Ereğli ilçesinin merkezinde yer alan Rüstem Paşa Kervansarayı, Osmanlılardan Dönemi’nde inşa edilmiştir. 1552 tarihli kervansaray, Kanuni Sultan Süleyman zamanında sadrazam olan Rüstem Paşa tarafından yaptırılmıştır. Yapı, Mimar Sinan eserlerinden biridir. Bağdat Kapısı ve Konya Kapısı olarak adlandırılmış iki girişi bulunan kervansaray, kesme taş ve tuğladan inşa edilmiş, özgünlüğünü büyük ölçüde korumayı başarmış özel bir mekandır. Geçmiş yıllarda, kütüphane, itfaiye deposu, askerlik şubesi gibi farklı amaçlarla kullanılmış Rüstem Paşa Kervansarayı, günümüzde alışveriş merkezi olarak kullanılır. Bambaşka ürünler satan dükkanların arasında gezinirken 16. yüzyılın izlerini görebilmek mümkün…
Karatay’da, Mevlana Türbesi’nin yanında konumlanmış olan Selimiye Camii, 1567 yılından bu yana ibadete açıktır. Kutsal mekan, kesme taştan yapılmış, kemer ve sütunlarla süslenmiştir. Birer şerefeli iki minaresi olan tarihi caminin iç mekanı kalem işi ile donatılmıştır. Özenli mimarisi ile oldukça ilgi gören cami, yakın tarihte onarılmıştır.
Meram ilçesinin Hatunsaray beldesindeki Kilistra Antik Kenti, Helenistik Çağ’da Romalıların yerleşim yeri olmuştur. Lystra Antik Kenti olarak da bilinen tarihi yerleşim yeri, Erken Hristiyanlık Dönemi’ne ait bulgular barındırır. Şapel, kilise, su sarnıcı ve şırahane kalıntıları sahip olan Kilistra Antik Kenti, oyulmuş kayalardan oluşan yerleşim yeri ile oldukça dikkat çeker.
Selçuklu ilçesinde Hamidiye mevkiinde yer alan İnce Minare Taş ve Ahşap Eserler Müzesi, 1264 yılında inşa edilmiş tarihi bir mekanda hizmet verir. Selçuklu vezirlerinden Sahip Ata Fahrettin Ali tarafından medrese olarak yaptırılmıştır. Muazzam bir taş işçiliği örneği olan tarihi yapı, 19. yüzyılın sonuna dek medrese olarak kullanılmıştır. Ana kubbesinin üzerindeki fener, yapının içini aydınlatır. Kubbeli iki tane dershanesi olan medrese, 1956 senesinde müzeye çevrilmiştir. Taş ve Ahşap Eserleri müzesinde Karamanoğulları ve Selçuklulara ait mermer, ahşap ve taştan yapılma eserler yer alır.
Çumra ilçesinin doğusunda yer alan Çatalhöyük, 9500 yılı aşan geçmişiyle Anadolu’da en eski yerleşim yerlerinden biridir. Neolitik ve Kalkolitik Çağ’a dair birçok detayı günümüze kadar ulaştıran bu höyük, doğu ve batı olmak üzere iki kısımdan oluşur. Doğu tarafı Çatalhöyük Neolitik Kenti olarak adlandırılmış olup kentleşme evrelerini yansıtan kalıntıları halen muhafaza eder. Batı kısmı ise Kalkolitik Çağ’dan izler barındırır. Yerleşik hayata geçiş, avcılık ve tarımın başlangıç evrelerine sahne olan Çatalhöyük’te heykel, rölyef, duvar resmi gibi objeler bulunmuş ve sergilenmek üzere Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ne götürülmüştür. 2012’de UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilen tarihi yerleşim yeri, insanlığın gelişim sürecine tanıklık etmiş bir kültür mozaiğidir.
Beyşehir’in simgesi tarihi Taş Köprü, 15 gözlü ve kemerlidir. Şehre gelen gezginlerin fotoğraflarını süsleyen bu köprü, sulama amacı ile 1914’te yapılmıştır. Köprünün uzunluğu yaklaşık 41 metredir. Beyşehir Gölü ile kanal arasında taşıyıcı görevi gören Taşköprü, Osmanlılar Dönemi’nde kurulmuş en kapsamlı sulama sistemidir. Tarihi yapının çevresinde, çay bahçesi ve kafeler bulunur.
Eşrefoğlu Camii, Beyşehir ilçesinde yer alır. Tarihi yapı, 1296 - 99 yılları arasında, Anadolu beylikleri zamanında inşa edilmiştir. Çinilerler kaplı ahşap oyma ile süslenmiş mihrabı, dantel gibi işlenmiş anıtsal taç kapısı, camiyi taşıyan ve hala sağlam olan ahşap sütunları ile hayranlık uyandıran caminin, tek şerefeli bir minaresi vardır. Birkaç kez onarımdan geçen Eşrefoğlu Camii, tüm ihtişamıyla halen ibate açıktır.
Eflatunpınar Hitit Su Anıtı, Hititlerin gözde yerleşim yerlerinden biri olan Beyşehir’de yer alır. M.Ö. 13 yüzyılda yapıldığı tahmin edilen anıt, kaya üzerine işlenmiş kabartmalar ile süslenmiştir. Beyşehir Gölü yakınlarındaki tarihi yapı, doğal su kaynağının yanı başındadır. Hititlerin kutsal su tapınaklarından biri olan anıtın, dikdörtgen bir havuzu vardır.
Beyşehir’e bağlı Fasıllar köyünde bulunan bir Hitit anıtıdır. M.Ö. 13. yüzyılda tarihlendirilen anıt, yaklaşık 8 metre uzunluğunda 70 ton ağırlığında tek parça bazalt kaya üzerine işlenmiştir. İki farklı tanrı figürü barındıran Fasıllar Anıtı, iki aslan kabartması ile süslenmiştir. Fasıllar Anıtı’nın yakınındaki Lukyanus Kitabesi Ve Atlı Kaya Kabartması da görülmelidir.
Beyşehir’deki Fasıllar Anıtı’na yaklaşık 100 metre mesafede konumlanmış olan Lukyanus Kitabesi ve Atlı Kaya Kabartması, Romalılar tarafından yapılmıştır. Büyük bir kayalığın üzerine, 10 metre yükseğe işlenmiş anıtta mezar odası da bulunur. Kitabeye göre anıt, at yarışlarında hayatını kaybeden genç Lukyanus için yapılmıştır ve kitabeye at yarışlarına dair bazı kurallar eklenmiştir. Mezar odasının girişindeki at kabartması yaklaşık 1,85 metre yüksekliğindedir. Atkaya ve Lukyanus Anıtı olarak bilinir.
Beyşehir’deki Eşrefoğlu Camii’nin yakınında bulunan İsmailağa Medresesi, türbesi ile beraber 1369’da İsmail Ağa tarafından yaptırılmıştır. Taş Medrese olarak bilinen tarihi yapının özenle süslenmiş taştan taç kapısı, özgünlüğünü muhafaza ederek bugüne kadar gelebilmiştir. 20. yüzyıla kadar kullanılan medrese, günümüzde bakımsız kalsa da türbe halen ziyaret edilir. Türbe, yeni doğum yapmış anneler tarafından sıkça ziyaret edildiği için Süt Dede Türbesi olarak da anılır.
Şeytan Köprüsü, Selçuklu ilçesine bağlı tarihi Rum köyü Sille’de yer alır. Taş köprünün Orta Çağ’da inşa edildiği tahmin edilir. Şimdilerde kurumuş olan bir su kaynağının üzerine su kemeri olarak yapıldığı düşünülür. Dar yapısı, buradan geçmeyi bir hayli zorlaştırdığı için Şeytan Köprüsü adını almıştır. Efsanelere konu olan köprünün altı kayalıktır. Ürkütücü görüntüsüyle bu köprü, Sille’ye gelenler tarafından mutlaka ziyaret edilir.
1251 tarihli Karatay Medresesi, Selçuklu ilçesine bağlı Ferhuniye Mahallesindedir. Selçuklu Sultanı II. Keykasuv Dönemi emiri Celaleddin Karatay’ın yaptırdığı tarihi medrese, kapalı avlulu ve tek katlı olarak tasarlanmıştır. Büyük bir incelikle işlenmiş taç kapısının ardında bir tarih saklayan görkemli yapı, 1955 itibariyle Çini Eserler Müzesi’ne dönüştürülmüştür. Müzenin içini de kaplayan çinilerle beraber Kubad Abad Sarayı’nın çinileri ve Anadolu Beylikleri Dönemi’nden kalma seramik ve çini objeler, burada görülebilir. Osmanlılardan kalma süslemeler de müzenin dikkat çeken eserleri arasındadır.
Alaeddin Camii
Alaeddin Camii, Karatay ilçesindeki Alaeddin Tepesi’nde konumlanmıştır. Selçuklu Dönemi eserlerinden biri olan tarihi cami, 1221’de, Aleaddin Keykubat zamanında tamamlandığı için bu ismi almıştır. Roma ve Bizanslılardan kalma sütun ve mermerlerin de kullanıldığı kutsal mekanda, ahşap ve taş oymacılığının etkileyici örneklerini görülebilir. Mihrabı çinilerle donatılmış cami, kubbe ile süslenmiştir. Külahla örtülü kısım ise türbedir. Yüzlerce yıldır ayakta kalabilmeyi başarmış olan yapı, yakın tarihte onarılmış olup hala ibadete açıktır.
Obruk Hanı, Karatay’da yer alır. 13. yüzyılda yapılmış bir Selçuklu kervansarayı olan bu han, tarihi İpek Yolu rotasındadır. İlk bakışta bir kaleyi andıran yapı, kesme ve moloz taştan yapılmış, tarihi dokusunu büyük oranda muhafaza ederek yüzlerce yıldır ayakta kalabilmeyi başarmıştır. Hanın yanı başındaki Kızören Obruğu, tarihi yapı kadar dikkat çeken doğal güzelliklerden biridir.
Karatay’ın tarihi ibadethanelerinden biri olan Aziziye Camii, Osmanlılar tarafından yapılmıştır. Kutsal mekanı, 1671 - 76 yıllarına ait caminin yanması üzerine Sultan Abdülaziz, annesi Pertevniyal Valide Sultan adına 1867’de inşa ettirmiştir. Barok stili ile tasarlanmış olan Aziziye Camii, köşk tipi iki minareye sahiptir ve hala ibadete açıktır.
Zengibar Kalesi, Bozkır ilçesinde yer alır. İlçe, M.Ö. 7000’li yıllarda İsauria Bölgesi olarak adlandırılan alanın içindedir. İlçeye hakim bir tepede konumlanmış olan kalenin inşa tarihi bilinmemektedir. Roma, Bizans ve Selçuklu Dönemlerinde önemli bir savunma üssü olan bu kale, sur ve duvar kalıntıları ile bugüne kadar gelebilmiştir. Kalenin çevresinde İsauria Antik Kenti kalıntıları da görülebilir.
Meram’da yer alan Sahip Ata Camii ve Külliyesi, Selçuklu vezirlerinden Sahip Ata Fahreddin Ali tarafından 1258 - 1283 yılları arasında yaptırılmıştır. Cami, anıtsal portali ve ince bir işçilikle süslü zarif minaresi ile göz doldurur. Larende Camii olarak da anılan kutsal mekan, hala işlevini korur.
Külliyenin Hankah bölümü, oldukça büyüktür. Başlı başına bir eser bu bölüm, Sahip Ata Vakıf Müzesi olarak düzenlenmiş olup burada el yazması Kur’an- Kerim, Selçuklu çinileri, halı ve kilimler sergilenir.
Sahip Ata ve ailesinin kabirlerinin bulunduğu türbe, hankahın bitişiğindedir. Sandukaların üzeri çinilerle kaplıdır. Hamam, çeşme ve dükkanları ile hala ayakta olan külliye, tarihi yapılara ilgi duyanların görmek isteyeceği bir yapıttır.
Meram Deresi üzerinde tüm ihtişamı ile ayakta duran Tarihi Meram Köprüsü, Selçuklular tarafından yapılmıştır. Kitabesi olmadığı için inşa tarihi bilinmeyen yapının mimari özellikleri 13 ya da 14. yüzyılı işaret eder. Biri büyük dördü küçük beş gözlü ve kemerlidir. Kesme taştan yapılmış olan Meram Köprüsü, özgün hali muhafaza edilerek onarımlardan geçmiştir günümüze kadar işlevini korumuştur. Yalnızca yaya kullanımına açıktır.
Konya’nın tarih öncesi devirlerden bu yana yerleşim yeri olarak kullanılan Alaeddin Tepesi, Selçuklu ilçesinde yer alır. Kuzey eteklerinin bir bölümü Karatay ilçesinde kalan bu tepe, Alaeddin Camii, Selçuklu sultanlarının kabrine ev sahipliği yapan kümbet, çeşme gibi tarihi yapılar barındırır. Höyük niteliğinde olan tepede, çok sayıda eser keşfedilmiştir. Ağaçlarla bezeli Alaeddin Tepesi, mesirelik olarak da kullanılır. Tarihi dokunun muhafaza edildiği alanda, çay bahçesi ve park da bulunur.
Selçuklu ilçesinde konumlu, tarihi köy Sille, binlerce yıllık geçmişi ile kültürleri bir arada yaşatır. Bizans, Selçuklu ve Osmanlı Dönemlerine ait ev, cami ve kiliseleriyle Konya’da, 1800’lü yılların sonuna kadar Rumlar ve Türklerin beraber yaşadığı bir köy olmuştur. Sille Kültür Vadisi olarak anılan yerleşim yerinde, kilise, manastır, hamam, cami, köprü, antik taşlarla bezeli mezarlık ve çeşme gibi tarihi yapıların pek çoğu günümüze kadar ulaşmış, büyük bir kısmı restore edilerek ziyarete açılmıştır. Sille Baraj Gölü çevresinde, kamp, piknik aktiviteleri için mesirelik, restoran ve yürüyüş alanları bulunur.
Selçuklu ilçesine bağlı Sille köyünde yer alan Bizanslılardan kalma 327 tarihli Aya Elenia Kilisesi, 2012 yılında müze olarak hizmet vermeye başlamıştır. Büyük Kilise ya da Hagios Mikhael olarak da anılmış kutsal mekan, Sile taşından yapılmış, üç nefli olarak tasarlanmıştır. Kubbesi dört fil ayağı üzerine yerleştirilmiş tarihi ibadethane, Osmanlı zamanında da onarımdan geçmiştir.
Yıllar boyu, farklı medeniyetlere, savaşlara tanıklık etmiş olan yapı, günümüze kadar gelebilmiş fresk, duvar resmi ve süslemelerle donatılmış bir müze olarak tarih meraklılarının görmek isteyeceği yerlerden biridir. Aya Elenia’nın yakınında Roma ve Bizanslılardan kalma antik mezar taşlarıyla bezeli bir Rum mezarlığı bulunur.
Selçuklu ilçesi Tömek köyünde konumlu Zazadin Hanı, 1236 senesinde inşa edilmiştir. Alaeddin Keykubat Dönemi’nde vezir olan Saadettin Köpek’in yaptırmış olduğu kervansaray, büyük bir avluya sahiptir. Tarihi ticaret yollarının rotasındaki bu han, yıllar boyu kervanlara kapısını açmış, birçok insana sığınak olmuştur. Roma ve Bizanslılardan kalma devşirme malzemeler ve kesme taştan yapılan mekan, hala ayaktadır.
Selçuklu ilçesinin kültür vadisi olan Sille’de yer alan Ak Hamamı, 1884 senesinde Hacı Ali Ağa tarafından yaptırılmıştır. Hacı Ali Ağa Hamamı olarak da bilinen tarihi yapı, çifte hamam olarak tasarlanmış ve Sille taşından yapılmıştır. Sille Çayı’nın yanı başında konumlanmış yapı, yakın zamanda onarımdan geçmiştir. Günümüzde kültür merkezi olarak çeşitli sergilere ev sahipliği yapan tarihi mekan, kubbelerle süslenmiştir.
Sille Ak Manastır, Selçuklu ilçesinde yer alır. Kapadokya’daki kaya yerleşimleri gibi oluşturulmuş kutsal mekan, Eflatun Manastırı olarak da anılır. Kaya içerisine oyulmuş odalar ve iki kiliseden meydana gelen yapının, M.S. 2 - 4. yüzyıllar arasında kurulduğu tahmin edilir. Manastırın en altında kutsal su kaynağı olduğuna inanılan bir ayazma bulunur.
Akşehir’de yer alan İplikçi Camii, 1337 tarihinde, Konya ve çevresi Karamanoğulları yönetimindeyken inşa edilmiştir. Ambardar Kerim Ağa tarafından yapılan ibadethane, Ambardar Kerim Camii adıyla da anılır. Kesme taş ve tuğladan yapılma caminin üç kubbesi ve tek şerefeli taştan bir minaresi vardır. Kubbelerinin içi kalem işi ile donatılmıştır. Yakın tarihte onarılan kutsal mekan, halen ibadete açıktır.
Hitit Mistia Antik Kenti, Beyşehir, Fasıllar Mahallesinde konumlanmış, bölge tarihini binlerce yıl geriye götüren eserlere ev sahipliği yapar. Büyük kaya anıtlarına ve kabartmalara sahip olan Hitit Mistia Antik Kenti, iki yanında heybetli aslan işlemeleri bulunan tanrı figürüyle dikkat çeker. Fasıllar Anıtı olarak anılan bu yapı, Mistia (Mysthia) Antik Kenti’nin en özel parçalarından biridir.
Beyşehir’in Bayındır Mahallesinde konumlanmış aynı adlı cami, 1365 senesinde inşa edilmiştir. Kare planlı kutsal mekan, kubbe yerine çatı ile kaplanmıştır. Tarihi ibadethanenin taştan örülme, kısa ve kalın bir minaresi vardır. Caminin iç kısmı kabartma ve ahşap işlemelerle süslüdür. Bayındır Camii, halen hizmete açıktır.
Bada Köprüsü, Beyşehir, Çarşamba Çayı üzerinde konumlanmıştır. Osmanlılardan kalma tarihi köprü, 80 metreyi aşan uzunluğa sahiptir. Taş köprünün 7 adet sivri kemeri vardır. Araç trafiğine açık olan ve çayın üzerinde muazzam bir görüntü oluşturan Bada Köprüsü, yakın zamanda yenilenmiştir.
Bozkır ilçesinin Hisarlık beldesinde yer alan ve Hisarlık Camii olarak da bilinen tarihi ibadethane, Osmanlılar Dönemi’nden kalmıştır. 1866 yılından bu yana ibadete açık olan Asarlık Camii, renkli freskleri ile oldukça dikkat çeker. Ahşap ve süsleme sanatı bakımından özenli bir işçilik örneği olan kutsal mekan, sarı taştan yapılma kısa boylu ve tek şerefeli bir minareye sahiptir.
Kurşunlu Camii, Bozkır ilçesinin Üçpınar beldesinde yer alır. Osmanlı Dönemi’nden kalma tarihi cami, 1820 yılında inşa edilmiştir. Kagir yapı, taşla kaplanmıştır ve kısa, tek şerefeli taştan bir minareye sahiptir. Kare yapılı kutsal mekanın bir büyük üç küçük kubbesi vardır. Kubbeleri kurşunla kaplı olduğu için bu isimle anılır. Kurşunlu Camii, yakın tarihte onarılmıştır ve günümüzde halen kullanılır.
Çeltik ilçesinin merkezinde yer alan Çeltik Merkez Camii, 1815 tarihinde inşa edilmiştir. Taştan yapılma kutsal mekan, özenli taş işçiliği ile dikkat çeker. Sütun ve sivri kemerlerle süslenmiş revaklı yapı, tek şerefeli, taştan bir minareye sahiptir. Çeltik Merkez Camii, yakın tarihte yenilenmiş olup günümüzde ibadete açıktır.
Ereğli ilçesinin İvriz köyünde yer alan Hitit anıtı, İvriz Çayı’nın başındaki doğal oluşum bir kaya üzerine işlenmiştir. Kabartma tekniğiyle tasarlanmış bu eser, Geç Hitit Dönemi’nden günümüze kadar gelebilmiştir. Hitit kabartmasında, tanrı figürünün elinde, bereket sembolü olan üzüm salkımı ve bir demet buğday başağı vardır.
Mimar Sinan’ın Ilgın’da yer alan eserlerinden biri olan Lala Mustafa Paşa Külliyesi, 1584 yılında hizmete açılmıştır. Osmanlı Dönemi’nde özellikle ticari amaçlı konaklamalar için kullanılmış olan külliye, çarşı, kervansaray, cami, imaret gibi yapılardan oluşur. Lala Mustafa Paşa Camii ve çarşı bölümü halen aynı amaçla kullanılır. Diğer bölümleri ise kültür merkezi olarak hizmet verir.
Kaleköy Kalesi, Ilgın’ın Karaköy köyünde yer alır. Ilgın, Karaköy ya da Çetimin Kalesi adlarıyla da bilinen tarihi yapı, yüksek bir tepede konumlanmıştır. Ilgın Kanalı, kalenin altından geçer. Kaleden geriye yalnızca kuzeydeki surları kalmıştır. Kaleköy çevresinde Antik Çağ’dan kalma seramik ve çanak kalıntıları bulunmuştur.
Ilgın’da yer alan kutsal mekan, 1877 tarihinde inşa edilmiştir. Günümüze kadar gelebilmiş olan Yukarı Çiğil Fazıl Camii, özenli ahşap işçiliği ile süslenmiştir. Kagir yapının taştan örülmüş bir minaresi vardır. Halen ibadete açıktır.
Ilgın ilçesinin Çatak köyünde yer alan aynı adlı cami, Osmanlı Dönemi’nde inşa edilmiş tarihi bir ibadethanedir. 1877 yılında yapılan caminin taştan ve tek şerefeli bir minaresi var. Çatak Köyü Camii, hala ibadete açıktır.
Ilgın ilçesinin Balkı kasabasında yer alan ve aynı adı taşıyan tarihi cami, 1892 senesinden bu yana ibadete açıktır. Osmanlı Dönemi camilerinden biri olan kutsal mekan, taştan yapılmıştır ve ahşap işleme örnekleri barındırır.
Raziye Sultan Kervansarayı ya da Taşhan olarak da anılan tarihi han, Kadınhanı ilçesinin merkezindedir. Selçuklu sultanlarından Muzaffereddin Mahmud’un, kızı Raziye Hatun adına 1223’te yaptırdığı tarihi han, yıllar boyunca pek çok kervanı ağırlamıştır.
Karapınar ilçesinin Akören köyünde yer alan Oymalı Yeraltı Şehri, pasif bir volkanik dağ olan Karacadağ’ın kaya ve tabakalarının oyulmasıyla inşa edilmiştir. Oyuklara açılmış gizemli girişe sahip olan yeraltı şehrinin 8. yüzyılda yapıldığı ve 10. yüzyıla dek kullanıldığı tahmin edilir. Arap akınlarından korunmak isteyen halk, kilise, sarnıç ve odalardan oluşan 36 tane yeraltı şehri oluşturmuştur. Zindan benzeri yapıların da yer aldığı Akören Oymalı Yeraltı Şehri, yüzyıllar boyunca birçok insanın sığınağı olmuştur.
Karapınar’da yer alan tarihi ibadethane, 1563 senesinde inşa edilmiştir. Osmanlı Dönemi camilerinden biri olan Sultan Selim Camii’ni II. Selim yaptırmıştır. Yakın tarihte yenilenen kutsal mekan, kesme taştan yapılmıştır. Mermer sütunlarla süslenmiş olan ibadethanenin, ana kubbesi ve kemerlerle desteklenmiş küçük kubbeleri vardır. Sultan Selim Camii, taştan yapılmış birer şerefeli iki minareye sahiptir.
Karatay’ın Hayıroğlu beldesindeki Boncuklu Höyük, yüksek bir alanda konumlanmıştır. Yaklaşık 10 bin yıllık geçmişe sahip yerleşim yerinde, avcı - toplayıcı bir topluluk yaşamıştır. Kazılar neticesinde elde edilen buluntular arasında, en eski duvar boyama ve kabartma örnekleri, hayvan kemikleri dikkat çeker. Anadolu’daki ilk yerleşim yerlerinden biri olan Boncuklu Höyük, önemli bilimsel çalışmalara ışık tutmuştur.
Seydişehir’de yer alan Seyyid Harun Veli Camii, 1310’lu yıllarda aynı adlı külliyenin merkezi olarak inşa edilmiştir. Moloz ve kesme taştan yapılmış olan kutsal mekan, ahşap çatıyla örtülmüştür. Kesme taştan yapılmış tek şerefeli bir minaresi vardır. Onarımdan geçen cami, halen kullanıma açıktır.
Seydişehir’in Bostandere beldesinde konumlanmış olan Vasada Antik Kenti, 1969 yılında keşfedilmiştir. Roma Dönemi’nden kalma tarihi yerleşim alanının, yaklaşık üç bin kişilik antik tiyatrosu tamamen ortaya çıkarılmıştır. Günümüzde arkeolojik kazıların sürdüğü Vasada Antik Kenti’nin 10 bin kişilik bir şehir olduğu tahmin ediliyor.
Diğer adı ile Asartepe Antik Kenti, Seydişehir’in Kavak, Yenice ve Kızılca Mahallelerinin ortasındadır. Romalıları ağırlamış olan Amblada Antik Kenti’nin, elde edilen buluntular neticesinde Bergama Krallığı’yla da ilişkili olduğu düşünülür. Antik kent, iki tepe üzerinde kurulmuştur. Bu yerleşim yerinde M.Ö. 1. yüzyıl itibariyle sikke basıldığına dair bulgular elde edilmiştir. Sur kalıntıları ve benzeri yapılaşmaların gözlendiği Amblada Antik Kenti, atlı motiflerin işlendiği kabartmalara da ev sahipliği yapmıştır.
Kadir Efendi Konağı, Yalıhüyük ilçesinde yer alır. Titiz bir el işçiliğiyle süslenen tarihi konak, Osmanlılar zamanında yaşamış ağalardan biri olan Kadir Ceylani tarafından inşa ettirilmiştir. Geniş bir alanı kaplayan tarihi mekan, bulunduğu yere güzellik katar.
1921 - 1922 senesinde 9 ay boyunca Batı Cephesi Karargahı olarak kullanılan belediye binası, 1981 sonrasında müze olarak hizmet vermeye başlamıştır. Akşehir’de yer alan 1905 tarihli bina, Büyük Taarruz’un planlandığı, Milli Mücadele Dönemi’nde önemli bir günlere tanıklık etmiş özel bir mekandır. Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü’nün Akşehir’de çekilmiş fotoğrafları, Akşehirli askerlerin madalya, silah ve künyeleri, Atatürk ve İnönü’nün odaları ve kişisel eşyaları Batı Cephesi Karargahı Müzesi’nde görülebilir.
Taş Medrese Müzesi, Akşehir’de bulunan tek medresesin onarılması ile kurulmuştur. Külliye olarak inşa edilmiş yapı, 1250 tarihli Selçuklu Dönemi eserlerinden biridir. Medresenin, aynı adlı camisi hala ibadete açıktır. Açık bir avlusu olan yapı, taş işleme örnekleriyle süslü portaliyle dikkat çekicidir. Taş Medrese Müzesi’nde Konya ve çevresinde keşfedilen birçok eser sergilenir. Müzenin en dikkat çeken parçaları arasında mezar taşları ve çiniler bulunur.
İlçe merkezinde yer alan Akşehir Evleri, 19 ve 20. yüzyıldan kalma özel yapılardır. Tarihi dokusunu yitirmeden günümüze kadar gelebilmiş olanları, dönemin yaşam tarzını ve mimari üslubunu yansıtır. Genellikle iki katlı ve avlulu olan evlerden bazıları, yöresel Konya yemekleri sunan bir restoran olarak hizmet verir. Kırma çatılı, ahşap pencereli bu evler, koruma altına alınmıştır.
Nasreddin Hoca Arkeoloji Ve Etnografya Müzesi, 20. yüzyılın başlarında inşa edilmiş Rüştü Bey Konağı’nda hizmet verir. Bitişik olarak inşa edilmiş iki yapıdan oluşan bu konak, aslına uygun olacak şekilde onarılmış ve müze olarak düzenlenmiştir. Müzede, Konya ve çevresinde keşfedilen arkeolojik eserler, Nasreddin Hoca’nın fıkralarından canlandırmalar ve etnografik eserler görülebilir.
Meydan Hamamı, Akşehir’in Selçuk Mahallesinde, Batı Cephesi Karargahı Müzesi’nin yakınında yer alır. Çifte hamam olarak planlanan tarihi yapı, 1329 - 1330’da inşa edilmiş, dikdörtgen olarak tasarlanmış ve kırma çatı ile örtülmüştür. Şifa Hamamı ismiyle de bilinen hamam, günümüze kadar birkaç kez onarılmış, özgün halinden uzaklaşmıştır ve hala hizmete açıktır.
Akşehir Nasreddin Mahallesi’nde konumlu İmaret Camii, Osmanlı sultanlarından II. Bayezid Dönemi’nde, 1510 senesinde Hasan Paşa tarafından yaptırılmıştır. Bu nedenle Hasan Paşa Camii olarak da anılır. Tarihi ibadethane, sütunlarla süslü bir şadırvana, taş ve çini süslemelere sahiptir. Tek şerefeli bir minaresi olan kutsal mekan, kubbe ile tamamlanmıştır. Girişin solundaki iki sütunun altında, Akşehir’e gelen önemli kişilerce işlenmiş yazılar oldukça ilgi çekicidir. Evliya Çelebi’nin yazısı, caminin en dikkat çekici özelliklerinden biridir. Dünyanın en büyük tek parça halılarından biri burada yer alır. Tarihi İmaret Camii, hala ibadete açıktır.
Akşehir’de bulunan tarihi ibadethanelerden biridir Küçük Ayasofya Mescidi. 1236 tarihli kutsal mekan, renkli çinileri ve bezemeleriyle günümüze kadar gelebilmiştir. Selçuklulardan kalma mescit, taş ve tuğladan yapılmış, bitişiğine konulmuş bir çeşme ile tamamlamıştır. Halen ibadete açık olan Küçük Ayasofya Mescidi, kubbelerle süslenmiştir.
1213 tarihli Ulu Camii, Akşehir’de bulunan Selçuklu eserlerinden biridir. Tarihi yapı, kesme ve moloz taştan inşa edilmiştir. Üzeri çini ve mozaiklerle bezeli, özenli taş işlemeleriyle donatılmış bir olan bir portale sahiptir. Kubbeli yapının avlusunda bir de çeşme bulunur. Avlunun sağ tarafında, sonradan yapıldığı tahmin edilen bir şadırvan vardır. Ulu Camii, hala ibadete açıktır.
Kubad Abad Sarayı, Selçuklu sultanlarından I. Alaeddin Keykubat tarafından 1220 -1236 yılları arasında yaptırılmıştır. Beyşehir Gölü manzarasına nazır, kalıntıları ile bugüne kadar gelebilmiş bir külliye niteliğindedir. Sarayı süsleyen eşsiz çiniler, Selçuklu ilçesinde bulunan Karatay Medresesi Çini Eserleri Müzesi’nde görülebilir.
Beyşehir Bedesteni, Eşrefoğlu Camii ile birlikte 1299 senesinde Eşrefoğlu Süleyman Bey tarafından inşa ettirilmiştir. Moloz taştan ve tuğladan yapılan tarihi mekan, dikdörtgen planlı tasarlanmış, kurşun kaplamalı altı kubbe ile süslenmiştir. 16. yüzyılda Osmanlı padişahlarından Kanuni Sultan Süleyman’ın isteği ile onarımdan geçmiştir. Bezzarlar ya da Bezzaziye Hanı olarak da bilinir.
Eşrefoğlu Süleyman Bey tarafından yaptırılan tarihi kalenin günümüze kadar ulaşabilmiş olan kuzey kapısı, o dönem Süleymanşehir olarak adlandırılan kente açılır. Bu kent ,günümüzde Eşrefoğlu Camii ve Beyşehir Bedesteni’ni de içine alan İçerişehir Mahallesini kapsar. 1288 - 90 tarihli Kale Kapısı, yaklaşık 7 metre yüksekliğindedir. Beyaz ve siyah taştan yapılmış tarihi kapı, yakın zamanda onarımdan geçmiş olup hala ayaktadır.
Beyşehir Gölü’nün adalarından biri, Kubad Abad Sarayı’nın tersane ve haremi olarak kullanılmıştır. Saraya 3,5 km mesafede yer alan ada, harem dairesine ait duvar kalıntıları ile ilgi çeker. Harem nedeniyle Kız Kalesi Adası olarak anılmıştır. Adada farklı yapılara ait yıkıntılar da bulunur. Geçmişte çok sayıda kuşun yuvası olmuştur. Bu nedenle Kuş Cenneti olarak da bilinir. Buraya balıkçı kayıkları ile ulaşım sağlanır.
Beyşehir’in tarih kokan mahallesi İçerişehir’de konumlu olan Eski Hükümet Konağı, Eşrefoğlu Camii’nin yakınlarındadır. 19. yüzyıldan kalma Osmanlı mimarisi, bir dönem belediye tarafından Hükümet Konağı olarak kullanılmıştır. Yakın tarihte yenilenen bu bina, iki katlı ve taştandır. Ahşap kemerli balkonu, hayranlık uyandırıcıdır.
Tarihi köprü, Bozkır’ın merkezinden akıp giden Çarşamba Çayı’nın üzerindedir. Bu nedenle Çarşamba Köprüsü olarak adlandırılır. Yaklaşık 22 metre uzunluğundadır. Üç gözlü ve kemerli taş köprünün inşa kitabesi bulunmadığı için mimari özelliklerine bakılarak Selçuklular Dönemi’nde yapıldığı tahmin edilir. Selçuklu Köprüsü olarak da anılan bu yapı, hala yaya kullanımına açıktır.
Kitabesinde göre 1548 senesinde yapılmış olan Ulu Camii, Doğanhisar’ın merkezinde, adını verdiği caddede yer alır. Taştan yapılma tarihi mekanın içi, ahşap işleme sanatının güzel örneklerini barındırır. Minber ve mihrabı kalem işi bezemelerle süslü olan Ulu Camii, düz bir çatı ile örtülmüştür. Tarihi yapının tek şerefeli, taş bir minaresi vardır. Yakın zamanda onarımdan geçmiş olan kutsal mekan, hala ibadete açıktır.
Ereğli’nin merkezinde yer alan Ulu Camii, 1426 tarihinde, Karamanoğulları Dönemi’nde inşa edilmiştir. Karamanoğlu İbrahim Bey’in oğlu, Mehmet Bey tarafından yaptırılan kutsal mekan, dikdörtgen şeklinde planlanmış, üzeri düz çatı ile kapatılmıştır. Tarihi cami, 1116’da Selçuklular zamanında gözetleme kulesi olarak yaptırılmış sekiz köşeli minaresi ile ilgi çeker. Birkaç defa restore edilen Ulu Camii, hala kullanılır.
Selçuklulardan kalma tarihi Şifa Hamamı, Ereğli’nin merkezinde, Ulu Cami’nin yakınında yer alır. Kitabesi olmayan hamamın inşa tarihi bilinmemektedir. Tuğla ve moloz taştan yapılan mekan, kubbelerle süslenmiş, zamanla yıkılan bazı kubbelerinin üzeri ahşapla kapatılmıştır. Günümüze kadar çeşitli onarımlardan geçerek özgünlüğünden uzaklaşmış olsa da Şifa Hamamı, hala hizmet vermeye devam eder.
Ilgın’da yer alan Pir Hüseyin Bey Camii, 15. yüzyıl ibadethanelerinden biridir. Kutsal mekan, Karamanoğulları Dönemi’nde yapılmış, çeşitli onarımlarla günümüze kadar gelebilmiştir. Dışarıdan bakıldığında oldukça sade görünen ibadethane, düz bir dam ile örtülmüştür. Minber ve minaresi özgün olan cami, hala ibadete açıktır.
Şeyh Bedreddin Türbesi, diğer ismi ile Sadettin İsa Türbesi, Ilgın ilçesinde bulunan Selçuklu Dönemi mimari örneklerinden biridir. 1286 tarihli yapı, Sadettin İsa tarafından inşa ettirilmiştir. Görüntüsü nedeniyle kümbet olarak da anılır. Taş ve tuğladan yapılan türbe, köşeli bir külahla örtülüdür. Kutsal mekan, aslına uygun olacak şekilde yenilenmiştir.
Vakıf Hamamı, geçmişte Çifte Kaplıca adıyla anılmış tarihi bir mekanda hizmet verir. Halk arasında Eski Hamam olarak anılan bu hamamın ilk inşa tarihi bilinmez. Kitabesine göre günümüze kadar gelen bölümleri 1236 ve 1267 yıllarında, Selçuklular zamanında yapılmıştır. Özgünlüğü muhafaza edilerek yenilenmiş olan Vakıf Hamamı, Ilgın kaplıcalarının şifalı suyundan yararlanmak isteyenleri ağırlar.
Redif Taburu Merkez Konağı, Ilgın’da konumlanmış tarihi yapılardan biridir. 1800’lü yılların sonunda yapıldığı tahmin edilen konağın inşa kitabesi bulunmuyor. Barok stilinin güzel örneklerinden bir olan bu konak, Eski Askerlik Şubesi olarak da biliniyor.
Redif Taburu Merkez Konağı, kemerli pencereleri, sütunlarla desteklenmiş üçgen alınlıkları ile hoş bir görüntüye sahip… Klasik Türk konakları gibi planlanmış bu mekan, aslına uygun bir şekilde onarılmıştır ve günümüzde İlçe Kütüphanesi olarak hizmet verir.
Ilgın ilçesinin Yalburt mevkiinde yer alan olan Hitit Su Anıtı, hiyeroglif yazı örnekleri barındıran 20 bloktan meydana gelir. Blokalar, 13 x 8 metrelik bir havuzun içe bakan üç yüzeyinde kullanılmıştır. Hitit Su Anıtı, kanatlı güneş motifi ve Luvi dilinden ibareler içerir. Binlerce yıllık bu anıt, koruma altına alınmıştır.
Kadınhanı’nın merkezinde konumlu İbrahim Paşa Camii, ilk olarak 1721’de İbrahim Paşa tarafından yaptırılmıştır. Hamam, mektep ve dükkanlardan oluşan bir külliyenin merkezi olan cami, yangın sonucu zarar görmüş ve 1858’de tekrar inşa edilmiştir. Çarşı Camii adıyla anılan tarihi ibadethane, altındaki dükkanlarla beraber külliyenin günümüze kadar ulaşan bölümleridir. Kutsal mekan, sivri kemerli pencerelerle aydınlatılmış, düz bir dam ile kapatılmıştır. İç mekandaki ağaç sütunlar dikkat çekicidir. Taş minaresi, 1875 tarihlidir. Tarihi ibadet yeri, hala kullanılır.
Karapınar’da yer alan Valide Sultan Müzesi, Osmanlı padişahlarından III. Selim’in annesi, Hürrem Sultan tarafından hamam olarak yaptırılmıştır. 1542 - 44 seneleri arasında tamamlanmış olan tarihi mekan, Mimar Sinan’ın eseridir. Taştan yapılan hamam, kubbe ile süslenmiştir. 2007’de onarımdan geçirilmiştir. Müzede, Osmanlı Dönemi’nden kalma eşyalar ve tarihi eserler sergilenir.
Akören’de yer alan Büyük Camii, 1285 tarihinde inşa edilmiştir. Moloz taştan yapılan tarihi ibadethane, sade bir görüntüye sahiptir. Üzerinde kiremit düz çatısı, tek şerefeli bir minaresi vardır. Koca Camii olarak da anılan kutsal mekan, bugüne dek pek çok kez onarımdan geçmiş ve günümüze kadar işlevini muhafaza edebilmiştir.
Akören’e bağlı Orhaniye köyündeki bir derenin üzerine inşa edilmiş olan Osmanlı Köprüsü, yaklaşık 37 metre uzunluğundadır. Kemerli ve dört gözlü olan taş köprünün inşa kitabesi bulunmadığı için ne zaman yapıldığı bilinmez; ancak yapım tekniği ve görüntüsü itibariyle 19. yüzyıla ait olduğu tahmin edilir. Yakın tarihte onarılan Osmanlı Köprüsü, hala işlevini koruyor.
Zıvarık Hanı, İpek Yolu güzergahında önemli kentlerden biri olan Altınekin’de yer alır. Kitabesi olmayan hanın, 14 ya da 15. yüzyılda inşa edildiği tahmin edilir. Taştan yapılan tarihi mekan, farklı zamanlarda onarımdan geçerek günümüze kadar gelebilmiştir. Beşik tonozlu yapı, yüzyıllar boyunca birçok kişiyi ağırlamıştır.
Altınekin ilçesinde bulunan Ali Paşa Camii, 1854 - 55 tarihinde inşa edilmiştir. Kare yapılı tarihi cami, düz bir dam ile kapatılmıştır. 1926’da yapılan yenileme ile çatısı kiremitle kaplanmıştır. Kesme taştan kısa boylu bir minaresi olan kutsal mekan, sade bir görüntüye sahiptir. Birkaç kez onarılarak günümüzde de işlevini korur.
Yeraltı kaynakları açısından zengin olan Hüyük ilçesinde, Köşk Kaplıcası kadar ilgi görür. Şifalı su, Köşk beldesindekine göre daha soğuk olduğu için özellikle yazın tercih edilir. . Çavuş Kasabası Termal Tesisleri, özellikle cilt hastalıklarının tedavisi için tamamlayıcı olarak tercih edilir. Burada konaklama tesisi bulunmaz; ancak Selçuklulardan kalma iki hamam bulunur. Havuzlu hamamlardan biri erkeler, diğeri kadınlar içindir.
Karatay’ın merkezinde yer alan Şemsi Tebrizi Camii ve Türbesi’nin 13. yüzyılda inşa edildiği tahmin edilir. 1510 yılında yenilendiğine dair kitabeye sahip olan kutsal mekan, taştan yapılmıştır. Tek şerefeli minaresi olan cami ile türbe bitişiktir. Mevlana Celaleddin Rumi’nin hocası ve dostu olan Şemsi Tebrizi’nin türbesi, tuğladan yapılmış bir külahla örtülmüş, içi kalem işi bezemelerle süslenmiştir.
Karatay’ın merkezinde konumlu Şerafettin Camii, ilk defa 12. yüzyılda camiye adını veren Şeyh Şerafettin tarafından inşa ettirilmiştir. Daha sonra yıkılan cami, 1336’da yeniden yapılmış, çeşitli onarım ve yenileme işlemleriyle bugüne kadar gelebilmiştir. Kesme taştan yapılmış tarihi ibadethane, on tane fil ayağı üzerine oturtulan kubbesiyle dikkat çeker. Mermer minber ve mihrabı, dantel gibi işlenmiştir ve görenlerde hayranlık uyandırır. Kutsal mekan, hala işlevini korur.
1242 tarihli Sırçalı Medrese, Selçuklu Dönemi eserlerinden biridir. Meram’ın merkezinde konumlu tarihi yapı, açık avlulu ve eyvanlı olarak tasarlanmıştır. Taç kapısındaki işlemeleriyle göz dolduran mekan, Osmanlılar zamanında da medrese olarak kullanılmıştır. 1954 yılında yapılan onarımdan sonra Mezar Anıtları Müzesi olarak hizmete açılmıştır. Sırçalı Medrese Müzesi’nde Karamanoğlu, Selçuklu ve Osmanlı Dönemlerinden kalma mezar taşları görülebilir.
Tarihi Meram Hamamı, 1424 senesinde, Karamanoğulları Dönemi’nde inşa edilmiştir. Kesme ve moloz taştan yapılan tarihi mekan, kubbelerle örtülmüştür. Çifte hamam olarak kadın ve erkelere hizmet veren Meram Hamamı, çeşitli onarımlarla bugüne kadar ulaşabilmiştir ve hala hizmete açıktır. Hasbey Hamamı olarak da bilinir.
Selçuklulardan kalma Sadrettin Konevi Camii, Meram’da yer alır. 1274 tarihli cami, kesme ve moloz taştan yapılmıştır. Kiremit bir çatı ile örtülmüş kutsal mekanın, tek şerefeli taş bir minaresi vardır. Camiyi yaptıran Sadrettin Konevi’nin kabri, ibadethanenin bitişiğindeki türbede yer alır. Konik bir çatıyla kapatılmış olan türbe ve Selçuklu çinileriyle süslenmiş cami, hala işlevini korur.
Mevlana Celaleddin Rumi’nin babasının dostu olan alim Ateşbaz-ı Veli’nin 1284 yılında, yüz yaşındayken vefat ettiği söylenir. Mevlana ve oğlu Sultan Veled’e hizmet eden zatın türbesi, 1285 tarihinde yapılmıştır. Selçuklu Dönemi türbesi, kesme taştan yapılmış, sekizgen kasnak üzerinde yükselen bir külahla örtülmüştür.
Meram ilçesinde, çarsı içinde konumlu olan Kapu Camii, ilk kez 1658’de inşa edilmiş, yangında zarar gördüğü için 1867’de yeniden yapılmıştır. Konya Kalesi’ndeki taşlardan ve devşirme malzemelerden yapılan kutsal mekan, düz bir çatı ile örtülmesine rağmen içte kubbeli olarak tasarlanmıştır. İç mekanı süsleyen çiniler dışında oldukça sade bir camidir. Tarihi ibadethane Konya Çarşısı’nın (Bedesten Çarşısı) simgesi olarak hala işlevini korur.
Meram’da yer alan ve yüzlerce yıldır ticaret merkezi olan Bedesten Çarşısı, yaklaşık 40 sokağa yayılmıştır. Osmanlı padişahlarından Kanuni Sultan Süleyman Dönemi’nde (1538) buraya bir bedesten yapılmışsa da tarihi yapı günümüze kadar gelememiş; ancak çevresi daha da genişleyerek meşhur Konya Çarşısı’nı yaratmıştır.
Romalılardan beri kullanılan Bedesten Çarşısı çevresi, A’dan Z’ye birçok şeyin satıldığı dükkanları ile yenilenmiştir. Konya’ya özgü eşya ve yiyecek almak isteyenlerin ilk durağı olan alışveriş merkezi, hala işlevini koruyor.
Selçuklu’nun kültür vadisi Sille’de, tarihi Tepe Şapeli’nde hizmet verir. Zaman Müzesi, Romalılardan bu yana bu topraklarda zamanı tayin etmek için kullanılmış birçok objenin sergilendiği ilgi çekici bir koleksiyona sahiptir. Müzede, güneş saati, takvim örnekleri, Osmanlı Dönemi’ne ait saatler sergilenir Müze binası, başlı başına bir tarihi eserdir. Şapel, moloz taştan yapılmış ve tek nefli olarak tasarlanmıştır.
Subaşı Hamamı, Selçuklu ilçesinin tarihi köyü olan Sille’de yer alır. Subaşı Mahallesinde konumlu hamamın inşa kitabesi yoktur. Kubbeli olarak tasarlanan taş hamamın, 19. yüzyılın sonlarında yapıldığı tahmin edilir. Çifte hamam olarak planlanmıştır. Restorasyon çalışmaları neticesinde aynı işlevle hizmet vermesi planlanmaktadır.
Selçuklu ilçesinde yükselen Takkeli Dağı üzerindeki Gevale Kalesi’nin tarihi oldukça eskiye dayanır. Roma, Bizans, Selçuklu, Karamanoğlu ve Osmanlıların izlerini taşıyan tarihi yapı, binlerce yıl boyunca birçok hakimiyet mücadelesine sahne olmuştur. Kentin stratejik açıdan oldukça önemli bir noktasındadır.
Konya’ya hakim olan medeniyetlerce hükümdarların ikamet yeri olarak kullanılan Gevale Kalesi, kazı çalışmalarının halen sürdüğü önemli bir sit alanıdır. Kazılarda iç kale, tapınak, su sarnıçları, kale burçları, surlar ve gizli geçitler keşfedilmiştir.
Selçuklu’nun kültür vadisi Sille’de konumlu Ak Camii, 1863 tarihinde inşa edilmiş bir Osmanlı camisidir. Sille köyünde bulunan en büyük cami, yaklaşık 400 metrekaredir. Yapının duvarları moloz taş, çatısı ahşap üzerine kiremitten yapılmıştır. Caminin minber ve mihrabı ahşaptır. Oymacılığın en özenli örneklerini teşkil eden mihrap ve minber, özgünlüğü korur. Yakın tarihte onarılmış olan kutsal mekan, tek şerefeli taş bir minareye sahiptir ve hala ibadete açıktır.
Karataş Camii, Selçuklu ilçesinin Sille köyünde yer alır. Bulunduğu mahalle ile aynı adı taşıyan cami, 1878 senesinde, büyük bir özenle inşa edilmiştir. İç mekanı muazzam bir ahşap işçiliği ile süslenmiş, el dokuması halılarla kaplanmıştır. Osmanlılardan kalma kandiller ve mumlarla donatılmış kutsal mekanın duvarları, moloz taştan örülmüştür. Köşk tipi minaresi ahşaptandır. 2010’da restore edilmiş olan Karataş Camii, cemaatinin az olması sebebiyle yalnızca Ramazan ayında, teravih namazlarında ibadete açılır.
Çay Camii, Selçuklu ilçesinin tarihi yapılarla bezeli köyü, Sille’de yer alır. Sille Deresi’nin yakınında bulunan bu cami, 19. yüzyılda inşa edilmiş bir Osmanlı eseridir. Ahşap kemerli girişinin ardında göz dolduran ahşap işleme örnekleri saklar. Mihrap, minber ve vaaz kürsüsü üzerine özenle nakşedilmiş bitkisel motifler, özgünlüğünü korumuştur. Çay Camii, 2014 senesinde restore edilmiş olup hala ibadete açıktır.
1794 tarihli Kurtuluş Camii, aynı adı taşıyan mahallede, Selçuklu Sille’de konumlanmıştır. Bölge sakinlerinin Mormi Camii olarak bildiği kutsal mekan, moloz taştan yapılmıştır. Başta mihrap ve minber olmak üzere caminin birçok yapı unsuru ahşaptandır. Ahşap süsleme sanatıyla hayranlık uyandıran tarihi ibadethanenin minaresi yoktur. 1842 yılında onarımdan geçtiğine dair kitabeye sahiptir. Kurtuluş Camii, 2010 yılında restore edilmiş olup işlevini korur.
Diğer adı ile Kayabaşı Camii, Selçuklu’da konumlanmıştır. Minaresiz camilerden biridir. 1868 tarihli bir kitabeye sahip olması sebebiyle bu yılda yapıldığı veya onarıldığı tahmin edilir. Moloz taştan örülmüş duvarlarının ardında göz kamaştırıcı süslemeler barındırır. Önünde üç kemerli ahşap sütunlar, Osmanlılara ait kandilleriyle hayranlık uyandırır. Avlusunda 1818’de yapılmış bir çeşme vardır. Cemaatinin az olması sebebiyle Mezaryaka Camii, yalnızca Ramazan ayında teravih namazı için ibadete açılır.
Selçuklu Sille’de konumlu Orta Mahalle Camii, 1863 tarihinde yapılmıştır. Moloz taştan yapılmış kutsal mekanın minaresi yoktur. Ahşap yapı unsurlarının güzel süslemelerle donatıldığı tarihi ibadethane, Osmanlı Dönemi’nden kalma kandil ve şamdanlara sahiptir. Minber ve mihrabı zengin süslemelerle donatılmıştır. Orta Camii adıyla da anılır. 2013’te restore edilmiş olup hala ibadete açıktır.
Çevre sakinleri tarafından Karhane Camii ismiyle anılan kutsal yapı, 1873 tarihine aittir. Selçuklu’nun Sille köyünde konumlu tarihi ibadethane, moloz taştan yapılmıştır. Köşk tipi minaresi, işlemelerle bezeli minber ve mihrabı ile göz doldurur. Geniş bir avlu için yerleştirilmiş Subaşı Camii, yakın zamanda onarımdan geçmiştir. Avlusunda dokuz köşeli bir havuz bulunur. Hala ibadete açık olan caminin yakınlarında üç odalı bir mağara keşfedilmiştir.
Koimesis Tes Panagias Kilisesi, Selçuklu’nun zengin kültürü ile dikkat çeken Sile köyünde bulunur. Dikili Kaya mevkiinde kaya bloğuna oyularak yapılmış olan tarihi ibadethane, üç nefli bazilika olarak tasarlanmıştır. Bizanslılardan kalma kutsal mekanda Meryem’in ölümünü tasvir eden duvar resimleri vardır. Kilisenin içinde kaya mezarları da keşfedilmiştir.
Kiriakon Kilisesi olarak da bilinen kutsal mekan, Selçuklu Sille’de, Subaşı Mahallesinde yer alır. Bizanslılardan kalma tarihi kilisenin 10 ya da 11. yüzyılda yapıldığı tahmin edilir. Kaya içine oyularak kapalı Yunan haç şeklinde tasarlanmıştır. Kemerlerle süslenmiş birkaç odadan oluşan Hızır İlyas Kilisesi, 20. yüzyılda testi atölyesi olarak kullanıldığına dair izler barındırır.
Selçuklu ilçesine yer alan Beyhekim Camii’nin 13. yüzyılda inşa edildiği tahmin edilir. Selçuklu Dönemi’nin önemli eserlerinden biri olan kutsal yapı, kesme ve moloz taştan yapılmıştır. Dikdörtgen planlı olan caminin mütevazı bir kubbesi vardır. İç mekanı muazzam bir işçilikle süslenmiş, mozaik ve çinilerle donatılmıştır. Dört pencere ile aydınlatılmış kubbenin göbeği çini ile kaplıdır. Kutsal mekanın minaresi yoktur. Beyhekim Mescidi olarak da bilinen caminin çini ile bezeli eşsiz güzellikteki mihrabı, 1900’lü yılların başında sökülerek Almanya, Berlin’deki Pergamon (Bergama) Müzesi’ne götürülmüştür.
Akşehir’de, Nasreddin Hoca Mezarlığı içinde yer alan Nasreddin Hoca Türbesi, İmaret Mahallesindedir. 1284 tarihinde vefat eden ve Selçuklulardan kalma bir mezarlığa defnedilen Nasreddin Hoca’nın türbesi, 19. yüzyılda yapılmıştır. 12 sütunun taşıdığı yeşil kubbesi ve kemerlerle süslenmiş çokgen bedeni ile dikkat çeken Nasreddin Hoca Türbesi, Konya’ya gelenlerin ilk ziyaret ettiği yerlerden biridir.
Mevlana Dergahında kurulan Mevlana Müzesi, Karatay’da yer alır ve Konya’nın sembol yerlerinden biridir. Hoşgörü felsefesiyle yüzyıllar boyunca birçok kişiyi etkileyen Mevlana Celalettin Rumi’nin türbesi de müze kompleksi içindedir. Mevlana Müzesi’nde, dergaha ait eşyalar, el yazmaları, sabır taşı, sekiz telli keman, astronomi derslerinde kullanılmış küre, oldukça ilgi görür.
Karatay’da, Mevlana Türbesi’nin yanında konumlanmış olan Selimiye Camii, 1567 yılından bu yana ibadete açıktır. Kutsal mekan, kesme taştan yapılmış, kemer ve sütunlarla süslenmiştir. Birer şerefeli iki minaresi olan tarihi caminin iç mekanı kalem işi ile donatılmıştır. Özenli mimarisi ile oldukça ilgi gören cami, yakın tarihte onarılmıştır.
Meram ilçesinin Hatunsaray beldesindeki Kilistra Antik Kenti, Helenistik Çağ’da Romalıların yerleşim yeri olmuştur. Lystra Antik Kenti olarak da bilinen tarihi yerleşim yeri, Erken Hristiyanlık Dönemi’ne ait bulgular barındırır. Şapel, kilise, su sarnıcı ve şırahane kalıntıları sahip olan Kilistra Antik Kenti, oyulmuş kayalardan oluşan yerleşim yeri ile oldukça dikkat çeker.
Selçuklu ilçesinde Hamidiye mevkiinde yer alan İnce Minare Taş ve Ahşap Eserler Müzesi, 1264 yılında inşa edilmiş tarihi bir mekanda hizmet verir. Selçuklu vezirlerinden Sahip Ata Fahrettin Ali tarafından medrese olarak yaptırılmıştır. Muazzam bir taş işçiliği örneği olan tarihi yapı, 19. yüzyılın sonuna dek medrese olarak kullanılmıştır. Ana kubbesinin üzerindeki fener, yapının içini aydınlatır. Kubbeli iki tane dershanesi olan medrese, 1956 senesinde müzeye çevrilmiştir. Taş ve Ahşap Eserleri müzesinde Karamanoğulları ve Selçuklulara ait mermer, ahşap ve taştan yapılma eserler yer alır.
Türkiye’deki en büyük göllerden biri olan Beyşehir Gölü, aynı adlı ilçenin batısındadır. Bakir doğasında bir cennet saklayan gölün kumsalları ve adaları ilgi görür. Beyşehir ilçesinin en büyük zenginliklerinden biri olan göl, balık ve kuşların da yuvasıdır. Göl kıyısında, Beyşehir’in meşhur sazan balığının sunulduğu balık lokantaları ve konaklama tesisleri bulunur. Mada, Hacı Akif, İğneli, Çeçen ve Aygır Adaları, gölde yer alan 33 ada arasında en dikkat çekenleridir. Beyşehir’e gelmişken, günbatımın masmavi göl üzerinde yarattığı etkileyici manzara mutlaka görülmeli.
Konya’nın Cihanbeyli ilçesinde, Kuşça beldesinin Celil mahallesinde yer alan Kuşça Celil Boğazı Peribacaları, çölü andıran bir vadide, devasa anıtlara benzeyen etkileyici birer doğa harikasıdır. Peribacaları, geçmişte Anadolu medeniyetlerinin de sığınağı olmuştur. Erozyon, yağış ve rüzgarla bugünkü şeklini almış olan oluşumlar, Türkiye’deki 4. peribacası alanını meydana getirir.
Çumra ilçesinin doğusunda yer alan Çatalhöyük, 9500 yılı aşan geçmişiyle Anadolu’da en eski yerleşim yerlerinden biridir. Neolitik ve Kalkolitik Çağ’a dair birçok detayı günümüze kadar ulaştıran bu höyük, doğu ve batı olmak üzere iki kısımdan oluşur. Doğu tarafı Çatalhöyük Neolitik Kenti olarak adlandırılmış olup kentleşme evrelerini yansıtan kalıntıları halen muhafaza eder. Batı kısmı ise Kalkolitik Çağ’dan izler barındırır. Yerleşik hayata geçiş, avcılık ve tarımın başlangıç evrelerine sahne olan Çatalhöyük’te heykel, rölyef, duvar resmi gibi objeler bulunmuş ve sergilenmek üzere Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ne götürülmüştür. 2012’de UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilen tarihi yerleşim yeri, insanlığın gelişim sürecine tanıklık etmiş bir kültür mozaiğidir.
Beyşehir’in simgesi tarihi Taş Köprü, 15 gözlü ve kemerlidir. Şehre gelen gezginlerin fotoğraflarını süsleyen bu köprü, sulama amacı ile 1914’te yapılmıştır. Köprünün uzunluğu yaklaşık 41 metredir. Beyşehir Gölü ile kanal arasında taşıyıcı görevi gören Taşköprü, Osmanlılar Dönemi’nde kurulmuş en kapsamlı sulama sistemidir. Tarihi yapının çevresinde, çay bahçesi ve kafeler bulunur.
Eşrefoğlu Camii, Beyşehir ilçesinde yer alır. Tarihi yapı, 1296 - 99 yılları arasında, Anadolu beylikleri zamanında inşa edilmiştir. Çinilerler kaplı ahşap oyma ile süslenmiş mihrabı, dantel gibi işlenmiş anıtsal taç kapısı, camiyi taşıyan ve hala sağlam olan ahşap sütunları ile hayranlık uyandıran caminin, tek şerefeli bir minaresi vardır. Birkaç kez onarımdan geçen Eşrefoğlu Camii, tüm ihtişamıyla halen ibate açıktır.
Eflatunpınar Hitit Su Anıtı, Hititlerin gözde yerleşim yerlerinden biri olan Beyşehir’de yer alır. M.Ö. 13 yüzyılda yapıldığı tahmin edilen anıt, kaya üzerine işlenmiş kabartmalar ile süslenmiştir. Beyşehir Gölü yakınlarındaki tarihi yapı, doğal su kaynağının yanı başındadır. Hititlerin kutsal su tapınaklarından biri olan anıtın, dikdörtgen bir havuzu vardır.
Beyşehir’e bağlı Fasıllar köyünde bulunan bir Hitit anıtıdır. M.Ö. 13. yüzyılda tarihlendirilen anıt, yaklaşık 8 metre uzunluğunda 70 ton ağırlığında tek parça bazalt kaya üzerine işlenmiştir. İki farklı tanrı figürü barındıran Fasıllar Anıtı, iki aslan kabartması ile süslenmiştir. Fasıllar Anıtı’nın yakınındaki Lukyanus Kitabesi Ve Atlı Kaya Kabartması da görülmelidir.
Beyşehir’deki Fasıllar Anıtı’na yaklaşık 100 metre mesafede konumlanmış olan Lukyanus Kitabesi ve Atlı Kaya Kabartması, Romalılar tarafından yapılmıştır. Büyük bir kayalığın üzerine, 10 metre yükseğe işlenmiş anıtta mezar odası da bulunur. Kitabeye göre anıt, at yarışlarında hayatını kaybeden genç Lukyanus için yapılmıştır ve kitabeye at yarışlarına dair bazı kurallar eklenmiştir. Mezar odasının girişindeki at kabartması yaklaşık 1,85 metre yüksekliğindedir. Atkaya ve Lukyanus Anıtı olarak bilinir.
Beyşehir’deki Eşrefoğlu Camii’nin yakınında bulunan İsmailağa Medresesi, türbesi ile beraber 1369’da İsmail Ağa tarafından yaptırılmıştır. Taş Medrese olarak bilinen tarihi yapının özenle süslenmiş taştan taç kapısı, özgünlüğünü muhafaza ederek bugüne kadar gelebilmiştir. 20. yüzyıla kadar kullanılan medrese, günümüzde bakımsız kalsa da türbe halen ziyaret edilir. Türbe, yeni doğum yapmış anneler tarafından sıkça ziyaret edildiği için Süt Dede Türbesi olarak da anılır.
Beyşehir Gölü’nün güneyinde yer alan Karaburun Plajı, yaklaşık 2 km uzunluğunda kumsala sahiptir. Yaz boyunca Konya ve çevresinin günübirlik ve konaklamalı dinlenme mekanı olan plajın çevresinde kamp ve konaklama yerleri bulunur. Voleybol ve futbol sahalarına sahip olan Karaburun Plajı’nda şezlong ve şemsiye kiralanabilir.
Meke Gölü, Karapınar’a yaklaşık 8 km uzaklıkta, Karapınar - Ereğli yolu üzerinde yer alır. Krater gölü olan bu güzellik, milyonlarca yıl önce yaşanan volkanik patlama sonrasında oluşmuştur. Denizden yaklaşık 1000 metre yüksekte konumlanan Meke Gölü, göç eden kuşların da uğrak yeridir. Hayranlık uyandıran görüntüsünü yavaş yavaş yitiren göl, kuruma riski ile karşı karşıyadır.
Acıgöl, Karapınar’da konumlanır. Güneybatısında Meke Gölü vardır. Volkanik maar gölü olan Acıgöl, magnezyum sülfatlı suyu acı olduğu için bu adı almıştır. Suyun içeriği nedeni ile bu gölde hiçbir canlı türü yaşamaz. Çevresinde volkanik küller ve obruklar bulunan Acıgöl, 300 metreyi aşan derinliğe sahiptir. Etrafı ormanlık olan doğa harikası, kış aylarında buz tutarak etkileyici bir görüntü yaratır.
Şeytan Köprüsü, Selçuklu ilçesine bağlı tarihi Rum köyü Sille’de yer alır. Taş köprünün Orta Çağ’da inşa edildiği tahmin edilir. Şimdilerde kurumuş olan bir su kaynağının üzerine su kemeri olarak yapıldığı düşünülür. Dar yapısı, buradan geçmeyi bir hayli zorlaştırdığı için Şeytan Köprüsü adını almıştır. Efsanelere konu olan köprünün altı kayalıktır. Ürkütücü görüntüsüyle bu köprü, Sille’ye gelenler tarafından mutlaka ziyaret edilir.
1251 tarihli Karatay Medresesi, Selçuklu ilçesine bağlı Ferhuniye Mahallesindedir. Selçuklu Sultanı II. Keykasuv Dönemi emiri Celaleddin Karatay’ın yaptırdığı tarihi medrese, kapalı avlulu ve tek katlı olarak tasarlanmıştır. Büyük bir incelikle işlenmiş taç kapısının ardında bir tarih saklayan görkemli yapı, 1955 itibariyle Çini Eserler Müzesi’ne dönüştürülmüştür. Müzenin içini de kaplayan çinilerle beraber Kubad Abad Sarayı’nın çinileri ve Anadolu Beylikleri Dönemi’nden kalma seramik ve çini objeler, burada görülebilir. Osmanlılardan kalma süslemeler de müzenin dikkat çeken eserleri arasındadır.
Alaeddin Camii
Alaeddin Camii, Karatay ilçesindeki Alaeddin Tepesi’nde konumlanmıştır. Selçuklu Dönemi eserlerinden biri olan tarihi cami, 1221’de, Aleaddin Keykubat zamanında tamamlandığı için bu ismi almıştır. Roma ve Bizanslılardan kalma sütun ve mermerlerin de kullanıldığı kutsal mekanda, ahşap ve taş oymacılığının etkileyici örneklerini görülebilir. Mihrabı çinilerle donatılmış cami, kubbe ile süslenmiştir. Külahla örtülü kısım ise türbedir. Yüzlerce yıldır ayakta kalabilmeyi başarmış olan yapı, yakın tarihte onarılmış olup hala ibadete açıktır.
Kızören Obruğu, Karatay’da, bulunduğu köye adını veren tabii bir güzelliktir. Denizden yaklaşık 1000 metre yükseklikte yer alan obruk gölü, yeraltı sularının kireçli kaya tabakasını zamanla aşındırması sonucu oluşmuştur. Kızören Gölü olarak da anılan doğa harikası, yaklaşık 170 metre derinliğe sahiptir. Obruğun yakınında Selçuklulardan kalma tarihi Obruk Hanı bulunur.
2008’de ziyarete açılan İstiklal Harbi Şehitleri Abidesi, Karatay ilçesinde, Mevlana Müzesi’nin yanındadır. 16’sı Türk devletlerine, 16’sı Türkiye’ye ait olan 32 bayrakla donatılmış giriş kısmından sonra müze olarak gezilebilen ve Selçuklu mimarisi ile inşa edilmiş sergi alanı bulunur. Müzede, Kurtuluş Savaşı dönemini anlatan maketler ve fotoğraflar görülebilir.
Karatay’ın tarihi ibadethanelerinden biri olan Aziziye Camii, Osmanlılar tarafından yapılmıştır. Kutsal mekanı, 1671 - 76 yıllarına ait caminin yanması üzerine Sultan Abdülaziz, annesi Pertevniyal Valide Sultan adına 1867’de inşa ettirmiştir. Barok stili ile tasarlanmış olan Aziziye Camii, köşk tipi iki minareye sahiptir ve hala ibadete açıktır.
Beyşehir’in en büyük tabii zenginliği olan Beyşehir Gölü, Türkiye’deki en büyük göllerden biridir. Göl üzerindeki adaları da kapsayan Beyşehir Gölü Milli Parkı, endemik bitki ve hayvan türleri ile önemli bir ekosistemdir. Milli parkta, trekking ve bisiklet parkuru, plaj, çadırlı ve karavanlı kamp alanları bulunur. Doğaseverlerin ziyaret etmek isteyeceği bu güzellik, kuşlar için de önemli bir yaşam alanıdır. Göl kıyısı, olta balıkçılığına elverişlidir.
Beyşehir Gölü Milli Parkı sınırları içinde bulunan 33 ada arasında, Mada, Hacı Akif, İğneli, Çeçen, Aygır ve Kız Kalesi Adaları, en popüler olanlarıdır.
Mada Adası, yerleşim yeri olarak kullanılan tek adadır ve yüzölçümü açısından en büyük olanıdır. 1850’li yıllardan beri yerleşik hayatın var olduğu bu ada, belediyeye ait toplantı ve sergi salonuna ev sahipliği yapar. Mada Adası’na Isparta’nın Şakirağaç ilçesinden de ulaşım sağlanır.
Hacı Akif Adası, barındırdığı 100 metrelik mağarası ile ünlüdür. Duvar resimleriyle bezeli tarihi bir yerleşim yeri olan mağarada, dikit ve sarkıtlar büyüleyici bir görüntü yaratır. Bu ada sülün ve Pekin ördeğinin yaşam alanıdır.
İğneli Ada, kumla kaplı plajı; Çeçen Adası, tarihi kalıntıları; Aygır Adası, Anamas Dağı’nın etkileyici manzarası ve kilise kalıntıları ile ünlüdür. Kız Kalesi ve Adası Kubad Abad Sarayı’nın yakınlarında yer alır. Adalara, balıkçı kayıkları ile ulaşım sağlanır.
Konya’nın büyüleyici güzelliklerinden biri olan Yerköprü Şelalesi, Hadim ilçesine bağlı Bademli köyünde yer alır. Seyrine doyulmaz bir manzara yaratan bu güzellik, yeraltı sularıyla beslenir ve Göksu Nehri’ne karışır. Şelale, yaklaşık 20 metrelik bir yükseklikten, yeşermiş kayaların üzerinden dökülür. Göksu Şelalesi olarak da anılan tabiat harikası, ilkbaharla beraber yemyeşil bir bitki örtüsü ve rengarenk çiçeklerin koynunda güzelliğini perçinler.
Karapınar Çölü, bir başka ifadeyle Karapınar Kumulları, verimli toprakları ile genişçe bir alana yayılan Konya ovasının güneyinde yer alır. Geçmişte bir gölün bulunduğu bu alanın zamanla çöle dönüşmesi, bilinçsiz tarım yöntemleri, rüzgar erozyonu ve var olan bitkilerin sökülmesi ile gerçekleşmiştir. Çölleşen arazi, zaman zaman kum fırtınalarına sebep olup ilçe topraklarını bereketsiz bir hale getirse de ülkemizin tek çölü olması nedeniyle ilgi çeker.
Ağaçlandırma projesi ve çölleşmeyi durdurma çabalarına rağmen varlığını koruyan Karapınar Çölü, ilçenin göç vermesine neden olurken bu oluşumu görmek isteyenlerin de Karapınar’ı ziyaret etme nedenidir. Film ve dizi yapımcılarının çöl sahnesi çekimleri için tercih ettiği, aslında bir tahribat sonucu ortaya çıkan bu oluşum, Konya Çölü adıyla da bilinir.
Bir obruk gölü olan Çıralı Gölü, Karapınar’ın merkezine yaklaşık 25 km mesafededir. Kalkerleşmiş bir tabakanın 80 metre derininde oluşmuştur. Özellikle ilkbaharı müjdeleyen gelinciklerle beraber benzersiz bir manzara yaratır. Çıralı Gölü, yaklaşık 125 metre derinliğe sahiptir. Romalılardan kalma mağara ve yapı kalıntılarıyla kuşatılmış göl çevresi, tarihe meraklı tabiat tutkunları için eşsiz bir kamp alanıdır.
Değirmenözü Çayı’nın beslediği Düden Gölü, Kulu ilçesine yaklaşık 5 km uzaklıkta bulunan bir doğa harikasıdır. Az tuzlu ve sığ bir göldür. Küçük adacıklara ayrılmış bu oluşum, birçok kuş türüne yuva olmuştur. Göçmen ve konaklayan kuş türleri, özellikle de gölün çevresinde zarifçe yürüyen flamingolar, Düden Gölü’nün güzelliğine güzellik katar.
Tablo gibi güzelliği görenleri büyüleyen Kuğulu Park, Seydişehir ilçesinin en gözde mesire yerlerinden biridir. Yapay bir gölete sahip olan bu parkın adı, gölette süzülen kuğulardan gelir. Piknik yeri, çay bahçesi ve lokantası, yürüyüş yolu, kameriye ve seyir alanları ile doğanın kalbinde bir dinlenme arayanlara hitap eder. Güzleri sararmış yapraklarla kaplı park, bahar ve yaz boyunca gökkuşağı renginde çiçeklerle bezenir.
Meram’da yer alan Sahip Ata Camii ve Külliyesi, Selçuklu vezirlerinden Sahip Ata Fahreddin Ali tarafından 1258 - 1283 yılları arasında yaptırılmıştır. Cami, anıtsal portali ve ince bir işçilikle süslü zarif minaresi ile göz doldurur. Larende Camii olarak da anılan kutsal mekan, hala işlevini korur.
Külliyenin Hankah bölümü, oldukça büyüktür. Başlı başına bir eser bu bölüm, Sahip Ata Vakıf Müzesi olarak düzenlenmiş olup burada el yazması Kur’an- Kerim, Selçuklu çinileri, halı ve kilimler sergilenir.
Sahip Ata ve ailesinin kabirlerinin bulunduğu türbe, hankahın bitişiğindedir. Sandukaların üzeri çinilerle kaplıdır. Hamam, çeşme ve dükkanları ile hala ayakta olan külliye, tarihi yapılara ilgi duyanların görmek isteyeceği bir yapıttır.
Evliya Çelebi’nin seyahatnamesine konu olan Bağ-ı Meram, yüzlerce yıldır güzelliği ile öne çıkmıştır. Bağların ortasından geçen Meram Deresi yakınlarında, piknik alanları bulunur. Dere kenarlarında su değirmenleri ile süslenmiş Meram Bağları, çevresinde çay bahçeleri ve dinlenme alanlarına sahiptir. Eşsiz lezzetiyle ünlü olan Hatip üzümü, bu bağlarda yetişir.
Meram Deresi üzerinde tüm ihtişamı ile ayakta duran Tarihi Meram Köprüsü, Selçuklular tarafından yapılmıştır. Kitabesi olmadığı için inşa tarihi bilinmeyen yapının mimari özellikleri 13 ya da 14. yüzyılı işaret eder. Biri büyük dördü küçük beş gözlü ve kemerlidir. Kesme taştan yapılmış olan Meram Köprüsü, özgün hali muhafaza edilerek onarımlardan geçmiştir günümüze kadar işlevini korumuştur. Yalnızca yaya kullanımına açıktır.
Meram ilçesinde bulunan Aziz Pavlus Kilisesi, Roma Katolik ibadethanesidir. 1910 tarihli kutsal mekan günümüzde de ibadete açıktır. Fransız - Gotik üslupla tasarlanan ibadethane, bakımlı bir bahçe içinde yer alır. Antakya’dan Konya topraklarına gelen Aziz Pavlus (Sean Paul) adına yapılmıştır.
Konya’nın tarih öncesi devirlerden bu yana yerleşim yeri olarak kullanılan Alaeddin Tepesi, Selçuklu ilçesinde yer alır. Kuzey eteklerinin bir bölümü Karatay ilçesinde kalan bu tepe, Alaeddin Camii, Selçuklu sultanlarının kabrine ev sahipliği yapan kümbet, çeşme gibi tarihi yapılar barındırır. Höyük niteliğinde olan tepede, çok sayıda eser keşfedilmiştir. Ağaçlarla bezeli Alaeddin Tepesi, mesirelik olarak da kullanılır. Tarihi dokunun muhafaza edildiği alanda, çay bahçesi ve park da bulunur.
Selçuklu ilçesinde konumlu, tarihi köy Sille, binlerce yıllık geçmişi ile kültürleri bir arada yaşatır. Bizans, Selçuklu ve Osmanlı Dönemlerine ait ev, cami ve kiliseleriyle Konya’da, 1800’lü yılların sonuna kadar Rumlar ve Türklerin beraber yaşadığı bir köy olmuştur. Sille Kültür Vadisi olarak anılan yerleşim yerinde, kilise, manastır, hamam, cami, köprü, antik taşlarla bezeli mezarlık ve çeşme gibi tarihi yapıların pek çoğu günümüze kadar ulaşmış, büyük bir kısmı restore edilerek ziyarete açılmıştır. Sille Baraj Gölü çevresinde, kamp, piknik aktiviteleri için mesirelik, restoran ve yürüyüş alanları bulunur.
Selçuklu ilçesine bağlı Sille köyünde yer alan Bizanslılardan kalma 327 tarihli Aya Elenia Kilisesi, 2012 yılında müze olarak hizmet vermeye başlamıştır. Büyük Kilise ya da Hagios Mikhael olarak da anılmış kutsal mekan, Sile taşından yapılmış, üç nefli olarak tasarlanmıştır. Kubbesi dört fil ayağı üzerine yerleştirilmiş tarihi ibadethane, Osmanlı zamanında da onarımdan geçmiştir.
Yıllar boyu, farklı medeniyetlere, savaşlara tanıklık etmiş olan yapı, günümüze kadar gelebilmiş fresk, duvar resmi ve süslemelerle donatılmış bir müze olarak tarih meraklılarının görmek isteyeceği yerlerden biridir. Aya Elenia’nın yakınında Roma ve Bizanslılardan kalma antik mezar taşlarıyla bezeli bir Rum mezarlığı bulunur.
Selçuklu ilçesinin kültür vadisi olan Sille’de yer alan Ak Hamamı, 1884 senesinde Hacı Ali Ağa tarafından yaptırılmıştır. Hacı Ali Ağa Hamamı olarak da bilinen tarihi yapı, çifte hamam olarak tasarlanmış ve Sille taşından yapılmıştır. Sille Çayı’nın yanı başında konumlanmış yapı, yakın zamanda onarımdan geçmiştir. Günümüzde kültür merkezi olarak çeşitli sergilere ev sahipliği yapan tarihi mekan, kubbelerle süslenmiştir.
Sille Ak Manastır, Selçuklu ilçesinde yer alır. Kapadokya’daki kaya yerleşimleri gibi oluşturulmuş kutsal mekan, Eflatun Manastırı olarak da anılır. Kaya içerisine oyulmuş odalar ve iki kiliseden meydana gelen yapının, M.S. 2 - 4. yüzyıllar arasında kurulduğu tahmin edilir. Manastırın en altında kutsal su kaynağı olduğuna inanılan bir ayazma bulunur.
Selçuklu ilçesinde bulunan Tropikal Kelebekler Bahçesi, büyük bir alanı kaplar. Kelebekler Vadisi olarak da anılan doğal alan, 20 bine yakın tropik bitki çeşidi ve binlerce kelebek türünü barındırır. Burada, şelale, gölet, havuz ve kelebek ve böceklerle ilgili bir müze bulunur. Rengarenk kelebeklerin yarattığı eşsiz bir manzara sunan bahçe, çocuklar için de eğitici bir gezi rotasıdır.
Japon mimarisi ve peyzaj üslubuyla dikkat toplayan Japon Parkı, Japonya’nın Kyoto şehri ile Konya arasındaki Kardeş Şehir protokolüne istinaden 2010 yılında ziyarete açılmıştır. Japon Bahçesi olarak da anılan parkta balıkların yüzdüğü bir gölet bulunur. Bu park, Japon mimarisinde tasarlanmış sosyal tesis, kameriye ve köprüleri, Japonya’ya özgü bitkilerle donatılmış bahçesi, Asya mutfağının ünlü yiyecekleri ile ilgi çeker.
Kalehan Ecdat Bahçesi, Selçuklu ilçesinde yer alan tema parklarından biridir. Bahçe, Selçuklu ve Osmanlı Dönemlerini yansıtan mimari yapılarıyla oldukça ilgi çeker. Büyük bir göletin çevresi, kale burcu, sur, deniz feneri gibi yapılarla süslenmiştir. Osmanlı Sokağı, Hasbahçe, Selçuklu Hanı, Boğaz Yalısı ve kameriyeler, ağaç ve çiçeklerle renklendirilmiş büyük bir bahçenin içinde hoş bir bütünlük oluşturur. Kalehan Ecdat Parkı olarak da bilinir.
Akşehir’de yer alan İplikçi Camii, 1337 tarihinde, Konya ve çevresi Karamanoğulları yönetimindeyken inşa edilmiştir. Ambardar Kerim Ağa tarafından yapılan ibadethane, Ambardar Kerim Camii adıyla da anılır. Kesme taş ve tuğladan yapılma caminin üç kubbesi ve tek şerefeli taştan bir minaresi vardır. Kubbelerinin içi kalem işi ile donatılmıştır. Yakın tarihte onarılan kutsal mekan, halen ibadete açıktır.
Akşehirli alimlerden biri olan ve 1582 senesinde vefat eden Mustafa Turabi’nin türbesi, Altınkalem Mahallesinde yer alır. Moloz taştan yapılma kutsal mekanın sekizgen kasnağa oturtulmuş bir kubbesi vardır. Osmanlı Dönemi’nde inşa edilmiş olan yapının süslemeleri, 16. yüzyılı mimarisini yansıtır.
Seyyid Mahmud Hayrani Türbesi, Akşehir’de yer alır. Mevlana Dergâhına mensup Seyyid Mahmud Hayrani, Mevlana zamanında yaşamış bir alimdir. 1268 tarihinde vefat eden Hayrani, Sultan Dağı’nın yamacında, Sultan Mahallesi’nde türbenin bulunduğu yere defnedilmiştir. Selçuklu mimarisi örneklerinden biri olan türbe, dilimli ve sivri bir kubbeye sahiptir. İç kısmı çinilerle bezeli olan Seyyid Mahmud Hayrani Türbesi, yakın tarihte onarımdan geçmiştir.
Akşehir’in Kızılca Mahallesinde yer alan Yağlı Dede Türbesi, Yağlı Dede olarak anılan Şeyh Eyyüb’ün defnedildiği yerdir. Şeyh Eyyüb, 13. yüzyılın sonu ve 14. yüzyılın başlarında yaşamış bir alimdir. Yaşadığı dönemde birçok kerametle anılmıştır. Türbe, mimari açıdan dikkat çekici özellikler barındırır. Moloz taştan yapılma kare yapılı kutsal mekan, iç kısımda tuğla ile kaplıdır. Piramidi andıran çinko kaplı sivri bir külahla örtülüdür, bu külah türbeye sıra dışı bir görüntü katar.
Seydi Yunus Türbesi, Akşehir’in Meydan Mahallesinde konumlanmıştır. Türbede yer alan kitabeye göre 1417 yılında vefat eden Seydi Yunus, dönemin büyük evliyalarından biridir. Sandukası taştan yapılmıştır. Yapım tarihi bilinmeyen türbenin üzeri açıktır.
Akşehir, Köyceğiz mevkiinde yer alan Nimetullah Türbesi’nin üzeri açıktır. Türbeye defnedilen zat, Nimetullah Nahçivani ya da Baba Nimetullah olarak bilinen İslam alimlerinden biridir.
Beyşehir’in Bayındır Mahallesinde konumlanmış aynı adlı cami, 1365 senesinde inşa edilmiştir. Kare planlı kutsal mekan, kubbe yerine çatı ile kaplanmıştır. Tarihi ibadethanenin taştan örülme, kısa ve kalın bir minaresi vardır. Caminin iç kısmı kabartma ve ahşap işlemelerle süslüdür. Bayındır Camii, halen hizmete açıktır.
Bozkır ilçesinin Hisarlık beldesinde yer alan ve Hisarlık Camii olarak da bilinen tarihi ibadethane, Osmanlılar Dönemi’nden kalmıştır. 1866 yılından bu yana ibadete açık olan Asarlık Camii, renkli freskleri ile oldukça dikkat çeker. Ahşap ve süsleme sanatı bakımından özenli bir işçilik örneği olan kutsal mekan, sarı taştan yapılma kısa boylu ve tek şerefeli bir minareye sahiptir.
Kurşunlu Camii, Bozkır ilçesinin Üçpınar beldesinde yer alır. Osmanlı Dönemi’nden kalma tarihi cami, 1820 yılında inşa edilmiştir. Kagir yapı, taşla kaplanmıştır ve kısa, tek şerefeli taştan bir minareye sahiptir. Kare yapılı kutsal mekanın bir büyük üç küçük kubbesi vardır. Kubbeleri kurşunla kaplı olduğu için bu isimle anılır. Kurşunlu Camii, yakın tarihte onarılmıştır ve günümüzde halen kullanılır.
Çeltik ilçesinin merkezinde yer alan Çeltik Merkez Camii, 1815 tarihinde inşa edilmiştir. Taştan yapılma kutsal mekan, özenli taş işçiliği ile dikkat çeker. Sütun ve sivri kemerlerle süslenmiş revaklı yapı, tek şerefeli, taştan bir minareye sahiptir. Çeltik Merkez Camii, yakın tarihte yenilenmiş olup günümüzde ibadete açıktır.
Ereğli ilçesinde 1968 yılından bu yana hizmet veren Ereğli Müzesi’nde, Anadolu uygarlıklarının yerleşim yeri olan Konya ve çevresinde elde edilmiş arkeolojik buluntular sergilenir. Hititlerden Osmanlılara kadar Anadolu uygarlıklarına dair birçok objenin sergilendiği müze, 10 binden fazla eseri barındırır. Hititlerden kalma taş aletler, Roma Dönemi’ne ait heykeller, Osmanlı zamanından kalma eserler müzenin ilgi çekici parçalarındandır.
Ereğli ilçesinin İvriz köyünde yer alan Hitit anıtı, İvriz Çayı’nın başındaki doğal oluşum bir kaya üzerine işlenmiştir. Kabartma tekniğiyle tasarlanmış bu eser, Geç Hitit Dönemi’nden günümüze kadar gelebilmiştir. Hitit kabartmasında, tanrı figürünün elinde, bereket sembolü olan üzüm salkımı ve bir demet buğday başağı vardır.
Bin yılı aşkın yaşıyla dimdik ayakta duran Anıt Ağaç, Güneysınır ilçesinin Bardas Mahallesindedir. Ardıç ağacı, oldukça geniş bir gövdeye sahiptir. Gökyüzüne doğru uzanmış dalları, yanlara doğru genişleyerek eşsiz bir görüntü oluşturmuştur. Çevresine huzur saçan Anıt Ağaç, 13 metre uzunluğundadır.
Güneysınır’ın Gürağaç Mahallesindeki Ak Türbe, Selçuklular Dönemi’nde inşa edilmiştir. İnşa tarihi net olarak bilinmeyen kutsal mekan, altıgen şeklinde tasarlanmıştır. Taştan yapılmış olan Ak Türbe’nin mütevazı bir kubbesi vardır. Bölgedeki rivayete göre Mevlana’nın torunları türbenin olduğu yere defnedilmiştir. Ak Türbe, yakın zamanda yenilenmiştir.
İslam dünyasının önemli alimlerinden biri olan Ebu Said Muhammed Hadimi Hazretlerinin türbesi, Hadim ilçesinde yer alır. Üzeri kenarları açık olan türbe, dört ayak üzerine oturtulmuş kafesli bir kubbeye sahiptir. Hadimi Hazretleri Türbesi, kutsal günlerde pek çok kişinin ziyaret ettiği bir yerdir.
Romalılardan bu yana şifa dağıtan Ilgın Kaplıcası, Ilgın ilçe merkezinin 2,5 km batısında yer alır. Bugünkü kaplıcanın bir kısmı, Selçuklu vezirlerinden Sahip Ata Fahrettin Ali tarafından yaptırılmıştır. Bu nedenle Sahip Ata Kaplıcası olarak da bilinir. Ilgın Belediyesi tarafından işletilen kaplıca, yeni bölümler eklenerek günümüzdeki haline kavuşmuştur. 42 dereceyi bulan kaplıca suyu, ortopedik rahatsızlıkların tedavisine destek amacı ile kullanılır.
Ilgın’da, Mahmuthisar köyü yakınlarında yer alan ve yapısı itibariyle kümbete benzetildiği için bu isimle de anılan Sungur Bey Türbesi’nin inşa tarihi bilinmiyor. Taştan yapılma kubbeli yapının içinde Osmanlıca yazılı bir mezar taşı vardır.
Ilgın’da yer alan kutsal mekan, 1877 tarihinde inşa edilmiştir. Günümüze kadar gelebilmiş olan Yukarı Çiğil Fazıl Camii, özenli ahşap işçiliği ile süslenmiştir. Kagir yapının taştan örülmüş bir minaresi vardır. Halen ibadete açıktır.
Ilgın ilçesinin Çatak köyünde yer alan aynı adlı cami, Osmanlı Dönemi’nde inşa edilmiş tarihi bir ibadethanedir. 1877 yılında yapılan caminin taştan ve tek şerefeli bir minaresi var. Çatak Köyü Camii, hala ibadete açıktır.
Ilgın ilçesinin Balkı kasabasında yer alan ve aynı adı taşıyan tarihi cami, 1892 senesinden bu yana ibadete açıktır. Osmanlı Dönemi camilerinden biri olan kutsal mekan, taştan yapılmıştır ve ahşap işleme örnekleri barındırır.
Karapınar’da yer alan tarihi ibadethane, 1563 senesinde inşa edilmiştir. Osmanlı Dönemi camilerinden biri olan Sultan Selim Camii’ni II. Selim yaptırmıştır. Yakın tarihte yenilenen kutsal mekan, kesme taştan yapılmıştır. Mermer sütunlarla süslenmiş olan ibadethanenin, ana kubbesi ve kemerlerle desteklenmiş küçük kubbeleri vardır. Sultan Selim Camii, taştan yapılmış birer şerefeli iki minareye sahiptir.
Türkiye’nin ilk Fair Play Müzesi, Karatay’da Olimpiyat Parkı’nda kurulmuştur. Olimpiyat ruhunu yansıtan bu müzede, fair play ödülü, yani adil oyun dalında olimpiyat ödülü almış sporcuların başarı hikayelerine yer veren kürsüleri bulunur. Müzede, olimpiyat kütüphanesi ve pek çok başarılı sporcu hakkında hazırlanmış broşürler de vardır.
Seydişehir’de yer alan Seyyid Harun Veli Camii, 1310’lu yıllarda aynı adlı külliyenin merkezi olarak inşa edilmiştir. Moloz ve kesme taştan yapılmış olan kutsal mekan, ahşap çatıyla örtülmüştür. Kesme taştan yapılmış tek şerefeli bir minaresi vardır. Onarımdan geçen cami, halen kullanıma açıktır.
Seyyid Harun Veli Türbesi, aynı adlı külliyenin içinde yer alır. Sekizgen kasnak üzerine, iç mekanda kubbe görünümünde bir külah yerleştirilmiştir. Seyyid Harun Veli Camii’nin yanında konumlanmış olan türbeye, kemerli bir kapı ile girilir.
Seydişehir’de yer alan Şeyh Hacı Abdullah Efendi Türbesi, 1903 senesinde yapılmıştır. Nakşibendi Tarikatı mensubu Hacı Abdullah Efendi ve ailesinin sandukaları da türbededir. Dikdörtgen şeklinde tasarlanmış kutsal mekanın pencereleri ve kapısı kemerlidir.
Seydişehir’in Çavuş beldesinde yer alan Memiş Efendi Türbesi, Büyük Camii’nin bitişiğindedir. Memiş Efendi, 1852 yılında vefat etmiş İslam alimlerinden biridir. Memiş Efendi’nin ailesinin sandukaları da bu türbede yer alır. Kesme taşla kaplanmış olan türbe, yeşil renkli bir külahla örtülüdür.
Seydişehir’de yer alan Adile Baysal Kültür ve Sanat Evi, ilçedeki geleneksel evlerin mimari yapısını yansıtan tarihi bir mekanda hizmet verir. Seydişehir’in geleneksel kıyafetleri, Osmanlı Dönemi eşyaları, el dokuması kilim ve halılar burada sergilenir.
Türkiye’nin en büyük mağarası olan Tınaztepe Mağarası, Seydişehir’de yer alır. 230 milyon yılda oluştuğu tahmin edilen mağara, 1968 yılında, Fransız bir bilim adamı tarafından keşfedilmiştir. 22 km uzunluğunda olan mağaranın 1580 metrelik kısmı gezilebiliyor. Tınaztepe Mağarası’nın bir kısmı lambalarla aydınlatılmıştır, mağaranın çevresinde ise restoran bulunur.
Kadir Efendi Konağı, Yalıhüyük ilçesinde yer alır. Titiz bir el işçiliğiyle süslenen tarihi konak, Osmanlılar zamanında yaşamış ağalardan biri olan Kadir Ceylani tarafından inşa ettirilmiştir. Geniş bir alanı kaplayan tarihi mekan, bulunduğu yere güzellik katar.
1921 - 1922 senesinde 9 ay boyunca Batı Cephesi Karargahı olarak kullanılan belediye binası, 1981 sonrasında müze olarak hizmet vermeye başlamıştır. Akşehir’de yer alan 1905 tarihli bina, Büyük Taarruz’un planlandığı, Milli Mücadele Dönemi’nde önemli bir günlere tanıklık etmiş özel bir mekandır. Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü’nün Akşehir’de çekilmiş fotoğrafları, Akşehirli askerlerin madalya, silah ve künyeleri, Atatürk ve İnönü’nün odaları ve kişisel eşyaları Batı Cephesi Karargahı Müzesi’nde görülebilir.
Taş Medrese Müzesi, Akşehir’de bulunan tek medresesin onarılması ile kurulmuştur. Külliye olarak inşa edilmiş yapı, 1250 tarihli Selçuklu Dönemi eserlerinden biridir. Medresenin, aynı adlı camisi hala ibadete açıktır. Açık bir avlusu olan yapı, taş işleme örnekleriyle süslü portaliyle dikkat çekicidir. Taş Medrese Müzesi’nde Konya ve çevresinde keşfedilen birçok eser sergilenir. Müzenin en dikkat çeken parçaları arasında mezar taşları ve çiniler bulunur.
Akşehirli Nasreddin Hoca’ya ithafen düzenlenen Gülmece Parkı, Nasreddin Hoca Türbesi’nin yakınındadır. Parkın içinde bulunan büyükçe bir kazan, Nasreddin Hoca’nın heykelleri ve heykellerin altındaki fıkralar oldukça ilgi çekicidir. Kafe ve bankların yer aldığı bu park, Akşehir’e gelmişken mutlaka görülmeli.
İlçe merkezinde yer alan Akşehir Evleri, 19 ve 20. yüzyıldan kalma özel yapılardır. Tarihi dokusunu yitirmeden günümüze kadar gelebilmiş olanları, dönemin yaşam tarzını ve mimari üslubunu yansıtır. Genellikle iki katlı ve avlulu olan evlerden bazıları, yöresel Konya yemekleri sunan bir restoran olarak hizmet verir. Kırma çatılı, ahşap pencereli bu evler, koruma altına alınmıştır.
Konya ve Afyonkarahisar arasında bulunan Akşehir Gölü, ilçenin kuzeyinde bulunur. Kuraklık ve bilinçsiz kullanım nedeni ile bu göl zaman zaman kuruma tehlikesi ile karşı karşıya gelir. Normal şartlar altında sazan, turna gibi balıklara, yaban ördeği, pelikan ve kaz gibi kuş türlerine yuva olan Akşehir Gölü, Nasreddin Hoca’nın fıkrasında maya çaldığı göldür.
Nasreddin Hoca Arkeoloji Ve Etnografya Müzesi, 20. yüzyılın başlarında inşa edilmiş Rüştü Bey Konağı’nda hizmet verir. Bitişik olarak inşa edilmiş iki yapıdan oluşan bu konak, aslına uygun olacak şekilde onarılmış ve müze olarak düzenlenmiştir. Müzede, Konya ve çevresinde keşfedilen arkeolojik eserler, Nasreddin Hoca’nın fıkralarından canlandırmalar ve etnografik eserler görülebilir.
Akşehir Nasreddin Mahallesi’nde konumlu İmaret Camii, Osmanlı sultanlarından II. Bayezid Dönemi’nde, 1510 senesinde Hasan Paşa tarafından yaptırılmıştır. Bu nedenle Hasan Paşa Camii olarak da anılır. Tarihi ibadethane, sütunlarla süslü bir şadırvana, taş ve çini süslemelere sahiptir. Tek şerefeli bir minaresi olan kutsal mekan, kubbe ile tamamlanmıştır. Girişin solundaki iki sütunun altında, Akşehir’e gelen önemli kişilerce işlenmiş yazılar oldukça ilgi çekicidir. Evliya Çelebi’nin yazısı, caminin en dikkat çekici özelliklerinden biridir. Dünyanın en büyük tek parça halılarından biri burada yer alır. Tarihi İmaret Camii, hala ibadete açıktır.
Akşehir’de bulunan tarihi ibadethanelerden biridir Küçük Ayasofya Mescidi. 1236 tarihli kutsal mekan, renkli çinileri ve bezemeleriyle günümüze kadar gelebilmiştir. Selçuklulardan kalma mescit, taş ve tuğladan yapılmış, bitişiğine konulmuş bir çeşme ile tamamlamıştır. Halen ibadete açık olan Küçük Ayasofya Mescidi, kubbelerle süslenmiştir.
1213 tarihli Ulu Camii, Akşehir’de bulunan Selçuklu eserlerinden biridir. Tarihi yapı, kesme ve moloz taştan inşa edilmiştir. Üzeri çini ve mozaiklerle bezeli, özenli taş işlemeleriyle donatılmış bir olan bir portale sahiptir. Kubbeli yapının avlusunda bir de çeşme bulunur. Avlunun sağ tarafında, sonradan yapıldığı tahmin edilen bir şadırvan vardır. Ulu Camii, hala ibadete açıktır.
Karagöl, Beyşehir sınırlarında yükselen yaklaşık 3 bin metre rakımlı Anamas Dağı’nda konumlu bir krater gölüdür. Doğa yürüyüşü ve tırmanma etkinliklerinin en gözde parkurunda bir mola ve seyir alanı olan Karagöl, Kurucuova beldesine 15 km uzaklıktadır. Gün ışığının etkisi ile dağın görkemli siluetini yansıtan göl, zirvesi her mevsim karlı olan Anamas Dağı ile beraber ilçenin sık ziyaret edilen kamp noktalarından biridir.
Beyşehir Gölü’nün kıyısında, Yeşildağ mevkiinde bulunan Leylekler Vadisi, ilçe merkezine yaklaşık 30 km uzaklıktadır. Vadi, baharın gelmesiyle beraber leyleklere yuva olur. Doğa fotoğrafçıları ve hayvanseverlerin görmek isteyeceği bu alan, ilçenin en özel mesireliklerinden biridir. Vadinin bir benzeri, Adaköy beldesinde görülebilir.
Beyşehir ilçesinin Bademli köyünde yer alan Yakamanastır Tabiat Parkı, büyük bir bölümü çam ağaçlarından oluşan ormanlık alanı, huzur verici manzaraya nazır doğa yürüyüşü parkuru, bungalov evleri, kamp ve piknik alanları ile dikkat çeker. Tabiat parkında yamaç paraşütü yapılabilir. Kışları karla kaplanan bu alan, her mevsim bir başka güzeldir.
Titrek Kavak Tabiat Anıtı, Beyşehir’deki Yakamanastır Tabiat Parkı’nın orman içi dinlenme alanında yer alır. Normal şartlar altında titrek kavak türünün ömrü yaklaşık 80 yıl olsa da bu görkemli ağaç, 100 yılı aşkın bir süredir ayakta… Kavak ağacının gövdesinde, sincaplara yuva olan oyuklar bulunuyor. Yaklaşık 20 metre boyunca olan titrek kavak, dallarıyla beraber 8 metrelik bir alanı kaplıyor.
Eşrefoğlu Süleyman Bey tarafından yaptırılan tarihi kalenin günümüze kadar ulaşabilmiş olan kuzey kapısı, o dönem Süleymanşehir olarak adlandırılan kente açılır. Bu kent ,günümüzde Eşrefoğlu Camii ve Beyşehir Bedesteni’ni de içine alan İçerişehir Mahallesini kapsar. 1288 - 90 tarihli Kale Kapısı, yaklaşık 7 metre yüksekliğindedir. Beyaz ve siyah taştan yapılmış tarihi kapı, yakın zamanda onarımdan geçmiş olup hala ayaktadır.
Beyşehir’in tarih kokan mahallesi İçerişehir’de konumlu olan Eski Hükümet Konağı, Eşrefoğlu Camii’nin yakınlarındadır. 19. yüzyıldan kalma Osmanlı mimarisi, bir dönem belediye tarafından Hükümet Konağı olarak kullanılmıştır. Yakın tarihte yenilenen bu bina, iki katlı ve taştandır. Ahşap kemerli balkonu, hayranlık uyandırıcıdır.
Kitabesinde göre 1548 senesinde yapılmış olan Ulu Camii, Doğanhisar’ın merkezinde, adını verdiği caddede yer alır. Taştan yapılma tarihi mekanın içi, ahşap işleme sanatının güzel örneklerini barındırır. Minber ve mihrabı kalem işi bezemelerle süslü olan Ulu Camii, düz bir çatı ile örtülmüştür. Tarihi yapının tek şerefeli, taş bir minaresi vardır. Yakın zamanda onarımdan geçmiş olan kutsal mekan, hala ibadete açıktır.
Ereğli’nin merkezinde yer alan Ulu Camii, 1426 tarihinde, Karamanoğulları Dönemi’nde inşa edilmiştir. Karamanoğlu İbrahim Bey’in oğlu, Mehmet Bey tarafından yaptırılan kutsal mekan, dikdörtgen şeklinde planlanmış, üzeri düz çatı ile kapatılmıştır. Tarihi cami, 1116’da Selçuklular zamanında gözetleme kulesi olarak yaptırılmış sekiz köşeli minaresi ile ilgi çeker. Birkaç defa restore edilen Ulu Camii, hala kullanılır.
Kwangjin Parkı, Güney Kore ve Türkiye arasındaki dostluğu pekiştirmek adına 2002 yılında yapılmıştır. Gwangjin ve Ereğli Belediyelerinin ortak çalışması ile kurulan park, Kore stili kameriyesi ile oldukça ilgi çeker. Parkta, çocuk oyun alanı, tahta köprü ile süslenmiş yapay gölet ve çay bahçesi bulunur. Kore Kardeşlik Parkı olarak da bilinen bu alanın bir kısmı, düğün ve çeşitli organizasyonlarda kullanılır.
Ilgın’da yer alan Pir Hüseyin Bey Camii, 15. yüzyıl ibadethanelerinden biridir. Kutsal mekan, Karamanoğulları Dönemi’nde yapılmış, çeşitli onarımlarla günümüze kadar gelebilmiştir. Dışarıdan bakıldığında oldukça sade görünen ibadethane, düz bir dam ile örtülmüştür. Minber ve minaresi özgün olan cami, hala ibadete açıktır.
Şeyh Bedreddin Türbesi, diğer ismi ile Sadettin İsa Türbesi, Ilgın ilçesinde bulunan Selçuklu Dönemi mimari örneklerinden biridir. 1286 tarihli yapı, Sadettin İsa tarafından inşa ettirilmiştir. Görüntüsü nedeniyle kümbet olarak da anılır. Taş ve tuğladan yapılan türbe, köşeli bir külahla örtülüdür. Kutsal mekan, aslına uygun olacak şekilde yenilenmiştir.
Vakıf Hamamı, geçmişte Çifte Kaplıca adıyla anılmış tarihi bir mekanda hizmet verir. Halk arasında Eski Hamam olarak anılan bu hamamın ilk inşa tarihi bilinmez. Kitabesine göre günümüze kadar gelen bölümleri 1236 ve 1267 yıllarında, Selçuklular zamanında yapılmıştır. Özgünlüğü muhafaza edilerek yenilenmiş olan Vakıf Hamamı, Ilgın kaplıcalarının şifalı suyundan yararlanmak isteyenleri ağırlar.
Redif Taburu Merkez Konağı, Ilgın’da konumlanmış tarihi yapılardan biridir. 1800’lü yılların sonunda yapıldığı tahmin edilen konağın inşa kitabesi bulunmuyor. Barok stilinin güzel örneklerinden bir olan bu konak, Eski Askerlik Şubesi olarak da biliniyor.
Redif Taburu Merkez Konağı, kemerli pencereleri, sütunlarla desteklenmiş üçgen alınlıkları ile hoş bir görüntüye sahip… Klasik Türk konakları gibi planlanmış bu mekan, aslına uygun bir şekilde onarılmıştır ve günümüzde İlçe Kütüphanesi olarak hizmet verir.
Aşağı Çiğil Kaynak Suyu, yeraltı suyu açısından bir hayli zengin olan Ilgın’ın Aşağıçiğil beldesinde bulunur. Şifa kaynağı, Kumdöken mevkiindeki çamlık içindedir. Mineralli su, özellikle böbrek taşı ve kumu gibi hastalıklarının tedavisinde yardımcı olarak tüketilir. Çevresi piknik için elverişli bir mesireliktir. Kaynak suyunun faydaları için Kumdöken’de bir dönem festivaller düzenlenmiştir.
Kestel Gölü ve Ormanları, Kadınhanı ilçesinin güneyinde yer alır. İlçenin bol oksijenli ve doğal köşesi, piknik, kamp ve doğa yürüyüşü etkinlikleri için uygundur. Gölü adeta saklayan ormanlık, Karadeniz kadar yemyeşil ve zengindir. Geçmişte yerleşim yeri olarak kullanılan bu bölgede kale kalıntıları keşfedilmiştir.
Kadınhanı’nın merkezinde konumlu İbrahim Paşa Camii, ilk olarak 1721’de İbrahim Paşa tarafından yaptırılmıştır. Hamam, mektep ve dükkanlardan oluşan bir külliyenin merkezi olan cami, yangın sonucu zarar görmüş ve 1858’de tekrar inşa edilmiştir. Çarşı Camii adıyla anılan tarihi ibadethane, altındaki dükkanlarla beraber külliyenin günümüze kadar ulaşan bölümleridir. Kutsal mekan, sivri kemerli pencerelerle aydınlatılmış, düz bir dam ile kapatılmıştır. İç mekandaki ağaç sütunlar dikkat çekicidir. Taş minaresi, 1875 tarihlidir. Tarihi ibadet yeri, hala kullanılır.
Karapınar’da yer alan Valide Sultan Müzesi, Osmanlı padişahlarından III. Selim’in annesi, Hürrem Sultan tarafından hamam olarak yaptırılmıştır. 1542 - 44 seneleri arasında tamamlanmış olan tarihi mekan, Mimar Sinan’ın eseridir. Taştan yapılan hamam, kubbe ile süslenmiştir. 2007’de onarımdan geçirilmiştir. Müzede, Osmanlı Dönemi’nden kalma eşyalar ve tarihi eserler sergilenir.
Diğer ismi ile Güvercinlik Mağarası, Seydişehir’e yaklaşık 15 km mesafede konumlu Susuz köyünde keşfedilmiştir. İki girişli yatay mağarada su kaynağı vardır. Mağaranın içi, traverten, dikit, sarkıt ve çağlayanlara bezelidir. Özellikle ilkbaharda su seviyesi artan Susuz Mağarası, yaklaşık 1350 metre uzunluktadır; ancak her yeri gezilememektedir. Suyun arttığı ve mağaradan bir dere olarak aktığı dönemde büyüleyici güzelliği görmek isteyenlerin gerekli araç gereçleri edinmeleri ve tedbirli olmaları önerilir.
Akören’de yer alan Büyük Camii, 1285 tarihinde inşa edilmiştir. Moloz taştan yapılan tarihi ibadethane, sade bir görüntüye sahiptir. Üzerinde kiremit düz çatısı, tek şerefeli bir minaresi vardır. Koca Camii olarak da anılan kutsal mekan, bugüne dek pek çok kez onarımdan geçmiş ve günümüze kadar işlevini muhafaza edebilmiştir.
Akören’in kartpostal gibi güzelliği ile büyüleyen doğal mirası Mavi Boğaz, her mevsimde başka bir güzelliğe bürünür. Mavi Kanyon olarak da anılan eşsiz güzellik, Avdan beldesinde, Çarşamba Çayı’nın bir vadi üzerinden yarattığı doğal bir oluşumdur. Trekking için ideal bir parkurdur. Çevresi kamp yapmaya uygundur.
Altınekin ilçesinde bulunan Ali Paşa Camii, 1854 - 55 tarihinde inşa edilmiştir. Kare yapılı tarihi cami, düz bir dam ile kapatılmıştır. 1926’da yapılan yenileme ile çatısı kiremitle kaplanmıştır. Kesme taştan kısa boylu bir minaresi olan kutsal mekan, sade bir görüntüye sahiptir. Birkaç kez onarılarak günümüzde de işlevini korur.
Kültür, sanat etkinlikleri için kurulmuş Sonsuz Şükran Köyü, Hüyük’e bağlı Çavus beldesinde yer alır. Kerpiç evler, gölet ve parklarla bezeli bu alan, bir proje olarak oluşturulmuştur ve bu anlamda bir ilktir. “Anadolu Şükran Buluşmaları” adı altında her sene etkinliklere sahne olur. Sanat atölyesi ve bahçeleriyle ilgi gören Sonsuz Şükran Köyü, yalnızca festival zamanlarında değil her daim yaşam alanı olarak kullanılır.
Karatay’ın merkezinde yer alan Şemsi Tebrizi Camii ve Türbesi’nin 13. yüzyılda inşa edildiği tahmin edilir. 1510 yılında yenilendiğine dair kitabeye sahip olan kutsal mekan, taştan yapılmıştır. Tek şerefeli minaresi olan cami ile türbe bitişiktir. Mevlana Celaleddin Rumi’nin hocası ve dostu olan Şemsi Tebrizi’nin türbesi, tuğladan yapılmış bir külahla örtülmüş, içi kalem işi bezemelerle süslenmiştir.
Karatay’ın merkezinde konumlu Şerafettin Camii, ilk defa 12. yüzyılda camiye adını veren Şeyh Şerafettin tarafından inşa ettirilmiştir. Daha sonra yıkılan cami, 1336’da yeniden yapılmış, çeşitli onarım ve yenileme işlemleriyle bugüne kadar gelebilmiştir. Kesme taştan yapılmış tarihi ibadethane, on tane fil ayağı üzerine oturtulan kubbesiyle dikkat çeker. Mermer minber ve mihrabı, dantel gibi işlenmiştir ve görenlerde hayranlık uyandırır. Kutsal mekan, hala işlevini korur.
Meram’da yer alan Konya Arkeoloji Müzesi, Türkiye’nin en eski arkeoloji müzelerinden biri olarak 1901 yılında kurulmuştur. Bir dönem Mevlana Müzesi ve İplikçi Camii’nde hizmet vermiş, bugünkü müze binası ise 1962’de ziyarete açılmıştır.
Konya ve yakınlarında keşfedilen sayısız eserin yer aldığı bu müze, tarih öncesi çağlardan Bizans Dönemi’ne kadar geniş bir zaman dilimini gözlemle imkanı sunar. Bahçesi de mezar taşları, heykel ve Roma stelleri ile donatılmış bir sergi alanıdır.
1242 tarihli Sırçalı Medrese, Selçuklu Dönemi eserlerinden biridir. Meram’ın merkezinde konumlu tarihi yapı, açık avlulu ve eyvanlı olarak tasarlanmıştır. Taç kapısındaki işlemeleriyle göz dolduran mekan, Osmanlılar zamanında da medrese olarak kullanılmıştır. 1954 yılında yapılan onarımdan sonra Mezar Anıtları Müzesi olarak hizmete açılmıştır. Sırçalı Medrese Müzesi’nde Karamanoğlu, Selçuklu ve Osmanlı Dönemlerinden kalma mezar taşları görülebilir.
Selçuklulardan kalma Sadrettin Konevi Camii, Meram’da yer alır. 1274 tarihli cami, kesme ve moloz taştan yapılmıştır. Kiremit bir çatı ile örtülmüş kutsal mekanın, tek şerefeli taş bir minaresi vardır. Camiyi yaptıran Sadrettin Konevi’nin kabri, ibadethanenin bitişiğindeki türbede yer alır. Konik bir çatıyla kapatılmış olan türbe ve Selçuklu çinileriyle süslenmiş cami, hala işlevini korur.
Mevlana Celaleddin Rumi’nin babasının dostu olan alim Ateşbaz-ı Veli’nin 1284 yılında, yüz yaşındayken vefat ettiği söylenir. Mevlana ve oğlu Sultan Veled’e hizmet eden zatın türbesi, 1285 tarihinde yapılmıştır. Selçuklu Dönemi türbesi, kesme taştan yapılmış, sekizgen kasnak üzerinde yükselen bir külahla örtülmüştür.
Karamanoğullarından kalma Kadı Mürsel Camii, Meram’ın merkezinde yer alır. 1409 tarihli kutsal mekan, moloz taştan yapılmıştır. Tek şerefeli minaresi olan ibadethane, kırma çatı ile kapatılmış olup sade bir görüntüye sahiptir. Çeşitli onarımlardan geçerek günümüzde işlevini korur.
Meram’ın ilgi çekici noktalarından biri olan 80 Binde Devr-i Âlem Parkı, masalsı bir ortama sahiptir. Tarih öncesi çağlarda yaşamış dinozor gibi hayvanların maketleri, tarihi yapıların minyatürleri ve masal kahramanlarının maketlerinin bulunduğu bu park, çocuklu gezginlerin Meram’daki vazgeçilmez rotalarından biridir.
Meram Deresi’nin yanı başında yer alan türbede kabri bulunan Şeyh Tavus Mehmed El Hindi, Selçuklu sultanı I. Alaeddin Keykubat zamanında yaşamış bir alimdir. 1432 senesinde inşa edilmiş türbesi, moloz taştan yapılmış, düz bir dam ile örtülmüştür. Kutsal mekan, türbenin yanında bulunan aynı adlı cami ve çeşme ile beraber Meram Bağlarını gelenlerin ziyaret noktaları arasında bulunur.
Meram’ın seyir terası, ağaçlarla bezeli oksijen deposu Akyokuş Mesire Alanı, sakinlik arayanların buluşma yeridir. Gece kentin ışıklarıyla parlayan manzarası, gündüzleri Meram’ın yeşilliği ile renklenir. Mesirelik içinde park, bank, kameriyeler ve restoran vardır. Yaz aylarında serinliği nedeniyle pek çok kişi Akyokuş Tepesi’nde bir araya gelir.
Konya Etnografya Müzesi, Meram’da yer alır. 1975 tarihinden beri hizmet veren müzede, yöreye dair giysi, aksesuar, ev eşyası, halı ve kilimler sergilenir. Müzenin en dikkat çeken eserleri, Osmanlılardan kalma kılıç, silah gibi savunma aletleri ile el yazması, kakma ve hat örnekleridir. Giriş katı, konferans salonu olarak kullanılır.
Meram ilçesinde, çarsı içinde konumlu olan Kapu Camii, ilk kez 1658’de inşa edilmiş, yangında zarar gördüğü için 1867’de yeniden yapılmıştır. Konya Kalesi’ndeki taşlardan ve devşirme malzemelerden yapılan kutsal mekan, düz bir çatı ile örtülmesine rağmen içte kubbeli olarak tasarlanmıştır. İç mekanı süsleyen çiniler dışında oldukça sade bir camidir. Tarihi ibadethane Konya Çarşısı’nın (Bedesten Çarşısı) simgesi olarak hala işlevini korur.
Atatürk Evi Müzesi, Meram ilçesinde, Atatürk Caddesi üzerindedir. 1912 tarihli ev, taştan yapılmıştır. Mustafa Kemal Atatürk’ün Konya’yı ziyaret ettiği zamanlarda konakladığı yapı, bir dönem vali konağı olarak kullanılmış, 1964’te ise Atatürk Evi Müzesi olarak ziyarete açılmıştır. Birkaç kez restore edilen müzede, Ata’nın fotoğrafları, kişisel eşya ve elbiseleri işe döneme dair belge ve gazete örnekleri sergilenir.
Meram’da yer alan ve yüzlerce yıldır ticaret merkezi olan Bedesten Çarşısı, yaklaşık 40 sokağa yayılmıştır. Osmanlı padişahlarından Kanuni Sultan Süleyman Dönemi’nde (1538) buraya bir bedesten yapılmışsa da tarihi yapı günümüze kadar gelememiş; ancak çevresi daha da genişleyerek meşhur Konya Çarşısı’nı yaratmıştır.
Romalılardan beri kullanılan Bedesten Çarşısı çevresi, A’dan Z’ye birçok şeyin satıldığı dükkanları ile yenilenmiştir. Konya’ya özgü eşya ve yiyecek almak isteyenlerin ilk durağı olan alışveriş merkezi, hala işlevini koruyor.
Dutlukır Koruluğu olarak da bilinen mesirelik, Meram ilçesinde konumlanır. Piknik yeri, park, çocuk oyun alanı, kameriye, spor alanı, belediyeye ait sosyal tesis, yürüyüş parkuru ve bisiklet yoluna sahip olan Dutlu Koruluğu, geniş bir alanı kaplar. Göletlerle süslü korulukta, üzüm bağları, meyve ağaçları ve lavanta bahçeleri vardır. Sosyal tesis, hem çay bahçesi hem de restoran olarak hizmet verir. Çocuklu ailelerin sıkça tercih ettiği koruluğun bazı kısımları ücretli olarak kullanılır.
Macera Kulesi, Selçuklu ilçesinde bulunan Kelebekler Vadisi’nde yer alır. Tırmanış, uzun atlama, serbest atlayış gibi heyecan dolu denge parkurları, maceralı aktivite arayışında olanlar tarafından mutlaka ziyaret edilmeli. Parkurlar, yalnızca 12 yaş üzerindeki bireyler tarafından uzman gözetmenler eşliğinde kullanılabilir. Macera Parkı’nda 4 yaş üzeri çocuklar için eğlenceli parkurlar da bulunur.
Selçuklu’nun kültür vadisi Sille’de, tarihi Tepe Şapeli’nde hizmet verir. Zaman Müzesi, Romalılardan bu yana bu topraklarda zamanı tayin etmek için kullanılmış birçok objenin sergilendiği ilgi çekici bir koleksiyona sahiptir. Müzede, güneş saati, takvim örnekleri, Osmanlı Dönemi’ne ait saatler sergilenir Müze binası, başlı başına bir tarihi eserdir. Şapel, moloz taştan yapılmış ve tek nefli olarak tasarlanmıştır.
Selçuklu’nun kültür vadisi Sille’de konumlu Ak Camii, 1863 tarihinde inşa edilmiş bir Osmanlı camisidir. Sille köyünde bulunan en büyük cami, yaklaşık 400 metrekaredir. Yapının duvarları moloz taş, çatısı ahşap üzerine kiremitten yapılmıştır. Caminin minber ve mihrabı ahşaptır. Oymacılığın en özenli örneklerini teşkil eden mihrap ve minber, özgünlüğü korur. Yakın tarihte onarılmış olan kutsal mekan, tek şerefeli taş bir minareye sahiptir ve hala ibadete açıktır.
Karataş Camii, Selçuklu ilçesinin Sille köyünde yer alır. Bulunduğu mahalle ile aynı adı taşıyan cami, 1878 senesinde, büyük bir özenle inşa edilmiştir. İç mekanı muazzam bir ahşap işçiliği ile süslenmiş, el dokuması halılarla kaplanmıştır. Osmanlılardan kalma kandiller ve mumlarla donatılmış kutsal mekanın duvarları, moloz taştan örülmüştür. Köşk tipi minaresi ahşaptandır. 2010’da restore edilmiş olan Karataş Camii, cemaatinin az olması sebebiyle yalnızca Ramazan ayında, teravih namazlarında ibadete açılır.
Çay Camii, Selçuklu ilçesinin tarihi yapılarla bezeli köyü, Sille’de yer alır. Sille Deresi’nin yakınında bulunan bu cami, 19. yüzyılda inşa edilmiş bir Osmanlı eseridir. Ahşap kemerli girişinin ardında göz dolduran ahşap işleme örnekleri saklar. Mihrap, minber ve vaaz kürsüsü üzerine özenle nakşedilmiş bitkisel motifler, özgünlüğünü korumuştur. Çay Camii, 2014 senesinde restore edilmiş olup hala ibadete açıktır.
1794 tarihli Kurtuluş Camii, aynı adı taşıyan mahallede, Selçuklu Sille’de konumlanmıştır. Bölge sakinlerinin Mormi Camii olarak bildiği kutsal mekan, moloz taştan yapılmıştır. Başta mihrap ve minber olmak üzere caminin birçok yapı unsuru ahşaptandır. Ahşap süsleme sanatıyla hayranlık uyandıran tarihi ibadethanenin minaresi yoktur. 1842 yılında onarımdan geçtiğine dair kitabeye sahiptir. Kurtuluş Camii, 2010 yılında restore edilmiş olup işlevini korur.
Diğer adı ile Kayabaşı Camii, Selçuklu’da konumlanmıştır. Minaresiz camilerden biridir. 1868 tarihli bir kitabeye sahip olması sebebiyle bu yılda yapıldığı veya onarıldığı tahmin edilir. Moloz taştan örülmüş duvarlarının ardında göz kamaştırıcı süslemeler barındırır. Önünde üç kemerli ahşap sütunlar, Osmanlılara ait kandilleriyle hayranlık uyandırır. Avlusunda 1818’de yapılmış bir çeşme vardır. Cemaatinin az olması sebebiyle Mezaryaka Camii, yalnızca Ramazan ayında teravih namazı için ibadete açılır.
Selçuklu Sille’de konumlu Orta Mahalle Camii, 1863 tarihinde yapılmıştır. Moloz taştan yapılmış kutsal mekanın minaresi yoktur. Ahşap yapı unsurlarının güzel süslemelerle donatıldığı tarihi ibadethane, Osmanlı Dönemi’nden kalma kandil ve şamdanlara sahiptir. Minber ve mihrabı zengin süslemelerle donatılmıştır. Orta Camii adıyla da anılır. 2013’te restore edilmiş olup hala ibadete açıktır.
Çevre sakinleri tarafından Karhane Camii ismiyle anılan kutsal yapı, 1873 tarihine aittir. Selçuklu’nun Sille köyünde konumlu tarihi ibadethane, moloz taştan yapılmıştır. Köşk tipi minaresi, işlemelerle bezeli minber ve mihrabı ile göz doldurur. Geniş bir avlu için yerleştirilmiş Subaşı Camii, yakın zamanda onarımdan geçmiştir. Avlusunda dokuz köşeli bir havuz bulunur. Hala ibadete açık olan caminin yakınlarında üç odalı bir mağara keşfedilmiştir.
Koimesis Tes Panagias Kilisesi, Selçuklu’nun zengin kültürü ile dikkat çeken Sile köyünde bulunur. Dikili Kaya mevkiinde kaya bloğuna oyularak yapılmış olan tarihi ibadethane, üç nefli bazilika olarak tasarlanmıştır. Bizanslılardan kalma kutsal mekanda Meryem’in ölümünü tasvir eden duvar resimleri vardır. Kilisenin içinde kaya mezarları da keşfedilmiştir.
Kiriakon Kilisesi olarak da bilinen kutsal mekan, Selçuklu Sille’de, Subaşı Mahallesinde yer alır. Bizanslılardan kalma tarihi kilisenin 10 ya da 11. yüzyılda yapıldığı tahmin edilir. Kaya içine oyularak kapalı Yunan haç şeklinde tasarlanmıştır. Kemerlerle süslenmiş birkaç odadan oluşan Hızır İlyas Kilisesi, 20. yüzyılda testi atölyesi olarak kullanıldığına dair izler barındırır.
Selçuklu ilçesine yer alan Beyhekim Camii’nin 13. yüzyılda inşa edildiği tahmin edilir. Selçuklu Dönemi’nin önemli eserlerinden biri olan kutsal yapı, kesme ve moloz taştan yapılmıştır. Dikdörtgen planlı olan caminin mütevazı bir kubbesi vardır. İç mekanı muazzam bir işçilikle süslenmiş, mozaik ve çinilerle donatılmıştır. Dört pencere ile aydınlatılmış kubbenin göbeği çini ile kaplıdır. Kutsal mekanın minaresi yoktur. Beyhekim Mescidi olarak da bilinen caminin çini ile bezeli eşsiz güzellikteki mihrabı, 1900’lü yılların başında sökülerek Almanya, Berlin’deki Pergamon (Bergama) Müzesi’ne götürülmüştür.
Türk Yıldızları Parkı, Selçuklu ilçesi Ankara Caddesi üzerinde yer alır. Havacılık konseptli park, ilgi çekici birçok detay barındırır. Yaklaşık 320 bin metrekarelik bir alanı kaplayan bu parkta, gölet üzerine yerleştirilmiş Airbus A300 modelinde bir uçak, restoran ve kafe olarak hizmet verir. Açık hava müzesi niteliğindeki bu alanda, iki tane F-5 jet sergilenir. Vecihi Hürkuş ve Nuri Demirağ’ın anıtları, çocuk oyun alanı, amfi tiyatro, kameriye, sergi alanı, piknik yeri, yürüyüş ve tırmanma parkurları bulunur.
Sultan Suyu, Taşkent’e bağlı Bektaş Mahallesinde yer alır. Efsanelere konu olan ve Sultan Pınarı olarak da anılan su, üç yüzlü bir çeşmeden akar. Efsaneye göre, Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubat’ın da yolu buradan geçmiştir. Etrafı çam ağaçlarıyla bezeli Sultan Pınarı, ilçeye gelenlerin uğrak yerlerinden biridir ve yaz - kış serin akar.
Taşkent ilçesine bağlı Balcılar Mahallesinde konumlu ağıl ardıç ağacının yaklaşık 2 bin yaşında olduğu tahmin edilir. Yaklaşık 22 metre yüksekliğe sahip olan tabiat anıtının çevresi 12 metre çapındadır. Dalları geniş bir alanı gölgeleyen Ağıl Ardıç Tabiat Anıtı, birçok Anadolu medeniyetine de tanıklık etmiş doğal bir mirastır.
Taşkent ilçesinin Balcılar Mahallesinde yer alan Siyam Efendi Türbesi, şifa arayanların buluşma yeridir. Türbe, Ağıl Ardıç Tabiat Anıtı yolu üzerinde yer alıyor. Yakın zamanda yenilenmiş, üzeri konik bir kubbe ile örtülü olan kutsal mekan, 1752 - 1812 seneleri arasında yaşam sürmüş Siyam Efendi’nin kabrine ev sahipliği yapıyor.
Derbent ilçesinin en popüler mesire alanı, Derbent Göleti ve çevresidir. Etrafı kamp ve pikniğe elverişli olan bu gölet, sulama amacı ile oluşturulmuş, güzelliği ile ilçenin en gözde yerlerinden biri olmuştur. Göletin çevresinde park, bisiklet ve yürüyüş yolları da bulunur. Aladağ’ı karşısına almış olan bu güzellik, her mevsim ilgi çekicidir. Tabiat tutkunları, temiz havada spor yapmak ve doğa fotoğrafı çekmek için burayı ziyaret edebilir.
Emirgazi ilçesine yaklaşık 2 km uzaklıkta konumlu Emrullah Gazi Türbesi, 1300’lü yıllarda inşa edilmiştir. Kitabesi olmadığı için yapım tarihi net olmayan kutsal mekan, Emirgazi Türbesi adıyla da anılır. Türbe, dairesel olarak tasarlanmış ve taştan yapılmıştır. Üzeri kubbe ile örtülü tarihi mekan, günümüzde de ziyarete açıktır.
Güneysınır’ın muazzam güzelliği Akkışla Yaylası¸ bölgenin en gözde mesire alanlarından biridir. Piknik yeri, park, bungalov evler, spor sahaları ile tabiat tutkunlarının hoşça vakit geçireceği bu alan, geniş bir ormanlıkla kaplıdır. Konaklama yerinin olması nedeniyle çevre kentlerden de ziyaret alır. Su kaynaklarıyla bereketlenen topraklarında, mis kokulu çam ve ardıç ağaçları boldur.
Güneysınır ilçesindeki Avcıtepe Mahallesinde konumlu aynı adlı cami, 1807 senesinde inşa edilmiştir. İç mekanı renklendirilmiş motiflerle bezeli kutsal yapının geçmişte ahşap olan minaresi, zarar gördüğü için yenilenmiş ve taştan yapılmıştır. Osmanlı Dönemi’nden kalma Avcıtepe Camii, çeşitli restorasyonlardan geçerek özgünlüğünden uzaklaşsa da günümüzde işlevini korur.
Halkapınar ilçesinden geçen Delimahmutlu Deresi, İvriz Çayı ile birlikte İvriz Baraj Gölü’ne su taşır. Sonbahar mevsiminde kurumuş yaprakları da peşine takarak parlattığı kayalar üzerinden süzülen bu dere, muazzam bir manzara yaratır. Delimahmutlu köyünde seyredebilen bu manzara, güz geldiğinde doğaseverleri bir araya getirir.
Gölcük Yaylası, Yalıhüyük’te yer alan ve her yıl şenliklere sahne olan mesireliktir. Yemyeşil ağaçlarla bezeli yaylanın huzuru dolu manzarası, birçok kişiyi buraya davet eder. Torosların eteğindeki güzellik, her mevsim ikamet görür. İlkbahar itibariyle piknik ve kampa için ideal olan Gölcük Yaylası, her yıl temmuz ayında düzenlenen organizasyonlarla Yalıhüyüklüleri bir araya getirir.
Türkiye’deki en büyük göllerden biri olan Beyşehir Gölü, aynı adlı ilçenin batısındadır. Bakir doğasında bir cennet saklayan gölün kumsalları ve adaları ilgi görür. Beyşehir ilçesinin en büyük zenginliklerinden biri olan göl, balık ve kuşların da yuvasıdır. Göl kıyısında, Beyşehir’in meşhur sazan balığının sunulduğu balık lokantaları ve konaklama tesisleri bulunur. Mada, Hacı Akif, İğneli, Çeçen ve Aygır Adaları, gölde yer alan 33 ada arasında en dikkat çekenleridir. Beyşehir’e gelmişken, günbatımın masmavi göl üzerinde yarattığı etkileyici manzara mutlaka görülmeli.
Konya’nın Cihanbeyli ilçesinde, Kuşça beldesinin Celil mahallesinde yer alan Kuşça Celil Boğazı Peribacaları, çölü andıran bir vadide, devasa anıtlara benzeyen etkileyici birer doğa harikasıdır. Peribacaları, geçmişte Anadolu medeniyetlerinin de sığınağı olmuştur. Erozyon, yağış ve rüzgarla bugünkü şeklini almış olan oluşumlar, Türkiye’deki 4. peribacası alanını meydana getirir.
Beyşehir Gölü’nün güneyinde yer alan Karaburun Plajı, yaklaşık 2 km uzunluğunda kumsala sahiptir. Yaz boyunca Konya ve çevresinin günübirlik ve konaklamalı dinlenme mekanı olan plajın çevresinde kamp ve konaklama yerleri bulunur. Voleybol ve futbol sahalarına sahip olan Karaburun Plajı’nda şezlong ve şemsiye kiralanabilir.
Meke Gölü, Karapınar’a yaklaşık 8 km uzaklıkta, Karapınar - Ereğli yolu üzerinde yer alır. Krater gölü olan bu güzellik, milyonlarca yıl önce yaşanan volkanik patlama sonrasında oluşmuştur. Denizden yaklaşık 1000 metre yüksekte konumlanan Meke Gölü, göç eden kuşların da uğrak yeridir. Hayranlık uyandıran görüntüsünü yavaş yavaş yitiren göl, kuruma riski ile karşı karşıyadır.
Acıgöl, Karapınar’da konumlanır. Güneybatısında Meke Gölü vardır. Volkanik maar gölü olan Acıgöl, magnezyum sülfatlı suyu acı olduğu için bu adı almıştır. Suyun içeriği nedeni ile bu gölde hiçbir canlı türü yaşamaz. Çevresinde volkanik küller ve obruklar bulunan Acıgöl, 300 metreyi aşan derinliğe sahiptir. Etrafı ormanlık olan doğa harikası, kış aylarında buz tutarak etkileyici bir görüntü yaratır.
Kızören Obruğu, Karatay’da, bulunduğu köye adını veren tabii bir güzelliktir. Denizden yaklaşık 1000 metre yükseklikte yer alan obruk gölü, yeraltı sularının kireçli kaya tabakasını zamanla aşındırması sonucu oluşmuştur. Kızören Gölü olarak da anılan doğa harikası, yaklaşık 170 metre derinliğe sahiptir. Obruğun yakınında Selçuklulardan kalma tarihi Obruk Hanı bulunur.
Beyşehir’in en büyük tabii zenginliği olan Beyşehir Gölü, Türkiye’deki en büyük göllerden biridir. Göl üzerindeki adaları da kapsayan Beyşehir Gölü Milli Parkı, endemik bitki ve hayvan türleri ile önemli bir ekosistemdir. Milli parkta, trekking ve bisiklet parkuru, plaj, çadırlı ve karavanlı kamp alanları bulunur. Doğaseverlerin ziyaret etmek isteyeceği bu güzellik, kuşlar için de önemli bir yaşam alanıdır. Göl kıyısı, olta balıkçılığına elverişlidir.
Beyşehir Gölü Milli Parkı sınırları içinde bulunan 33 ada arasında, Mada, Hacı Akif, İğneli, Çeçen, Aygır ve Kız Kalesi Adaları, en popüler olanlarıdır.
Mada Adası, yerleşim yeri olarak kullanılan tek adadır ve yüzölçümü açısından en büyük olanıdır. 1850’li yıllardan beri yerleşik hayatın var olduğu bu ada, belediyeye ait toplantı ve sergi salonuna ev sahipliği yapar. Mada Adası’na Isparta’nın Şakirağaç ilçesinden de ulaşım sağlanır.
Hacı Akif Adası, barındırdığı 100 metrelik mağarası ile ünlüdür. Duvar resimleriyle bezeli tarihi bir yerleşim yeri olan mağarada, dikit ve sarkıtlar büyüleyici bir görüntü yaratır. Bu ada sülün ve Pekin ördeğinin yaşam alanıdır.
İğneli Ada, kumla kaplı plajı; Çeçen Adası, tarihi kalıntıları; Aygır Adası, Anamas Dağı’nın etkileyici manzarası ve kilise kalıntıları ile ünlüdür. Kız Kalesi ve Adası Kubad Abad Sarayı’nın yakınlarında yer alır. Adalara, balıkçı kayıkları ile ulaşım sağlanır.
Konya’nın büyüleyici güzelliklerinden biri olan Yerköprü Şelalesi, Hadim ilçesine bağlı Bademli köyünde yer alır. Seyrine doyulmaz bir manzara yaratan bu güzellik, yeraltı sularıyla beslenir ve Göksu Nehri’ne karışır. Şelale, yaklaşık 20 metrelik bir yükseklikten, yeşermiş kayaların üzerinden dökülür. Göksu Şelalesi olarak da anılan tabiat harikası, ilkbaharla beraber yemyeşil bir bitki örtüsü ve rengarenk çiçeklerin koynunda güzelliğini perçinler.
Karapınar Çölü, bir başka ifadeyle Karapınar Kumulları, verimli toprakları ile genişçe bir alana yayılan Konya ovasının güneyinde yer alır. Geçmişte bir gölün bulunduğu bu alanın zamanla çöle dönüşmesi, bilinçsiz tarım yöntemleri, rüzgar erozyonu ve var olan bitkilerin sökülmesi ile gerçekleşmiştir. Çölleşen arazi, zaman zaman kum fırtınalarına sebep olup ilçe topraklarını bereketsiz bir hale getirse de ülkemizin tek çölü olması nedeniyle ilgi çeker.
Ağaçlandırma projesi ve çölleşmeyi durdurma çabalarına rağmen varlığını koruyan Karapınar Çölü, ilçenin göç vermesine neden olurken bu oluşumu görmek isteyenlerin de Karapınar’ı ziyaret etme nedenidir. Film ve dizi yapımcılarının çöl sahnesi çekimleri için tercih ettiği, aslında bir tahribat sonucu ortaya çıkan bu oluşum, Konya Çölü adıyla da bilinir.
Bir obruk gölü olan Çıralı Gölü, Karapınar’ın merkezine yaklaşık 25 km mesafededir. Kalkerleşmiş bir tabakanın 80 metre derininde oluşmuştur. Özellikle ilkbaharı müjdeleyen gelinciklerle beraber benzersiz bir manzara yaratır. Çıralı Gölü, yaklaşık 125 metre derinliğe sahiptir. Romalılardan kalma mağara ve yapı kalıntılarıyla kuşatılmış göl çevresi, tarihe meraklı tabiat tutkunları için eşsiz bir kamp alanıdır.
Değirmenözü Çayı’nın beslediği Düden Gölü, Kulu ilçesine yaklaşık 5 km uzaklıkta bulunan bir doğa harikasıdır. Az tuzlu ve sığ bir göldür. Küçük adacıklara ayrılmış bu oluşum, birçok kuş türüne yuva olmuştur. Göçmen ve konaklayan kuş türleri, özellikle de gölün çevresinde zarifçe yürüyen flamingolar, Düden Gölü’nün güzelliğine güzellik katar.
Tablo gibi güzelliği görenleri büyüleyen Kuğulu Park, Seydişehir ilçesinin en gözde mesire yerlerinden biridir. Yapay bir gölete sahip olan bu parkın adı, gölette süzülen kuğulardan gelir. Piknik yeri, çay bahçesi ve lokantası, yürüyüş yolu, kameriye ve seyir alanları ile doğanın kalbinde bir dinlenme arayanlara hitap eder. Güzleri sararmış yapraklarla kaplı park, bahar ve yaz boyunca gökkuşağı renginde çiçeklerle bezenir.
Suğla Gölü, Seydişehir ilçesine yaklaşık 18 km uzaklıkta yer alan güzel manzaralı göllerinden biridir. Göçmen kuşlara durak olan gölde, tatlı su balıkları da yaşar. Etrafı ağaçlarla çevrilidir ve üzerinde her daim bir balıkçı kayığı bulunur. En güzel zamanları, su seviyesinin yüksek olduğu bahar aylarıdır. Kuş gözlemciliği ve doğa fotoğrafçılığı için idealdir. Göl kıyısında kamp ve piknik için uygun alanlar vardır.
Derebucak, Çamlık mevkiinde yer alan mağaralardan biridir. 1830 metreye varan uzunluğu ile Balatini Mağarası, iki katlıdır. İki farklı girişe sahip olan mağaranın alt katmanında üç tane büyük cadıkazanı, travertenler ve galeyi kaplayan su birikintisi bulunur. Üst katman kille kaplıdır. Burası ziyaretçiler tarafından yapılmış kil heykellerle ilgi çekicidir.
Evliya Çelebi’nin seyahatnamesine konu olan Bağ-ı Meram, yüzlerce yıldır güzelliği ile öne çıkmıştır. Bağların ortasından geçen Meram Deresi yakınlarında, piknik alanları bulunur. Dere kenarlarında su değirmenleri ile süslenmiş Meram Bağları, çevresinde çay bahçeleri ve dinlenme alanlarına sahiptir. Eşsiz lezzetiyle ünlü olan Hatip üzümü, bu bağlarda yetişir.
Selçuklu ilçesinde bulunan Tropikal Kelebekler Bahçesi, büyük bir alanı kaplar. Kelebekler Vadisi olarak da anılan doğal alan, 20 bine yakın tropik bitki çeşidi ve binlerce kelebek türünü barındırır. Burada, şelale, gölet, havuz ve kelebek ve böceklerle ilgili bir müze bulunur. Rengarenk kelebeklerin yarattığı eşsiz bir manzara sunan bahçe, çocuklar için de eğitici bir gezi rotasıdır.
Konya’nın en büyük parklarından biri olan Sille Baraj Parkı, Selçuklu ilçesinde, Sille Himmet Ölçmen Baraj Gölü çevresinde geniş bir alanı kaplar. Kentin doğal köşesi, sosyalleşme imkanları açısından zengindir. İzci kampı, çocuk oyun alanı, piknik yeri, yürüyüş parkuru, çay bahçesi ve restorana sahip olan Sille Baraj Parkı’nda, tırmanma parkurları vardır. Baraj gölünde, tekne ve kayıkla gezintiye çıkılabilir.
Japon mimarisi ve peyzaj üslubuyla dikkat toplayan Japon Parkı, Japonya’nın Kyoto şehri ile Konya arasındaki Kardeş Şehir protokolüne istinaden 2010 yılında ziyarete açılmıştır. Japon Bahçesi olarak da anılan parkta balıkların yüzdüğü bir gölet bulunur. Bu park, Japon mimarisinde tasarlanmış sosyal tesis, kameriye ve köprüleri, Japonya’ya özgü bitkilerle donatılmış bahçesi, Asya mutfağının ünlü yiyecekleri ile ilgi çeker.
Kalehan Ecdat Bahçesi, Selçuklu ilçesinde yer alan tema parklarından biridir. Bahçe, Selçuklu ve Osmanlı Dönemlerini yansıtan mimari yapılarıyla oldukça ilgi çeker. Büyük bir göletin çevresi, kale burcu, sur, deniz feneri gibi yapılarla süslenmiştir. Osmanlı Sokağı, Hasbahçe, Selçuklu Hanı, Boğaz Yalısı ve kameriyeler, ağaç ve çiçeklerle renklendirilmiş büyük bir bahçenin içinde hoş bir bütünlük oluşturur. Kalehan Ecdat Parkı olarak da bilinir.
Bin yılı aşkın yaşıyla dimdik ayakta duran Anıt Ağaç, Güneysınır ilçesinin Bardas Mahallesindedir. Ardıç ağacı, oldukça geniş bir gövdeye sahiptir. Gökyüzüne doğru uzanmış dalları, yanlara doğru genişleyerek eşsiz bir görüntü oluşturmuştur. Çevresine huzur saçan Anıt Ağaç, 13 metre uzunluğundadır.
Romalılardan bu yana şifa dağıtan Ilgın Kaplıcası, Ilgın ilçe merkezinin 2,5 km batısında yer alır. Bugünkü kaplıcanın bir kısmı, Selçuklu vezirlerinden Sahip Ata Fahrettin Ali tarafından yaptırılmıştır. Bu nedenle Sahip Ata Kaplıcası olarak da bilinir. Ilgın Belediyesi tarafından işletilen kaplıca, yeni bölümler eklenerek günümüzdeki haline kavuşmuştur. 42 dereceyi bulan kaplıca suyu, ortopedik rahatsızlıkların tedavisine destek amacı ile kullanılır.
Türkiye’nin en büyük mağarası olan Tınaztepe Mağarası, Seydişehir’de yer alır. 230 milyon yılda oluştuğu tahmin edilen mağara, 1968 yılında, Fransız bir bilim adamı tarafından keşfedilmiştir. 22 km uzunluğunda olan mağaranın 1580 metrelik kısmı gezilebiliyor. Tınaztepe Mağarası’nın bir kısmı lambalarla aydınlatılmıştır, mağaranın çevresinde ise restoran bulunur.
Seydişehir’de Kuğulu Göl’ün güneybatısında yer alan Ferzene Mağarası, 346 metre uzunluğundadır. Yüksek bir noktada konumlanmış olan mağara, denizden 1470 metre yüksektedir. Dağcılık kulüplerinin tırmanış etkinliklerine ev sahipliği yapan Ferzene Mağarası, sarkıt ve dikitlerle bezelidir. Mağaranın içinde su havzalarına da rastlanır.
Seydişehir’de, Küpe Dağı’nın eteklerinde konumlanmış olan 200 metre uzunluğundaki Boynozcu Mağarası, iki koldan oluşur. Sarkıt ve dikitlerin var olduğu mağara, ilçe merkezine yaklaşık 10 km mesafededir.
Akşehirli Nasreddin Hoca’ya ithafen düzenlenen Gülmece Parkı, Nasreddin Hoca Türbesi’nin yakınındadır. Parkın içinde bulunan büyükçe bir kazan, Nasreddin Hoca’nın heykelleri ve heykellerin altındaki fıkralar oldukça ilgi çekicidir. Kafe ve bankların yer aldığı bu park, Akşehir’e gelmişken mutlaka görülmeli.
Akşehir’in merkezine yaklaşık 3 km uzaklıkta yer alan Hıdırlık Tepesi, her mevsim güzeldir. Sonbaharda sapsarı yaprakların süslediği mesirelik, bahar ve yazları rengarenktir. Karla kaplıyken de etkileyici bir görüntüye sahiptir. Asırlık ağaçların bulunduğu bu tepede, büyük bir kısmı çam ve çınar ağaçlarıyla kaplı alanlar bulunur. Hıdırlık, piknik yapmaya uygundur. Burada, Konya’nın lezzet dolu yöresel yemeklerinden tadılabilen bir restoran da bulunur.
Konya ve Afyonkarahisar arasında bulunan Akşehir Gölü, ilçenin kuzeyinde bulunur. Kuraklık ve bilinçsiz kullanım nedeni ile bu göl zaman zaman kuruma tehlikesi ile karşı karşıya gelir. Normal şartlar altında sazan, turna gibi balıklara, yaban ördeği, pelikan ve kaz gibi kuş türlerine yuva olan Akşehir Gölü, Nasreddin Hoca’nın fıkrasında maya çaldığı göldür.
Akşehir Kent Ormanı, ilçeye bağlı Tekkeköy Mahallesinde yer alır. Belediye tarafından düzenlenen kent ormanında piknik yeri, sosyal tesisiler, yürüyüş yolu, çocuk parkları bulunur. Çevre sakinleri, havaların ısınmasıyla beraber Akşehir Çayı’nın huzur verici manzarası eşliğinde dinlenmek ve piknik yapmak için buraya gelir.
Karagöl, Beyşehir sınırlarında yükselen yaklaşık 3 bin metre rakımlı Anamas Dağı’nda konumlu bir krater gölüdür. Doğa yürüyüşü ve tırmanma etkinliklerinin en gözde parkurunda bir mola ve seyir alanı olan Karagöl, Kurucuova beldesine 15 km uzaklıktadır. Gün ışığının etkisi ile dağın görkemli siluetini yansıtan göl, zirvesi her mevsim karlı olan Anamas Dağı ile beraber ilçenin sık ziyaret edilen kamp noktalarından biridir.
Beyşehir Gölü’nün kıyısında, Yeşildağ mevkiinde bulunan Leylekler Vadisi, ilçe merkezine yaklaşık 30 km uzaklıktadır. Vadi, baharın gelmesiyle beraber leyleklere yuva olur. Doğa fotoğrafçıları ve hayvanseverlerin görmek isteyeceği bu alan, ilçenin en özel mesireliklerinden biridir. Vadinin bir benzeri, Adaköy beldesinde görülebilir.
Beyşehir ilçesinin Bademli köyünde yer alan Yakamanastır Tabiat Parkı, büyük bir bölümü çam ağaçlarından oluşan ormanlık alanı, huzur verici manzaraya nazır doğa yürüyüşü parkuru, bungalov evleri, kamp ve piknik alanları ile dikkat çeker. Tabiat parkında yamaç paraşütü yapılabilir. Kışları karla kaplanan bu alan, her mevsim bir başka güzeldir.
Titrek Kavak Tabiat Anıtı, Beyşehir’deki Yakamanastır Tabiat Parkı’nın orman içi dinlenme alanında yer alır. Normal şartlar altında titrek kavak türünün ömrü yaklaşık 80 yıl olsa da bu görkemli ağaç, 100 yılı aşkın bir süredir ayakta… Kavak ağacının gövdesinde, sincaplara yuva olan oyuklar bulunuyor. Yaklaşık 20 metre boyunca olan titrek kavak, dallarıyla beraber 8 metrelik bir alanı kaplıyor.
Beyşehir Gölü’nün adalarından biri, Kubad Abad Sarayı’nın tersane ve haremi olarak kullanılmıştır. Saraya 3,5 km mesafede yer alan ada, harem dairesine ait duvar kalıntıları ile ilgi çeker. Harem nedeniyle Kız Kalesi Adası olarak anılmıştır. Adada farklı yapılara ait yıkıntılar da bulunur. Geçmişte çok sayıda kuşun yuvası olmuştur. Bu nedenle Kuş Cenneti olarak da bilinir. Buraya balıkçı kayıkları ile ulaşım sağlanır.
Mesirelik, Bozkır ilçesine yaklaşık 35 km mesafededir. Aygır Pınarı, Çarşamba Çayı’nın çıktığı dağların altında doğan yeraltı kaynağıdır. Buz gibi suyu ile yazları pek çok kişinin uğradığı mesire alanı ormanla kaplıdır. Aygır Pınarı üzerinde Aygır Dibi olarak adlandırılan küçük şelale, buraya gelmişken mutlaka görülmeli.
Bozkır ile Antalya’ya bağlı Akseki ilçesinin paylaştığı Dipsiz Göl, yeraltı akıntıları ile beslendiği için her mevsim aynı seviyededir. Yıllar boyu çeşitli efsanelere konu olan Dipsiz Göl’ün derinliği 13 ile 18 km arasında değişir. Tatlı su gölü, sazan ve alabalıkların yaşam alanıdır. Akseki ve Sarıot Yaylalarının buluştuğu yerde, yaklaşık 2800 metre yükseklikte yer alan bu tabiat harikası, doğaseverleri buraya davet eder.
Çuımra’nın merkezinde, tepelik bir alanda bulunan Sırçalı Mesire Yeri, piknik ve yürüyüş parkuru ile ilçenin en rağbet gören yerlerindendir. Mesirelikte, çocuk parkı ve lokantalar bulunur. Özellikle yazları birçok kişi tarafından ziyaret edilen bu alan, ilçeye hakim bir manzara sunar. Lokantalarında tatlı su balıkları bir hayli lezizdir.
Çumra’nın güneyinde, merkeze yaklaşık 35 km mesafede yer alan Apa Barajı’nın çevresi piknik alanı olarak hizmet verir. Apa köyünde bulunan baraj gölünde tatlı su levreği ve sazan balığı boldur. Göl kıyısı, huzur verici manzarasıyla doğal alanda sosyalleşmek, balık tutmak ve dinlenmek isteyenler için idealdir.
Doğanhisar’ın Tekkeköy Mahallesinde yer alan Gölcük Mesire Alanı, yemyeşil bitki örtüsü ile temiz hava almak ve dinlenmek isteyenlerin gözdesidir. Gölet, kameriye, piknik alanları, park ve yürüyüş yolları ile herkesin eğlenip dinlenebileceği geniş bir alandır. Mesirelik içerisinde market de bulunur.
Kwangjin Parkı, Güney Kore ve Türkiye arasındaki dostluğu pekiştirmek adına 2002 yılında yapılmıştır. Gwangjin ve Ereğli Belediyelerinin ortak çalışması ile kurulan park, Kore stili kameriyesi ile oldukça ilgi çeker. Parkta, çocuk oyun alanı, tahta köprü ile süslenmiş yapay gölet ve çay bahçesi bulunur. Kore Kardeşlik Parkı olarak da bilinen bu alanın bir kısmı, düğün ve çeşitli organizasyonlarda kullanılır.
Atatürk Kültür Parkı, Ereğli’den geçen İvriz Çayı’nın yanı başında yer alır. Parkın içinde, spor sahası, gölet, piknik yeri, yüzme havuzu, çocuk parkı, çay bahçesi, lokanta, yürüyüş ve bisiklet parkurları bulunur. Güneş yüzünü gösterir göstermez pek çok kişinin uğrak yeri olan parkta, yaz akşamları bir başka güzeldir.
Aşağı Çiğil Kaynak Suyu, yeraltı suyu açısından bir hayli zengin olan Ilgın’ın Aşağıçiğil beldesinde bulunur. Şifa kaynağı, Kumdöken mevkiindeki çamlık içindedir. Mineralli su, özellikle böbrek taşı ve kumu gibi hastalıklarının tedavisinde yardımcı olarak tüketilir. Çevresi piknik için elverişli bir mesireliktir. Kaynak suyunun faydaları için Kumdöken’de bir dönem festivaller düzenlenmiştir.
Kestel Gölü ve Ormanları, Kadınhanı ilçesinin güneyinde yer alır. İlçenin bol oksijenli ve doğal köşesi, piknik, kamp ve doğa yürüyüşü etkinlikleri için uygundur. Gölü adeta saklayan ormanlık, Karadeniz kadar yemyeşil ve zengindir. Geçmişte yerleşim yeri olarak kullanılan bu bölgede kale kalıntıları keşfedilmiştir.
Kulu’ya bağlı Kozanlı beldesinde yer alan Gökgöl, sazlıklarla bezeli bir tatlı su gölüdür. Kuş ve balıkların yuvası, doğal sit alanı ilan edilmiştir. Gökgöl’ün çevresinde sayısı 180’i aşan kuş türünü gözlemlemek amacı ile kurulmuş ahşap bir kuş gözlem evi bulunur. Kuşları ve gölü fotoğraflamak için pek çok kişi burayı ziyaret eder. Doğal güzelliğin etrafında piknik için düzenlenmiş alanlar da yer alır.
Sarayönü ilçesinin Ladik köyünde yer alan aynı adlı gölet, ilçe merkezinden yaklaşık 12 km uzaklıktadır. Çevresi hoş bir mesireliktir. Burada doğa yürüyüşü, kamp ve piknik yapılabilir. İlkbahar ve yaz ayları, gölün en güzel göründüğü zamanlardır. Denizden 1200 metre yüksekte yer alan Ladik Göleti ve çevresi bol oksijenli bir dinlenme yeridir.
Diğer ismi ile Güvercinlik Mağarası, Seydişehir’e yaklaşık 15 km mesafede konumlu Susuz köyünde keşfedilmiştir. İki girişli yatay mağarada su kaynağı vardır. Mağaranın içi, traverten, dikit, sarkıt ve çağlayanlara bezelidir. Özellikle ilkbaharda su seviyesi artan Susuz Mağarası, yaklaşık 1350 metre uzunluktadır; ancak her yeri gezilememektedir. Suyun arttığı ve mağaradan bir dere olarak aktığı dönemde büyüleyici güzelliği görmek isteyenlerin gerekli araç gereçleri edinmeleri ve tedbirli olmaları önerilir.
Küpe Dağı’nın yamacında yaklaşık 1900 metre yüksekliğe sahip olan Küpe Çukuru, doğa ve dağ turizminin Seydişehir’deki en özel noktalarından biridir. İlçe merkezine yaklaşık 6 km uzaklıkta bulunan tabii güzellik, çukur bir alanda yer alır, bu nedenle bu ismi almıştır. Kış boyu karla kaplı olan doğa harikası, bahar gelir gelmez yeşile bürünür. Küpe Çukuru, hazirandan sonra doğa yürüyüşü ve kamp etkinliklerine sahne olur.
Seydişehir’in Taraşçı Mahallesinde bulunan Kocakoru Ormanı Tabiat Parkı, karaçam, köknar, meşe ve ardıç ağaçlarıyla kaplı, bol oksijenli bir mesireliktir. Torosların eteklerini kaplayan tabiat parkı, geniş perspektifli bir dağ manzarasına hakimdir. Burada tahta piknik üniteleri, yürüyüş alanları bulunur. Özellikle ilkbahar sonrasında yakın çevre için önemli bir sosyalleşme alanıdır.
Yunak ilçesinde, Eşme Mahallesinde yer alan Merhum Kaymakam İsmet Yayla Kent Ormanı, çevredeki önemli mesireliklerinden biridir. Ormanın bir kısmı, piknik için düzenlenmiştir. Bu alanda, kameriye, çeşme, çocuk parkı, tahta piknik masaları bulunur. Temiz havada doğa yürüyüşü yapmak ve dinlenmek isteyenlerin ziyaret ettiği Kent Ormanı, yaz döneminin vazgeçilmez yerlerindendir.
Akören’de konumlanmış olan Dağ Sarnıcı Yaylası, her mayıs ayında gerçekleşen yayla şenlikleri ile ünlüdür. Torosların eteğindeki bu yayla, baharın müjdecisi olarak güneş yüzünü gösterir göstermez yeşile bürünür. Doğaseverler, kampçılar ve temiz havaya doymak isteyenlerce ziyaret edilen yayla, bakir tabiatıyla görenleri kendine hayran bırakır.
Akören’in kartpostal gibi güzelliği ile büyüleyen doğal mirası Mavi Boğaz, her mevsimde başka bir güzelliğe bürünür. Mavi Kanyon olarak da anılan eşsiz güzellik, Avdan beldesinde, Çarşamba Çayı’nın bir vadi üzerinden yarattığı doğal bir oluşumdur. Trekking için ideal bir parkurdur. Çevresi kamp yapmaya uygundur.
Derebucak, Çamlık’ta keşfedilen Körükini Mağarası, yaklaşık 1250 metre uzunluğundadır. Mağaranın içinden akıp giden Uzunsu Deresi nedeniyle, bahar aylarında yapılan geziler zorlu olabilir. Dikit, sarkıt ve şelalelerle bezeli olan bu mağara hala aktiftir. En güzel ziyaret zamanı yaz aylarıdır. Göletleri nedeniyle Körükini Mağarası mutlaka bot ile gezilmeli; ancak daralan yerlerden geçerken tedbirli olunmalıdır.
Suluin Mağarası, Derebucak ilçesi, Çamlık mevkiinde bulunur. Körükini Mağarası’ndan geçen Uzunsu Deresi, Değirmen Vadisi’ni dolaşarak Suluin Mağarası’na kavuşur. Değirmen Vadisi’nden kolayca ulaşılabilen bu mağara, yazları rahatlıkla gezilebilir. Göletlerle bezeli olduğu için mutlaka botla geçilmelidir. Tabii güzelliklerle süslü bu oluşum, Hititlerden kalma duvar resimleriyle ilgi çeker.
Karatay ilçesinde yer alan Bozdağ Milli Parkı, Yaban Hayatı Geliştirme Sahası olarak koruma altına alınmıştır. Avlanmanın yasak olduğu bu alan, zengin bir bitki örtüsü ile kaplıdır. Koruma altında olan kısma geçişe müsaade edilmese de milli parkın gezilebilen kısımları, doğaseverler için ideal bir gezi rotası olabilir. Parkta, dinlenme alanı, çay bahçesi ve seyir tepeleri bulunur.
Karatay’da bulunan Olimpiyat Parkı, spor sahaları ile dikkat çeker. Basketbol, voleybol, mini futbol sahaları ile at maneji, yürüyüş ve bisiklet parkuruna sahiptir. Havuz, kameriye, go kart pisti, çay bahçesi ve çim alanlarıyla Karataylıların sosyalleşme yeri olan bu parkta, Uzakdoğu, Batı ve Osmanlı Bahçesi adı altında üç farklı tema bahçesi bulunur.
Karatay Fetih Mahallesinde konumlu Şehir Parkı, lunapark, hayvanat bahçesi, gölet, spor alanı, bisiklet ve yürüyüş parkuru, piknik bölümü, kameriye, yeme - içme mekanı ile büyük bir alanı kaplar. Herkesin eğleneceği ve sosyalleşeceği seçeneklere sahip olan bu park, açık havada vakit geçirme imkanı da sunar. Şehir Parkı, temiz havada spor yapmak isteyenlerin uğrak yerlerindendir.
Meram’ın ilgi çekici noktalarından biri olan 80 Binde Devr-i Âlem Parkı, masalsı bir ortama sahiptir. Tarih öncesi çağlarda yaşamış dinozor gibi hayvanların maketleri, tarihi yapıların minyatürleri ve masal kahramanlarının maketlerinin bulunduğu bu park, çocuklu gezginlerin Meram’daki vazgeçilmez rotalarından biridir.
Kozağaç Parkı, aynı adlı mahallede, Meram ilçesinde yer alır. Süs havuzu, gölet ve zengin bir bitki örtüsüne sahip olan parkta, kameriye, çocuk oyun alanı ve piknik üniteleri vardır. Kuş seslerinin çınladığı dinlenme yeri, oksijen ve manzarası zengin parklardan biridir. Bölge sakinleri tarafından yaz boyu ziyaret edilen Kozağaç Parkı, açık hava sporları için uydundur.
Meram’ın seyir terası, ağaçlarla bezeli oksijen deposu Akyokuş Mesire Alanı, sakinlik arayanların buluşma yeridir. Gece kentin ışıklarıyla parlayan manzarası, gündüzleri Meram’ın yeşilliği ile renklenir. Mesirelik içinde park, bank, kameriyeler ve restoran vardır. Yaz aylarında serinliği nedeniyle pek çok kişi Akyokuş Tepesi’nde bir araya gelir.
Dutlukır Koruluğu olarak da bilinen mesirelik, Meram ilçesinde konumlanır. Piknik yeri, park, çocuk oyun alanı, kameriye, spor alanı, belediyeye ait sosyal tesis, yürüyüş parkuru ve bisiklet yoluna sahip olan Dutlu Koruluğu, geniş bir alanı kaplar. Göletlerle süslü korulukta, üzüm bağları, meyve ağaçları ve lavanta bahçeleri vardır. Sosyal tesis, hem çay bahçesi hem de restoran olarak hizmet verir. Çocuklu ailelerin sıkça tercih ettiği koruluğun bazı kısımları ücretli olarak kullanılır.
Kelebekler Vadisi içinde bulunan Selçuklu Çiçek Bahçesi, doğanın tüm renklerini barındıran, huzur dolu mesireliklerden biridir. Özenle hazırlanmış alanda, yüzlerce mevsimlik çiçek bulunur. Özellikle bahar aylarında zenginleşen bu bahçe, kameriye, çocuk parkı, fotoğraf alanı, seyir terası ve banklara sahiptir. Burada, çiçeklerin huzur verici kokusu eşliğinde yürüyüş yapılabilir.
Türk Yıldızları Parkı, Selçuklu ilçesi Ankara Caddesi üzerinde yer alır. Havacılık konseptli park, ilgi çekici birçok detay barındırır. Yaklaşık 320 bin metrekarelik bir alanı kaplayan bu parkta, gölet üzerine yerleştirilmiş Airbus A300 modelinde bir uçak, restoran ve kafe olarak hizmet verir. Açık hava müzesi niteliğindeki bu alanda, iki tane F-5 jet sergilenir. Vecihi Hürkuş ve Nuri Demirağ’ın anıtları, çocuk oyun alanı, amfi tiyatro, kameriye, sergi alanı, piknik yeri, yürüyüş ve tırmanma parkurları bulunur.
Piri Reis Parkı, Selçuklu ilçesinin yeşil alanlarından biri olarak her mevsim ziyaret edilir. İstanbul Yolu üzerinde bulunan parkta, ağaçlarla donatılmış yürüyüş parkuru, çocuk oyun alanı, süs havuzu bulunur. Burada piknik alanı ve spor sahaları oldukça ilgi görür. Kameriye ve bankları, temiz hava eşliğinde dinlenmek isteyenler tarafından tercih edilir.
Selçuklu’nun spor ve dinlenme noktalarından biri olan Nenehatun Parkı, ağaç ve çiçeklerle çevrelenmiş bir yürüyüş parkuruna sahiptir. Yakın zamanda yeniden düzenlenen bu parkın, basamaklı süs havuzu hoş bir görüntü yaratır. Kent merkezinin iç açıcı köşelerinden biri olarak çocuk oyun alanı, çay bahçesi, kameriye ve banklarıyla her yaşa uygun sosyalleşme imkanı sunar.
Selçuklu ilçesinde bulunan Şehit Savcı Hakan Kılıç Kanyon Parkı, ilçenin en büyük parkları arasındadır. Park, eski taş ocaklarının bulunduğu alan yeniden düzenlenerek kurulmuştur. Spor sahası, fitness aleti, kameriye, piknik alanı, çocuk parkı, havuz, restoran ve yürüyüş parkuru ile açık havada sosyalleşmek isteyenlerin buluşma yeridir. Nisan ayı itibariyle rengarenk çiçeklerle parlayan parkta, çok sayıda ağaç ve çiçek türü bulunur.
Taşkent ilçesinin tabii güzelliği Çetmi Şelalesi, Göksu Nehri’nin kolu olan Çetmi Deresi’nin, aynı adlı kanyonu geçmesiyle oluşmuştur. Döküldüğü yerde bir gölet oluşturan bu güzellik, çevre sakinleri tarafından Ayboğazı Şelalesi olarak bilinir. Çevresi mesire alanı olarak düzenlenmiş olan Çetmi Şelalesi’nin en güzel zamanı, ilkbahar mevsimidir.
Sultan Suyu, Taşkent’e bağlı Bektaş Mahallesinde yer alır. Efsanelere konu olan ve Sultan Pınarı olarak da anılan su, üç yüzlü bir çeşmeden akar. Efsaneye göre, Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubat’ın da yolu buradan geçmiştir. Etrafı çam ağaçlarıyla bezeli Sultan Pınarı, ilçeye gelenlerin uğrak yerlerinden biridir ve yaz - kış serin akar.
Taşkent ilçesine bağlı Balcılar Mahallesinde konumlu ağıl ardıç ağacının yaklaşık 2 bin yaşında olduğu tahmin edilir. Yaklaşık 22 metre yüksekliğe sahip olan tabiat anıtının çevresi 12 metre çapındadır. Dalları geniş bir alanı gölgeleyen Ağıl Ardıç Tabiat Anıtı, birçok Anadolu medeniyetine de tanıklık etmiş doğal bir mirastır.
Ahırlı ilçesinin yemyeşil yaylalarından biridir. İlçe merkezine yaklaşık 12 km mesafede konumlu olan Bartlı Yaylası, meşe, çam ve ladin ağaçlarıyla bezelidir. Yaylada, ahşap ve kagir yayla evleri vardır. Her mevsim ikamet edilen Bartlı Yaylası, kurak havalar başlayana dek Güngörmez Çayı ile sulanır. Doğa yürüyüşü, kamp ve piknik aktiviteleri için sakin bir noktadır.
Sülek Yaylası, Ahırlı ilçesine yaklaşık 25 km mesafede yer alır. Çay ve derelerin dolaştığı topraklarda, yeşilin her tonunu görebilmek mümkün... Çevre sakinleri tarafından daha çok hayvancılık amacıyla kullanılan Sülek Yaylası, el değmemiş tabiatıyla doğaseverlerin görmek isteyeceği güzelliklerle kapldır. Temiz havası ile bu yayla, ilkbahar itibariyle kamp, piknik ve trekking etkinlikleri için uygundur.
Bademli Yaylası, Ahırlı’nın merkezine yaklaşık 5 km uzaklıktadır. İlçe merkezine yakın olması nedeniyle ziyaretçisi çok olur. Aşağı Yayla olarak da anılır. Zengin bir ormanlıkla kaplı olan yayla, bitki çeşitliliği sayesinde arıcılığın yaygın olduğu noktalardan biridir. Bulunduğu mahalle ile aynı adı taşıyan bu güzellik, ilçe sakinleri tarafından piknik için ziyaret edilir.
Çeltik ilçesinin doğal güzelliği Beşgöz Yaylası, temiz havası ve iç açıcı görüntüsüyle çevredeki en gözde mesireliklerden biridir. Sakarya Irmağı’nın yayla üzerinde yarattığı menderes, yemyeşil yaylayı kıvrımlı bir şekilde yararak muazzam bir manzara oluşturur. Yazları serinlemek isteyenler için burada bir de gölet bulunur.
Derbent ilçesinin en popüler mesire alanı, Derbent Göleti ve çevresidir. Etrafı kamp ve pikniğe elverişli olan bu gölet, sulama amacı ile oluşturulmuş, güzelliği ile ilçenin en gözde yerlerinden biri olmuştur. Göletin çevresinde park, bisiklet ve yürüyüş yolları da bulunur. Aladağ’ı karşısına almış olan bu güzellik, her mevsim ilgi çekicidir. Tabiat tutkunları, temiz havada spor yapmak ve doğa fotoğrafı çekmek için burayı ziyaret edebilir.
Güvercinlik Mağarası, Güneysınır ilçesinin Güneybağ Mahallesinde keşfedilmiştir. Denizden yaklaşık 1000 metre yüksekte konumlu dikey mağara, 130 metre derinliktedir. Fosil bölümü ve salon bölümü olmak üzere iki kısımdan oluşur. Salon bölümü bir hayli büyük olan mağara, sarkıtlarla süslüdür. Dikey olması nedeniyle donanımlı olarak profesyonel kişilerce gezilebilir.
Güneysınır’ın muazzam güzelliği Akkışla Yaylası¸ bölgenin en gözde mesire alanlarından biridir. Piknik yeri, park, bungalov evler, spor sahaları ile tabiat tutkunlarının hoşça vakit geçireceği bu alan, geniş bir ormanlıkla kaplıdır. Konaklama yerinin olması nedeniyle çevre kentlerden de ziyaret alır. Su kaynaklarıyla bereketlenen topraklarında, mis kokulu çam ve ardıç ağaçları boldur.
Baklalık Piknik Alanı, Güneysınır’a bağlı Örenboyalı Mahallesinde konumlanmıştır. İlçe merkezine yakın olan mesirelik, su kaynağı yakınındadır ve zengin ağaçlıkla ile kaplıdır. Ulaşımın kolay olması sebebiyle ilçe sakinlerinin ilk tercihlerinden biridir. Söğütlü Boğaz ismiyle de bilinir. Baklalık mevkii, çadırlı ve karavanlı kamp için de elverişlidir.
Güneysınır ilçesindeki Ağaçoba Mahallesinde bulunan Kabakbaş Piknik Alanı, doğayla iç içe olmak isteyenlerin gözde mekanlarından biridir. Yakın tarihte düzenlenen piknik alanında, ahşap piknik üniteleri, mescit ve çeşmeler bulunur. Kabakbaş Piknik Alanı, bol oksijenli havası, yeşilliğinden içinden akıp giden dereleri ile ilçenin dinlendirici bir köşesidir.
İvriz Baraj Gölü ve çevresi, Halkapınar ilçesinin mesire alanlarından biridir. Olta balıkçılığının yaygın olduğu göl, huzur verici manzarası ile piknik yapmak ve dinlenmek isteyenleri bir araya getirir. Kuş seslerinin su sesine karıştığı mesirelik el değmemiş doğası ile hayranlık uyandırır. Kış gelene kadar burada hafta sonları kalabalık geçer.
Halkapınar ilçesinden geçen Delimahmutlu Deresi, İvriz Çayı ile birlikte İvriz Baraj Gölü’ne su taşır. Sonbahar mevsiminde kurumuş yaprakları da peşine takarak parlattığı kayalar üzerinden süzülen bu dere, muazzam bir manzara yaratır. Delimahmutlu köyünde seyredebilen bu manzara, güz geldiğinde doğaseverleri bir araya getirir.
Tuzlukçu ilçesine bağlı Yukarı Mahallede konumlu Hüyük Tepesi’nin Kanuni Sultan Süleyman Dönemi’nde yerleşim yeri olarak kullanıldığı bilinir. Bu bölgede kurulmuş olan Hüyük Tepesi Parkı, spor sahaları, süs havuzu, kameriye, yürüyüş parkuru, çay bahçesi, çocuk parkı ve dinlenme yerleri ile ilçe sakinleri tarafından sıkça ziyaret edilir.
Gölcük Yaylası, Yalıhüyük’te yer alan ve her yıl şenliklere sahne olan mesireliktir. Yemyeşil ağaçlarla bezeli yaylanın huzuru dolu manzarası, birçok kişiyi buraya davet eder. Torosların eteğindeki güzellik, her mevsim ikamet görür. İlkbahar itibariyle piknik ve kampa için ideal olan Gölcük Yaylası, her yıl temmuz ayında düzenlenen organizasyonlarla Yalıhüyüklüleri bir araya getirir.
Vakıf Hamamı, geçmişte Çifte Kaplıca adıyla anılmış tarihi bir mekanda hizmet verir. Halk arasında Eski Hamam olarak anılan bu hamamın ilk inşa tarihi bilinmez. Kitabesine göre günümüze kadar gelen bölümleri 1236 ve 1267 yıllarında, Selçuklular zamanında yapılmıştır. Özgünlüğü muhafaza edilerek yenilenmiş olan Vakıf Hamamı, Ilgın kaplıcalarının şifalı suyundan yararlanmak isteyenleri ağırlar.
Seydişehir’in merkezindeki Ilıca Tepesi’nden doğan yeraltı suyu, yaklaşık 32 - 43 derece sıcaklığa sahiptir. Ilıca Kaplıcaları adıyla da bilinir. Bol mineralli şifalı su, hem banyo hem de içme olarak kullanılır. Sindirim sistemi ve ortopedik hastalıklar, deri rahatsızlıkları, kadın hastalıklarının tedavisine destek olarak kullanılan Seydişehir Kaplıcaları’nın çevresinde, konaklama yerleri ve havuzlar bulunur.
Hüyük’e bağlı Köşk beldesinde yer alır. Termal tesisleri ile Köşk Kaplıcası, ilçenin şifa merkezlerinden biridir. Tarihi İpek Yolu rotasındaki bu kaplıca, yüzlerce yıl boyunca birçok uygarlık tarafından kullanılmıştır. Mineral açısından zengin olan kaplıca suyu özellikle, nörolojik, ortopedik rahatsızlıkların tedavisine destek amacı ile kullanılır. Kaplıcada, havuz ve konaklama yerleri bulunur.
Yeraltı kaynakları açısından zengin olan Hüyük ilçesinde, Köşk Kaplıcası kadar ilgi görür. Şifalı su, Köşk beldesindekine göre daha soğuk olduğu için özellikle yazın tercih edilir. . Çavuş Kasabası Termal Tesisleri, özellikle cilt hastalıklarının tedavisi için tamamlayıcı olarak tercih edilir. Burada konaklama tesisi bulunmaz; ancak Selçuklulardan kalma iki hamam bulunur. Havuzlu hamamlardan biri erkeler, diğeri kadınlar içindir.
Meram’da yer alan ve yüzlerce yıldır ticaret merkezi olan Bedesten Çarşısı, yaklaşık 40 sokağa yayılmıştır. Osmanlı padişahlarından Kanuni Sultan Süleyman Dönemi’nde (1538) buraya bir bedesten yapılmışsa da tarihi yapı günümüze kadar gelememiş; ancak çevresi daha da genişleyerek meşhur Konya Çarşısı’nı yaratmıştır.
Romalılardan beri kullanılan Bedesten Çarşısı çevresi, A’dan Z’ye birçok şeyin satıldığı dükkanları ile yenilenmiştir. Konya’ya özgü eşya ve yiyecek almak isteyenlerin ilk durağı olan alışveriş merkezi, hala işlevini koruyor.
Kulesite Alışveriş Merkezi, Selçuklu ilçesinde yer alan sosyalleşme alanlarından biridir. Pek çok sektörden mağaza, restoran, kafe, eğlence merkezi ve sinema salonlarına sahiptir. Bir kısmı işyeri olarak kullanılan 42 katlı gökdelenin son iki katı, seyir terası ve kendi ekseninde dönen restoran olarak hizmet verir. Kulesite gökdeleni, düz bir arazide kurulu olan Konya’nın birçok noktasından görülebilir.
Konya’nın büyük alışveriş merkezlerinden biri olan Kentplaza, Selçuklu ilçesinde konumlanmıştır. Ünlü mağazaların bir araya geldiği AVM’de, büyük bir eğlence merkezi, 11 salondan oluşan sinema bölümü, her damak tadına hitap eden restoran ve kafelerin yer aldığı yemek katı bulunur. Merkezi bir noktada bulunan Kentplaza, şehir içinde kolay bir ulaşıma sahiptir.
Novaland Outlet, Selçuklu ilçesinde yer alır. Kentin uğrak noktalarından biri olan bu AVM, ünlü markaların sezon sonu ürünlerinin satıldığı Outlet mağazalara sahiptir. Alışveriş merkezi bünyesinde, farklı tatlara yer veren restoran ve kafeler, sergi alanı, yöresel ürünlerin satıldığı market, sinema ve çocuk eğlence merkezi bulunur.
Eğlence ve alışverişin bir arada olduğu M1 Konya Alışveriş Merkezi, Selçuklu ilçesindedir. Ünlü markalara ait mağazalar, çocuk eğlence merkezi, lunapark, sinema salonları, restoran, kafe ve eğlence mekanlarına sahiptir. Özel günlerde çocuklara yönelik etkinliklerin gerçekleştiği M1 Konya, tek katlıdır ve ilçenin en eski alışveriş merkezlerinden biridir.