cami, hala ibadete açıktır.
Divriği ilçesinden yaklaşık 25 km uzaklıkta konumlu Molla Yakup Türbesi, Yellice Çayı ve Karakuzu Çayı’nın buluştuğu noktada yer alır. İnşa kitabesi olmayan kutsal mekanın Osmanlılar zamanına ait olduğu düşünülür. Kubbe ile örtülü taş yapıda, 16. yüzyılda yaşamış Horasanlı kahveci, Şeyh Molla Yakup’un kabri bulunur.
Divriği Kalesi mevkiinde yer alan Yukarı Kilise’nin 19. yüzyılda Ermeni Kilisesi olarak yapıldığı tahmin edilir. Bazilika tipinde üç nefli olarak tasarlanmış, moloz taş ve tuğladan yapılmıştır. Tarihi ibadethane, bakımsız ve harap durumda olmasına karşın geriye kalan yapı unsurlarıyla bile dikkat çekicidir. Yukarı Kilise’nin yakınında Aşağı Kilise olarak anılan harabeler de görülebilir.
Divriği ilçesine bağlı Kale Mahallesinde bulunan Cağlı Cami, 1866 senesinde inşa edilmiştir. Taş işlemeleriyle bezeli kapısı, görenleri kendine hayran bırakır. Ahşap minaresi, 1973 senesinde yapılan onarım çalışmaları sorasında taştan yapılarak yenilenmiş, kutsal mekanın ibadet yeri genişletilmiştir. Özgün mimari özelliklerini koruyan Cağlı Cami, hala ibadete açıktır.
Divriği Güney köyünde, Garipler Mezarlığı’nda konumlu Emir Kemarettin Türbesi, kitabesine göre 1196 yılında inşa edilmiştir. Mengücekoğulları Dönemi’nde hazinedarlık yapmış olan Emir Kemarettin’in buraya defnedildiği söylenir. Sekizgen şeklinde tasarlanmış kutsal mekan, külahla kapatılmıştır. Bu külah, iç mekanda kubbe olarak görünür. Ziyarete açık olan türbede, üç tane mezar vardır.
Celdek Camii, Cumhuriyet Dönemi camilerinden biridir. Divriği Kültürlü Mahallesinde bulunduğu sokağa adını veren kutsal mekan, 1930 yılında yapılmıştır. Kesme taştan örülmüş duvarları, ahşap tavanlı bir çatı taşır. Taş minaresi, yakın zamanda yapılan restorasyon sırasında yeniden inşa edilmiştir. Taş kabartmalarla süslenmiş Celdek Camii, hala ibadete açıktır.
1240 yılında tarihlendirilen Kemankeş Kümbeti, Divriği İmamoğlu Mahallesinde bulunur. Kümbette, Hacip Siraceddin Dindar oğlu Nureddin Salih’in kabri yer alır. Nureddin Salih’in Mengücekoğulları Dönemi’nde vezir olduğu söylenir. Klasik Selçuklu Dönemi mimari özelliklerini taşıyan bu yapı, Nureddin Salih Kümbeti adıyla da anılır. Sekizgen olarak tasarlanmış ve külahla süslenmiştir. Kesme taştan yapılan ve hala ayakta olan kutsal mekanda iki sanduka vardır. Diğer sandukanın Nureddin Salih’in babasına ait olduğu düşünülür.
Güllübağ Camii, 1845 yılında inşa edilmiş Osmanlı Dönemi ibadethanelerinden biridir. Divriği Zeliha Hatun Mahallesinde bulunan kutsal mekanın diğer ismi Horevenk Camii’dir. Kerpiçten yapılmış, ahşap pencere ve minare ile taçlandırılmıştır. İlk bakışta Geç Osmanlı Dönemi evlerini andıran bu cami, restorasyon çalışmalarıyla ayakta kalmış olup işlevini sürdürür.
Naib Kümbeti, Divriği’de yer alır. Kitabesine göre 1291 yılında inşa edilmiştir. Geleneksel Selçuklu mimarisinin kümbet örneklerinden biridir. Sekizgen gövde üzerinde yükselen sekiz dilimli külahı, Memlüklü valilerden Naib Eşref’e ait bir kabri örter. Taştan inşa edilmiş kutsal mekan, Gazezler Türbesi ismiyle de bilinir.
Divriği ilçesine bağlı Zeliha Hatun Mahallesi’nde konumlu Hacı Osman Mescidi, kesme taştan yapılmış küçük bir ibadethanedir. Tarihi ibadethanenin üzeri beşik çatı ile kapatılmıştır. Dikdörtgen planlı mekan, avluya sahiptir. Hala işlevini sürdüren mescit, yakın zamanda restore edilmiştir.
Ahmet Paşa Camii, Divriği Hacıkumru Mahallesinde 1835 yılında ibadete açılmıştır. Osmanlılar zamanında Ahmet Reşit Bey’in isteği üzerine yaptırılmış olan kutsal mekan, ahşap ve taştan inşa edilmiştir. Geleneksel Türk tipi evleri andıran bu cami, kırma çatıyla örtülmüştür. Taş mihrabı ve ahşap minaresiyle ilgi çekicidir. Tarihi ibadethane, hala işlevini korur.
Karamahmut Camii, 1890 yılında yapılmıştır. Divriği Gökçecamii Mahallesinde konumlu tarihi ibadethane, taş ve ahşaptan inşa edilmiştir. Kırma çatıyla kapatılmış, ahşap bir minare ile taçlandırılmıştır. Minaresi, yapıldığı tarihten bu yana ayakta kalabilmiştir. 2007 yılında onarımdan geçirilen Karamahmut Camii, hala işlevini sürdüren bir Osmanlı Dönemi ibadethanesidir.
Gemerek Merkez Camii, Cumhuriyet Meydanı’nda konumlanmıştır. 1749 tarihli kutsal yapı, Dulkadiroğulları Dönemi’ne aittir. Moloz taştan yapılmış, ahşap bir örtü ile kapatılmıştır. Şahruh Bey Mescidi adıyla da bilinir. Kitabesinde 1813 yılında Çapanoğulları tarafından onarıldığı yazar. En son 2006 senesinde onarılan Merkez Cami, işlevini sürdürür.
Gemerek ilçesi Çepni beldesinde bulunan tarihi cami, 1629 yılında İsa bin Mestan Bey tarafından yaptırılmıştır. Eski Camii ya da Merkez Camii adlarıyla da bilinen kutsal mekan, 1826 ile 1898 yıllarında tamir görmüştür. Alçı süslemeleriyle donatılmış mihrabı ve küçük kubbesi ile göz doldurur. 1986 yılında onarım sırasında avluya bir şadırvan yerleştirilmiştir. Bugüne dek birçok kez tamir edilen Çepni Camii, ilk halini büyük oranda muhafaza etmiş olup hala ibadete açıktır.
Gemerek’in Durgunsu köyünde, tabii bir kayalık üzerinde konuşlanmış olan Sarıkale Kalesi, Orta Çağ yapılarından biridir. Helenistik Çağ boyunca Romalılar tarafından kullanıldığı tahmin edilen tarihi yapıdan geriye yalnızca duvar örgüleri kalmıştır. Bulunduğu noktadan hoş bir manzaraya hakim olması nedeniyle dinlenmek ve huzur bulmak isteyenler burada buluşur.
Gemerek ilçesine bağlı Yeniçubuk köyünde bulunan ve Gemerek Köprüsü adıyla da anılan bu köprünün inşa kitabesi yoktur. Mimari özellikleri göz önüne alındığında Osmanli devrinde yapıldığı tahmin edilir. Üç kemerli olarak tasarlanmış Yeniçubuk Köprüsü, moloz ve kesme taş karışımından yapılmıştır. Onarımlarla ayakta durabilmeyi başarmış bu yapı, işlevini korur.
Gemerek ilçesi sınırları içinde Sivas - Gemerek yolundan geçen Söğütlü Deresi’nin üzerine kurulan tarihi köprü, yaklaşık 13 metre uzunluğa sahiptir. Kitabesi olmayan Söğütlüdere Köprüsü’nün mimari üslubu Osmanlı devrini işaret eder. Yapının tek gözü vardır ve onarımlarla hala işlevini sürdürür.
Gemerek’in Çepni beldesinde, Şehit Binbaşı Mehmet Aras Mahallesinde konumlu tarihi ibadethanenin 18. yüzyılda yapıldığı tahmin edilir. Üç nefi bazilika olarak tasarlanmıştır. Duvarları kesme taştan örülmüş, üzeri beşik tonozlu çatı ile kapatılmıştır. Sütun ve kemerlerle donatılmış olan Çepni Surp Sarkis Ermeni Kilisesi, bakımsız bir haldedir. Bir bölümü yıkılmış olan kutsal mekan, izinsiz kazılar neticesinde zarar görmüştür.
Arslan Bey Konağı, Gemerek’in Yukarı Mahallesinde yer alır. 20. yüzyılın ilk yıllarında inşa edilmiş olan bu konak, Geç Osmanlı Dönemi’nin miraslarından biridir. Yapı, iki katlıdır. Bazı odalarının tavanları, süslüdür. Bir dönem kaymakamlığa tahsis edilmiş, çeşitli onarımlar neticesinde özgün süslemelerini yitirmiştir. Arslan Bey Konağı, günümüzde mesken olarak kullanılır.
Gemerek’in Çepni beldesinde, Kınalıkapı mevkiinde yükselen bir tepede konumlanmıştır. Beldeyi tamamen gören bu nokta, bölge sakinleri tarafından Kayabaşı Tepesi olarak anılır. Ne zaman, kimler tarafından yapıldığı bilinmeyen Çepni Kalesi, kaya içine oyulmuş mezar ve sur kalıntıları ile günümüze kadar gelebilmiştir. Roma ve Bizanslıları işaret eden kale kalıntıları, tepenin yamacına kadar yayılmıştır.
Gemerek’e bağlı Küçük Tuzhisar köyünde keşfedilmiş olan yeraltı şehri, mermer kayalıkların ardına gizlenmiştir. Şu ana dek 3 kapısı bulunmuştur. Küçük Tuzhisar Köyü Yeraltı Şehri’nde kilise kalıntısı, Bizans Dönemi’ne ait yazıtlar ve su kuyusu ortaya çıkarılmıştır. Galerilerin bir kısmına toprakla dolduğu için ulaşılamamıştır. Yeraltı şehrinin duvarlarında, mum ya da kandil yerleştirmek için küçük nişler yapılmıştır. Plan itibariyle Kapadokya bölgesi yerleşimlerini andırır. İzinsiz kazılar sonucu tarihi kentin bir kısmı zarar gömüştür.
Gemerek ilçesi, Sızır beldesinin Köprübaşı Mahallesinde bulunan Şehit Fazlı Altuntaş Mesire Alanı, ilçe sakinlerinin dinlenme yerlerinden biridir. Çocuk oyun alanı ve piknik yerlerine sahip olan mesirelik, trekking yapmaya uygundur. Ağaçlarla bezeli alan, temiz havası ve doğal güzelliğiyle hayranlık uyandırır.
Gemerek’ten geçen Pekmezin Deresi civarında keşfedilmiş yerleşim kalıntıları, Helenistik Çağ ve Roma devrine ilişkin izlere ev sahipliği yapmıştır. İlçenin yaklaşık 7 km batısındaki bu alan, kale ve duvar kalıntıları ile dikkat çekicidir. Geniş bir alana yayılan Pekmezin Deresi Yerleşimi ve Kalesi’nde, seramik parçaları bulunmuştur. İzinsiz kazılar, tarihi detaylar barındıran koruma alanında tahribata yol açmıştır.
Gürün ilçesinin Osmandede köyünde, doğal bir tepede konuşlanmış olan Kudret Kalesi, Kartalkaya mevkiindedir. Bölgede yaşayanlar tarafından Kartal Kalesi ismiyle de anılır. Kurumuş bir dere yatağı boyunca yaklaşık 1 saatlik bir yürüyüş sonrasında ulaşılabilen kalıntılar, buradaki yaşamın Kalkolitik Çağ itibariyle başladığını göstermiştir. Roma devrine ait seramik parçalarının keşfedildiği Kudret Kalesi ve çevresi, hoş bir manzaraya sahiptir.
Gürün’e bağlı Burçevi Mahallesinde bulunan mezar anıtının Roma devrinde yapıldığı tahmin edilir. Yaklaşık 1600 metre yüksekliğindeki bir tepede yer alan Burçevi Mezar Anıtı, 25 cm’lik podyumun üzerine yerleştirilmiş, Roma Dönemi’ne ait sunaklar gibi tasarlanmıştır. Blok taşların üst üste dizilmesiyle yapılmış anıt, bütünlüğü büyük ölçüde korunarak bugüne kadar gelebilmiştir.
Gürün’e bağlı Mağara köyünde ortaya çıkarılan tarihi yerleşim yeri, kaya içine oyulmuş mağaralar ve höyük kısmından oluşur. M.Ö. 3000’li yıllara ait seramik kalıntılarının keşfedildiği bu alan, binlerce yıl boyunca çevrede yaşamış uygarlıklara kucak açmıştır. Gürün Mağara Höyük ve Kaya Yerleşimi’nde M.S. 3. yüzyıla ait yerleşim izlerine de rastlanmıştır.
Ulu Camii, Gürün Pınarönü Mahallesinde bulunur. Osmanlı Dönemi’nde Şeyh Kasım Efendi tarafından yapılmış olan bu cami, 1912 - 24 seneleri arasında tekrar inşa edilmiştir. Kesme taş ve kireç taşından örülen duvarları, kubbe ile kapatılmıştır. Niş ve sivri kemerli pencerelerle hareketlendirilmiş, tek şerefeli taş bir minareyle taçlandırılmıştır. 1993 yılında da tamir gören kutsal mekan, ibadete açıktır.
Süleyman Moroğlu Evi, Gürün’ün Ketençayır Mahallesinde konumlu Cumhuriyet Dönemi yapılarından biridir. Kesme taşlı temel üzerine yerleştirilmiş kagir duvarları, kiremit çatı ile kapatılmıştır. Ahşap pencere ve kaplama ile süslü bu konak, hala ayaktadır. Küçük bahçesi ve iki giriş kapısı vardır. Süleyman Moroğlu Evi, günümüzde de mesken olarak kullanılır.
Kale, Gürün sınırları içindeki Yazyurdu bucağının merkezinde yükselen bir tepede kurulmuştur. Romalılar tarafından inşa edilmiş bir Orta Çağ kalesi olduğu düşünülür. Yazyurdu Kalesi’nin Bizanslılar zamanında da kullanıldığını işaret eden kalıntılara rastlanmıştır. İzinsiz kazılar sebebiyle zarar görmüş, duvarlarının bir bölümü günümüze kadar ulaşmıştır.
Talat Kırış Konağı, Gürün’e bağlı Ketençayır Mahallesi’nde bulunan 19. yüzyıl mimari örneklerinden biridir. Geleneksel Osmanlı evi, iki katlıdır. Geniş bir bahçe içine yerleştirilmiş, cumbalarla süslenmiştir. Sofalı evin dışı kerpiç, pencere ve tavanları ahşaptır. Kırma çatıyla kapatılmış olan bu konak, iki kanatlı bir kapıya sahiptir.
Kaleliyurt Kalesi, Gürün’ün Yazyurdu bucağındaki Yenibektaşlı köyünde konumlanmıştır. Köyün kuzeydoğusunda kalan bu yapının Roma devrine ait olduğu tahmin edilir. Orta Çağ ve sonrasında savunma üssü olarak kullanılmıştır. Çevresi tahrip edilmiş, yalnızca duvar kalıntılarıyla bugüne kadar gelebilmiştir.
Gürün Yazyurdu bucağında bulunan kalelerden biridir. Göbekviran mevkiinde konumlu yapı, buradaki höyüğün önemli bir parçasıdır. Bazalt taşlarla çevrili höyük üzerinde yapılan incelemeler neticesinde bölgedeki yaşamın M.Ö. 3000’li yıllar başladığı ve Orta Çağ’a dek sürdüğü tespit edilmiştir.
İşlevini yitirmeden günümüze kadar gelebilmiş olan Halise Saraçoğlu Evi, Geç Osmanlı Dönemi yapısıdır. Gürün’ün Keteneçayır Mahallesindeki Edip Başer caddesinde konumludur. Moloz taş ve kerpiçten yapılmış iki katlı ev, cumbalı olarak tasarlanmıştır. Beşik çatıyla örtülmüştür. Ahşap tavanları gömme dolabı ve ahşap kafesli balkonu dikkat çekicidir. Mesken olarak kullanıldığı için yalnızca dışarıdan görülebilir.
Gürün’e yaklaşık 35 km uzaklıktaki Yolgeçen köyünde keşfedilmiş Tekirahma Antik Yerleşimi, bölgeye hakim bir tepede bulunur. Sur ve yapı temellerinin bulunduğu bu alanda kırık bir çeşme dikkat çeker. Bölgede yapılan araştırmalar, Tekirahma (Tegaramma) mevkiinin Geç Kalkolitik Dönem’den Roma devrine dek yaşam alanı olduğunu göstermiştir. Tepede bulunan tarihi mezar, bölge sakinleri tarafından kutsal addedilmiştir. Tarihi yerleşim alanı, antik kent olarak düzenlenmemiştir.
Cumhuriyetin ilk yıllarında inşa edilmiş olan Kemal Yalçınkaya Evi, Gürün ilçesi Kurultay Mahallesinde konumludur. Giriş katıyla beraber üç katlıdır. Kerpiç ve ahşaptan yapılmıştır. Avlulu olarak tasarlanmış olan bu ev, kapı ve pencerelerindeki süslemeleriyle ilgi çekicidir. Halen özel konut olarak kullanıldığı için dışarıdan görülebilir.
Hafik’e bağlı Tuzhisar köyünde bulunan tarihi kilisenin 18. yüzyılda Ermeni kilisesi olarak yapıldığı tahmin edilir. Tarihi ibadethane, kesme taştan inşa edilmiş, üç nefli bazilika olarak planlanmıştır. Beşik tonozlarla süslenmiş iç mekan, kara kaideli sütunları ile ilgi çekicidir. Günümüzde işlevini yitirmiştir ve bakımsız durumdadır.
Hafik ilçesinin Dışkapı köyünde konumlu kaya mezarı, Geç Roma devri ile ilişkilendirilir. Tabii bir kaya bloğunun oyulmasıyla oluşturulmuştur. İki katlı olan Kenkürük Kaya Mezarı’nın bir kısmı zarar görmüş olsa da kutsal mekan, varlığını büyük ölçüde korumuştur. Yüksekte konumlandığı için dışarıdan görülmesi daha uygundur.
Hafik’e bağlı Bakımlı (Fertelli) köyünün yüksek bir noktasında yer alır. Doğal kayalık üzerinde kurulmuş olan kale, köyden yaklaşık 2 km uzaklıktadır. Kale, Sancaktar Vadisi’ni tamamen gören bir noktadadır. İnşa zamanı bilinmeyen tarihi yapı, kaya bloğunun şekillendirilmesiyle yapılmıştır. Kale çevresinde, Helenistik Çağ ve Roma devrine ilişkin seramik kalıntıları bulunmuştur.
Hafik’in Durulmuş köyünde, Kalemköy mevkiinde ortaya çıkarılan tarihi yerleşim yeri, Anadolu’nun büyük bir kısmına bereket taşıyan Kızılırmak Nehri’nin kıyısındaki bir tepede kurulmuştur. Kalemköy Yerleşimi’nde sarnıç, sığınak, haç figürlü kabartmaların işlendiği kutsal yapı kalıntıları bulunmuştur. Geniş bir alanı kaplayan yerleşim yeri, yapı temelleri ile bugüne kadar gelebilmiştir. Araştırmalar neticesinde buradaki izlerin Bizanslılara ait olduğu belirlenmiştir.
İmranlı’ya bağlı Delice köyünde yer alan Köybaşı Kalesi, bulunduğu bölgeye hakim bir konumdadır. Kale ve çevresindeki buluntular, buranın M.Ö. 1000’li yıllardan Bizanslılara kadar yerleşim yeri olarak kullanıldığına işaret eder. Kalenin büyük bir kısmı, zamanla zarar görmüş olsa da köy evlerinin yanı başındaki tarihi yapının kalıntıları halen görülebilir.
Orta Çağ’dan kalma Bizans devri gözetleme kalesi, İmranlı’nın Görünmezkale köyündeki bir tepede kurulmuştur. Doğal kayalık üzerine yapılmıştır. Bölgenin seyir terası, o dönemlerde de güvenliği sağlamak amacıyla kullanılmıştır. Görünmezkale, kaya kalıntıları arasındaki bir bölümüyle bugüne kadar ulaşabilmiştir.
Halil Rıfat Paşa tarafından 19. yüzyılın sonunda yaptırılan köprü, Kangal ilçesinin Yeşilkale köyünde yer alır. Tek gözlü olarak tasarlanmış, kesme taştan yapılmıştır. Yaklaşık 11 metre uzunluğunda, 3,8 metre genişliğindedir. Tarihi İpek Yolu üzerindeki bu köprü, restorasyonlarla bugüne kadar gelebilmiştir ve hala işlevini korur.
Kangal’ın Mancılık köyünde, tabii bir tepede kurulmuştur. Kaya bloğu içine oyulmuş olan kalenin M.Ö. 3000’li yıllar itibariyle yerleşim yeri olarak kullanıldığı tahmin edilir. Çevresindeki yerleşim izleri ve seramik kalıntıları, bölgede kale dışında da yerleşim kurulmuş olabileceğini düşündürür. Doğal kayaya yapılması nedeniyle bir kısmı bugüne kadar gelebilmiştir.
Kangal’ın Akçakale köyünde bulunan Akçakale Kalesi, tabii bir tepenin yamacında konumlanmıştır. Orta Çağ’dan kalma yapı kalıntıları, niş içine işlenmiş Grekçe yazıtlı kaya mezarlarına ev sahipliği yapar. Höyük olarak araştırılması gereken ve Kale Tepe adıyla da anılan antik yerleşim yeri 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı olarak koruma altına alınmıştır.
Muammer Kangal Bey Konağı olarak da bilinen tarihi ev, Osmanlı Dönemi’nin son yıllarında inşa edilmiştir. Kangal ilçesi, Akdeğirmen Mahallesinde yer alır. Bodrum katı hariç iki katlı olarak ahşap ve taştan yapılmıştır. Kırma çatıyla kapatılmış, ahşap çerçeveli pencerelerle aydınlatılmıştır. İki kanatlı kapısıyla Muammer Kangal Evi, birkaç kez tamir edilerek günümüze gelebilmiştir.
Günümüze bakımsız ve bir kısmı yıkılmış bir şekilde ulaşabilmiş olan Mancılık Kilisesi, Kangal’ın Mancılık köyünde bulunur. Tarihi ibadethanenin hangi medeniyet döneminde yapıldığı bilinmez. Kemerli kapıya sahiptir. Kesme ve moloz taştan inşa edilmiştir. Geçmişte bir kubbesi olsa da bugüne kadar gelememiştir.
Koyulhisar’a bağlı Aşağıkale köyünün 150 metre rakımlı tepesinde yer alır. İlçe merkezine yaklaşık 3 km uzaklıkta konumlu kale, Demir Çağı itibariyle yerleşim görmüştür. Osmanlılar zamanında da savunma kalesi olarak kullanılmıştır. Bir kısmıyla günümüze kadar gelebilmiş olan Aşağıkale, Kelkit Çayı’nı kapsayan eşsiz bir manzaraya sahiptir. Yapının diğer ismi, Kale-i Zir’dir.
Koyulhisar’a bağlı Orta Mahallesinde yer alan Alemdar Camii, 1830 yılında inşa edilmiş Osmanlı Dönemi camisidir. Sade bir görüntüye sahip olan tarihi ibadethane, Kurtuluş Savaşı esnasında hastane olarak kullanılmıştır. Bugüne kadar pek çok tamir görmüş ve zamanla asıl görüntüsünden uzaklaşmıştır. Yıkılan taş minaresi yerine yeni bir minare kondurulmuş olan Alemdar Camii, hala ibadete açıktır.
İlçe merkezindeki Camikebir Mahallesinde bulunan Koyulhisar Anıt Çeşme, 1. Dünya Savaşı’nda cephede hayatını kaybeden ilçe sakinleri anısına 1916 senesinde kaymakam Ahmet Rıfat Bey tarafından yaptırılmıştır. Kaidesi olan taş sütun ve çeşme, Koyulhisar’ın sembol noktalarından biridir. Sade bir görüntüye sahip olan anıt çeşme hala işlevini korur.
Yukarıkale, Koyulhisar’ın aynı isimli köyünde yüksek ve dik bir tepede kurulmuştur. Kalenin temel ve sur kalıntıları günümüze kadar ulaşabilmiştir. Hangi yıllarda inşa edildiği bilinmese de çevresinde yapılan incelemeler, Osmanlıların kaleyi kullandığını göstermiştir. Yüksekliği 1000 metreyi bulan Yukarıkale’nin yamaçlarında geniş açılı bir manzara seyredilebilir. Tarihi mekan, Kale-i Bala adıyla da bilinir.
Sivas’ın merkezine bağlı Uzuntepe Mahallesindeki tarihi caminin kitabesi olmadığı için inşa zamanı bilinmez. Mimari özellikleri incelendiğinde kutsal mekanın 19 ya da 20. yüzyıla ait olduğu tahmin edilir. Moloz taştan örülmüş duvarları, dikdörtgen bir plan çizer. Kırma çatıyla örtülü tarihi ibadethane, dikdörtgen pencerelerle aydınlatılmıştır. Tavan ve mihrabındaki küçük süslemeleri halen görülebilir. Uzuntepe Mahallesi Camii, bakımsız durumda olsa da işlevini korur.
Sivas’ın merkezindeki Ahi Emir caddesinde konumlu Behram Paşa Hanı, 1576 senesinde Behram Paşa’nın isteği üzerine inşa edilmiştir. İki katlı tarihi yapı, açık avlulu olarak tasarlanmıştır. 1898 yılında askeri amaçlı kullanılmış, süvari kışlasına dönüştürülmüştür. Revaklarla bezenmiş han, iki kanatlı, kemerli, devasa bir kapının ardında çok sayıda yaşama tanıklık etmiştir. Yakın zamanda onarıma tabi tutulan mekan, şimdilerde restoran, kafe ve otel olarak hizmet verir.
Şehir merkezine bağlı Kadıburhanettin Mahallesindeki İnönü Bulvarı’nın sonunda bulunan gar binası, 1934 senesinde hizmete açılmıştır. Bodrum dahil olmak üzere 3 katlıdır. Cumhuriyet Dönemi mimari yapılarından biri olan Sivas Garı, kesme taştan inşa edilmiştir. Dış cephe sarı - beyaza boyanmıştır. Pek çok insanın durağı, buluşma yeri olan garın önünde, tarihi bir lokomotif bulunur.
Hamamcıoğlu Hamamı, şehir merkezindeki Abdi İpekçi caddesinde konumlanmıştır. 17. yüzyıla ait bir Osmanlı hamamıdır. 1959 yılında soyunmalık bölümü eklenerek genişletilmiş olan hamamın tarihi binası, kesme taştan yapılmıştır. Halen işlevini sürdüren bu yapı, iç mekanda tonoz ve kubbelerle süslenmiştir. Mekan, yakın zamanda özgünlüğü korunarak restore edilmiştir.
Köroğlu Mağaraları ve Kaya Yerleşimi, şehir merkezinde Paşa Fabrikası yakınlarında keşfedilmiştir. Tavra Boğazı mevkiindeki iki mağara, Tavra Deresi’nin batısında konumludur. Mağaralar, tabii oluşumdur. Civarında Romalılara ait kaya mezarı ve yapı kalıntıları bulunur. Araştırmalar, bu bölgenin Eski Tunç Çağı itibariyle kullanıldığını gösterir.
Şehir merkezinde konumlu Kolağası Konağı, Geç Osmanlı Dönemi (19 ve 20. yüzyıl) mimarisi örneklerinden biridir. Taş, kerpiç ve ahşaptan yapılmış bu konak, iki katlıdır. Kırma çatılı tarihi yapının iki kanatlı giriş kapısı, pencereleri, iç kapı ve tavanları ahşaptır. 2010 yılında belediye tarafından restore edilmiştir. Geleneksel eşyalarla donatılmış olan Kolağası Konağı, ziyarete açıktır.
Osmanlı padişahlarından II. Mahmut Dönemi’nde (1838) yapılmış ve sonradan Şehit Orhan Tunçöz’ün adı verilmiş olan tarihi çeşme, Sivas’ın merkezinde, Çarşıbaşı Mahallesi Dörtyol mevkiinde yer alır. Gösterişli kabartmalarla süslenmiş çeşme, mermer, mozaik ve çimentodan yapılmıştır. Çeşitli onarımlarla günümüze kadar gelebilmiştir. Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından kullanılan binanın batısında, giriş katı duvarında yer alır.
Sivas’ın merkezine bağlı Beştepe köyünde konumlu Abbasoğlu Konuk Odası, 1905 senesinde inşa edilmiştir. Bakımsız ve harap bir durumda olan mekanda bir oda vardır. Moloz taştan yapılıp düz bir dam ile örtülmüştür. Duvarlarının büyük bir bölümü yıkılmış vaziyettedir. İç mekanda kabartma ve işlemelerle oluşturulmuş süslemeler görülebilir.
Subaşı Hanı, Sivas’ın merkezindeki Mahkeme caddesinde konumludur. 1525 yılında hayatını kaybeden Sivas valisi Sinan Paşa’nın yaptırmış olduğu hanın kitabesi yoktur. 16. yüzyıla ait olduğu düşünülen yapının, açık avlusu ve şadırvanı vardır. Giriş katı sivri kemerlerle süslüdür. İkinci katın sonradan inşa edildiği tahmin edilir. Birkaç kez tamirattan geçerek günümüzde Şıracılar Çarşısı adıyla hala işlevini korur.
Şehir merkezine bağlı Çongar köyünde konumlu tarihi kale, yüksek bir alanda çevresine hakim bir durumdadır. Bölgede yapılan incelemeler ve seramik kalıntıları, yapının Helenistik Çağ’da Romalılar tarafından kurulduğuna işaret eder. Birkaç kalıntı ve izinsiz kazı çukurları ile dikkat çeken Çongar Kalesi mevkii, hoş bir manzaraya sahip olduğu için ziyaret edilir.
Sarızade Mehmet Paşa Camii adıyla da anılan tarihi cami, Sivas’ın merkezindeki Mehmetpaşa Mahallesinde konumlanmıştır. 1802 yılına ait olan Osmanlı Dönemi camisi, taş ve kerpiçten yapılmış tek katlı bir ibadethanedir. Ahşap tavanı, kırma çatı ile örtülüdür. Taş minaresi, tek şerefelidir. Kutsal mekan, ibadete açıktır.
Sivas’ın merkezine bağlı Damlacık köyünde bulunan Hulusi Deniz Konuk Odası, 19. yüzyılda, Türkmenoğlu Ahmet Bey tarafından yaptırılmıştır. Tek katlı mekan, düz bir damla kapatılmıştır. Kök boya ile renklendirilmiş, oyma tekniğiyle süslenmiş dolabı dikkat çekicidir. Tarihi yapı, günümüzde bakımsız durumda olup kullanılmamaktadır.
Osman Ağa Konağı, şehir merkezinde, Uzunyol sokakta yer alır. Geç Osmanlı Dönemi’ne ait olan konak, ahşap, kerpiç ve taştan yapılmıştır. Yapı, küçük bir bahçe içine yerleştirilmiştir ve iki katlıdır. 2003 yılında aslına uygun olacak biçimde yenilenmiş, Sivas’a özgü lezzetler sunan bir restoran olarak ziyarete açılmıştır. Mesrur Süreyya Başar Konağı ismiyle de bilinir.
1827 tarihli Abdi Ağa Konağı, şehir merkezinde Kaleardı Mahallesinde yer alır. Mütevelli ailesinden Abdulvahabi Efendi tarafından inşa ettirilmiştir. 12 odaya sahip mekan, iki katlıdır. Geleneksel Sivas evlerinden biri olan bu yapı, yakın tarihte yenilenmiştir. Tarihi konak, günümüzde yöreye özgü tarihi eşyalarla donatılmış bir şekilde kültür evi olarak ziyaretçilerini karşılar.
Sivas’ın merkezinde Paşa Fabrikası mevkiinde yer alan Taş Köprü, Tavşan Deresi üzerinde konumlanır. Yaklaşık 20 metre uzunluğundaki tarihi köprünün kitabesi olmadığı için inşa tarihi belli değildir. Tek gözlü ve kemerli olarak tasarlanmıştır. Mimari üslubu, Osmanlı Dönemi’ni işaret eder. Bazı kısımları tahrip olmuşsa da Taş Köprü, hala işlevini korur.
Sivas’ın merkezine bağlı Yahyabey Mahallesinde yer alır. 20. yüzyılın ortasında tarihlendirilen kutsal yapının taştan örülmüş duvarları betonla sıvanmıştır. İç mekanda ahşap ve alçı süslemelere sahiptir. Çukurpınar Camii’nin tek şerefeli taş bir minaresi vardır. Avlusunda sonradan eklenmiş bir şadırvan bulunur. Bugüne dek birkaç defa onarılmış olan cami, hala işlevini korur.
Ahmet Yuvacı Evi, şehir merkezinde bulunan Sularbaşı Mahallesinde yer alır. 1905 tarihli bir Geç Osmanlı Dönemi mimari örneğidir. İki katlı olan evin bodrum katı da bulunur. Yığma taş temeli üzerine ahşap karkas tekniği ile inşa edilmiştir. Tarihi konak, ahşap kapı ve pencerelere sahiptir. İç mekan, yer yer süslemelerle donatılmıştır. İnşa edildiği yıldan bu yana mesken olarak kullanılır.
Huykesen Kilisesi, Sivas’ın merkezine bağlı Çelebiler köyünde bulunur. Aynı adlı höyüğün yakınında konumlu tarihi ibadethanenin, 18 ya da 19. yüzyıla ait olduğu tahmin edilir. Kaya kütlesi içerisine gömülerek moloz taştan inşa edilmiştir. Apsis ve hücrelerden meydana gelmiş olan kutsal mekan, günümüzde bakımsız ve kullanılmaz durumda olsa da tarihe ilgi duyanların görmek isteyeceği yerlerden biridir.
Ahmet Köksal Vakfı Evi, Sivas’ın merkezine bağlı Gökçebostan Mahallesinde konumludur. Geç Osmanlı Dönemi’ne ait bu yapı, taş temel üzerine sıva yapılarak inşa edilmiştir. Tariki ev, iki katlıdır. Ahşap kapı ve pencereleri vardır. Saçakları da ahşap kaplamadır. 2010 yılında onarımdan geçirilmiş olup günümüzde vakıf evi olarak kullanılır.
Sivas Rum Kilisesi, şehir merkezindeki Akdeğirmen Mahallesi sınırları içindedir. Tavra Deresi’nin kıyısında konumlandığı için Tavra Deresi Kilisesi olarak da bilinir. 19. yüzyıla ait bu yapı, bazilika olarak planlanmış, kiremit kaplı bir kubbe ile süslenmiştir. Kutsal mekan, şimdilerde bakımsız durumdadır ve kullanmamaktadır.
Sivas’ın merkezinde bulunan geleneksek Türk evlerinden biridir. Bahtiyarbostan Mahallesi’nde yer alan Ahmet Turan Zaimoğlu Evi, Osmanlı mimarisi üslubundadır. İki katlı ve ahşap karkas örgülüdür. Sofalı planlanmış, kırma çatı ile örtülmüştür. Pek çok yaşama tanıklık etmiş Sivas’ın sivil mimari örneği, yalnızca dışarıdan görülebilir.
Şarkışla’ya bağlı Mengensofular köyünün batısında bulunan kale, Helenistik Dönem’de Romalılar tarafından yapıldığı düşünülen bir gözetleme üssüdür. Kaya kütlesinin oyulmasıyla inşa edilmiştir. Moloz taş ve harçla yapılmış kısımlara ait kalıntılar ve kalenin kaya üzerine oyulmuş kapısı bugüne kadar gelebilmiştir.
Şarkışla’ya bağlı Akçakışla bucağında doğal bir tepe üzerinde kurulmuş olan Kale Köyü Kalesi, Roma Dönemi’ne aittir. Kale köyünde bulunan ve adını buradan alan yapı, bölgeyi tamamen gören bir noktadadır. Sur ve iç kaleye ait duvar kalıntıları ve kaya içine oyulmuş tünel bugüne kadar ulaşabilmiştir. Buradaki seramik kalıntıları, kale çevresinin Roma devri öncesinde de yerleşim yeri olarak kullanıldığını kanıtlar niteliktedir.
Yıldızeli ilçesinin merkezinde konumlu Kemankeş Kara Mustafa Paşa Camii, 1640 senesinde yaptırılmıştır. Sarı kesme taştan inşa edilmiş kutsal mekan, hamam ve handan oluşmuş bir külliyenin merkezidir. Han günümüze kadar ulaşmasa da hamam ve cami varlığını korur. Cami, ahşap tavan üzerine kırma çatı ile örtülüdür. Tek şerefeli taş minareye sahiptir. Bugüne dek çeşitli onarımlardan geçen ve son cemaat yeri genişletilen yapı, hala ibadete açıktır.
Yıldızeli’nde konumlu 1640 yılında yapılmış aynı adlı cami ile beraber bir külliyenin parçasıdır. Kemankeş Mustafa Paşa Hamamı’nın bir kısmı moloz taş bir kısmı kesme taştan inşa edilmiştir. Külhan, soyunmalık, sıcaklık, soğukluk ve halvet odalarına sahiptir. Halvet odalarının üstü kubbeyle süslenmiş, diğer mekanlarda ise tonoz kullanılmıştır. Ana kubbesi, klasik hamam kubbeleri gibi deliklidir ve içeri ışık girmesini sağlar.
Kümbet köyü, Yıldızeli ilçesindedir. Köyün güneybatısında bulunan tarihi kalenin Roma devrinde kurulduğu tahmin edilir. Yüksek bir noktadaki doğal kayalık üzerine inşa edilmiş kalede, suyolu ve yapı kalıntıları göze çarpar. Geniş bir alana yayılan yerleşim yeri, manzarası ve kalıntıları için ziyaret edilebilir.
Akçakale köyü, Yıldızeli ilçesinde yer alır. Bu köyde konumlu tarihi kale, dere tarafından çevrelenmiş yarımada konumunda yüksek bir tepede kurulmuştur. Romalılar zamanında yapıldığı tahmin edilir. Kayalık üzerine moloz taştan inşa edilmiş olan Akçakale Köyü Kalesi, sur duvarı kalıntılarıyla bugüne kadar gelebilmiştir. İzinsiz kazılar, tarihi yapıya zarar vermişse de burası hem bir seyir noktası hem de tarihi dokusu ile görülmeye değerdir.
Zara ilçesine bağlı Demiryurt (Tödürge) köyünde yer alan kaya mağaralarının M.S. 2 ya da 3. yüzyılda oluşturulduğu düşünülür. Kolay şekil alan kayalıkların içine oyulmuş mağaralar, o yıllarda pek çok kişiye sığınak olmuştur. Bazıları taş ve harçla örülen duvarlarla odalara bölünmüştür. Demiryurt Kaya Mağaraları’nın bir odasında haç işareti tespit edilmiştir. Zamanla tahrip olan mağaralar, sadece dışarıdan görmeye uygundur.
Zara’nın Kayabaşı köyü Kuşlar Yurdu mevkiinde yer alır. Yeşilırmak Nehri’nin güneyinde, dik yamaçlı, yüksek bir tepede kurulmuştur. Romalılara ait olduğu tahmin edilen Kuşlar Yurdu Kalesi, moloz taştan örülmüş duvar örtülerinin bir bölümü ile olabildiğince iyi bir durumda günümüze gelebilmiştir. Gözetleme kulesi kalıntıları da barındıran tarihi yerleşim yeri, güzel bir manzaraya sahiptir ve ulaşım açısından zorlu bir konumdadır.
Zara ilçesi, Tekke köyü mevkiinde yer alan Acısu Köprüsü, Kızılırmak Nehri’ni besleyen Acısu üzerindedir. Kesme taştan yapılmış, iki gözlü olarak tasarlanmış tarihi yapının kitabesi yoktur. Mimari özellikleri, Geç Osmanlı Dönemi’ni işaret eder. Zara ve Tekke köyü arasında bağlantı sağlayan Acısu Köprüsü, halen işlevini sürdürür.
Zara ilçesi, Reşit Paşa caddesi üzerinde bulunan Geç Osmanlı Dönemi’nden kalma Seyfullah Paşa Konağı, iki katlıdır. Köşk odasına sahip bu konak, taş temel üzerine yerleştirilmiştir. Köşk odası yuvarlak kemerli pencerelerle aydınlatılmış, ahşap sarkıtlarla süslenmiştir. Hala konut olarak kullanılan Seyfullah Paşa Konağı, yalnızca dışarıdan görülebilir.
Sami Paşa Konağı, Zara ilçesinde Reşit Paşa caddesinde yer alır. İki katlı ahşap konak, taş temel üzerine inşa edilmiştir. 20. yüzyıla ait geleneksel Zara konaklarından biridir. Kemerlerle süslü balkonu ile dikkat çekicidir. Birçok insanı ağırlamış olan tarihi yapı, günümüzde de işlevini korur.
Nufların Konağı, Zara ilçesine bağlı Kızılırmak Mahallesi, Gamsızlar sokak üzerinde yer alır. 20. yüzyılın başında inşa edilmiştir. İki katlı yapının bütün pencereleri kemerlidir ve köşk odası vardır. Sütun ve kemerle süslenmiş giriş kapısı, bu konağı diğerlerinden ayırır. Kesme taş ve ahşaptan inşa edilmiş tarihi yapı, hala mesken olarak kullanılır.
Altınyayla ilçesinin Aydın Mahallesine konumlu Altınyayla Merkez Camii, 1883 yılında Subaşılardan Ahmet Ağa tarafından yaptırılmıştır. Caminin tavanı ahşaptır ve oyma tekniği ile yapılmış ince bir işlemeye sahiptir. Hala özgünlüğünü koruyan bu süsleme, göz kamaştırıcıdır. Kök boya ile çizilmiş figürlerle bezeli ahşap direkler, hayranlık uyandırır. Kutsal mekan, hala cami olarak kullanılır.
Altınyayla ilçesine bağlı Başören köyündeki Kuşaklı Höyüğü içinde keşfedilen Hitit Barajı ve Açık Hava Tapınma Alanı, Akkuzulu mezrasına yaklaşık 1,5 km mesafededir. Kuşaklı’da ortaya çıkarılan Sarissa Antik Kenti ve bu alandaki yerleşim yeri için su sağlama amacı ile kurulmuş olan barajın çevresi, Hitit yazılı kaynaklarına göre tapınma yeri olarak da kullanılmıştır. Burada taşlardan oluşturulan gölet ve su kanallarına ait kalıntılar görülebilir.
Altınyayla’ya bağlı Kaleköy mevkiindeki Taşkale, tabii bir kaya kütlesinin oluşturduğu tepe üzerinde yer alır. Helenistik Çağ’da Romalılar zamanında yapıldığı tahmin edilen kale, Altınyayla Ovası’nı tamamen gören bir durumdadır. Günümüze bir kısmı sağlam bir şekilde ulaşmıştır. Uzunluğu 1,5 metreyi bulan taş duvarları ve kaya içindeki su sarnıcı halen görülebilir.
Altınyayla Kaleköy’de konumlu Toprakkale, ilçe merkezinden yaklaşık 6 km uzaklıkta, tabii bir tepede kaya üzerine kurulmuştur. Eski Tunç Devri itibariyle bölgede hüküm sürmüş pek çok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. 15 metrelik bir tepede bulunan bu yapı, Orta Çağ’da da kullanılmıştır.
Altınyayla’nın Kürkçüyurdu köyünde bulunan Abdulvahap Efendi Konuk Odası, Geç Osmanlı Dönemi’nde inşa edilmiştir. Taş yapının dışı sıva ile kapatılmış, üzeri sac kaplı üçgen bir çatı ile örtülmüştür. İç mekanı ahşap süslemelerle bezeli olan yapının tavanları da işlemelerle donatılmıştır. Konuk odası şimdilerde kullanılmamaktadır.
İlçenin Aşağı Cami Mahallesinde yer alan Gölova Kültür ve Sanat Evi, Taş Mektep olarak bilinen tarihi bir binada hizmet verir. 2005 yılında yenilenen taş bina, geçmişte okul ve karakol olarak hizmet vermiştir. Şimdilerde sergi salonu, şark köşesi, spor salonu, kütüphane ve okuma odası ile ilçe sakinlerini bir araya getiren Gölova Kültür ve Sanat Evi, yemyeşil bir bahçeye sahiptir.
Ulaş ilçesine bağlı Acıyurt köyünde konumlu tarihi cami, 19. yüzyılda Osmanlılar zamanında inşa edilmiştir. Kökboyası ile süslenmiş ahşap minberi dikkat çekicidir. Tarihi ibadethane, sıvalı moloz taştan yapılmıştır. Üstü kiremit çatıyla kapatılmış Acıyurt Köyü Camii’nin taş bir minaresi vardır. Kutsal mekan, yakın tarihte onarımdan geçirilmiş olup hala işlevini korur.
Ulaş’ın Harmancık (Eski Gulam) köyünde, yüksek bir kayalık üzerine inşa edilmiş Hevük Kalesi, bulunduğu alana hakimdir. Doğal kayalık üzerine horasan harcından yapılmıştır. Kalenin eteğinde, hala varlığını koruyan merdivenleri, bugün kapalı durumda olan dehlizlere uzanır. Hititler Dönemi’nde yapıldığı tahmin edilen Hevük Kalesi’nde Selçuklulara dair izlere rastlanmıştır. Doğa yürüyüşü yapanların gözde rotası, manzarası ile bir hayli etkileyicidir.
Eski adı Kantarız olan Boğazdere Köyü, Ulaş’a bağlıdır. Köyün merkezine yaklaşık 2 km mesafede konumlu tarihi kalenin Hititler zamanında inşa edildiği tahmin edilir. Kantarız Kalesi adıyla da anılan bu yapı, Roma devrinde de yerleşim yeri olarak kullanılmıştır. Tabii bir kayalık üzerine kurulmuş Boğazdere Köyü Kalesi, sur ve gözetleme kulesi kalıntıları ile günümüzde de görülebilir.
Divriği ilçesinde yer alan aynı adlı kale, iç ve dış kale olmak üzere iki kısımdan oluşur. Mengücekoğulları Dönemi’nde, 1181 senesinde inşa edilmiştir. Kesme taştan yapılan Divriği Kalesi’nden geriye surlar kalmıştır. Anıtsal Aslanlı Burç, burada görülebilir.
Ayanağa Konağı, Divriği’de yer alan eski konaklardan biridir. 1838 senesinde Mehmet Ağa tarafından yaptırılan konak, Sivas’ın sivil mimari örneğidir. Konak, yakın zamanda yenilenmiştir. Ayanağa Konağı, Divriği’yi gezerken dinlenmek ve tarihe kısa bir yolculuk yapmak için ideal bir yerdir.
Gürün’ün tabiat harikalarından biridir Gökpınar Gölü. Turkuaz rengi suyu ve gölün etrafını sarmalamış yemyeşil ağaçlarıyla eşine az rastlanan bir görsel şölen oluşturur. Gökpınar Gölü’nü görmek için bahar ve yaz boyunca pek çok kişi Gürün’e gelir. Kontrollü bir şekilde, yalnızca iki yıldızlı dalgıçların dalış yapabileceği göl, kayık gezintisine uygundur. Gökpınar Gölü’nün çevresinde konaklama tesisi ve kır lokantası bulunur.
Sivas’ın merkezinde konumlanmış olan Çifte Minareli Medrese, Selçuklular Dönemi’nde İlhanlı baş veziri Mehmet Cüveyni tarafından yaptırılmıştır. 1271 tarihli medresenin ön cephesi ve iki minaresi oldukça dikkat çeker. Çini ile donatılmış minareleri, birer şerefelidir. Ön cephe kapısı ise çeşitli figürlerle süslenmiştir.
Güdük Minare Türbesi, Sivas’ın merkezindedir. 1347 tarihinde, Eretnaoğulları Beyliği Dönemi’nde inşa edilmiştir. Türbe, kesme taştan yapılmış, kare kasnak üzerine kısa boylu ve külahlı bir konik kubbe ile örtülmüştür. Bu nedenle Güdük Minare Türbesi olarak anılır. Türbede, Eretnaoğulları’ndan Şeyh Hasan yatar.
Sivas Merkez ilçedeki Selçuklu mimarilerinden biri olan Şifaiye Medresesi, 1218 yılında I. İzzeddin Keykavus tarafından yaptırılmıştır. Dönemin en büyük darüşşifası olan Şifaiye, hem hastane hem de tıp eğitim merkezi olarak kullanılmıştır. Bugüne dek gelmeyi başarmış en büyük şifahane olan mekan, nadide süslemeleri, çini ve kabartmalarıyla dikkat çeken özel yapılardan biridir. I. Keykasuv’un vefatı sonrasında medresenin güney eyvanına çinilerle kaplı bir türbe yapılmıştır. Sivas Darüşşifası olarak da bilinir.
1580 senesinde inşa edilmiş olan Kale Camii, Osmanlı Dönemi ibadethanelerinden biridir. III. Murat’ın veziri, aynı zamanda Sivas Valisi olan Mahmut Paşa tarafından yaptırılmıştır. Dikdörtgen planlı kutsal mekan, kubbeye ve tek şerefeli, tuğla bir minareye sahiptir. Kale Camii, günümüzde aktif olarak kullanılır.
Eğri Köprü, kentin merkezinden akıp giden Kızılırmak Nehri üzerinde yer alır. 18 gözü olan sivri kemerli köprü, orta kısmında eğrildiği için bu adla anılmıştır. Eğri Köprü, 173 metre uzunluğundadır. Kesme taştan yapılmış olup halen yaya kullanımına açıktır.
Zara ilçesinin en önemli mesireliklerinden biri olan Tödürge Gölü, kentin en büyük gölüdür. Doğal yollarla oluşmuş bu gölde iki ada vardır. Gölün çevresinde dinlenme tesisleri de bulunur. Tuzlu sudan oluşmuş gölde, kontrollü olarak dalış yapılabilir. Birçok kuş türüne ev sahipliği yapan Tödürge Gölü, doğa fotoğrafçılığı ve yürüyüş aktivitelerine müsaittir.
4 Eylül 1919’da Sivas Kongresi’nin toplandığı tarihi binada hizmet veren Atatürk Kongre ve Etnografya Müzesi, Milli Mücadele Dönemi Karargahı olarak o yıllara dair birçok belge ve fotoğrafı barındırır. Etnografik eserler kısmında, dönem eşyaları, silah ve giysiler sergilenir. Atatürk ve Kongre kısmında, Sivas Kongresi’ne dair belgeler, Atatürk’ün çalışma odası, telgraf odası, İrade-i Milliye Gazetesi’nin nüshaları ve matbaa makinası görülebilir.
Müze binası, 1892’de dönemin valisi Memduh Mehmet Bey tarafından okul olarak yaptırılmıştır. O yıllarda Mülki İdadi (Lise) olarak kullanılmış olan tarihi bina, bodrum dahil, 3 katlı ve avluludur. Taştan yapılmış mimari eser, Sivas Kongresi gibi Türkiye Cumhuriyeti açısından önemli bir olaya ve döneme tanıklık etmiş, 1981’e dek okul olarak hizmet vermiştir.
Divriği Ulu Camii, 1228 - 1243 yılları arasında, Mengücekliler tarafından yaptırılmıştır. Taş işçiliğinin nadide yapıtlarından biridir. İki kubbesi, üç kapısı ve bir minaresi ile dikkat çeken yapıt, UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alır. Özellikle kapıları, Evliya Çelebi Seyahatnamesi’ne dahi konu olmuş, zengin motiflerle bezenmiş, ince işçilikle tasarlanmıştır.
Caminin içi, dışı kadar süslü olmasa da işlemelerle donatılmış minberi ilgi çekicidir. Kutsal mekana bitişik olarak inşa edilen Divriği Ulu Camii Darüşşifası ve camiyi yaptıran Ahmet Şah, eşi Melike ve ailesinin kabirlerine ev sahipliği yapan türbesi de cami ile benzer özelliklere sahiptir.
Gemerek ilçesini süsleyen büyüleyici güzelliklerden biri olan Sızır Şelalesi, Çat Ormanlarının içinde doğar. Aynı isimli beldede yer alan bu güzellik, yaklaşık 20 metre yükseklikten Göksu Çayı’na dökülürken muazzam bir görüntü oluşturur. Çevresinde dinlenme yeri, yürüyüş parkuru, piknik alanı, kafe ve lokanta bulunur. Özellikle bahar aylarında daha coşkulu olan şelale, hemen önündeki tahta köprüden seyredilebilir.
19. yüzyılda inşa edilmiş olan Ermeni kilisesi, Gürün’ün Pınarönü Mahallesindedir. Kesme taştan yapılan kutsal mekan, Meryem Ana Kilisesi olarak bilinir. Gürün Kilisesi, bir dönem sinema ve cezaevi olarak kullanılmıştır.
Şuğul Vadisi, Gürün’ünde yer alan eşsiz güzelliklerden biridir. Tohma Çayı’nın oluşturduğu dar vadi, kanyon niteliğinde olup, yer yer ağaçlarla çevrili nadide bir güzelliktir. Doğanın insanlığa armağan etmiş olduğu vadide, yürüyüş yolu bulunur. Vadinin girişinde ise balık lokantası ve çay bahçesi vardır.
Sivas’ın en güzel manzaralarından birine sahip olan Hafik Gölü, aynı adlı ilçede yer alır. Koçhisar Gölü olarak da bilinen doğa harikası, çevresinde sosyal tesisler barındırır. Gölün dibinde ise Pılır Höyük olarak adlandırılan, ada şeklinde bir tarih saklıdır. Göl tabanında göl evleri ve ahşap direklere rastlanmıştır. Pılır Höyük’teki buluntular, buradaki yaşamın Neolitik Çağ’dan başladığına işaret eder.
Lota Gölleri, Hafik ilçesinin doğusunda, birkaç gölün birleşimiyle oluşmuştur. Pek çok balık türüne yuva olan Lota Gölleri, göçmen kuşların da uğrak yeridir. Dipten çıkan kaynaklarla dalgalanan doğa harikası, eşsiz bir görüntü oluşturur.
Kangal ilçesinin Alacahan beldesinde yer alan aynı adlı kervansaray, siyah - beyaz taştan yapılmıştır. Selçuklu Dönemi eserlerinden biri olan Alacahan Kervansarayı, yıllar boyu pek çok kervanı ağırlamıştır. Taş işçiliğinin önemli bir örneği olan tarihi mekan, yakın tarihte yenilenerek kültürel objelerin sergilendiği bir müzeye dönüştürülmüştür.
Kangal Merkez Camii, yöre ağalarından Abdurrahman Paşa’nın 1865 - 1870 seneleri arasında inşa ettirdiği tarihi bir ibadethanedir. Taştan yapılmış kutsal mekan, ana kubbe etrafına sıralanmış küçük kubbelere sahiptir. Merkez Camii’nin taştan, tek şerefeli bir minaresi vardır.
Kangal ilçesinin tarihi ibadethanelerinden biri olan Alacahan Camii’nin Alacahan Kervansarayı ile beraber, Selçuklular Dönemi’nde inşa edildiği düşünülür. Basık bir kubbesi ve tek şerefeli minaresi olan cami, kervansaray gibi siyah ve beyaz taştan yapılmıştır. 1818 senesinde onarıldığına dair bir kitabeye sahip olan cami, halen ibadete açıktır.
Koyulhisar sınırları içinde kalan Eğriçimen Yaylası, Sivas’ın doğal bir zenginliği ve turizm merkezidir. Oksijeni bol bir tepe boyunca yayılmış, tabiatın insanlığa armağanlarından biri olan yayla, Karadeniz yaylalarını aratmayacak güzelliktedir. İlkbaharda tüm renklerin buluştuğu Eğriçimen Yaylası’nın çevresinde kayak merkezi de bulunur.
Taşhan, Sivas’ın Merkez ilçesinde konumlanmış, 19. yüzyılın ikinci yarısında inşa edilmiş tarihi bir yapıdır. Kesme taştan yapılma mekan, iki katlıdır ve üzeri açık, havuzlu bir avluya sahiptir. Otantik havasıyla halen faaliyet olan handa, kafeler ve dükkanlar bulunur.
Sivas’ın merkezinde yer alan Kurşunlu Hamam, hala hizmet veren bir çifte hamamdır. 1576 senesinde inşa edilen hamamın duvarları kesme taştan yapılmış, duvarlardaki demir bağlarının üzeri ise kurşunla kaplanmıştır. Bu nedenle Kurşunlu Hamam olarak adlandırılan tarihi yapı, Osmanlı Dönemi klasik hamam mimarisini yansıtan örneklerden biridir.
Meydan Hamamı, Sivas’ın Merkez ilçesinde, aynı adlı caminin karşısında konumlanmıştır. 1564 senesinde inşa edilmiş bir Osmanlı hamamıdır. Tarihi mekan, kesme taştan yapılmış, üzeri kubbe ile kapatılmıştır. Meydan Hamamı günümüze kadar pek çok onarımdan geçmiştir ve günümüzde yalnızca erkekler için hizmet verir.
Ziya Bey Yazma Eserler Kütüphanesi, 1908 senesinde inşa edilmiş iki katlı taş bir binada hizmet verir. Yusuf Ziya Başara tarafından kurulmuş olan kütüphanenin binası, Geç Osmanlı Dönemi yapılarından biridir. 100 yılı aşkın bir süredir hizmet veren kütüphanede, binlerce kitap ve çok sayıda yazma eser yer alır. Sayısız kişiye kaynak olan bu kütüphane, geçmişe ve yazma eserlere ilgi duyanlar için de bir müze sayılır.
Anadolu medeniyetlerinden kalma birçok arkeolojik buluntu ve milyonlarca yıl önce yaşamış hayvan fosillerinin sergilendiği Sivas Arkeoloji Müzesi, kent merkezinde yer alır. Kalkolitik Çağ itibariyle pek çok objenin görülebileceği müze, 1914 yılında inşa edilmiş Mekteb-i Sanayi İmalathanesi binasında hizmet verir. Sivas Arkeoloji Müzesi, Çivi yazılı tabletten el yazması esere kadar olan süreci görmek isteyenlere zamanda yolculuk yapma imkanı sunar.
Sivas’ın merkezinde yer alan Çevre Kültür Sanat Evi, öksüzler yurdu ve hastane olarak kullanılmış tarihi bir binada hizmet verir. 1976 senesine kadar Verem Hastanesi adıyla hizmet verdiği için eski Göğüs Hastanesi adıyla da bilinir. Üç katlı yapı kesme taştan yapılmıştır ve yapının içi çeşitli figürlerle süslenmiştir.
Ulu Camii, Sivas’ın merkezinde yer alır. Danişmentliler Dönemi’nde, 1196 senesinde inşa edilmiş en eski Anadolu camilerinden biridir. Kesme taştan yapılan ibadethanenin sivri kemerli kapısı ve pencereleri vardır. Kubbe yerine çatıyla örtülü kutsal mekanın tek şerefeli bir minaresi vardır. Ulu Camii, yüzlerce yılı aşkın bir süredir ibadete açıktır.
Mehmet Ali Hamamı, Sivas’ın merkezinde yer alır. Tarihi hamamın, 17. ya da 18. yüzyılda inşa edildiği tahmin edilir. Soğukluk ve sıcaklık bölümüne sahip olan hamam, yakın zamanda onarılmış olup hala kullanıma açıktır.
Merkez ilçenin Kaleardı Mahallesinde konumlamış olan Akaylar Konağı, 19. yüzyılda inşa edilmiş tipik bir Sivas evidir. Üç katlı tarihi konak, taştan yapılmış ve kerpiçle desteklenmiştir. Ferah bir bahçe içinde yer alan Akaylar Konağı, sanat organizasyonlarında kullanılmak üzere 19 Mayıs Üniversitesi’ne tahsis edilmiştir.
Geçmişte mevlevihane olarak kullanılmış olan Susamışlar Konağı, kentin merkezinde yer alır. 17. ya da 18. yüzyılda inşa edildiği tahmin edilen tarihi konak, Sivas’ın ileri gelenlerinden Ali Baba ailesinin Susamışlar olarak bilinen son üyeleri tarafından yaptırılmıştır. Yapıldığı dönemde, misafirhane, samanlık, kapıcı odası gibi birkaç kısımdan oluştuğu bilinen konağın tamamı günümüze kadar ulaşmasa da ana bölüm yakın tarihte restore edilerek ziyarete açılmıştır.
Sivas’ta yer alan tarihi hamamlardan biridir Eski Paşa Hamamı. Merkez ilçedeki Uluanak Mahallesinde konumlanmış olan hamamın 17. yüzyılda Osmanlı Dönemi’nde inşa edildiği tahmin edilir. Taştan yapılmış hamam, soğukluk ve sıcaklık bölümleri ile beraber birkaç küçük odadan oluşur. Sıcaklık kısmının üzeri bir kubbe ile örtülüdür. Eski Paşa Hamamı, halen kullanıma açıktır.
Köse Süleyman Ziyaret Tepesi, Suşehri’nin Aksu köyünde yer alır. Kösedağ Savaşı’na sahne olan tepelik bir alanda, savaşta şehit olmuş Köşe Süleyman için çevre sakinleri tarafından inşa edilmiş kubbeli, açık odalı bir türbe barındırır. Sandukaya sahip olan türbenin ilerisinde mescit de vardır. Köse Süleyman Ziyaret Tepesi, her sene temmuz ayında Köse Süleyman adlı şenliğe ev sahipliği yapar.
Şarkışla’nın Sivrialan köyünde yer alan Aşık Veysel’in evi, 1982 yılından bu yana müze olarak hizmet verir. Aşık Veysel Müzesi’nde halk ozanının şiir, fotoğraf ve kişiler eşyaları, sergilenir. Aşık Veysel’in köyü olan Sivrialan, her yıl 9 - 11 Temmuz tarihleri arasında Aşıklar Bayramı olarak adlandırılan festivale ev sahipliği yapar.
Hatipoğlu Camii, Akıncılar ilçesinde yer alır. Hatipoğulları ailesinden İbrahim Paşa’nı yaptırmış olduğu kutsal mekan, 1852 senesinde inşa edilmiştir.
Ulaş ilçesinde yer alan Mihralibey Konağı, 1889 senesinde inşa edilmiştir. 1877 - 1878 yıllarında gerçekleşen Osmanlı - Rus Savaşı’nda başarılı bir şekilde savaşmış, yıllar sonra Yemen’de şehit olmuş ve türkülerle anılmış Mihrali Bey tarafından yaptırılmıştır. Acıyurt köyünde yer alan tarihi konak, iki katlıdır. Geleneksel Sivas evlerinin özelliklerini taşır ve yakın tarihte yenilenmiştir.
Divriği ilçesine bağlı Oyuktepe köyünde yüksek bir tepede yer alır. Divriği Kalesi’nin karşısındaki Kesdoğan Kalesi’nin inşa zamanı bilinmemekle beraber Mengücekoğulları zamanında kurulduğu tahmin edilir. Efsanelere konu olan bu kale, ziyaretçileri Divriği’ye başka bir açıdan bakmaya, muazzam bir manzarayı seyre davet eder. Divriği Kalesi’nin karakolu olarak yapıldığı düşünülen yapı, burç ve sur kalıntılarıyla günümüze kadar ulaşabilmiştir.
Divriği, Oyuktepe köyünde yükselen bir dağın tepesinde yer alır. Divriği’yi yukarıdan gören türbe, açık mezar şeklindedir. Battal Gazi’nin babası olan Hüseyin Gazi’nin Bizanslılara karşı savaşırken hayatını kaybettiği ve buraya defnedildiği söylenir. Hüseyin Gazi Türbesi, ibadet mekanına da sahiptir. Kurban Bayramı döneminde pek çok kişi tarafından ziyaret edilir.
Divriği’nin gizli kalmış güzelliklerinden biridir Çaltı Kanyonu. Doğu Ekspresi’nin selamladığı Çaltı Çayı, vadide seyrine doyum olmaz bir manzara sunar. Kanyonun seyir terası Kesdoğan Kalesi’dir. Doğa tutkunlarının görmek isteyeceği bu güzellik, trekking aktiviteleri için ideal bir parkurdur.
Şahinşah Camii ya da Hisar Camii adıyla da anılan kutsal mekan, Mengücekoğulları Dönemi’ne aittir. 12. yüzyılda tarihlendirilen kutsal mekan, zengin süslemeleri ve taç kapısıyla hayranlık uyandırır. Hasan bin Firuz tarafından üç nefli olarak dikdörtgen şeklinde tasarlanmıştır. Anadolu’nun en eski camilerinden biri olan Divriği Kale Camii, yakın zamanda restore edilmiş, özgün mimarisinden uzaklaşmıştır.
1799 tarihli Cedit Paşa Camii, aynı adlı mahallede, Divriği ilçesi sınırları içinde yer alır. Taç ya da Taş Camii olarak da anılan kutsal mekan, Mustafa Paşa’nın isteği ile yapılmıştır. İki renkli taştan örülmüş tek şerefeli minareye, işlemelerle bezeli mihraba ve üç nefli ibadet yerine sahiptir. Üzeri kubbe ile süslü Cedit Paşa Camii, bir dönem hapishane olarak kullanılmıştır.
Sitte Melilk Kümbeti, Divriği Ulu Camii’nin yakınında konumlanmıştır. Şahinşah Kümbeti olarak da bilinir. 1196 tarihli yapı, klasik Selçuklu Dönemi mimari örneklerinden biridir. Sekizgen şeklinde tasarlanmış, külahla örtülmüştür. Renkli kalker taşından inşa edilmiş kutsal mekan, içten kubbelidir. Emir Süleyman’ın oğlu Seyfeddin Şahinşah ile beraber türbede 5 tane sanduka bulunur. Taş işlemelerle süslenmiş bir kapıya sahip olan Sitte Melik Kümbeti, onarımlardan geçerek günümüze kadar ulaşmıştır.
1844 tarihinde inşa edilmiş Gökçe Cami, Divriği’nin Aşağıhamam Mahallesinde konumlanmıştır. Ahşap tavanlı ve kırma çatılı kutsal mekan, taştan yapılmıştır. Yuvarlak kemerli kapısı ve avlusu olan kutsal mekanın içi ahşap süslemelerle donatılmıştır. Üç nefli mihrabı ve ahşap minberi dikkat çekicidir. Tarihi ibadethane bugüne kadar birkaç onarımdan geçmiş ve işlevini yitirmemiştir.
Divriği ilçesinin eski adı Odur olan köyünde yüksek bir tepede konumlu tarihi ibadethane, 1833 senesine aittir. Kayaburun Köyü Kilisesi, üç nefli olarak tasarlanmış, yanındaki iki ek bina ile beraber taştan yapılmıştır. Düz bir çatıyla kapatılan kutsal mekan, cemaati olmadığı için bakımsız kalmışsa da hala ayaktadır.
Divriği ilçesinin Güney köyünde bulunan Garip Musa Sultan Türbesi, Selçuklu Dönemi’nde yaşam sürmüş dervişlerden Garip Musa’nın kabrine ev sahipliği yapar. Kutsal mekanda, Garip Musa Sultan ve oğlu Güneş Dede’ye ait iki sanduka bulunur. Türbenin inşa zamanı bilinmez. Dua edenlerin buluşma yeri, 19. yüzyılda Osmanlılar Dönemi’nde onarılmıştır.
Abuçimen Camii, Divriği’de bulunduğu mahalleye adını vermiştir. 1840 yılında inşa edilmiş olan kutsal yapı, Kırklar Camii veya Abı Çimen Camii adlarıyla da anılır. Taş ve ahşaptan yapılma tarihi ibadethane, kırma kiremit çatıyla kapatılmıştır. Ahşap minaresi ve minberi ile göz doldurur. Dışarıdan bakıldığında geleneksel Türk evlerine benzeyen Abuçimen Camii, hala ibadete açıktır.
1864 tarihli Zeliha Hatun Camii, Divriği’de yer aldığı mahalleye adını vermiştir. Taştan örülmüş duvarları ile hala ayakta duran kutsal mekan, ahşap tavan ve düz bir dam ile örtülüdür. Minaresi, direklere çevrili tek bir şerefeye sahip ahşaptan yapılmış bir sanat eseridir. Farklı zamanlarda onarımdan geçmiş olan tarihi cami, hala ibadete açıktır.
Divriği ilçesinden yaklaşık 25 km uzaklıkta konumlu Molla Yakup Türbesi, Yellice Çayı ve Karakuzu Çayı’nın buluştuğu noktada yer alır. İnşa kitabesi olmayan kutsal mekanın Osmanlılar zamanına ait olduğu düşünülür. Kubbe ile örtülü taş yapıda, 16. yüzyılda yaşamış Horasanlı kahveci, Şeyh Molla Yakup’un kabri bulunur.
Divriği Kalesi mevkiinde yer alan Yukarı Kilise’nin 19. yüzyılda Ermeni Kilisesi olarak yapıldığı tahmin edilir. Bazilika tipinde üç nefli olarak tasarlanmış, moloz taş ve tuğladan yapılmıştır. Tarihi ibadethane, bakımsız ve harap durumda olmasına karşın geriye kalan yapı unsurlarıyla bile dikkat çekicidir. Yukarı Kilise’nin yakınında Aşağı Kilise olarak anılan harabeler de görülebilir.
Divriği ilçesine bağlı Kale Mahallesinde bulunan Cağlı Cami, 1866 senesinde inşa edilmiştir. Taş işlemeleriyle bezeli kapısı, görenleri kendine hayran bırakır. Ahşap minaresi, 1973 senesinde yapılan onarım çalışmaları sorasında taştan yapılarak yenilenmiş, kutsal mekanın ibadet yeri genişletilmiştir. Özgün mimari özelliklerini koruyan Cağlı Cami, hala ibadete açıktır.
Divriği Güney köyünde, Garipler Mezarlığı’nda konumlu Emir Kemarettin Türbesi, kitabesine göre 1196 yılında inşa edilmiştir. Mengücekoğulları Dönemi’nde hazinedarlık yapmış olan Emir Kemarettin’in buraya defnedildiği söylenir. Sekizgen şeklinde tasarlanmış kutsal mekan, külahla kapatılmıştır. Bu külah, iç mekanda kubbe olarak görünür. Ziyarete açık olan türbede, üç tane mezar vardır.
Celdek Camii, Cumhuriyet Dönemi camilerinden biridir. Divriği Kültürlü Mahallesinde bulunduğu sokağa adını veren kutsal mekan, 1930 yılında yapılmıştır. Kesme taştan örülmüş duvarları, ahşap tavanlı bir çatı taşır. Taş minaresi, yakın zamanda yapılan restorasyon sırasında yeniden inşa edilmiştir. Taş kabartmalarla süslenmiş Celdek Camii, hala ibadete açıktır.
1240 yılında tarihlendirilen Kemankeş Kümbeti, Divriği İmamoğlu Mahallesinde bulunur. Kümbette, Hacip Siraceddin Dindar oğlu Nureddin Salih’in kabri yer alır. Nureddin Salih’in Mengücekoğulları Dönemi’nde vezir olduğu söylenir. Klasik Selçuklu Dönemi mimari özelliklerini taşıyan bu yapı, Nureddin Salih Kümbeti adıyla da anılır. Sekizgen olarak tasarlanmış ve külahla süslenmiştir. Kesme taştan yapılan ve hala ayakta olan kutsal mekanda iki sanduka vardır. Diğer sandukanın Nureddin Salih’in babasına ait olduğu düşünülür.
Güllübağ Camii, 1845 yılında inşa edilmiş Osmanlı Dönemi ibadethanelerinden biridir. Divriği Zeliha Hatun Mahallesinde bulunan kutsal mekanın diğer ismi Horevenk Camii’dir. Kerpiçten yapılmış, ahşap pencere ve minare ile taçlandırılmıştır. İlk bakışta Geç Osmanlı Dönemi evlerini andıran bu cami, restorasyon çalışmalarıyla ayakta kalmış olup işlevini sürdürür.
Naib Kümbeti, Divriği’de yer alır. Kitabesine göre 1291 yılında inşa edilmiştir. Geleneksel Selçuklu mimarisinin kümbet örneklerinden biridir. Sekizgen gövde üzerinde yükselen sekiz dilimli külahı, Memlüklü valilerden Naib Eşref’e ait bir kabri örter. Taştan inşa edilmiş kutsal mekan, Gazezler Türbesi ismiyle de bilinir.
Divriği ilçesinin Mercantepe Mahallesinde bulunan Kantepe Cami, 1840 yılında inşa edilmiştir. Tarihi ibadethane restorasyon sonrasında büyük ölçüde yenilenmiş, ilk halinden uzaklaşmış olsa da ahşap işlemelerle bezeli mihrabı hala özgündür. Caminin içinde, biri Nasır Seyit Mehmet’e ait olan iki kabrin yer aldığı bir türbe bulunur.
Divriği ilçesine bağlı Zeliha Hatun Mahallesi’nde konumlu Hacı Osman Mescidi, kesme taştan yapılmış küçük bir ibadethanedir. Tarihi ibadethanenin üzeri beşik çatı ile kapatılmıştır. Dikdörtgen planlı mekan, avluya sahiptir. Hala işlevini sürdüren mescit, yakın zamanda restore edilmiştir.
Ahmet Paşa Camii, Divriği Hacıkumru Mahallesinde 1835 yılında ibadete açılmıştır. Osmanlılar zamanında Ahmet Reşit Bey’in isteği üzerine yaptırılmış olan kutsal mekan, ahşap ve taştan inşa edilmiştir. Geleneksel Türk tipi evleri andıran bu cami, kırma çatıyla örtülmüştür. Taş mihrabı ve ahşap minaresiyle ilgi çekicidir. Tarihi ibadethane, hala işlevini korur.
Karamahmut Camii, 1890 yılında yapılmıştır. Divriği Gökçecamii Mahallesinde konumlu tarihi ibadethane, taş ve ahşaptan inşa edilmiştir. Kırma çatıyla kapatılmış, ahşap bir minare ile taçlandırılmıştır. Minaresi, yapıldığı tarihten bu yana ayakta kalabilmiştir. 2007 yılında onarımdan geçirilen Karamahmut Camii, hala işlevini sürdüren bir Osmanlı Dönemi ibadethanesidir.
Gemerek Merkez Camii, Cumhuriyet Meydanı’nda konumlanmıştır. 1749 tarihli kutsal yapı, Dulkadiroğulları Dönemi’ne aittir. Moloz taştan yapılmış, ahşap bir örtü ile kapatılmıştır. Şahruh Bey Mescidi adıyla da bilinir. Kitabesinde 1813 yılında Çapanoğulları tarafından onarıldığı yazar. En son 2006 senesinde onarılan Merkez Cami, işlevini sürdürür.
Gemerek ilçesi Çepni beldesinde bulunan tarihi cami, 1629 yılında İsa bin Mestan Bey tarafından yaptırılmıştır. Eski Camii ya da Merkez Camii adlarıyla da bilinen kutsal mekan, 1826 ile 1898 yıllarında tamir görmüştür. Alçı süslemeleriyle donatılmış mihrabı ve küçük kubbesi ile göz doldurur. 1986 yılında onarım sırasında avluya bir şadırvan yerleştirilmiştir. Bugüne dek birçok kez tamir edilen Çepni Camii, ilk halini büyük oranda muhafaza etmiş olup hala ibadete açıktır.
Gemerek’in Çepni beldesinde, Şehit Binbaşı Mehmet Aras Mahallesinde konumlu tarihi ibadethanenin 18. yüzyılda yapıldığı tahmin edilir. Üç nefi bazilika olarak tasarlanmıştır. Duvarları kesme taştan örülmüş, üzeri beşik tonozlu çatı ile kapatılmıştır. Sütun ve kemerlerle donatılmış olan Çepni Surp Sarkis Ermeni Kilisesi, bakımsız bir haldedir. Bir bölümü yıkılmış olan kutsal mekan, izinsiz kazılar neticesinde zarar görmüştür.
Ulu Camii, Gürün Pınarönü Mahallesinde bulunur. Osmanlı Dönemi’nde Şeyh Kasım Efendi tarafından yapılmış olan bu cami, 1912 - 24 seneleri arasında tekrar inşa edilmiştir. Kesme taş ve kireç taşından örülen duvarları, kubbe ile kapatılmıştır. Niş ve sivri kemerli pencerelerle hareketlendirilmiş, tek şerefeli taş bir minareyle taçlandırılmıştır. 1993 yılında da tamir gören kutsal mekan, ibadete açıktır.
Gürün’ün tabii zenginliklerinden biri olan Uyuzpınar Gölü, Mağara köyü mevkiindedir. Gölün kükürtlü suyu, yeraltından geldiği için her daim berrak ve temizdir. İlçeye yaklaşık 46 km uzaklığındaki tabiat harikası, cilt hastalıklarına iyi gelen suyu nedeniyle ilgiyle ziyaret edilir. Göldeki balıkların da şifa kaynağı olduğu söylenir. İlkbahar ve yaz aylarının gözde mesireliği, Kangal sınırında olması nedeniyle buradan da ziyaretçi alır.
Süleyman Moroğlu Evi, Gürün’ün Ketençayır Mahallesinde konumlu Cumhuriyet Dönemi yapılarından biridir. Kesme taşlı temel üzerine yerleştirilmiş kagir duvarları, kiremit çatı ile kapatılmıştır. Ahşap pencere ve kaplama ile süslü bu konak, hala ayaktadır. Küçük bahçesi ve iki giriş kapısı vardır. Süleyman Moroğlu Evi, günümüzde de mesken olarak kullanılır.
Gürün’ün Bahçeiçi köyünde bulunan 7 asırlık Anıt Ardıç Ağacı, heybetli görüntüsüyle kendine hayran bırakır. Doğa harikasının boyu, yaklaşık 9 metre, çevresi ise 130 cm çapındadır. Bölgenin tarihine yakından tanıklık etmiş olan tabiat anıtı, sağlıklı durumda olup koruma altına alınmıştır. Gürün’e yolu düşenlerin gölgesinde dinlenmek isteyeceği güzellik, köy yolu üzerindedir.
Hafik’e bağlı Tuzhisar köyünde bulunan tarihi kilisenin 18. yüzyılda Ermeni kilisesi olarak yapıldığı tahmin edilir. Tarihi ibadethane, kesme taştan inşa edilmiş, üç nefli bazilika olarak planlanmıştır. Beşik tonozlarla süslenmiş iç mekan, kara kaideli sütunları ile ilgi çekicidir. Günümüzde işlevini yitirmiştir ve bakımsız durumdadır.
İmranlı’nın muazzam güzelliği, ilçe merkezine yaklaşık 12 km mesafededir. Çam ağaçlarının koynundaki mesirelik, zengin orman örtüsü ve su kaynaklarıyla görenleri kendine hayran bırakır. Ters lale türüne ev sahipliği yapan Koyunkaya, trekking ve doğa fotoğrafçılığına için elverişlidir. Koyunkaya Mesire Yeri’ne ulaşımın zor olması, bu güzelliklerin bakir kalma sebebidir.
1877 tarihli Kangal Ağası Konağı, bodrum katı ile beraber 3 katlıdır. Kangal Ağası Abdurrahman Paşa tarafından misafirhane olarak yaptırılmıştır.sivas Kesme taş, kerpiç ve ahşaptan inşa edilmiş olan konak sofalı olarak planlanmıştır. İç mekana çeşitli süslemelerle hareket katılmıştır. Özellikle tavan süslemeleri, ince ince işlenmiştir. Bahçesinde bir müştemilat ve havuza sahiptir. Kangal Ağası Konağı, günümüzde restoran olarak misafirlerini karşılar.
Kangal ilçesinin şifa kaynağı, Hamam Deresi Vadisi’nde yer alır. Yeraltından çıkan doğal kaynak suyu yaklaşık 37 derecelik bir sıcaklığa sahiptir. Kaplıca, suyun içinde yaşayan balıklar nedeniyle bu adı almıştır. Bölge sakinleri tarafından Yılanlı Çermik ismiyle de anılır. Sedef hastalığı ve romatizma rahatsızlıklarının tedavisine destek amacıyla tercih edilen kaplıcada, balıklı su kürleri uygulanır. Konaklama tesisleri, restoran ve çay bahçeleriyle ilgi çeken Balıklı Kaplıca, bahar ve kış aylarında birçok şehirden ziyaret alır.
Günümüze bakımsız ve bir kısmı yıkılmış bir şekilde ulaşabilmiş olan Mancılık Kilisesi, Kangal’ın Mancılık köyünde bulunur. Tarihi ibadethanenin hangi medeniyet döneminde yapıldığı bilinmez. Kemerli kapıya sahiptir. Kesme ve moloz taştan inşa edilmiştir. Geçmişte bir kubbesi olsa da bugüne kadar gelememiştir.
Koyulhisar’a bağlı Orta Mahallesinde yer alan Alemdar Camii, 1830 yılında inşa edilmiş Osmanlı Dönemi camisidir. Sade bir görüntüye sahip olan tarihi ibadethane, Kurtuluş Savaşı esnasında hastane olarak kullanılmıştır. Bugüne kadar pek çok tamir görmüş ve zamanla asıl görüntüsünden uzaklaşmıştır. Yıkılan taş minaresi yerine yeni bir minare kondurulmuş olan Alemdar Camii, hala ibadete açıktır.
İlçe merkezindeki Camikebir Mahallesinde bulunan Koyulhisar Anıt Çeşme, 1. Dünya Savaşı’nda cephede hayatını kaybeden ilçe sakinleri anısına 1916 senesinde kaymakam Ahmet Rıfat Bey tarafından yaptırılmıştır. Kaidesi olan taş sütun ve çeşme, Koyulhisar’ın sembol noktalarından biridir. Sade bir görüntüye sahip olan anıt çeşme hala işlevini korur.
Koyulhisar Şehitliği, ilçe merkezine bağlı Camikebir Mahallesinde konumlanmıştır. 1. Dünya Savaşı esnasında doğu cephesinde hayatını kaybeden askerlerin defnedildiği şehitlik, Koyulhisar’ı ziyaret edenlerin ilk durağıdır.
Sivas’ın kuzeyinde yükselen yaklaşık 2500 metre rakımlı Yıldız Dağı, Anadolu’nun kış turizm merkezlerinden biridir. Kent merkezine 58 km uzaklıkta bulunan Yıldız Dağı Kış Sporları Turizm Merkezi, doğa tutkunları ve kayak severleri bir araya getirir. Otel, telesiyej, Buz Park adıyla anılan buz pateni pisti, teleski, farklı rotaları kapsayan kayak pistleri, kafe ve restoranları ile geniş yelpazeli bir spor ve dinlenme seçeneği sunar.
Yıldız Dağı Kayak Merkezi, kış sporlarıyla adını duyurmuş olsa da yaz mevsiminde de birçok etkinliğin düzenlendiği bir turizm noktasıdır. Dağcılık ve tırmanış aktiviteleri, binicilik, yamaç paraşütü, dağ bisikleti, Yıldız Göleti üzerinde su sporları ve kamp alanları ile Yıldız Dağı, doğa aşıklarının mutlaka gelmek isteyeceği bir rotadır.
Abdulvahabi Gazi Türbesi, yanı başında bulunan aynı isimli mezarlık ve cami ile beraber kent merkezinde yer alır. Dua edenlerin buluşma yerinde, Hz. Muhammed’in sancaktarlarından biri olan Abdülvahabi Gazi’nin kabrinin bulunduğuna inanılır. Sekizgen olarak tasarlanmış kutsal mekan, mütevazı bir kubbe ile örtülmüştür. Çinilerle renklendirilen alanda bir sanduka bulunur.
Türbenin inşa zamanı bilinmemekle beraber yanındaki mezarlık, Sivas’in tarihi kabristanlarından biridir. Abdülvahabi Camii, ilk olarak 1495’de inşa edilmiş, 1972’de ise tamamen yenilenmiştir.
Sivas’ın merkezindeki Aksu Parkı, ismini parkın ortasından geçen Aksu Deresi’nden almıştır. Kent merkezinin en sık ziyaret edilen sosyalleşme alanı, her mevsim bambaşka bir güzelliğe bürünür. Çay bahçesi, yürüyüş yolu, lokanta, canlı müzik mekanı, kafe, çocuk parkı, kameriye, bank ve piknik alanları ile herkese hitap eden bir dinlenme ve eğlenme merkezidir. Geçmişte bir hayli bakımsız olan Aksu Deresi, şimdilerde ahşap köprüler, rengarenk çiçek ve ağaçlarla donatılmıştır.
Şehir merkezine yaklaşık 20 km uzaklıkta, yeşilliklerin içinde doğan yeraltı suyu, 28 derece sıcaklığı nedeniyle bu adı almıştır. Kaplıca suyu, sindirim sistemi ve sinir sistemi rahatsızlıklarının tedavisinde tercih edilir. Etrafı hoş bir mesireliktir. Konaklama yerlerine sahip olan Soğuk Çermik, günübirlik ziyaretler için de uygundur. Şifa kaynağının çevresinde kamp yapmaya müsait alanlar bulunur. Burada, kameriye, kafe, restoran ve alışveriş mekanları da vardır.
Sivas’ın merkezine bağlı Uzuntepe Mahallesindeki tarihi caminin kitabesi olmadığı için inşa zamanı bilinmez. Mimari özellikleri incelendiğinde kutsal mekanın 19 ya da 20. yüzyıla ait olduğu tahmin edilir. Moloz taştan örülmüş duvarları, dikdörtgen bir plan çizer. Kırma çatıyla örtülü tarihi ibadethane, dikdörtgen pencerelerle aydınlatılmıştır. Tavan ve mihrabındaki küçük süslemeleri halen görülebilir. Uzuntepe Mahallesi Camii, bakımsız durumda olsa da işlevini korur.
Kentin tarihi mezarlıklarından biridir. Şehir merkezindeki Halfelik mevkiinde konumlu kabristan, eski mezar taşlarıyla dikkat çeker. Timur’un Sivas kuşatması sırasında hayatını kaybedenlerin de buraya defnedildiği söylenir. Tarihi mezarlığa, günümüzde vasiyet haricinde define kabul edilmemektedir.
Sivas’ın merkezindeki Ahi Emir caddesinde konumlu Behram Paşa Hanı, 1576 senesinde Behram Paşa’nın isteği üzerine inşa edilmiştir. İki katlı tarihi yapı, açık avlulu olarak tasarlanmıştır. 1898 yılında askeri amaçlı kullanılmış, süvari kışlasına dönüştürülmüştür. Revaklarla bezenmiş han, iki kanatlı, kemerli, devasa bir kapının ardında çok sayıda yaşama tanıklık etmiştir. Yakın zamanda onarıma tabi tutulan mekan, şimdilerde restoran, kafe ve otel olarak hizmet verir.
Sivas’ın merkezine bağlı Dörteylül köyünde bulunan Paşabahçe Piknik ve Mesire Alanı, Paşa Fabrikası ismiyle de bilinir. Şehrin en sık ziyaret alan mesireliği, rengarenk çiçekler ve ağaçlarla bezelidir. Kameriye ve piknik masalarının bulunduğu bu alanda, bisiklet kiralanabilir. Paşabahçe Mesire Alanı, J.R.R. Tolkien’in roman serisinden uyarlanan Yüzüklerin Efendisi filminden esinlenerek yapılmış Hobbit Evleri ile büyük ilgi görür.
Şehir merkezine bağlı Kadıburhanettin Mahallesindeki İnönü Bulvarı’nın sonunda bulunan gar binası, 1934 senesinde hizmete açılmıştır. Bodrum dahil olmak üzere 3 katlıdır. Cumhuriyet Dönemi mimari yapılarından biri olan Sivas Garı, kesme taştan inşa edilmiştir. Dış cephe sarı - beyaza boyanmıştır. Pek çok insanın durağı, buluşma yeri olan garın önünde, tarihi bir lokomotif bulunur.
Hamamcıoğlu Hamamı, şehir merkezindeki Abdi İpekçi caddesinde konumlanmıştır. 17. yüzyıla ait bir Osmanlı hamamıdır. 1959 yılında soyunmalık bölümü eklenerek genişletilmiş olan hamamın tarihi binası, kesme taştan yapılmıştır. Halen işlevini sürdüren bu yapı, iç mekanda tonoz ve kubbelerle süslenmiştir. Mekan, yakın zamanda özgünlüğü korunarak restore edilmiştir.
Sivas’ın merkezinde yer alan Paşabahçe Yamaç Evleri, Hobbit Evleri olarak anılır. Yüzüklerin Efendisi filmindeki Hobbit evlerinin dış görüntüsünden esinlenerek tasarlandığı için bu adı almıştır. Evler, eğimli toprağın içine yerleştirilmiştir ve yalnızca tek cepheleri görülebilir. Sivas’a yaklaşık 5 km uzaklıktaki Paşabahçe Mesire Alanı’nda bulunan Hobbit Evleri’nde konaklanabilir.
Şehir merkezinde konumlu Kolağası Konağı, Geç Osmanlı Dönemi (19 ve 20. yüzyıl) mimarisi örneklerinden biridir. Taş, kerpiç ve ahşaptan yapılmış bu konak, iki katlıdır. Kırma çatılı tarihi yapının iki kanatlı giriş kapısı, pencereleri, iç kapı ve tavanları ahşaptır. 2010 yılında belediye tarafından restore edilmiştir. Geleneksel eşyalarla donatılmış olan Kolağası Konağı, ziyarete açıktır.
Osmanlı padişahlarından II. Mahmut Dönemi’nde (1838) yapılmış ve sonradan Şehit Orhan Tunçöz’ün adı verilmiş olan tarihi çeşme, Sivas’ın merkezinde, Çarşıbaşı Mahallesi Dörtyol mevkiinde yer alır. Gösterişli kabartmalarla süslenmiş çeşme, mermer, mozaik ve çimentodan yapılmıştır. Çeşitli onarımlarla günümüze kadar gelebilmiştir. Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından kullanılan binanın batısında, giriş katı duvarında yer alır.
Subaşı Hanı, Sivas’ın merkezindeki Mahkeme caddesinde konumludur. 1525 yılında hayatını kaybeden Sivas valisi Sinan Paşa’nın yaptırmış olduğu hanın kitabesi yoktur. 16. yüzyıla ait olduğu düşünülen yapının, açık avlusu ve şadırvanı vardır. Giriş katı sivri kemerlerle süslüdür. İkinci katın sonradan inşa edildiği tahmin edilir. Birkaç kez tamirattan geçerek günümüzde Şıracılar Çarşısı adıyla hala işlevini korur.
Sarızade Mehmet Paşa Camii adıyla da anılan tarihi cami, Sivas’ın merkezindeki Mehmetpaşa Mahallesinde konumlanmıştır. 1802 yılına ait olan Osmanlı Dönemi camisi, taş ve kerpiçten yapılmış tek katlı bir ibadethanedir. Ahşap tavanı, kırma çatı ile örtülüdür. Taş minaresi, tek şerefelidir. Kutsal mekan, ibadete açıktır.
Osman Ağa Konağı, şehir merkezinde, Uzunyol sokakta yer alır. Geç Osmanlı Dönemi’ne ait olan konak, ahşap, kerpiç ve taştan yapılmıştır. Yapı, küçük bir bahçe içine yerleştirilmiştir ve iki katlıdır. 2003 yılında aslına uygun olacak biçimde yenilenmiş, Sivas’a özgü lezzetler sunan bir restoran olarak ziyarete açılmıştır. Mesrur Süreyya Başar Konağı ismiyle de bilinir.
1827 tarihli Abdi Ağa Konağı, şehir merkezinde Kaleardı Mahallesinde yer alır. Mütevelli ailesinden Abdulvahabi Efendi tarafından inşa ettirilmiştir. 12 odaya sahip mekan, iki katlıdır. Geleneksel Sivas evlerinden biri olan bu yapı, yakın tarihte yenilenmiştir. Tarihi konak, günümüzde yöreye özgü tarihi eşyalarla donatılmış bir şekilde kültür evi olarak ziyaretçilerini karşılar.
Sivas’ın merkezine bağlı Yahyabey Mahallesinde yer alır. 20. yüzyılın ortasında tarihlendirilen kutsal yapının taştan örülmüş duvarları betonla sıvanmıştır. İç mekanda ahşap ve alçı süslemelere sahiptir. Çukurpınar Camii’nin tek şerefeli taş bir minaresi vardır. Avlusunda sonradan eklenmiş bir şadırvan bulunur. Bugüne dek birkaç defa onarılmış olan cami, hala işlevini korur.
Huykesen Kilisesi, Sivas’ın merkezine bağlı Çelebiler köyünde bulunur. Aynı adlı höyüğün yakınında konumlu tarihi ibadethanenin, 18 ya da 19. yüzyıla ait olduğu tahmin edilir. Kaya kütlesi içerisine gömülerek moloz taştan inşa edilmiştir. Apsis ve hücrelerden meydana gelmiş olan kutsal mekan, günümüzde bakımsız ve kullanılmaz durumda olsa da tarihe ilgi duyanların görmek isteyeceği yerlerden biridir.
Sivas Rum Kilisesi, şehir merkezindeki Akdeğirmen Mahallesi sınırları içindedir. Tavra Deresi’nin kıyısında konumlandığı için Tavra Deresi Kilisesi olarak da bilinir. 19. yüzyıla ait bu yapı, bazilika olarak planlanmış, kiremit kaplı bir kubbe ile süslenmiştir. Kutsal mekan, şimdilerde bakımsız durumdadır ve kullanmamaktadır.
Suşehri’nin meşhur İstanbul caddesinde konumlu Balhatun Camii, İlk kez 1725 - 26 yıllarında Ali Paşa’nın kızı Bal (Belkıs) Hatun tarafından yaptırılmıştır. Erzincan depreminde zarar gören kutsal mekanın bugünkü hali, 1940 yılına aittir. Taş minareye sahip ibadethane, bazı onarımlara tabii tutularak günümüzde de işlevini korumaya devam eder.
Pınarönü Mahallesinde konumlu Ulu Camii, 17. yüzyıla ait tarihi ibadethanelerden biridir. Dört ayak üzerine oturtulan dikdörtgen planlı kutsal mekan, bugüne dek geçirdiği onarımlar sonucunda asıl halinden uzaklaşmıştır. İç mekanı tonozlarla örülmüştür. Kiremit kaplı küçük bir kubbeye sahiptir. Son cemaat yeri ve şadırvanı onarımlar esnasında eklenmiştir. Taş bir minaresi olan Şarkışla Ulu Camii, hala ibadete açıktır.
Şarkışla’nın Hardal köyünde yer alan cami, 17. yüzyıldan evvel inşa edilmiştir. 1653 tarihli onarım kitabesine sahip olan kutsal mekan, avlulu camilerdendir. Avlusunda çeşitli figürlerle süslü taşlara sahip iki mezar bulunur. Şimdilerde bakımsız durumda ve işlevini kaybetmiş olsa da yüzlerce yıldır ayakta kalabilmeyi başarmış bir yapı olarak tarihi mekanlara ilgi duyanların görmek isteyeceği yerlerden biridir.
Yıldızeli ilçesinin merkezinde konumlu Kemankeş Kara Mustafa Paşa Camii, 1640 senesinde yaptırılmıştır. Sarı kesme taştan inşa edilmiş kutsal mekan, hamam ve handan oluşmuş bir külliyenin merkezidir. Han günümüze kadar ulaşmasa da hamam ve cami varlığını korur. Cami, ahşap tavan üzerine kırma çatı ile örtülüdür. Tek şerefeli taş minareye sahiptir. Bugüne dek çeşitli onarımlardan geçen ve son cemaat yeri genişletilen yapı, hala ibadete açıktır.
Kaman köyü, Yıldızeli ilçesine yaklaşık 20 km uzaklıktadır. Buradaki Kengerlik Dağı’nda doğan maden suyu, mineral açısından zengin, gazlı ve saydam bir yapıdadır. Kaynaktan 13 - 15 derece sıcaklığında çıkan Kaman Köyü Maden Suyu, ekşimsi tada sahiptir. Doğal kaynak suyunu safra kesesi ve böbrek rahatsızlıklarına iyi geldiği söylenir.
Yıldızeli’ne bağlı Şeyhhalil köyünde bulunan türbe, sekizgen şeklinde tasarlanmıştır. İnşa tarihi bilinmeyen kutsal mekanın içi kare planlıdır. Üzeri kiremit kaplı kubbe ile süslenmiştir. Türbe, Selçuklular devrinde yaşam sürmüş Horasanlı alimlerden Şeyh Halil’in kabrine ev sahipliği yapar. İç mekanı çeşitli figürlerle donatılmıştır. Aynı adlı caminin yanı başında yer alan Şeyh Halil Türbesi, dua eden ve şifa arayanları karşılar.
16. yüzyılda yaşam sürmüş halk ozanı Pir Sultan Abdal’ın doğduğu Banaz köyü, Yıldızeli ilçesi, Çırçır bucağına bağlıdır. Her sene haziran ve temmuz ayında düzenlenen Pir Sultan Abdal Şenlikleri ile pek çok kişi Banaz’da bir araya gelir. Pir Sultan Abdal’ın anıtı burada görülmelidir. Yüksek bir noktada konumlu köy, Yıldız Dağı’na yakındır. Hoş manzara karşısında kamp kurmaya elverişli alanlar bulunur.
Tödürge köyü, resmi adı ile Demiryurt köyü, Zara ilçesine yaklaşık 13 km uzaklıkta yer alır. İnşa zamanı bilinmeyen tarihi cami, ahşap tavanlı ve kırma çatılıdır. İç mekanda kabartmalarla süslüdür, minberi ile göz kamaştırır. Caminin ahşap minaresi yıkılmış, yerine 2014’te taş bir minare yerleştirilmiştir. Tödürge Köyü Eski Camii, günümüzde ibadete açıktır.
Zara Şehitliği, 1. Dünya Savaşı doğu cephesindeki askerlerin Zara Askeri Hastanesi’nde tedavi esnasında şehit olup defnedildiği alandır. Burada şehitler için bir anıt bulunur. Takip eden yıllarda 36. Piyade Alayı’nda yayılan bulaşıcı hastalıktan ötürü hayatını kaybeden asker de buraya defnedilmiştir.
Yayıközü köyü, Zara ilçesine bağlıdır. Tarihi caminin inşa zamanı belli değildir. Moloz taştan yapılmış, ahşap tavan ve kırma çatı ile örtülmüştür. Mihrabı, göz dolduran süslemelerle bezelidir ve minaresi yoktur. Yayıközü Köyü Camii, bakımsız durumda olsa da hala kullanılır.
Şeyh Merzuban Türbesi, Zara’nın Tekke köyünde yer alır. Hz. Muhammed’in torunlarından Şeyh Merzuban, 13. yüzyılda yaşam sürmüştür. 1792 ve 1889 yıllarında onarıldığına dair kitabesi olan kutsal mekanın 14. yüzyılda inşa edildiği tahmin edilir. Hala ziyarete açık olan türbe, sekizgen şeklinde tasarlanmış ana mekan ile kare planlı giriş bölümünden oluşur. Şeyh Merzuban’ın sandukası, 3 metre boyundadır.
Zara’ya bağlı Şerefliye beldesinde bulunan Sülük Gölü, çam ağaçlarının arasına gizlenmiş bir güzelliktir. İlçeden yaklaşık 30 km uzaklıkta bulunan bu gölün adı, içinde yaşayan sülüklerden gelir. Yeşilin her tonunu yansıtan mesire alanı, piknik yapmaya uygundur. Sülük Gölü, el değmemiş tabiatı ile doğa tutkunlarının gezi rotasında olmalı.
Abana (Güllüce) köyü, Akıncılar ilçesine bağlıdır. 18. yüzyılda tarihlendirilen ibadethane, taştan inşa edilmiştir. Yuvarlak kemerli pencerelere sahip olan Abana Köyü Kilisesi’nin çatısı ve duvarlarının büyük bir bölümü yıkılmış durumdadır. Bu haliyle bile tarihi mekanlara ilgi duyanların görmek isteyeceği yerlerden biridir.
Altınyayla ilçesinin Aydın Mahallesine konumlu Altınyayla Merkez Camii, 1883 yılında Subaşılardan Ahmet Ağa tarafından yaptırılmıştır. Caminin tavanı ahşaptır ve oyma tekniği ile yapılmış ince bir işlemeye sahiptir. Hala özgünlüğünü koruyan bu süsleme, göz kamaştırıcıdır. Kök boya ile çizilmiş figürlerle bezeli ahşap direkler, hayranlık uyandırır. Kutsal mekan, hala cami olarak kullanılır.
İlçenin Aşağı Cami Mahallesinde yer alan Gölova Kültür ve Sanat Evi, Taş Mektep olarak bilinen tarihi bir binada hizmet verir. 2005 yılında yenilenen taş bina, geçmişte okul ve karakol olarak hizmet vermiştir. Şimdilerde sergi salonu, şark köşesi, spor salonu, kütüphane ve okuma odası ile ilçe sakinlerini bir araya getiren Gölova Kültür ve Sanat Evi, yemyeşil bir bahçeye sahiptir.
Gölova ilçesine bağlı Çobanlı köyünde bulunan Çoban Baba Türbesi, Osmanlı Dönemi’ne aittir. Kitabesi bulunmayan yapı, kesme taştan inşa edilmiştir. Kapısı taş işçiliğiyle süslüdür. 16. yüzyılda yaşadığı tahmin edilen Çoban Baba, alametleri ile ünlü alimlerden biridir. Tek sandukalı türbe, yakın tarihte onarılmış olup hala ziyarete açıktır.
Ulaş ilçesine bağlı Acıyurt köyünde konumlu tarihi cami, 19. yüzyılda Osmanlılar zamanında inşa edilmiştir. Kökboyası ile süslenmiş ahşap minberi dikkat çekicidir. Tarihi ibadethane, sıvalı moloz taştan yapılmıştır. Üstü kiremit çatıyla kapatılmış Acıyurt Köyü Camii’nin taş bir minaresi vardır. Kutsal mekan, yakın tarihte onarımdan geçirilmiş olup hala işlevini korur.
Ulaş Gölü, ilçede yer alan en ünlü mesireliklerinden biridir. Dinlenme ve piknik amacıyla ziyaret edilen mesire alanında sosyal tesis bulunur. Havalar ısınır ısınmaz çevre sakinlerin uğrak yeri haline gelen gölde, olta balıkçılığı yaygındır. İlçenin merkezinde konumlu göl, Sivas’a yaklaşık 38 km mesafededir. İlkbahar ve yaz aylarının gözde yeri, kış mevsiminde buz tutarak muazzam bir manzara yaratır.
Ulaş’ın Harmancık (Eski Gulam) köyünde, yüksek bir kayalık üzerine inşa edilmiş Hevük Kalesi, bulunduğu alana hakimdir. Doğal kayalık üzerine horasan harcından yapılmıştır. Kalenin eteğinde, hala varlığını koruyan merdivenleri, bugün kapalı durumda olan dehlizlere uzanır. Hititler Dönemi’nde yapıldığı tahmin edilen Hevük Kalesi’nde Selçuklulara dair izlere rastlanmıştır. Doğa yürüyüşü yapanların gözde rotası, manzarası ile bir hayli etkileyicidir.
Gürün’ün tabiat harikalarından biridir Gökpınar Gölü. Turkuaz rengi suyu ve gölün etrafını sarmalamış yemyeşil ağaçlarıyla eşine az rastlanan bir görsel şölen oluşturur. Gökpınar Gölü’nü görmek için bahar ve yaz boyunca pek çok kişi Gürün’e gelir. Kontrollü bir şekilde, yalnızca iki yıldızlı dalgıçların dalış yapabileceği göl, kayık gezintisine uygundur. Gökpınar Gölü’nün çevresinde konaklama tesisi ve kır lokantası bulunur.
Zara ilçesinin en önemli mesireliklerinden biri olan Tödürge Gölü, kentin en büyük gölüdür. Doğal yollarla oluşmuş bu gölde iki ada vardır. Gölün çevresinde dinlenme tesisleri de bulunur. Tuzlu sudan oluşmuş gölde, kontrollü olarak dalış yapılabilir. Birçok kuş türüne ev sahipliği yapan Tödürge Gölü, doğa fotoğrafçılığı ve yürüyüş aktivitelerine müsaittir.
İl merkezine bağlı Serpincik köyünde yer alan gölet, sakin bir dinlenme yeridir. Çevresinde yürüyüş ve piknik yapılabilen tabii güzellik, ördeklerin de yuvasıdır. Güz geldiğinde sararmış yapraklarla süslenen gölet, kışları buz tutar. Serpincik Göleti, olta balıkçılığına uygundur.
Gemerek ilçesini süsleyen büyüleyici güzelliklerden biri olan Sızır Şelalesi, Çat Ormanlarının içinde doğar. Aynı isimli beldede yer alan bu güzellik, yaklaşık 20 metre yükseklikten Göksu Çayı’na dökülürken muazzam bir görüntü oluşturur. Çevresinde dinlenme yeri, yürüyüş parkuru, piknik alanı, kafe ve lokanta bulunur. Özellikle bahar aylarında daha coşkulu olan şelale, hemen önündeki tahta köprüden seyredilebilir.
Şuğul Vadisi, Gürün’ünde yer alan eşsiz güzelliklerden biridir. Tohma Çayı’nın oluşturduğu dar vadi, kanyon niteliğinde olup, yer yer ağaçlarla çevrili nadide bir güzelliktir. Doğanın insanlığa armağan etmiş olduğu vadide, yürüyüş yolu bulunur. Vadinin girişinde ise balık lokantası ve çay bahçesi vardır.
Sivas’ın en güzel manzaralarından birine sahip olan Hafik Gölü, aynı adlı ilçede yer alır. Koçhisar Gölü olarak da bilinen doğa harikası, çevresinde sosyal tesisler barındırır. Gölün dibinde ise Pılır Höyük olarak adlandırılan, ada şeklinde bir tarih saklıdır. Göl tabanında göl evleri ve ahşap direklere rastlanmıştır. Pılır Höyük’teki buluntular, buradaki yaşamın Neolitik Çağ’dan başladığına işaret eder.
Lota Gölleri, Hafik ilçesinin doğusunda, birkaç gölün birleşimiyle oluşmuştur. Pek çok balık türüne yuva olan Lota Gölleri, göçmen kuşların da uğrak yeridir. Dipten çıkan kaynaklarla dalgalanan doğa harikası, eşsiz bir görüntü oluşturur.
Koyulhisar sınırları içinde kalan Eğriçimen Yaylası, Sivas’ın doğal bir zenginliği ve turizm merkezidir. Oksijeni bol bir tepe boyunca yayılmış, tabiatın insanlığa armağanlarından biri olan yayla, Karadeniz yaylalarını aratmayacak güzelliktedir. İlkbaharda tüm renklerin buluştuğu Eğriçimen Yaylası’nın çevresinde kayak merkezi de bulunur.
Doğanşar sınırları içinde yer alan bir tabiat harikasıdır Dipsiz Göl. Volkanik bir göldür ve küçük bir alanı kaplar. Gölün yakınında köknar, çam ve kayın ağaçlarıyla bezeli ormanlık bir alan vardır. Çevredeki ağaçların renklerini yansıtan Dipsiz Göl, doğaseverlerin uğrak yerlerinden biridir.
Divriği’nin gizli kalmış güzelliklerinden biridir Çaltı Kanyonu. Doğu Ekspresi’nin selamladığı Çaltı Çayı, vadide seyrine doyum olmaz bir manzara sunar. Kanyonun seyir terası Kesdoğan Kalesi’dir. Doğa tutkunlarının görmek isteyeceği bu güzellik, trekking aktiviteleri için ideal bir parkurdur.
Gemerek ilçesi, Sızır beldesinin Köprübaşı Mahallesinde bulunan Şehit Fazlı Altuntaş Mesire Alanı, ilçe sakinlerinin dinlenme yerlerinden biridir. Çocuk oyun alanı ve piknik yerlerine sahip olan mesirelik, trekking yapmaya uygundur. Ağaçlarla bezeli alan, temiz havası ve doğal güzelliğiyle hayranlık uyandırır.
Gürün’ün tabii zenginliklerinden biri olan Uyuzpınar Gölü, Mağara köyü mevkiindedir. Gölün kükürtlü suyu, yeraltından geldiği için her daim berrak ve temizdir. İlçeye yaklaşık 46 km uzaklığındaki tabiat harikası, cilt hastalıklarına iyi gelen suyu nedeniyle ilgiyle ziyaret edilir. Göldeki balıkların da şifa kaynağı olduğu söylenir. İlkbahar ve yaz aylarının gözde mesireliği, Kangal sınırında olması nedeniyle buradan da ziyaretçi alır.
Gürün’ün Bahçeiçi köyünde bulunan 7 asırlık Anıt Ardıç Ağacı, heybetli görüntüsüyle kendine hayran bırakır. Doğa harikasının boyu, yaklaşık 9 metre, çevresi ise 130 cm çapındadır. Bölgenin tarihine yakından tanıklık etmiş olan tabiat anıtı, sağlıklı durumda olup koruma altına alınmıştır. Gürün’e yolu düşenlerin gölgesinde dinlenmek isteyeceği güzellik, köy yolu üzerindedir.
Hafik’in merkezinde dik bir yamaçta keşfedilmiş olan Direkli Mağarası, tarihi bir yerleşim yeridir. İçi özenle oyulmuş, ortasında oluşturulan sütun nedeniyle bu adı almıştır. Sütunun üzerinde bulunan güneş motifi, silik durumda olsa da dikkat çekicidir. Tarihi yerleşim alanının tabanı, işlemeler nedeniyle pürüzsüz bir hal almıştır. Mağaranın yaklaşık 50 metre uzaklığında, Roma devrine ait kaya mezarı yer alır.
Hafik Gölü’nün doğusunda bulunan Hafik Kaymakamlığı Mesire Alanı, Koç Mahallesi sınırları içinde yer alır. İlçe sakinlerinin piknik ve dinlenme için tercih ettiği bu alan, temiz havada etkinlik imkanı sunar. Göl üzerine kondurulmuş ahşap iskele, mesireliğin seyir köşesidir. Burada hem piknik alanı hem de leziz yemekler sunan bir sosyal tesis vardır. Göl çevresi, Doğa yürüyüşü için ideal bir parkurdur.
İmranlı’nın muazzam güzelliği, ilçe merkezine yaklaşık 12 km mesafededir. Çam ağaçlarının koynundaki mesirelik, zengin orman örtüsü ve su kaynaklarıyla görenleri kendine hayran bırakır. Ters lale türüne ev sahipliği yapan Koyunkaya, trekking ve doğa fotoğrafçılığına için elverişlidir. Koyunkaya Mesire Yeri’ne ulaşımın zor olması, bu güzelliklerin bakir kalma sebebidir.
Koyulhisar’a yaklaşık 17 km mesafede konumlu Sarıçiçek Yaylası, tabii güzelliklerle bezelidir. Oksijen açısından bir hayli zengindir. Yaylaya adını veren sarı çiçekler, ilkbaharın müjdecisidir. Çam ağaçlarının çoğunlukta olduğu bitki örtüsü, su kaynaklarıyla beslenir. Sarıçiçek Yaylası, seyirlik manzarası ve renkli balıkların yüzdüğü gölü ile ünlüdür.
El değmemiş doğasıyla hayranlık uyandıran Kengercik Yaylası, Koyulhisar’ın yaklaşık 25 km kuzeydoğusunda konumlanmıştır. Derelerin dolaştığı bu eşsiz güzellik, doğa yürüyüşü, kamp ve piknik etkinliklerinin gözde rotasıdır. Çam ağaçlarının yarattığı ormanlık, yaylaya mis gibi çam kokusu yayar. Kengercik Yaylası’nda yaz boyu şenlikler eksik olmaz, kışları ise tüm yayla karla kaplanır.
Koyulhisar’ın bol oksijenli köşelerinden biri olan Arpacık Yaylası, ilçe merkezine yaklaşık 22 km uzaklıktadır. Hacıilyas, Kadife ve Taşpınar köyleri, yaz mevsimini burada geçirir. Derelerin yeşerttiği doğal alanda, alabalıkların yüzdüğü göller vardır. Büyük bir kısmı çam ağaçlarından oluşan ormanlık alan, trekking ve kamp için elverişlidir.
Sivas’ın kuzeyinde yükselen yaklaşık 2500 metre rakımlı Yıldız Dağı, Anadolu’nun kış turizm merkezlerinden biridir. Kent merkezine 58 km uzaklıkta bulunan Yıldız Dağı Kış Sporları Turizm Merkezi, doğa tutkunları ve kayak severleri bir araya getirir. Otel, telesiyej, Buz Park adıyla anılan buz pateni pisti, teleski, farklı rotaları kapsayan kayak pistleri, kafe ve restoranları ile geniş yelpazeli bir spor ve dinlenme seçeneği sunar.
Yıldız Dağı Kayak Merkezi, kış sporlarıyla adını duyurmuş olsa da yaz mevsiminde de birçok etkinliğin düzenlendiği bir turizm noktasıdır. Dağcılık ve tırmanış aktiviteleri, binicilik, yamaç paraşütü, dağ bisikleti, Yıldız Göleti üzerinde su sporları ve kamp alanları ile Yıldız Dağı, doğa aşıklarının mutlaka gelmek isteyeceği bir rotadır.
Sivas’ın merkezindeki Aksu Parkı, ismini parkın ortasından geçen Aksu Deresi’nden almıştır. Kent merkezinin en sık ziyaret edilen sosyalleşme alanı, her mevsim bambaşka bir güzelliğe bürünür. Çay bahçesi, yürüyüş yolu, lokanta, canlı müzik mekanı, kafe, çocuk parkı, kameriye, bank ve piknik alanları ile herkese hitap eden bir dinlenme ve eğlenme merkezidir. Geçmişte bir hayli bakımsız olan Aksu Deresi, şimdilerde ahşap köprüler, rengarenk çiçek ve ağaçlarla donatılmıştır.
Şehir merkezine yaklaşık 20 km uzaklıkta, yeşilliklerin içinde doğan yeraltı suyu, 28 derece sıcaklığı nedeniyle bu adı almıştır. Kaplıca suyu, sindirim sistemi ve sinir sistemi rahatsızlıklarının tedavisinde tercih edilir. Etrafı hoş bir mesireliktir. Konaklama yerlerine sahip olan Soğuk Çermik, günübirlik ziyaretler için de uygundur. Şifa kaynağının çevresinde kamp yapmaya müsait alanlar bulunur. Burada, kameriye, kafe, restoran ve alışveriş mekanları da vardır.
Sivas’ın merkezine bağlı Dörteylül köyünde bulunan Paşabahçe Piknik ve Mesire Alanı, Paşa Fabrikası ismiyle de bilinir. Şehrin en sık ziyaret alan mesireliği, rengarenk çiçekler ve ağaçlarla bezelidir. Kameriye ve piknik masalarının bulunduğu bu alanda, bisiklet kiralanabilir. Paşabahçe Mesire Alanı, J.R.R. Tolkien’in roman serisinden uyarlanan Yüzüklerin Efendisi filminden esinlenerek yapılmış Hobbit Evleri ile büyük ilgi görür.
Köroğlu Mağaraları ve Kaya Yerleşimi, şehir merkezinde Paşa Fabrikası yakınlarında keşfedilmiştir. Tavra Boğazı mevkiindeki iki mağara, Tavra Deresi’nin batısında konumludur. Mağaralar, tabii oluşumdur. Civarında Romalılara ait kaya mezarı ve yapı kalıntıları bulunur. Araştırmalar, bu bölgenin Eski Tunç Çağı itibariyle kullanıldığını gösterir.
Ethembey Parkı, Sivas’ın merkezine bağlı Mehmetpaşa Mahallesinde yer alır. Geniş bir alanı kaplayan bu park, dev bir bahçe gibidir. Özellikle ilkbahar aylarında tamamen yeşillenir. Rengarenk çiçekler ve ağaçlarla donatılmış alanda, piknik yeri, çocuk parkı, yürüyüş parkuru ve restoran bulunur. Yaz mevsiminde serin olması nedeniyle kent sakinlerinin uğrak noktalarından biridir.
Sivas’ın merkezinde, 80. Yıl Bulvarı’nda yer alan Osman Seçilmiş Mesire Alanı, yaklaşık 65 dönümlük bir araziyi kaplar. Piknik için çok sayıda çardağa sahip olan mesire alanına, yürüyüş ve çocuk oyun alanları eklenmiştir. Yapay havuzu ve yeşil alanı ile ilgi gören bu yer, dinlenmek için de ideal bir ortam sunar.
Karşıyaka Mesire Alanı, aynı isimli mahallede, kent merkezinde yer alır. Sivas’ın gözde mesireliklerinden biridir. Yaklaşık 110 dönüm üzerine kurulu bu alanda, piknik yeri, çocuk parkı, yapay havuz ve ahşap köprüler bulunur. Piknikçiler için bulaşık yıkama yeri ve ahşap ünitelere sahiptir. Kentin yüksek bir noktasında konumlu olması nedeniyle yazları serin olur.
Suşehri’nin mesire alanlarından biri Kılıçkaya Barajı Sosyal Tesisleri, ilçe merkezine yaklaşık 15 km mesafede konumludur. Kılıçkaya Baraj Gölü, piknik alanı, kafe, restorana sahiptir. Göl kıyısının plaj olarak düzenlenmesi ile beraber sıcaktan bunalan bölge sakinleri tarafından sıkça ziyaret edilir. Sosyal tesislerde düğün gibi etkinlikler de düzenlenir.
Yıldızeli’ne bağlı Bakırcıoğlu köyünde doğan Uyuz Çermiği, ilçenin doğal zenginliklerinden biridir. Egzaman gibi deri hastalıkları ve uyuza iyi geldiği söylenen su, bölgede bir hayli ünlüdür. Doğal bir göl oluşturan Uyuz Çermiği, havalar ısınınca pek çok kişi tarafından ziyaret edilir.
Kaman köyü, Yıldızeli ilçesine yaklaşık 20 km uzaklıktadır. Buradaki Kengerlik Dağı’nda doğan maden suyu, mineral açısından zengin, gazlı ve saydam bir yapıdadır. Kaynaktan 13 - 15 derece sıcaklığında çıkan Kaman Köyü Maden Suyu, ekşimsi tada sahiptir. Doğal kaynak suyunu safra kesesi ve böbrek rahatsızlıklarına iyi geldiği söylenir.
Zara ilçesine bağlı Demiryurt (Tödürge) köyünde yer alan kaya mağaralarının M.S. 2 ya da 3. yüzyılda oluşturulduğu düşünülür. Kolay şekil alan kayalıkların içine oyulmuş mağaralar, o yıllarda pek çok kişiye sığınak olmuştur. Bazıları taş ve harçla örülen duvarlarla odalara bölünmüştür. Demiryurt Kaya Mağaraları’nın bir odasında haç işareti tespit edilmiştir. Zamanla tahrip olan mağaralar, sadece dışarıdan görmeye uygundur.
Zara’ya bağlı Şerefliye beldesinde bulunan Sülük Gölü, çam ağaçlarının arasına gizlenmiş bir güzelliktir. İlçeden yaklaşık 30 km uzaklıkta bulunan bu gölün adı, içinde yaşayan sülüklerden gelir. Yeşilin her tonunu yansıtan mesire alanı, piknik yapmaya uygundur. Sülük Gölü, el değmemiş tabiatı ile doğa tutkunlarının gezi rotasında olmalı.
Altınyayla’ya yaklaşık 5 km uzaklıkta konumlu Kurucagöl Göleti, Çalderesi ile beslenir. Sulama amacıyla kurulmuş olan baraj gölü, ilkbahardan yaz sonuna dek ilçenin gözde mesire alanlarından biri haline gelir. Kurucagöl’ün çevresinde piknik ve kamp yapılabilir. Etrafında türlü türlü ağaç ve çiçeklerin bulunduğu gölet, olta balıkçılığı için uygundur.
Deliilyas Göleti, aynı adlı beldede, Altınyayla’ya yaklaşık 9 km mesafede yer alır. Sulama amacıyla kurulmuş gölet, Kurucagöl Barajı gibi ilkbahar ve yaz boyunca çevre sakinlerinin piknik ve dinlenme için tercih ettiği gözde alanlardan biri olur. Deliilyas Barajı’nın çevresi, çiçek ve ağaçlarla kaplıdır ve kamp için müsaittir.
Doğanşar’ın 3 km uzağındaki Karakaya Kanyonu, şelalesiyle ünlü tabii bir güzelliktir. Yaklaşık 1300 metre yüksekliğindeki Cücü Tepesi’nden kanyona doğru ulaşan Tekeliçi Çayı, geçmişte Romalıların da yaşam sürdüğü bu oluşumu meydana getirmiştir. Trekking için ideal parkurlardan biri olan kanyon, bakir doğasında huzur verici bir doğa gezisi sunar.
Dipsiz Göl Şelalesi, Doğanşar Kozaağaç mevkiinde yer alır. Yaklaşık 40 metre yükseklikten muazzam bir görsel şölen yaratarak çağlar. Şelalenin ardında gizemli bir mağara ve döküldüğü noktada travertenler bulunur. Dipsiz Göl ile beraber ilçenin en dikkat çekici mesireliğidir. Şelalenin çevresi, doğa yürüyüşü için uygundur.
İlçenin en büyük tabii zenginlikleri arasında olan yaylalar, Doğanşar’ın dört bir yanına yayılır. İlkbahardan yaz sonuna dek ilçe sakinleri, yaylalarda yaşamını sürdürür. Yemyeşil doğası ve serin havası ile bunaltıcı sıcaklardan da uzaklaşmayı sağlar. Karanlıkdere Yaylası, Armutlu Yaylası, Dikenli Yaylası, Göl Yaylası ve Yeni Yayla, bunlardan bazılarıdır. Piknik ve kamp için müsait olan bu alanlar, doğal su kaynakları ile ilgi görür.
Sulama amacı ile kurulan Gölova Baraj Gölü, ilçenin güneyinde yer alır. Bazı kuş türlerine de yuva olan gölde alabalık çiftliği bulunur. Göç mevsiminde kuş gözlemciliği ve fotoğrafçılıkla ilgilenenler burada buluşur. Olta balıkçılığının yapıldığı mesire alanı, göl kıyısında piknik ve kamp yapmaya müsait yerleri ile ilgi görür.
Ulaş Gölü, ilçede yer alan en ünlü mesireliklerinden biridir. Dinlenme ve piknik amacıyla ziyaret edilen mesire alanında sosyal tesis bulunur. Havalar ısınır ısınmaz çevre sakinlerin uğrak yeri haline gelen gölde, olta balıkçılığı yaygındır. İlçenin merkezinde konumlu göl, Sivas’a yaklaşık 38 km mesafededir. İlkbahar ve yaz aylarının gözde yeri, kış mevsiminde buz tutarak muazzam bir manzara yaratır.
Ulaş ilçesinde yer alan doğal güzellik, Tecer Dağı’ndan süzülen sularla bereketlenir. Tecer Dağı’na düzenlenen trekking etkinliklerinin ilk duraklarından biridir. Sığ olan bu göl, kuşlara da yaşam alanı olmuştur. Göç sezonunda etkileyici manzaralara tanıklık eden Tecer Gölü, ilkbahardan yaz bitimine dek ziyaret alır.
Kangal ilçesinin şifa kaynağı, Hamam Deresi Vadisi’nde yer alır. Yeraltından çıkan doğal kaynak suyu yaklaşık 37 derecelik bir sıcaklığa sahiptir. Kaplıca, suyun içinde yaşayan balıklar nedeniyle bu adı almıştır. Bölge sakinleri tarafından Yılanlı Çermik ismiyle de anılır. Sedef hastalığı ve romatizma rahatsızlıklarının tedavisine destek amacıyla tercih edilen kaplıcada, balıklı su kürleri uygulanır. Konaklama tesisleri, restoran ve çay bahçeleriyle ilgi çeken Balıklı Kaplıca, bahar ve kış aylarında birçok şehirden ziyaret alır.
Sivas’ın kuzeyinde yükselen yaklaşık 2500 metre rakımlı Yıldız Dağı, Anadolu’nun kış turizm merkezlerinden biridir. Kent merkezine 58 km uzaklıkta bulunan Yıldız Dağı Kış Sporları Turizm Merkezi, doğa tutkunları ve kayak severleri bir araya getirir. Otel, telesiyej, Buz Park adıyla anılan buz pateni pisti, teleski, farklı rotaları kapsayan kayak pistleri, kafe ve restoranları ile geniş yelpazeli bir spor ve dinlenme seçeneği sunar.
Yıldız Dağı Kayak Merkezi, kış sporlarıyla adını duyurmuş olsa da yaz mevsiminde de birçok etkinliğin düzenlendiği bir turizm noktasıdır. Dağcılık ve tırmanış aktiviteleri, binicilik, yamaç paraşütü, dağ bisikleti, Yıldız Göleti üzerinde su sporları ve kamp alanları ile Yıldız Dağı, doğa aşıklarının mutlaka gelmek isteyeceği bir rotadır.
Şehir merkezine yaklaşık 20 km uzaklıkta, yeşilliklerin içinde doğan yeraltı suyu, 28 derece sıcaklığı nedeniyle bu adı almıştır. Kaplıca suyu, sindirim sistemi ve sinir sistemi rahatsızlıklarının tedavisinde tercih edilir. Etrafı hoş bir mesireliktir. Konaklama yerlerine sahip olan Soğuk Çermik, günübirlik ziyaretler için de uygundur. Şifa kaynağının çevresinde kamp yapmaya müsait alanlar bulunur. Burada, kameriye, kafe, restoran ve alışveriş mekanları da vardır.
Subaşı Hanı, Sivas’ın merkezindeki Mahkeme caddesinde konumludur. 1525 yılında hayatını kaybeden Sivas valisi Sinan Paşa’nın yaptırmış olduğu hanın kitabesi yoktur. 16. yüzyıla ait olduğu düşünülen yapının, açık avlusu ve şadırvanı vardır. Giriş katı sivri kemerlerle süslüdür. İkinci katın sonradan inşa edildiği tahmin edilir. Birkaç kez tamirattan geçerek günümüzde Şıracılar Çarşısı adıyla hala işlevini korur.
Suşehri’ne bağlı Akçaağıl köyünde doğan kaplıca, ilçeden yaklaşık 10 km uzaklıktadır. Sindirim sistemi hastalıkları, böbrek taşı, romatizma ve deri rahatsızlıklarının tedavisine yardımcı olarak önerilir. Çevresinde konaklama tesisi bulunan Akçaağıl Kaplıcası, kışı çetin geçen Suşehri’nin soğuk havalardaki ziyaret noktasıdır.
Şarkışla’nın yeraltı zenginliklerinden biri olan Alaman Çermiği, ilçeye yaklaşık 30 km mesafedeki Alaman köyünde konumludur. Kaplıca suyu, kükürt açısından bir hayli zengindir. Bu nedenle içme olarak kullanılmaz. Banyo kürleri ile deri hastalıkları ve romatizma tedavisi için kullanılır. Akçakışla beldesinde bulunduğu için Akçakışla Çermiği olarak da anılır.
Ortaköy Çermiği, Şarkışla’nın 30 km uzağında yer alır. Şifa kaynağı, yaklaşık 42 derecelik suyu ile pek çok rahatsızlığın giderilmesine yardımcıdır. Kükürtlü olduğu için yalnızca banyo uygulamalarında kullanılmalıdır. Romatizma, sindirim sistemi hastalıkları ve ortopedik rahatsızlıklarda tercih edilir. Burada biri açık, biri kapalı olmak üzere iki ayrı havuz bulunur. Kış boyunca hem ısınmak hem de şifa bulmak için pek çok kişi Ortaköy Çermiği’nde buluşur.
Sıcak Çermik, Yıldızeli ilçesinde yer alır ve Sivas’ın merkezinden yaklaşık 30 km uzaklıktadır. Magnezyum, karbonat, sülfat, sodyum açısından zengin olan şifalı suyun sıcaklığı 46 ile 50 derece arasındadır. Çevresinde konaklama yerleri ve havuzların bulunduğu Sıcak Çermik, pek çok rahatsızlığın tedavisine destek amacıyla kullanılır. Yıldız Dağı Kayak Merkezi’ne yakın olması nedeniyle kış boyunca pek çok kişi tarafından ziyaret edilir.
Yıldızeli’ne yaklaşık 10 km mesafede konumlu Ilıca, bulunduğu köye adını vermiştir. Yaklaşık 35 derecelik sıcaklığa sahip yeraltı suyu, pek çok hastalığa şifa amacı ile banyo kürü olarak kullanılır. Florür açısından zengin olması sebebiyle suyun çok içilmemesi önerilir.
Sivas’ın merkezine bağlı Gültepe Mahallesindeki Farabi caddesinde yer alır. Primemall Sivas, her ihtiyaca yanıt veren mağaza çeşitliliği ile beraber kafe ve restoranlarıyla da ilgi görür. Kapalı otoparkı ve hipermarketi olan AVM, çocuk eğlence merkezi, sinema salonu ve poligonu ile her yaş için uygun bir etkinlik seçeneği sunar.