Boyabat sınırları içinde, Gökova Vadisi’nde kayaların oluşturduğu bir tepe üzerine inşa edilmiştir. Şatoya benzeyen görüntüsü ile birkaç çağa tanıklık etmiştir. Boyabat Kalesi, M.Ö. 6 yüzyılda inşa edilmiş olup sonraki dönemlerde ekleme ve onarıma tabi tutulmuştur. Roma, Bizans ve Osmanlılardan izler taşıyan bu yapı, heybetli bir görüntüye sahiptir. Yaklaşık 3 bin yıl önce yapılmış Çırabozan Tünelleri, kale ve Gazidere çayı arasında bağlantı sağlayan 300 basamaklı bir gizemdir. Çırabozan Tünelleri içerisinde tapınak vb. yapılar da dikkat çeker. Bu gizemli tünel, günümüzde onarılmış olup kale ile beraber muazzam bir bütünlük içerisinde gezilebilir. Kalenin burçlarına ulaşıldığında nerdeyse ilçenin tamamını seyredebilmek mümkün…
Yaklaşık 4000 yıl kadar önce Gaskalılar tarafından inşa edilmiş olan Sinop Kalesi’nin Selçuklular zamanında 1215’te inşa edilen iç kale kısmı Osmanlılar tarafından 1568 senesine dek tersane olarak kullanılmış, sonrasında cezaevine dönüştürülmüştür. Anadolu’nun Alkatraz’ı olarak anılan Tarihi Sinop Cezaevi, pek çok insanın yaşamına tanıklık etmiş devasa bir yapıdır. Yapıya 1939’da çocuk ıslahevi olarak kullanılmak üzere bir bina daha eklenmiş, tarihi yer 1996’ya dek cezaevi olarak kullanılmıştır. Şairlerin dizelerine, yazarların satırlarına konuk olan bu hüzünlü ve yaşlı yapı, günümüzde müze olarak gezilebilir. Yazar Sabahattin Ali’nin koğuşu, müzede en dikkat çeken yerlerdendir. Tarihi Sinop Cezaevi’nde, hapishane, zindan, güneş görmeyen hücreler, deniz ve rutubet kokusunun sardığı koğuşlar, ziyaretçileri etkisi altına alır.
Sinop’un merkezine bağlı olan İnceburun, Türkiye’nin en kuzeyinde yer alan kara parçasıdır. Günbatımının bile bir başka olduğu İnceburun’da 1863’ten kalma bir deniz feneri bulunur. Yaklaşık 12 metre uzunluğundaki kulesi ile yüz yılı aşkın bir süredir gemilere kılavuzluk eden İnceburun Deniz Feneri, Karadeniz’e doğru uzanmış bu eşsiz güzelliği süsler. Kıyıya çarpan Karadeniz’in sesi eşliğinde güneşi selamlamak için deniz feneri mutlaka görülmeli.
M.Ö. 7. yüzyılda inşa edilmiş olan Sinop Kalesi, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı uygarlıklarını ağırlamış, farklı zamanlarda pek çok kez onarımdan geçmiş, çeşitli eklemelerle günümüzdeki halini almıştır. Kenti koruma amacı ile kurulmuş olan bu kale, Sinop limanını kontrol altına tutmak için kilit bir konumda yer alır.
Günümüze kadar büyük ölçüde sağlam kalabilmiş tarihi yapının 25 metre yüksekliğinde, heybetli, iki ana kapısı vardır. Tüm görkemi ile ayakta duran yapının bazı kısımları şimdilerde panoramik manzarası ile çay bahçesi olarak hizmet verir. Selçuklu Dönemi’nde ait İç Kale ise yıllar boyu Sinop Cezaevi olarak kullanılmış, günümüzde ise müze olarak ziyarete açılmıştır.
Salar köyünde keşfedilen kaya mezarlar, M.Ö. 700’lü yılların eseridir. Doğal kaya üzerine oyulmuş üç sütunlu bir giriş, dikdörtgen bir mezar odasına açılır. Salar Köyü Kaya Mezarı’ndaki sütunların üzerinde yer alan üçgen alınlık, zamanla tahrip olmuş bir aslan figürü kabartmasıyla süslenmiştir.
Durağan’ın Terelek Kaya Mezarı’nın karşısında yer alan Ambarkaya Kaya Mezarı, 20 metre yüksekliğindeki bir kaya üzerine oyulmuştur. M.Ö. 7. yüzyılda yapıldığı tahmin edilen mezarın üç sütunu vardır. Sütunların üzerine üçgen alınlık yapılmıştır.
Durağan’ın merkezinde yer alan Durakhan, Selçuklu vezirlerinden Süleyman Pervane tarafından Sinop’ta inşa ettirilmiş yapılardan biridir. 1246 tarihli Durakhan, 13 odalı bir kervansaraydır. İlçeye adını vermiş olan bu yapı, kesme ve moloz taştan yapılmıştır. Selçuklu yapılarına örnek teşkil eden tarihi kervansaray, İsmail Bey Camii’nin yanındadır.
Durağan’ın merkezinden yaklaşık 12 km uzaklıktadır. Terelek Kaya Mezarı, yerden 6 metre kadar yükselmiş kayalıklarda, Ambarkaya Kaya Mezarı’nın karşısında yer alır. M.Ö. 7. yüzyıldan kalma kutsal mekan, üç sütunludur. Kaya mezar, insan ve aslan kabartmaları ile süslenmiştir.
Gerze’nin geleneksel mimari örneklerinden biri olan Yakupağa Konağı, 1911 tarihinde Yakup Ağa tarafından yaptırılmıştır. Tüccar olan Yakup Ağa’nın usta ve kalfaları, keresteler ile beraber Romanya’dan getirdiği söylenir. Dört katlı konağın tavanları kabartmalarla bezenmiş, duvarları Rus ressamlara ait resimlerle donatılmıştır.
Şehir merkezindeki Meydan Kapı Çarşısı’nda konumlanmış Fetih Baba Mescidi, Candaroğulları Dönemi’nde inşa edilmiştir. Kutsal mekanın kuzey duvarı, 1970’lerde yol yapımı nedeniyle yıkılıp yeniden yapılmıştır. Mescidin kıbleye bakan yönünde bir kabir bulunur. Kitabelerin okunamaması nedeniyle bu kabrin Fetih Muhammed Baba isimli bir kişiye ait olduğu tahmin edilir.
Türkiye’nin kuzey uç noktası olan Sinop, 30 Kasım 1853 yılında Rusların baskınına maruz kalmıştır. Deniz Şehitleri Anıtı, bu baskında hayatını kaybetmiş denizciler adına yaptırılmıştır. 1923 tarihinde açılışı yapılan Deniz Şehitleri Anıtı, Sinop Arkeoloji Müzesi’nin bahçesindedir. Şehitler, anıtın olduğu yere defnedilmiştir.
Selçuklulardan kalma Alaaddin Camii, şehir merkezindedir. Sakarya Caddesinde konumlanmış olan tarihi ibadethane, enine doğru genişleyen dikdörtgen planla inşa edilmiştir. Kentin en eski camilerinden biri olarak bilindiği için Ulu Cami adıyla da anılan kutsal mekan, günümüze dek birkaç kez onarılmış olup şu an kullanıma açıktır. Caminin avlusunda Candaroğulları Devri’nden kalma bir türbe vardır.
Şehir merkezinde, Ada Mahallesinde keşfedilmiş olan Balatlar Yapı Topluluğu, Geç Roma Devri’nden kalma kalıntıları içerir. Mezar odaları, mozaik ve heykel parçaları, Balatlar Kilisesi ve Roma hamamı çevresinde arkeolojik kazılar yapılmaktadır.
Merkez ilçede yer alan Cezayirli Ali Paşa Camii, Seyyid Bilal Türbesi’ne bitişiktir. Yapım tarihi bilinmeyen kutsal mekanın 1866’da Cezayirli Ali Paşa tarafından onarılması sonucu bu ismi aldığı söylenir. 1896’da Osmanlı sultanı Abdülhamit zamanında yeniden onarım görmüş olan kutsal mekan, günümüzde halen ibadete açıktır.
Şehir merkezinde yer alan Hacı Ömer Camii, ahşaptan yapılma İsmail Ağa Gümrük Camii’nin yerine 1903’te Hacı Çerkez Ömer Efendi tarafından yaptırılmıştır. Sinop Tersanesi çalışanları için yaptırılmış olan ibadethane, İskele Camii ya da Tersane Camii adlarıyla da bilinir. Kutsal mekanın taştan yapılma tek şerefeli bir minaresi vardır ve halen ibadete açıktır.
Sinop Merkez’de aynı isimli mahallede yer alan Kaleyazısı Camii, 1651’de Mehmet Ağa tarafından inşa ettirilmiştir. Mehmet Ağa Camii olarak da bilinen kutsal mekan, 20. yüzyılın ilk çeyreğinde onarılarak üst kısmı ahşap kaplama ile sağlamlaştırılmıştır. Haziresinde 6 adet mezar bulunur. Kısa boylu taş bir minareye sahip olan kutsal mekan, günümüzde de ibadete açıktır.
Şehir merkezinde, Karakum mevkiinde konumlanmış Paşa Tabyaları, 19. yüzyılda inşa edilmiştir. Liman güvenliğini sağlamak amacıyla yapılmıştır. Tarihi yapının üst bölümünde 11 tane top yuvası, alt bölümünde mahzen, cephanelik ve koğuş bulunur. Paşa Tabyaları, yukarıdan bakıldığında yarım ay şeklindedir.
Selçuklular Dönemi’nden kalma Pervane Medresesi, şehir merkezindedir. 1262 tarihli yapı, süslü ve dikkat çekici bir girişe sahiptir. Revaklarla bezeli iç avluda odalar bulunur. Tarihi yapı 1932 - 1970 tarihleri arasında müze olarak kullanılmıştır. Günümüzde ise Pervane Medresesi El Sanatları Çarşısı adıyla hizmet verir. Medresede, yapıyı inşa ettiren Selçuklu vezirlerinden Muinüddin Süleyman Pervane’nin torunlarına ait bir mezar bulunur.
Ayancık ilçesine bağlı Yalı Mahallesinde yer alan 1885 tarihli kutsal mekan, Arkhangelos Kilisesi olarak da bilinir. Üç nefli olarak dikdörtgen şeklinde tasarlanmış yapının bir tane apsisi vardır. Taştan örülmüş duvarların ardı, bir dönem cezaevi olarak kullanılmıştır. Ayancık Kilisesi, yakın zamanda yenilenmiş olup özgün halinden uzaklaşmıştır.
Ayancık ilçesinde yer alan İstefan Kaya Mezarları, şimdiki adı Çaylıoğlu olan İstefan köyünde keşfedilmiştir. Pontuslara ait olduğu tahmin edilen kaya mezarlar, Paflagonya Dönemi mimarisini yansıtır. Odalara bölünmüş mezarların giriş kısmı liman çalışmaları yapılırken kapanmıştır.
Sulu Kilise, Ayancık ilçesine bağlı eski ismi İstefan olan Çaylıoğlu köyünde yer alır. Büyük bir kısmı toprak altında kalmış olan bu yapı, moloz taştan inşa edilmiş, günümüze kalıntı halinde gelebilmiştir. Kilisenin inşa zamanı bilinmemekle beraber çevresinde başka yapılara ait mimari unsurlara da rastlanmıştır.
Boyabat’a bağlı Paşalıoğlu köyü, ilçe merkezine yaklaşık 41 km uzaklıktadır. Dağ yamacına kurulmuş bu köy, Soğukgöl yakınlarında bulunan kaya tünelleri ile ilgi çeker. Birbirine paralel olarak inşa edilmiş iki tünel, yaklaşık 18 metre yüksekliğe sahip kaya bloğunun içindedir. Günümüze kadar gelebilmiş gizemli yapıların hangi yıllara ait olduğu belli değildir.
İlçeye özgü tarihi evler, Geç Osmanlı Dönemi’ne aittir. İki ya da üç katlı olarak tasarlanmış Boyabat Evleri, kerpiç ve taştan yapılmış, ahşap, uzun pencerelerle aydınlatılmıştır. Bu evler, o yılların geniş aile yapısına cevap verecek şekilde çok odalı ve büyük sofalı olarak planlanmıştır. Boyabat Belediyesi Konuk Evi, dönem yapılarını temsil eden bakımlı evlerden biridir.
Geç Roma Dönemi’nden kalma Yeşilköy Su Sarnıcı, Boyabat’a bağlı Yeşilköy’ün Teslim mevkiinde yer alır. Ormanlık bir alanda içinde konumlu olan tarihi sarnıç, yuvarlak kemerli bir girişe sahiptir. Sarnıcın içi kaçak kazılar sebebiyle tahrip edilmiş olsa da tonozlu girişi varlığını halen korur.
Çukurhan Kalesi, Boyabat’ın yaklaşık 35 km uzağında, aynı adlı köyde yer alır. Yüksek ve büyük bir kaya bloğu üzerine kurulmuş olan kalenin Roma Dönemi’ne ait olduğu tahmin edilir. Kaya üzerine oyulmuş yaklaşık 250 adet taş basamak, kalenin en dikkat çeken özelliğidir. Günümüze, bu basamakların büyük bir kısmı, sur kalıntıları ve dehlizleri ulaşabilmiştir.
Sinoplu şair ve yazar, Ahmet Muhip Dıranas, 1909 senesinde Erfelek’in Salı köyünde doğmuştur. Salı köyü mevkiinde, ormanlık bir alanda bulunan Dıranas’a ait tarihi ev, günümüzde anma günleri düzenlendiği, Erfelek’in sivil mimari örneklerinden biridir. Taş temel üzerine ahşaptan yapılmış olan Ahmet Muhip Dıranas Evi, çivi kullanılmadan inşa edilmiştir. Bugüne kadar ayakta kalabilmiş olan yapı, koruma altına alınmıştır.
Dr. Rıza Nur İl Halk Kütüphanesi, kent merkezine bağlı Yeni Mahallesinde, deniz kıyısında yer alır. 1902 tarihli üç katlı bir binada hizmet veren kütüphane, 1924 senesinde Dr. Rıza Nur tarafından kurulmuştur. İç mekanın tamamı ahşap olan bu yapı, muazzam deniz manzarası ile kitap okumayı ve araştırmayı sevenleri kendine aşık eder.
Boyabat sınırları içinde, Gökova Vadisi’nde kayaların oluşturduğu bir tepe üzerine inşa edilmiştir. Şatoya benzeyen görüntüsü ile birkaç çağa tanıklık etmiştir. Boyabat Kalesi, M.Ö. 6 yüzyılda inşa edilmiş olup sonraki dönemlerde ekleme ve onarıma tabi tutulmuştur. Roma, Bizans ve Osmanlılardan izler taşıyan bu yapı, heybetli bir görüntüye sahiptir. Yaklaşık 3 bin yıl önce yapılmış Çırabozan Tünelleri, kale ve Gazidere çayı arasında bağlantı sağlayan 300 basamaklı bir gizemdir. Çırabozan Tünelleri içerisinde tapınak vb. yapılar da dikkat çeker. Bu gizemli tünel, günümüzde onarılmış olup kale ile beraber muazzam bir bütünlük içerisinde gezilebilir. Kalenin burçlarına ulaşıldığında nerdeyse ilçenin tamamını seyredebilmek mümkün…
Erfelek’in Tatlıca köyünde yer alan Tatlıca Şelaleleri Tabiat Parkı, Sinop’un doğal zenginliklerinden biridir. Dar bir vadide 2 km boyunca yan yana akan 28 adet şelale bulunur. Şelalelerin çevresinde kayın ağaçlarında oluşmuş bir orman vardır. Trekking için muazzam bir parkur olan tabiat parkında şelalelerin bir araya geldiği Karasu Deresi, hoş bir görüntüye sahiptir.
Merkez ilçe sınırları içinde, İnceburun’un uzantısında konumlanmış Hamsilos Tabiat Parkı, Akliman mevkiindedir. Karadeniz’in yemyeşil görüntüsünden bir kesit olan tabiat parkında, fosil, mezar ve keramik kalıntıları da bulunur. Amazon kadınlarının tarafından kullanıldığı düşünülen Kadınlar Hamamı kalıntıları, denizcilere ait tarihi mezarlar oldukça dikkat çeker. Fiyort benzeri oluşumları ile muazzam bir manzara sunan Hamsilos Tabiat Parkı, doğaya kaçış için ideal bir seçimdir.
Yaklaşık 4000 yıl kadar önce Gaskalılar tarafından inşa edilmiş olan Sinop Kalesi’nin Selçuklular zamanında 1215’te inşa edilen iç kale kısmı Osmanlılar tarafından 1568 senesine dek tersane olarak kullanılmış, sonrasında cezaevine dönüştürülmüştür. Anadolu’nun Alkatraz’ı olarak anılan Tarihi Sinop Cezaevi, pek çok insanın yaşamına tanıklık etmiş devasa bir yapıdır. Yapıya 1939’da çocuk ıslahevi olarak kullanılmak üzere bir bina daha eklenmiş, tarihi yer 1996’ya dek cezaevi olarak kullanılmıştır. Şairlerin dizelerine, yazarların satırlarına konuk olan bu hüzünlü ve yaşlı yapı, günümüzde müze olarak gezilebilir. Yazar Sabahattin Ali’nin koğuşu, müzede en dikkat çeken yerlerdendir. Tarihi Sinop Cezaevi’nde, hapishane, zindan, güneş görmeyen hücreler, deniz ve rutubet kokusunun sardığı koğuşlar, ziyaretçileri etkisi altına alır.
Sinop’un merkezine bağlı olan İnceburun, Türkiye’nin en kuzeyinde yer alan kara parçasıdır. Günbatımının bile bir başka olduğu İnceburun’da 1863’ten kalma bir deniz feneri bulunur. Yaklaşık 12 metre uzunluğundaki kulesi ile yüz yılı aşkın bir süredir gemilere kılavuzluk eden İnceburun Deniz Feneri, Karadeniz’e doğru uzanmış bu eşsiz güzelliği süsler. Kıyıya çarpan Karadeniz’in sesi eşliğinde güneşi selamlamak için deniz feneri mutlaka görülmeli.
M.Ö. 7. yüzyılda inşa edilmiş olan Sinop Kalesi, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı uygarlıklarını ağırlamış, farklı zamanlarda pek çok kez onarımdan geçmiş, çeşitli eklemelerle günümüzdeki halini almıştır. Kenti koruma amacı ile kurulmuş olan bu kale, Sinop limanını kontrol altına tutmak için kilit bir konumda yer alır.
Günümüze kadar büyük ölçüde sağlam kalabilmiş tarihi yapının 25 metre yüksekliğinde, heybetli, iki ana kapısı vardır. Tüm görkemi ile ayakta duran yapının bazı kısımları şimdilerde panoramik manzarası ile çay bahçesi olarak hizmet verir. Selçuklu Dönemi’nde ait İç Kale ise yıllar boyu Sinop Cezaevi olarak kullanılmış, günümüzde ise müze olarak ziyarete açılmıştır.
Sinop kent merkezinden yaklaşık 10 km uzaklıkta bir koy olan Akliman, Türkiye’nin kuzey ucu olan İnceburun Feneri’ne 9 km mesafede yer alır. Akliman, açıklarında iki ada bulunur. Kuzeyde konumlu ada, bir köprü ile karaya bağlanmıştır. Dalgaları sakinleştiren bu köprü, Akliman Feneri’nin bulunduğu ada için bir geçittir. Sakin denizi ve tertemiz kumsalı ile ünlü olan Akliman, kıyıya demirlenmiş balıkçı tekneleri, muazzam manzarası, park ve piknik yerleri ile her daim ziyaret edilen sembol noktalardan biridir.
Şahin Tepesi, Sinop’un merkezinde konumlu bir seyir köşesidir. Kenti geniş bir açı ile seyretmek isteyenlerin mutlaka uğraması gereken bu tepe, geçmişte de gözetleme alanı olarak kullanılmıştır. Her daim serin olan seyir terası, gece başka, gündüz başka güzeldir. Mütevazı bir çay bahçesine sahip olan Şahin Tepesi, sıcak bir çay eşliğinde Sinop’u seyre dalmak isteyenleri ağırlar.
İnaltı Mağarası, aynı adlı köyde, Ayancık ilçesinde keşfedilmiştir. Damlataşlarıyla süslenmiş olan mağaranın çevresinde yemyeşil bir alan ve İnaltı Kanyonu bulunur. Mağaranın uzunluğu 700 metreye yakındır ve yalnızca bir kısmı görülebilir.
Salar köyünde keşfedilen kaya mezarlar, M.Ö. 700’lü yılların eseridir. Doğal kaya üzerine oyulmuş üç sütunlu bir giriş, dikdörtgen bir mezar odasına açılır. Salar Köyü Kaya Mezarı’ndaki sütunların üzerinde yer alan üçgen alınlık, zamanla tahrip olmuş bir aslan figürü kabartmasıyla süslenmiştir.
Durağan’da bir tabiat harikası olan Buzluk Yaylası’nda yer alır. Genişçe bir girişi olan Buzluk Mağarası, dikey ilerleyen dar bir yola sahiptir. İç kısımdaki hava akımı nedeniyle mağarada yaz boyunca buz kütleleri görülür. Kışları ise mağara oldukça sıcaktır. Buzdolabının olmadığı yıllarda buradan çıkarılan buz kütlelerinin çevre sakinleri tarafından soğutma amacı ile kullanıldığı söylenir.
Buzluk Yaylası, Durağan ilçesindeki mesireliklerden biridir. Denizden 1150 metre yüksekte yer alan yayla, yeşilin her tonunu bir arada barındırır. Bol oksijenli havası, buz gibi su kaynağı, Buzluk Mağarası ile tam bir doğa harikasıdır. Tabiat aşıklarının mutlaka görmek isteyeceği Buzluk Yaylası, ilçe merkezinden 15 km uzaklıktadır.
Selçuklulara ait Çeçe Sultan Türbesi, Gerze ilçesinin Yenikent beldesindedir. Kesme taştan örülmüş duvarların ardında 8 adet sanduka bulunur. Türbede, asıl ismi Seyit Muhammed olan Hz. Muhammed’in torunlarından Çeçe Sultan ve ailesinin kabirleri vardır.
Gerze’nin geleneksel mimari örneklerinden biri olan Yakupağa Konağı, 1911 tarihinde Yakup Ağa tarafından yaptırılmıştır. Tüccar olan Yakup Ağa’nın usta ve kalfaları, keresteler ile beraber Romanya’dan getirdiği söylenir. Dört katlı konağın tavanları kabartmalarla bezenmiş, duvarları Rus ressamlara ait resimlerle donatılmıştır.
Şehir merkezindeki Meydan Kapı Çarşısı’nda konumlanmış Fetih Baba Mescidi, Candaroğulları Dönemi’nde inşa edilmiştir. Kutsal mekanın kuzey duvarı, 1970’lerde yol yapımı nedeniyle yıkılıp yeniden yapılmıştır. Mescidin kıbleye bakan yönünde bir kabir bulunur. Kitabelerin okunamaması nedeniyle bu kabrin Fetih Muhammed Baba isimli bir kişiye ait olduğu tahmin edilir.
Sinop’un merkez ilçesindeki müze, 18. yüzyıl yapımı tarihi bir konakta hizmet verir. Ahşap ve moloz taştan yapılma tarihi eser niteliğindeki üç katlı konağın içinde zamanda yolculuk yapabilmek mümkün… Müze, kentin geleneksel yaşamını anlatan odalar, kıyafet, halı vb. eşyalarla ziyaretçilerini geçmişe taşır. Mutfak eşyalarından savaş malzemelerine kadar pek çok obje Sinop Etnografya Müzesi’nde görülebilir.
Türkiye’nin kuzey uç noktası olan Sinop, 30 Kasım 1853 yılında Rusların baskınına maruz kalmıştır. Deniz Şehitleri Anıtı, bu baskında hayatını kaybetmiş denizciler adına yaptırılmıştır. 1923 tarihinde açılışı yapılan Deniz Şehitleri Anıtı, Sinop Arkeoloji Müzesi’nin bahçesindedir. Şehitler, anıtın olduğu yere defnedilmiştir.
Selçuklulardan kalma Alaaddin Camii, şehir merkezindedir. Sakarya Caddesinde konumlanmış olan tarihi ibadethane, enine doğru genişleyen dikdörtgen planla inşa edilmiştir. Kentin en eski camilerinden biri olarak bilindiği için Ulu Cami adıyla da anılan kutsal mekan, günümüze dek birkaç kez onarılmış olup şu an kullanıma açıktır. Caminin avlusunda Candaroğulları Devri’nden kalma bir türbe vardır.
Sinop Arkeoloji Müzesi, 1941 yılından bu yana bölge tarihine ışık tutar. Kent merkezindeki Kefevi Mahallesinde konumlanmış olan müzede, ağırlıklı olarak Hitit, Roma, Bizans buluntuları sergilenir. Müze bahçesinde Deniz Şehitleri Anıtı ve Helenistik Dönem’den kalma Serapis Mabedi’nin kalıntısı görülebilir.
Merkez ilçede yer alan Cezayirli Ali Paşa Camii, Seyyid Bilal Türbesi’ne bitişiktir. Yapım tarihi bilinmeyen kutsal mekanın 1866’da Cezayirli Ali Paşa tarafından onarılması sonucu bu ismi aldığı söylenir. 1896’da Osmanlı sultanı Abdülhamit zamanında yeniden onarım görmüş olan kutsal mekan, günümüzde halen ibadete açıktır.
Hatunlar Türbesi, kent merkezindeki Cezayirli Ali Paşa Camii’nin yanındadır. Tek kubbeye sahip olan mekanın inşa kitabesi bulunmaz. Candaroğulları Beyliği zamanında yaptırıldığı tahmin edilen Hatunlar Türbesi’nde iki sanduka bulunur. Sandukalardan birinin Celaleddin Beyazıd’ın oğlu İskender’in kızı Ture Hatun ve diğerinin ise annesine ait olduğu düşünülür.
Şehir merkezinde yer alan Hacı Ömer Camii, ahşaptan yapılma İsmail Ağa Gümrük Camii’nin yerine 1903’te Hacı Çerkez Ömer Efendi tarafından yaptırılmıştır. Sinop Tersanesi çalışanları için yaptırılmış olan ibadethane, İskele Camii ya da Tersane Camii adlarıyla da bilinir. Kutsal mekanın taştan yapılma tek şerefeli bir minaresi vardır ve halen ibadete açıktır.
İsfendiyaroğulları Türbesi, şehir merkezindeki Alaaddin Camii’nin avlusundadır. Candaroğullarına mensup Beyazıt’ın oğlu İsfendiyar, onun oğlu İbrahim ve aynı aileye mensup toplam sekiz kişinin kabri bu türbede bulunur. Tek kubbesi olan türbede özenli taş işçiliği örnekleri dikkat çeker.
Sinop Merkez’de aynı isimli mahallede yer alan Kaleyazısı Camii, 1651’de Mehmet Ağa tarafından inşa ettirilmiştir. Mehmet Ağa Camii olarak da bilinen kutsal mekan, 20. yüzyılın ilk çeyreğinde onarılarak üst kısmı ahşap kaplama ile sağlamlaştırılmıştır. Haziresinde 6 adet mezar bulunur. Kısa boylu taş bir minareye sahip olan kutsal mekan, günümüzde de ibadete açıktır.
Şehir merkezinde, Karakum mevkiinde konumlanmış Paşa Tabyaları, 19. yüzyılda inşa edilmiştir. Liman güvenliğini sağlamak amacıyla yapılmıştır. Tarihi yapının üst bölümünde 11 tane top yuvası, alt bölümünde mahzen, cephanelik ve koğuş bulunur. Paşa Tabyaları, yukarıdan bakıldığında yarım ay şeklindedir.
Selçuklular Dönemi’nden kalma Pervane Medresesi, şehir merkezindedir. 1262 tarihli yapı, süslü ve dikkat çekici bir girişe sahiptir. Revaklarla bezeli iç avluda odalar bulunur. Tarihi yapı 1932 - 1970 tarihleri arasında müze olarak kullanılmıştır. Günümüzde ise Pervane Medresesi El Sanatları Çarşısı adıyla hizmet verir. Medresede, yapıyı inşa ettiren Selçuklu vezirlerinden Muinüddin Süleyman Pervane’nin torunlarına ait bir mezar bulunur.
Sinop Merkez’de Candaroğulları Devri’nden kalma eserlerden biridir Saray Mescidi. 1375 tarihli kutsal mekan, kesme taştan yapılmış, üzeri mütevazı bir kubbe ile örtülmüştür. Saray Camii olarak anılan yapının haziresinde bir mezar bulunur. Kitabesi olmayan mezarın kime ait olduğu bilinmezken ibadethane halen hizmete açıktır.
Şehir merkezindeki Sarıkum köyü mevkiinde yer alan Sarıkum Tabiatı Koruma Alanı, denize kıyısı olan bir vadi üzerinde zengin bir bitki örtüsü ve fauna çeşitliğine sahiptir. Sinop Yarımadası’nın kuş cenneti sayılan bu alanda, Sarıkum Gölü sulak alan özelliği taşır. Lagün niteliğindeki gölde iki yüzden fazla kuş türü, tabiat koruma alanında ise beş yüzden fazla canlı türü varlık gösterir. Endemik türlere de ev sahipliği yapan Sarıkum Tabiatı Koruma Alanı, kıyı kumulları, ormanlık alan ve kayaçları ile tabiatın armağanlarından biridir.
Kent merkezindeki Seyyid Bilal Türbesi, Cezayirli Ali Paşa Camii’nin yanındadır. Girişi caminin içinde olan türbede Seyyid İbrahim Bilal, Tekfur ve Emir Tayboğa’nın sandukaları bulunur. Sinop’a gelenlerin ilk duraklarından biri olan kutsal mekan 1280 tarihinde Emir Beklemiş tarafından yaptırılmıştır.
Sultan Hatun Türbesi, 1395 senesinde inşa edilmiştir. Sinop Arkeoloji Müzesi’nin bahçesinde yer alan kutsal mekana Aynalı Kadın Türbesi de denir. Sultan Hatun, Candaroğulları beylerinden Süleyman Paşa’nın eşi ve Osmanlı padişahı Orhan Bey’in torunudur. Kare şeklinde tasarlanmış tarihi yapı, kesme taştan yapılmış olup üç sandukaya sahiptir. Sandukalardan biri Sultan Hatun’a aittir, diğerlerinde ise kitabe bulunmamaktadır.
Ayancık ilçesinin doğal köşelerinden biridir Çangal. Çangal Dağı üzerinde, Ayancık Orman İşletmesi’ne ait lojmanların yer aldığı bu alan, zengin bir ormanlıktır. Pek çoğu köknar ağacından oluşan orman örtüsü, doğal su kaynakları, kamp ve piknik alanları ile tabiat aşıkları için muazzam bir ziyaret noktasıdır. Halen bakir olan doğasında, seyirlik manzarası ve bol oksijenli havası ile ziyaretçileri kendine hayran bırakan Çangal, pek çok hayvanın da yaşam alanıdır.
Karadeniz’in en güzel plajlarına ev sahipliği yapan Ayancık Sahili, çay bahçesi, lokanta, park, yürüyüş yolu, kamp ve piknik alanları ile her daim ziyaret edilir. Ayancık Çayı’nın Karadeniz’e karıştığı nokta, etkileyici manzarasıyla hayranlık uyandırır. Harzana, Çamurca ve Kleopatra Plajları, yaz boyu çevre sakinlerini ağırlar. Deniz kıyısında kamp kurmaya elverişli olan bu plajlarda gün batımını seyretmek huzur vericidir.
Ayancık’ın merkezindeki Yalı Mahallesinde yer alan cami, 1908 senesinde inşa edilmiştir. Ayancık Çarşı Camii adıyla da bilinir. Kemerli ve daire şeklindeki pencerelerle aydınlatılan kutsal mekan, tek şerefeli, taş bir minareye sahiptir. Avlusu olmayan Yalı Camii, yakın zamanda onarılmıştır ve günümüzde de ibadete açıktır.
Boyabat ilçesinin yüksek noktalarından biri olan Kırkkızlar Kayası, Boyabat Kalesi’nin karşısındadır. İlçeyi yüksekten seyretmek isteyenlerin buluşma yeri, aynı zamanda serbest atlayış etkinliklerine ev sahipliği yapar. Sinop Havacılık Kulübü tarafından organize edilen havacılık sporları faaliyetleri için Kırkkızlar Kayası, yaklaşık 135 metrelik platformuyla büyük ilgi görür.
Boyabat’a bağlı Salar köyünün merkezinde konumlu tarihi cami, 1876 senesinde inşa edilmiştir. Osmanlı Dönemi camisi, moloz taştan yapılmış, kenarları kesme taş ile süslenmiştir. Pencerelerinin bazıları taitan yapılmış yuvarlak kemerlerle çevrelenmiştir. Kiremit çatılı, tek minareli kutsal mekan, yakın tarihte yenilenmiştir.
Çukurhan Kalesi, Boyabat’ın yaklaşık 35 km uzağında, aynı adlı köyde yer alır. Yüksek ve büyük bir kaya bloğu üzerine kurulmuş olan kalenin Roma Dönemi’ne ait olduğu tahmin edilir. Kaya üzerine oyulmuş yaklaşık 250 adet taş basamak, kalenin en dikkat çeken özelliğidir. Günümüze, bu basamakların büyük bir kısmı, sur kalıntıları ve dehlizleri ulaşabilmiştir.
İsmail Bey Cami, Durağan ilçesinin merkezinde Belediye Meydanı’nda konumludur. Özenli bir süsleme ile bezenmiş mihrap ve minberiyle dikkat çeken ibadethane, sekizgen olarak tasarlanmış, iki şerefeli, taş bir minareye sahiptir. Tarihi cami, günümüzde yenilenmiş olarak hala ibadete açıktır.
Erfelek ilçesinin Şerefiye köyünde konumlu tarihi camii, ahşaptan inşa edilmiş, kırma çatı ile örtülmüştür. Kitabesi zarar gördüğü için caminin ne zaman yapıldığı bilinmez. İç mekanda yer yer ahşap süsleme örneklerine sahip olan kutsal mekan, bakımsız bir halde olsa da günümüze kadar gelebilmeyi başarmıştır.
Yelkentepe, Gerze ilçesinin Hacıselli köyünde konumludur. Yaklaşık 400 metre yüksekliğe sahip bu tepe, Karadeniz Bölgesi’nin yamaç paraşütü etkinliklerinde buluşma yeridir. Karadeniz’in yemyeşil ormanları ve masmavi denizini aynı manzara içinde bir araya getiren Yelkentepe’de paraşütçüler 12 km’lik uçuş bandı ile uzun bir süre Sinop semalarında süzülebilir.
Saklıköy Şelaleleri, Gerze’nin 30 km uzağındaki Sorkun köyünde, Asar Tepe’nin eteğinde yer alır. Çiçeklerin, ağaçların sarmaladığı bir alanda pırıl pırıl akan şelaleler, görenleri kendine hayran bırakır. Orkideden çan çiçeğine kadar en zarif çiçeklerle bezeli şelale zengin bitki örtüsüyle ülkemizdeki kelebek türlerinin çoğuna ev sahipliği yapar. Tabiatın güzellikleri eşliğinde doğa yürüyüşü yapmak isteyenler için Saklıköy Şelaleleri ideal bir rotadır. Doğanın büyüsüne kapılmak isteyenler, özellikle ilkbahar aylarında burayı ziyaret etmeli.
Gerze Sahili, ilçenin en sık ziyaret edilen noktalarından biridir. Her mevsim başka bir güzelliğe bürünen kıyı şeridinde, yürüyüş yolu, park, kafe, restoran ve yaz boyu ilgi gören bir plaj bulunur. Huzur verici manzaraya karşı dinlenmek isteyenlerin gözde yeri, temiz havası ile Gerze’nin vazgeçilmez duraklarındandır.
Sinoplu şair ve yazar, Ahmet Muhip Dıranas, 1909 senesinde Erfelek’in Salı köyünde doğmuştur. Salı köyü mevkiinde, ormanlık bir alanda bulunan Dıranas’a ait tarihi ev, günümüzde anma günleri düzenlendiği, Erfelek’in sivil mimari örneklerinden biridir. Taş temel üzerine ahşaptan yapılmış olan Ahmet Muhip Dıranas Evi, çivi kullanılmadan inşa edilmiştir. Bugüne kadar ayakta kalabilmiş olan yapı, koruma altına alınmıştır.
Dr. Rıza Nur İl Halk Kütüphanesi, kent merkezine bağlı Yeni Mahallesinde, deniz kıyısında yer alır. 1902 tarihli üç katlı bir binada hizmet veren kütüphane, 1924 senesinde Dr. Rıza Nur tarafından kurulmuştur. İç mekanın tamamı ahşap olan bu yapı, muazzam deniz manzarası ile kitap okumayı ve araştırmayı sevenleri kendine aşık eder.
Kırçal köyü, Dikmen ilçesine bağlıdır. 1789 yılına ait tarihi cami, moloz taştan örülmüş duvarlarının üzerinde kiremit kaplı bir çatı taşır. Ahşap minberi ile dikkat çeken kutsal mekanın mihrabı tonozlu olarak tasarlanmış, nişle süslenmiştir. Hala ibadete açık olan Kırçal Köyü Camii’nin yanında haziresi bulunur.
Cami-i Kebir Camii, Saraydüzü ilçesinin Merkez Mahallesinde konumludur. Tarihi cami, taştan inşa edilmiştir. Tuğladan örülmüş minaresi, iki şerefelidir. Kırma çatı ile örtülü kutsal mekan, birkaç kez elden geçirilmiştir ve günümüzde de ibadete açıktır.
Ayancık ilçesini süsleyen Akgöl, deniz seviyesinden yaklaşık 1200 metre yükseklikte saklı kalmış güzelliklerden biridir. Köknar ağaçlarından oluşan orman örtüsü, Karadeniz topraklarını sulayan iki çay bir araya gelerek Akgöl’ü oluşturmuştur. Yemyeşil bir bitki örtüsüyle çevrili Akgöl, aynı adlı yaylada piknik ve dinlenme yerleriyle doğaseverleri karşılarılar. Göl yakınlarında alabalık tesisleri bulunur.
Erfelek’in Tatlıca köyünde yer alan Tatlıca Şelaleleri Tabiat Parkı, Sinop’un doğal zenginliklerinden biridir. Dar bir vadide 2 km boyunca yan yana akan 28 adet şelale bulunur. Şelalelerin çevresinde kayın ağaçlarında oluşmuş bir orman vardır. Trekking için muazzam bir parkur olan tabiat parkında şelalelerin bir araya geldiği Karasu Deresi, hoş bir görüntüye sahiptir.
Merkez ilçe sınırları içinde, İnceburun’un uzantısında konumlanmış Hamsilos Tabiat Parkı, Akliman mevkiindedir. Karadeniz’in yemyeşil görüntüsünden bir kesit olan tabiat parkında, fosil, mezar ve keramik kalıntıları da bulunur. Amazon kadınlarının tarafından kullanıldığı düşünülen Kadınlar Hamamı kalıntıları, denizcilere ait tarihi mezarlar oldukça dikkat çeker. Fiyort benzeri oluşumları ile muazzam bir manzara sunan Hamsilos Tabiat Parkı, doğaya kaçış için ideal bir seçimdir.
Sinop kent merkezinden yaklaşık 10 km uzaklıkta bir koy olan Akliman, Türkiye’nin kuzey ucu olan İnceburun Feneri’ne 9 km mesafede yer alır. Akliman, açıklarında iki ada bulunur. Kuzeyde konumlu ada, bir köprü ile karaya bağlanmıştır. Dalgaları sakinleştiren bu köprü, Akliman Feneri’nin bulunduğu ada için bir geçittir. Sakin denizi ve tertemiz kumsalı ile ünlü olan Akliman, kıyıya demirlenmiş balıkçı tekneleri, muazzam manzarası, park ve piknik yerleri ile her daim ziyaret edilen sembol noktalardan biridir.
Şahin Tepesi, Sinop’un merkezinde konumlu bir seyir köşesidir. Kenti geniş bir açı ile seyretmek isteyenlerin mutlaka uğraması gereken bu tepe, geçmişte de gözetleme alanı olarak kullanılmıştır. Her daim serin olan seyir terası, gece başka, gündüz başka güzeldir. Mütevazı bir çay bahçesine sahip olan Şahin Tepesi, sıcak bir çay eşliğinde Sinop’u seyre dalmak isteyenleri ağırlar.
İnaltı Mağarası, aynı adlı köyde, Ayancık ilçesinde keşfedilmiştir. Damlataşlarıyla süslenmiş olan mağaranın çevresinde yemyeşil bir alan ve İnaltı Kanyonu bulunur. Mağaranın uzunluğu 700 metreye yakındır ve yalnızca bir kısmı görülebilir.
Boyabat’ın Kurusaray köyü civarında yan yana üç vadide oluşmuş Bazalt Kayalıkları, tabiatın mirasları arasındadır. Boyu 40 metreyi bulan çokgen şeklinde taşların blok şeklinde oluşturduğu prizmalar, volkanik olaylar sonucu tahminen 5 milyon yıl kadar önce meydana gelmiştir. Yukarıdan bakıldığında bal peteğini andıran doğa harikası, 1996’da 1. Derece Doğal Sit Alanı ilan edilmiştir. Bazalt Kayalıkları Tabiat Anıtı olarak da anılan oluşumun bahar ayların çevresi yemyeşilken ziyaret edilmesi önerilir.
Durağan’ın Cevizlibağ köyünde keşfedilmiş Ağcaçal Mağarası, doğanın oluşturduğu mağaralardan biridir. Kireç taşının yarattığı sarkıt ve dikitlerle süslü olan mağara, doğaseverlerin ilgisini çeker.
Durağan’da bir tabiat harikası olan Buzluk Yaylası’nda yer alır. Genişçe bir girişi olan Buzluk Mağarası, dikey ilerleyen dar bir yola sahiptir. İç kısımdaki hava akımı nedeniyle mağarada yaz boyunca buz kütleleri görülür. Kışları ise mağara oldukça sıcaktır. Buzdolabının olmadığı yıllarda buradan çıkarılan buz kütlelerinin çevre sakinleri tarafından soğutma amacı ile kullanıldığı söylenir.
Buzluk Yaylası, Durağan ilçesindeki mesireliklerden biridir. Denizden 1150 metre yüksekte yer alan yayla, yeşilin her tonunu bir arada barındırır. Bol oksijenli havası, buz gibi su kaynağı, Buzluk Mağarası ile tam bir doğa harikasıdır. Tabiat aşıklarının mutlaka görmek isteyeceği Buzluk Yaylası, ilçe merkezinden 15 km uzaklıktadır.
Şehir merkezindeki Sarıkum köyü mevkiinde yer alan Sarıkum Tabiatı Koruma Alanı, denize kıyısı olan bir vadi üzerinde zengin bir bitki örtüsü ve fauna çeşitliğine sahiptir. Sinop Yarımadası’nın kuş cenneti sayılan bu alanda, Sarıkum Gölü sulak alan özelliği taşır. Lagün niteliğindeki gölde iki yüzden fazla kuş türü, tabiat koruma alanında ise beş yüzden fazla canlı türü varlık gösterir. Endemik türlere de ev sahipliği yapan Sarıkum Tabiatı Koruma Alanı, kıyı kumulları, ormanlık alan ve kayaçları ile tabiatın armağanlarından biridir.
Ayancık ilçesinin doğal köşelerinden biridir Çangal. Çangal Dağı üzerinde, Ayancık Orman İşletmesi’ne ait lojmanların yer aldığı bu alan, zengin bir ormanlıktır. Pek çoğu köknar ağacından oluşan orman örtüsü, doğal su kaynakları, kamp ve piknik alanları ile tabiat aşıkları için muazzam bir ziyaret noktasıdır. Halen bakir olan doğasında, seyirlik manzarası ve bol oksijenli havası ile ziyaretçileri kendine hayran bırakan Çangal, pek çok hayvanın da yaşam alanıdır.
Karadeniz’in en güzel plajlarına ev sahipliği yapan Ayancık Sahili, çay bahçesi, lokanta, park, yürüyüş yolu, kamp ve piknik alanları ile her daim ziyaret edilir. Ayancık Çayı’nın Karadeniz’e karıştığı nokta, etkileyici manzarasıyla hayranlık uyandırır. Harzana, Çamurca ve Kleopatra Plajları, yaz boyu çevre sakinlerini ağırlar. Deniz kıyısında kamp kurmaya elverişli olan bu plajlarda gün batımını seyretmek huzur vericidir.
Boyabat ilçesinin yüksek noktalarından biri olan Kırkkızlar Kayası, Boyabat Kalesi’nin karşısındadır. İlçeyi yüksekten seyretmek isteyenlerin buluşma yeri, aynı zamanda serbest atlayış etkinliklerine ev sahipliği yapar. Sinop Havacılık Kulübü tarafından organize edilen havacılık sporları faaliyetleri için Kırkkızlar Kayası, yaklaşık 135 metrelik platformuyla büyük ilgi görür.
Yelkentepe, Gerze ilçesinin Hacıselli köyünde konumludur. Yaklaşık 400 metre yüksekliğe sahip bu tepe, Karadeniz Bölgesi’nin yamaç paraşütü etkinliklerinde buluşma yeridir. Karadeniz’in yemyeşil ormanları ve masmavi denizini aynı manzara içinde bir araya getiren Yelkentepe’de paraşütçüler 12 km’lik uçuş bandı ile uzun bir süre Sinop semalarında süzülebilir.
Saklıköy Şelaleleri, Gerze’nin 30 km uzağındaki Sorkun köyünde, Asar Tepe’nin eteğinde yer alır. Çiçeklerin, ağaçların sarmaladığı bir alanda pırıl pırıl akan şelaleler, görenleri kendine hayran bırakır. Orkideden çan çiçeğine kadar en zarif çiçeklerle bezeli şelale zengin bitki örtüsüyle ülkemizdeki kelebek türlerinin çoğuna ev sahipliği yapar. Tabiatın güzellikleri eşliğinde doğa yürüyüşü yapmak isteyenler için Saklıköy Şelaleleri ideal bir rotadır. Doğanın büyüsüne kapılmak isteyenler, özellikle ilkbahar aylarında burayı ziyaret etmeli.
Topalçam Tabiat Parkı, Boyabat ilçesine yaklaşık 2 km uzaklıkta yer alır. Çoğu çam ağacından oluşan ormanlık yapısı, tabiat tutkunlarını buraya davet eder. Doğa yürüyüşü için ideal bir parkur olan tabiat parkında ahşap piknik masası, çocuk parkı ve kafe bulunur. Topalçam mevkii, kalabalık etkinlikler ve kamp için uygundur.
Çatak Şelaleleri ve Kanyonu, Türkeli ilçesinin 25 km uzağındaki Çatak köyündedir. Muazzam güzelliği ile görenleri kendine hayran bırakan 39 adet takım şelalesi ve tüm güzelliği ile yeryüzüne serilmiş kanyon, tabiat parkının en dikkat çeken noktalardır. Trekking ve çadırlı kamp için uygun olan bu alan, özellikle günübirlik piknik aktiviteleri için tercih edilir.
Denizden yaklaşık 800 metre yüksekte konumlu Kurugöl Yaylası, Türkeli ilçesinin 12 km uzağındaki Hacı köyünde yer alır. El değmemiş doğası ile görenleri kendine hayran bırakacak nitelikteki bu yayla, yaz boyunca şenliklere sahne olur. Yolun bir kısmı toprak olduğu kış aylarında ulaşım güçlüğü yaşansa da ilkbahar ve yaz boyunca pek çok kişi Kurugöl’e dinlenmeye gelir. Yayla, piknik ve kamp için müsaittir.
Saraydüzü ilçesinin 12 km uzağındaki Arım köyü mevkiinde konumlu Soğuksu Mesire Alanı, adını berrak ve buz gibi soğuk su kaynaklarından alır. Saraydüzü sakinlerinin gözde mesireliği, el değmemiş tabiatı ile piknik, kamp ve doğa yürüyüşü için müsaittir.
Aksu Yaylası, Saraydüzü sınırları içinde bulunan yemyeşil tabiatı ile ünlü, bakir güzelliklerden biridir. İlçenin yaklaşık 13 km güneyinde konumlu yayla, zengin bir ormanlıkla kaplıdır. Havalar ısınır ısınmaz pek çok kişi, Aksu Yaylası’na göç eder. Tabiat aşıkları, oksijen deposu olan bu yaylayı gezi rotasına eklemeli.