Kastamonu Merkez ilçesinin batısında, yüksek bir tepede yer alan Yakupağa Külliyesi, Osmanlı imparatorlarından Kanuni Sultan Süleyman Dönemi’nde, 1547 senesinde inşa edilmiştir. Cami, sıbyan mektebi, imarethane ve medreseden oluşan yapı topluluğu, özenli bir işçilikle kesme taştan yapılmıştır. Külliye, Kastamonu’da görülmesi gereken yerlerin başında gelir.
Kentin en yüksek tepesinde yer alan Kastamonu Kalesi, Merkez ilçe sınırları içindedir. M.S. 12. yüzyılda Komnenoslar tarafından inşa edilmiştir. İç ve dış kaleden oluşan tarihi yapının yalnızca iç kale bölümünden bir kısım, günümüze kadar ulaşmıştır. Kentin muazzam manzarasına hakim olan Kastamonu Kalesi’nde, zindan, sarnıç, tüneller ve Bayraklı Sultan adıyla bilinen türbe görülebilir.
Kent merkezinin simgelerinden olan Saat Kulesi, Hükümet Konağı’nın arkasındadır. 1885 senesinde Kastamonu valisi Abdurrahman Paşa’nın inşa ettirdiği tarihi yapı, yaklaşık 12 metre yüksekliğindedir. Kesme taştan örülen kule yakın zamanda onarılmıştır.
Kent merkezinde 1506 senesinde Nasrullah Kadı tarafından yaptırılan külliye, cami, türbe, medrese ve şadırvandan oluşur. II. Bayezid zamanında inşa edilmiş olan Nasrullah Kadı Külliyesi, köprü ve havuzlarla süslüdür. Cami ilk olarak altı kubbeli olarak yaptırılmış, 1746 senesinde büyütülerek mekana üç kubbe daha eklenmiştir. Milli Mücadele Dönemi’nde Mehmet Akif Ersoy’u vaaz verdiği Nasrullah Kadı Camii, külliyenin merkezidir.
İsmail Bey Külliyesi, şehir merkezinde aynı adlı mahallede yer alır. Candaroğulları hükümdarı İsmail Bey tarafından 1451 senesinde yaptırılmıştır. Yapı topluluğu içerisinde cami, medrese, han, türbe ve hamam bulunur. Yakın tarihte onarılmış olan külliyenin camisi halen kullanıma açıktır, bir kısmı ismi el sanatları ve yöresel gıdaların satıldığı çarşı olarak hizmet verir.
Şehir merkezinde yer alan Kastamonu Etnografya Müzesi, 1887 tarihli Liva Paşa Konağı’nda hizmet verir. Konak, 1997 senesindeki restorasyon sonrasında etnografya müzesi olarak ziyarete açılmıştır. Tarihi yapı, bodrum dahil üç katlıdır. İç mekanın her detayı özenli bir işçiliğin ürünüdür. Liva Paşa Konağı, dokumalar, ahşap el oymaları, geçmiş yıllara ait günlük eşya ve çeşitli objelerle donatılmıştır. Ahşap pencere ve işlemeli tavanı ile dikkat çeken müzede, Kastamonu’ya dair pek çok eser sergilenir. Mahmut Bey Camii’nin muazzam süslemelerle bezeli kapısı da burada görülebilir. Müzenin en üst katındaki Kastamonu kültürüne dair canlandırmalar ilgi çekicidir.
Merkez ilçenin güneyinde yer alan doğal bir kaya üzerine oyulmuş Evkaya Mezarları, yaklaşık 8 metre yüksekliğindedir. Kaya mezarların sağ kısmı M.Ö. 7. yüzyılda Frig kültüründen etkilenerek yapılmıştır. Sol kısım, Romalılar tarafından M.Ö. 1. yüzyılda oluşturulmuştur. İki yanında kanatlı aslan yer alan insan kabartması, sütunlarla desteklenmiş ön kısımda bulunur ve olukça dikkat çekicidir. Evkaya Mezarları, Kastamonu’da keşfedilmiş en eski kaya mezarıdır. Toplam 8 odası bulunan Evkaya Mezarları’nın her odasında iki ölü sediri vardır.
1746 senesinden kalma bir Münire Medresesi, 2001 senesinde yenilenerek bugünkü halini almıştır. Kent merkezinde yer alan Münire Medresesi El Sanatları Çarşısı’nda, el yapımı pek çok objenin yanı sıra yöresel şifalı otlar da satılır. Kentte icra edilen el sanatlarına dair her şeyin bulunduğu bu çarşı, Kastamonu El Sanatları Çarşısı olarak da bilinir.
Kastamonu’nun merkezinde yer alan Sepetçioğlu Konağı, bodrum dahil üç katlıdır. Geleneksel Anadolu evlerinin bir örneğidir. 1880’li yıllarda yapıldığı tahmin edilen konak, yükseltilmiş girişe ve ahşap detaylı pencerelere sahiptir.
Paflagonya bölgesinin merkezi Pompeiopolis Antik Kenti, Romalılar tarafından kurulmuş bir yerleşim yeridir. Kapalı höyük durumunda olan antik kentte, kazılar neticesinde mozaik ve tarihi eser niteliğinde objeler keşfedilmiş, bunlar sergilenmek üzere Kastamonu Arkeoloji Müzesi’ne gönderilmiştir.
1481’de Taşköprü’de doğmuş olan Hz.Pir (Şeyh Şaban-ı Veli), Kastamonu’nun ileri gelen İslam bilgilerindendir. Şeyh Şaban-ı Veli Külliyesi, şehir merkezinde yer alır. Hazreti Pir’in türbesi, cami, şadırvan ve dergah evlerinden oluşmuş bir komplekstir. Yakın tarihte onarılan külliyedeki yapılardan biri müze olarak hizmet verir. Müzede, Şeyh Şaban-ı Veli’nin (Hz.Pir) özel eşyaları ve bölgede yapılmış hat eserleri sergilenir.
1893 tarihli bir binada hizmet vermiş İnebolu Türk Ocağı, Mustafa Kemal Atatürk’ün şapka devrimine dair konuşma yaptığı yerdir. Dört katlı tarihi binanın önünde Mustafa Kemal Atatürk’ün şapkası ile ayakta durduğu bir heykel vardır. Yakın zamanda onarılan bina, günümüzde kültür - sanat etkinlikleri ve konferanslara ev sahipliği yapar.
İnebolu Evleri ve Konakları, İlçe merkezinin dar sokaklarında sıralanmıştır. İki ya da üç katlı olarak tasarlanmış evler, ağırlıklı olarak kırmızı, beyaz ve mavi renktedir. Ahşap pencereleri ile nostaljik bir görüntü oluşturan yapıların çatısı bölgeye özgü bir arduazla (marla) örtülüdür. Çoğu 20. yüzyıla ait olan bu evler, meyve ağaçlarıyla bezeli bahçelerin içine yerleştirilmiş, Bahçelerinde genellikle çardak ve su kuyusu bulunur. Bazıları ahşap detaylarla süslenmiştir. Görenleri kendine hayran bırakan İnebolu Evleri, ilçeye gelen turistlerin ilgisini çeker.
Şehir merkezinde, İsmail Bey Külliyesi’nin arkasında bulunan Deve Hanı, külliye ile aynı yılda, 1451’de yapılmıştır. Kesme ve moloz taştan yapılan tarihi handa, yöresel objelerin satıldığı dükkanlar ve çay bahçesi vardır.
Gökçeağaç Hanı, Hanönü’nde yer alır. Moloz ve kesme taştan yapılmış mekan, kemerli pencerelere sahiptir. Bizanslılar Dönemi’nde inşa edilmiş ve kilise olarak kullanılmıştır. Candaroğulları Beyliği Dönemi’nde ise kervansaraya dönüştürülmüştür. Tarihi han, bir koleksiyoncu tarafından düzenlenmiş, binden fazla etnografik objenin sergilendiği özel bir müze olarak hizmet vermeye başlamıştır.
Diğer ismi Balkapanı Hanı olan tarihi yapı, şehir merkezindedir. Osmanlı Dönemi’nde II. Bayezid tarafından yaptırılmıştır. O yıllarda pamuk ve bal ticaretinin yapıldığı Penbe Han, günümüzde yöresel Kastamonu yemeklerinin sunulduğu bir restoran olarak hizmet verir.
Yüzyıllar önce yerleşim yeri olarak kullanılmış Ilgarini Mağarası, Pınarbaşı ilçesindedir. Geniş bir girişi olan mağaranın başında, Bizanslılardan kalma izler keşfedilmiştir. İç kısımdaki sarkıt ve dikitler hoş bir görüntü yaratır. İki kola ayrılan mağaranın Avize Salon olarak isimlendirilmiş sağ kolunda su sarnıcı ve odalar, sol kolunda ise M.Ö. 2000’li yıllara dair yerleşim izleri, kilise kalıntısı ve yedi tane mezar bulunur. Dünyanın en büyük mağaralarından biri olarak bilinen Ilgarini’nde yaklaşık 858 metrelik kısma ulaşılabilmiştir.
1514 tarihli Çifte Hamam, moloz taştan yapılmıştır. Şehir merkezinde yer alan tarihi hamamı, Yavuz Sulan Selim’e hocalık yapmış olan Halim Çelebi inşa ettirmiştir. Soyunma kısımları kubbe ile örtülü hamamın kadın ve erkek için aynı şekilde tasarlanmış iki bölümü bulunur.
Hacıveli Camii, aynı adlı mahallede, Abana ilçesinde yer alır. Abana Sahili’nin incisi, Hacıveli koyu mevkiindeki kutsal mekan, 1805 yılında inşa edilmiştir. Cami, güzel bir bahçe içine yerleştirilmiştir. Çeşitli efsanelere konu olan tarihi ibadethanenin bahçesinde mezarlık olduğu söylenir. Farklı zamanlarda geçirdiği onarımlara bugüne gelebilmiş bu yapı, hala işlevin korur.
Abana Belediyesi’nin bahçesinde sergilenen ve Bizans devrine ait olduğu tahmin edilen Vaftiz Teknesi, Abana Çayı mevkiinde bulunmuştur. Üzerinde Haç işareti ve çeşitli yazılar olsa da bu kalıntı geçmişte çeşme yalağı olarak kullanılmış, yazı ve kabartmalar zamanla silinmiştir. İlk Çağ buluntularının da sergilendiği bahçede, işlemeli sütun başlıkları dikkat çekicidir.
Araç Kalesi, ilçenin güneyinde bir tepe üzerine kurulmuştur. Bizans devrine ait olduğu düşünülen yapı, Osmanlılar Dönemi’nde de kullanılmıştır. Kalenin dış surları yok olmuş, yerine köy evleri yerleştirilmiştir. İç kale ise temel ve duvarlarının bir bölümüyle günümüze kadar gelebilmiştir. tarihi yapı, yüksek bir noktada yer aldığı için yürüyerek ulaşım sağlanabilir.
Araç ilçesine bağlı eski ismi Dabrak olan Akıncılar köyü, ilçenin en eski yerleşim yerlerinden biridir. 19. yüzyıla ait Akıncılar Köyü Çeşmesi, taştan yapılmış, sivri bir kemerle süslenmiştir. Yakın zamanda yenilenen tek lüleli çeşme, günümüzde de işlevini sürdürür.
Asar Kalesi, Araç ilçesine bağlı Aliören köyü mevkiindeki Asar Dağı üzerine kurulmuştur. Kayalıklarla bezeli zorlu bir yolun ardında bulunan kale, bölgede her yeri görebilen bir konumda… Geniş açılı bir manzaraya hakim tarihi yapı, günümüze kalıntıları ile ulaşabilmişse de bölgenin seyir terası olması sebebiyle ziyaret edilir. Yapım tarihi bilinmeyen yapının çevresinde yapılan araştırmalar buranın en son Osmanlı devrinde kullanıldığını işaret eder.
Araç Harabeleri, ilçenin farklı yerlerine dağılmış tarihi kalıntıları barındırır. Aşağı Güney köyü ve Kadınca köyü mevkiindeki kaya mezarları, Örencik, Depdep, Kesüt ve Köklüyurt civarındaki yerleşim izleri, Çaykaşı mevkiindeki su sarnıçları, günümüze kadar varlığını koruyabilmiştir. Harabelerin büyük bir bölümü Antik Çağ, Roma Dönemi’ne aittir.
Medil Mağarası, Azdavay’a bağlı Karakuşlu köyünde yer alır. İlçeye yaklaşık 8 km uzaklıkta konumlu mağara, tarihi kalıntılara ev sahipliği yapar. Roma ve Bizans Dönemlerine ait tapınak ve yerleşim izleri bugüne kadar ulaşabilmiştir. Traverten oluşumunun gözlendiği tarihi yerleşim yeri, doğal güzelliğiyle de dikkat çeker.
Bozkurt ilçesine bağlı Yakaören köyünde, Karadeniz kıyısı yakınlarında yer alan Ceneviz Kalesi’nin liman kontrolünü sağlama amacı ile inşa edildiği düşünülür. Kalenin tek burcu vardır. Sur ve burç kalıntıları ile bugüne dek gelebilmeyi başarmış tarihi yapının ne zaman yapıldığı belli değildir.
Türk edebiyatının güçlü kalemi, Cide doğumlu Rıfat Ilgaz’ın evi, Cide’de Atatürk caddesinde yer alır. Kültür, sanat merkezi ve müze olarak ziyarete açık olan Rıfat Ilgaz Evi, yazara ait giysi, eşya, kitaplarla donatılmıştır. Edebiyatseverlerin görmek isteyeceği evde, yazarın dünyasına yolculuk yapabilmek mümkün… Ilgaz’a dair pek çok detayın görülebileceği tarihi yapı, her sene Temmuz ayında Rıfat Ilgaz Sarı Yazma Kültür ve Sanat Festivali’ne ev sahipliği yapar.
Timle Kalesi, Cide’ye bağlı Uğurlu köyü mevkiinde kurulmuştur. Tarihi yapının Bizans Dönemi’ne inşa edildiği düşünülür. Limana hakim bir konumda olan tarihi yapının, bölgeyi kontrol altında tutabilmek amacıyla yapıldığı tahmin edilir. Osmanlılar tarafından da iskan görmüş buyapı yalnızca duvar kalıntılarıyla bugüne gelebilmeyi başarmıştır.
Okçu ya da Okçular Kalesi, Cide’nin Cide’nin batısında konumlu Okçu köyünde yer alır. Tabii bir kayalığın üzerine, moloz taştan inşa edilmiş bu kalenin kimler tarafından, ne zaman yapıldığı bilinmez. Duvar kalıntıları ile gümümüze gelebilmiş tarihi yapı, ilçe merkezinde yaklaşık 8 km uzaklıktadır.
Hıdır Kalesi, Cide’nin Sofular köyünde konumlanmıştır. Moloz taştan inşa edilmiş bu yapının Bizanslılar zamanına ait olduğu tahmin edilir. İlçenin geçmişte Hıdırlık Kalesi çevresinde kurulduğu söylenir. Kaleden geriye yalnızca duvar yıkıntıları kalmış olsa da kale mevkii, doğa yürüyüşü rotalarının duraklarından biridir.
Çoban Kalesi, Cide’nin Çayyaka ile Akbayır köyleri arasında yer alır. Roma Dönemi’nde yapıldığı düşünülen tarihi kale, kayalığa kondurulmuştur. Osmanlıların da mesken tuttuğu Çoban Kalesi, o yıllarda onarımdan geçmişse de günümüze moloz taştan örülme duvar kalıntıları ile gelebilmiştir.
Cide’ye bağlı Köseli köyünde yer alan Gazallı Kalesi, Bizanslılar tarafından inşa edilmiştir. Bölgeyi gözetim altında tutup güvenliği sağlamak amacıyla kurulmuştur. Moloz taştan örülme duvarları zamanla yıpranmış, bir kısmı yıkılmıştır. Kalenin bir bölümü bugüne kadar ulaşabilmiştir.
Kinolis ya da Ginolu Kalesi, Çatalzeytin ilçesinin 3 km uzağında, kıyı kesiminde konumludur. Kalenin önünde aynı adlı bir koy bulunur. İlk olarak M.Ö. 9. yüzyılda kurulduğu tahmin edilir. Günümüze ulaşabilen bölümleri Osmanlı Dönemi’nde izler taşısa da yapının Antik Çağ’da inşa edildiği tahmin edilir. Surlarının bir kısmı ve su sarnıcı ayakta kalan Ginolu Kalesi, etkileyici manzarası ile her mevsim ziyaret edilir.
Daday ilçesine bağlı İnciğez köyünde konumlu Balaban Konağı, ilçe merkezine yaklaşık 5 km uzaklıktadır. 1632 senesine ait bu konak, Osmanlı Dönemi’nin sivil mimari örnekleri arasında yer alır. Kapı ve pencereleri ahşap, duvarları kagirdir. Tavan ve ahşap öğelerinde muazzam süsleme örnekleri görülür. Bu süslemelerin bir kısmı 1895 tarihli kitabeye sahiptir. Yemyeşil bir alanda yer alan tarihi mekan, günümüzde Balaban Ağa Çiftliği adı altında yöresel lezzetlerin sunulduğu bir restoran olarak hizmet verir.
Daday’ın Ali Paşa köyünde yer alan tarihi cami, 1390 senesinde inşa edilmiştir. Candaroğullarından kalma kesme taştan yapılmış kutsal mekan, sade bir görüntüye sahiptir. Kare olarak planlanmışsa da çeşitli eklemelerle özgün planından uzaklaşmıştır. Günümüzdeki hali, 18. yüzyıl Osmanlı devri camilerinin bir örneğidir. Tarihi ibadethane, hala işlevini korur.
İnciğez Kaya Mezarları, Daday’ın İnciğez köyünde, dere kenarında yer alır. İlçe merkezine yaklaşık 6 km mesafedeki tarihi yapının Bizans devrine ait olduğu tahmin edilir. Kaya evlerine de benzeyen oluşumda ibadet yeri, mezar alanı ve barınma bölümleri olduğu tahmin edilen kısımlar bulunur. Odalar iç içe geçmiş bir şekilde planlanmıştır. Kaya mezarlar, büyük ölçüde sağlam bir halde bugüne gelebilmiştir.
1912 tarihli Seyidi Bey Konağı, bodrum ve çatı katı ile beraber 4 katlıdır. Ahşap çatı, pencere ve kapılara sahip kagir yapı, 1925 yılında Mustafa Kemal Atatürk’ü ağırlamıştır. Konağın giriş kapısında buluşan iki ayrı merdiveni vardır. Tavan işlemeleri ve iç mekan süslemeleri ile göz dolduran Seyidi Bey Konağı, dış cephe de dahi kabartma ve kalem işleriyle donatılmıştır. Tarihi mekan, günümüze bakımlı bir şekilde ulaşmıştır.
Honsalar Tepesi Tümülüsü, Daday ilçesine bağlı Ali Paşa köyünde yer alır. Lidyalılara ait olduğu tespit edilen mezar alanı, M.Ö. 6 yüzyılda tarihlendirilir. Alanda, Demir Çağı’na ait kalıntılar da keşfedilmiştir; ancak bölgede yapılan izinsiz kazılar, tarihi izlerin bir bölümüne zarar vermiştir.
Roma Dönemi’ne ait Meyre Mabedi, Daday ilçesinin Aktaşteke köyünde yer alır. Hristiyanlığın yayılmasının ardından kiliseye dönüştürülen kutsal mekan, boyu 180 cm, eni 86 cm olan devasa bir kitabeye sahiptir. Kitabede Grekçe alfabe ile bir yazıt işlenmiştir. Kitabeye göre mabet, Airmios (Gaios) ve oğlu Markos Aurellios Alexandros tarafından 279 yılında tamamlanmıştır. Günümüzde büyük bir kısmı toprak altındadır. Dev kitabe ise şimdilerde Kastamonu Arkeoloji Müzesi’nde sergilenir.
1891 senesinde inşa edilmiş olan Daday Hükümet Konağı, Şair Eşref Bey, Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü gibi önemli kişileri misafir etmiş, ilçenin özel özel mekanlarından biridir. Ahşap süslemeleri ile dikkat çeken tarihi konak, yeni Hükümet Konağı’nın inşa edilmesinin ardından restore edilmiştir ve hala devlet dairesi olarak hizmet vermektedir.
Devrekani’ye bağlı Kınık köyünde keşfedilmiş olan antik kentinin Hititler Dönemi’nde kurulduğu tespit edilmiştir. Yeraltında ve yüzeyde kurulmuş bu şehirde 4500 yılı aşkın zamandır bölgede saklı kalmış pek çok parça ortaya çıkarılmıştır. Çok odalı yapı kalıntıları, hayvan fosilleri, madeni kalıntılar, dokuma tezgahları ve diğer objeler, sergilenmek üzere Kastamonu Arkeoloji Müzesi’ne götürülmüştür. Antik kent ise koruma altına alınmıştır.
Aslan Heykeli, Devrekani ilçesine bağlı Çayırcık köyünde yer alır. Tarihi Gelin Hamamı’nın yakınlarında konumlu bu heykelin Romalılar zamanında yapıldığı tahmin edilir. Asaletin ve gücün simgesi olan aslan, Roma Dönemi öncesinde de kullanılmıştır. Heykelin bulunduğu bölgenin Antik Çağ’da yerleşim yeri olarak kullanıldığı aşikardır.
Çayırcık Hamamı, Devrekani ilçesinin Çayırcık köyünde konumludur. İnşa zamanı belli olmayan bu yapının 15. yüzyıla ait olduğu düşünülür. 1960’lara kadar hizmet veren bu yapı, çevre sakinleri tarafından Gelin Hamamı olarak anılır. Sıcaklık, soyunmalık ve ılıklık kısımlarına ayrılmış olan hamam, şimdilerde atıl durumda olduğu için bakımsız kalmıştır.
Nezihe Battal Kültür Evi, 1896 senesinde inşa edilmiş klasik İnebolu evlerinden birinde hizmet verir. Tarihi İnebolu Evleri’ni görmek isteyen mutlaka uğraması gereken bu mekan, özgünlüğü korunarak onarılmıştır. 2 katlı olarak planlanmış tarihi yapı, iç mekanda 5 kata ayrılmıştır. Bu yönüyle bir hayli ilgi çekicidir. Müze ve kültür evi olarak ziyaretçilerini ağırlayan mekanda, zengin bir kütüphane, fotoğraf ve çeşitli objeler bulunur.
Geleneksel İnebolu evlerinden biridir Pembe Köşk. Camikebir Mahallesinde konumlu bu yapı, ilçenin en dikkat çekici mekanlarından biridir. Genişçe bir bahçe içine yerleştirilmiş, ahşap detaylarla süslenmiştir. Limanı gören muazzam manzarası, bakımlı bahçesi, süs havuzu ve seyir terası ile hayranlık yaratan Pembe Köşk’ün yanında bir de müştemilat bulunur. Tarihi yapı, şimdilerde özel konut olarak kullanılır.
Diğer adı ile Tevfikiye Camii, İnebolu’da yer alır. 20. yüzyılın başında inşa edilmiş olan kutsal mekan, hala ibadete açıktır. Bu camiyi özel kılan şey, bahçesindeki güneş saatidir. Tarihi ibadethane ile beraber yapılmış olan güneş saati, Yeni Camii gibi işlevini korur.
İnebolu Kent Müzesi, 1882 senesinde medrese olarak inşa edilmiş iki katlı, tarihi bir binada hizmet verir. Bir dönem ilçe belediyesine ait bir hizmet binası olarak kullanılmış tarihi yapı, 2013 gerçekleşen onarımın ardından kapılarını ziyaretçilerine açmıştır. Müzede, Kurtuluş Savaşı sırasında kullanılmış pek çok savunma aracı sergilenir. İkinci katta Mustafa Kemal Atatürk’ün balmumu heykeli yer alır. İlçenin tarihine de ışık tutan bu mekanda, etnografik objeler de sergilenir.
Kastamonu’nun merkezine bağlı Cebrail Mahallesinde konumlu Rıfat Ilgaz Kültür Merkezi, 1888 senesinde inşa edilmiştir. Dönemin valisi Abdurrahman Paşa tarafından cezaevi olarak yaptırılmış bu mekan, 1992 yılında kültür merkezine dönüştürülmüştür. İki katlı kültür merkezinin pencereleri yuvarlak kemerlidir. Giriş katı tiyatro vb. kültürel ve sanatsal aktiviteler için hizmet verir. Üst katı ise idari bölümdür.
Kent merkezine bağlı Kasaba köyünde konumlu Mahmut Bey Camii, Candaroğulları Beyliği Dönemi’nde, 1366 senesinde inşa edilmiştir. Emir Mahmut Bey’in yaptırmış olduğu bu cami, moloz taştan örülmüş duvarlarının üzerinde ahşap tavanlı bir çatı taşır. İç mekanı ahşap kaplama olan tarihi ibadethanenin minaresi de ahşaptır. Dantel gibi işlenmiş kapısı koruma altına alınmak üzere Liva Paşa Etnografya Müzesi’nde sergilenir. Göz kamaştıran özenli işçiliği ila hala ayakta olan Mahmut Bey Camii, Daday yolu üzerindedir.
Kent merkezindeki İsfendiyar Mahallesinde konumlu Sinan Bey Camii, 16. yüzyıldan günümüze kadar gelebilmiş Osmanlı Dönemi camilerindendir. Kesme taştan örülen duvarları, sekiz köşeli kasnağa yerleştirilmiş kubbe ile süslüdür. Camiye bitişik taş minare, tek şerefelidir. Minber ve mihrabı sadedir. Vitraylı pencereleri ile işlemelerle donatılmış ahşap kapı ve pencereleri dikkat çekicidir. Tarihi cami, hala ibadete açıktır.
Şehir merkezinde, aynı isimli mahallede yer alan Atabeygazi Camii, 1273 senesinde inşa edilmiştir. Kent sakinleri tarafından Kırk Direkli Camii adıyla anılır. Kalenin yamacında kurulmuş kutsal mekan, Selçuklu Atabeyi Hüsameddin Çoban tarafından yaptırılmıştır. Tarihi ibadethanenin, şehrin Selçuklular tarafından fethedilmesinin arından Fetih Camii olarak inşa edildiği söylenir. Ahşap direkleri, moloz taştan örülen duvarları ve kafesli pencereleri ile dikkat çekicidir. Farklı dönemlerde onarılmış olan bu cami, hala ibadete açıktır.
Nasrullah Köprüsü, şehir merkezinde Kastamonu (Karaçomak) Çayı üzerine kurulmuştur. 16. yüzyılın ilk yıllarında Nasrullah Kadı tarafından yaptırılmış kemerli köprü, yaklaşık 40 metre uzunluğa sahiptir. Tarihi yapı, kesme taştan inşa edilmiştir. Kentin simgelerinden biri olan yapıda, iki tane sadaka taşı yer alır. Çevre sakinleri tarafından Kambur Köprü olarak anılır.
Yılanlı Külliyesi, Kastamonu’nun merkezindeki Hepkebirler Mahallesinde konumludur. 13. yüzyıla ait olan yapı topluluğu, günümüze iki tane şadırvan, türbe, kütüphane ve imaret kısımlarıyla ulaşabilmiştir. Günümüze gelememiş olan darüşşifanın görkemli kapısı bugün hala yerinde durur. Cami, ibadete açıktır. 25 sandukanın yer aldığı türbe ve şadırvanlar işlevini korur. Kentin tarihi dokusunun önemli bir parçası olan Yılanlı Külliyesi, tarihe kısa bir yolculuk yapmak isteyenlerin gezi rotasında yer almalı…
Kale Hamamı, şehir merkezinde yer alır. 13 ya da 14. yüzyıla ait olduğu düşünülen tarihi hamam, moloz taştan yapılmış, üzerine kiremit kaplı bir çatı yerleştirilmiştir. İçi kubbelerle süslenmiş tarihi mekan, bugüne kadar pek çok defa elden geçirilmiş, zamanla özgünlüğünü yitirmiştir. Tarihi yapı, günümüzde işlevini kaybetmiştir.
1748 tarihli Aşirefendi Hanı, Kastamonu’nun merkezindeki Nasrullah Camii’nin yanında konumlanmıştır. Geçmişte urgan ticaretinin yapıldığı tarihi alışveriş merkezi, şehir sakinleri tarafından Urgan Hanı olarak anılır. Açık avluya sahip olan mekan, revaklarla süslenmiştir. Farklı dönemlerde onarılarak bugüne kadar gelebilmiştir. Tarihi han, günümüzde de hediyelik eşya ve yazma gibi kente özgü objelerin satıldığı dükkanları ve çay bahçeleriyle işlevini korur.
Frenkşah Hamamı, Kastamonu’nun merkezindedir. 1262 yılında Frenkşah Cemaleddin tarafından yaptırılmış tarihi Selçuklu hamamı, moloz ve kesme taştan inşa edilmiş, kubbe ve tonozlarla süslenmiştir. Toprak altında kaldığı için zorlu bir yenileme sürecinden geçen bu yapı, günümüzde de işlevini korur.
Diğer adı ile İsmail Bey Hanı, aynı adlı külliyenin parçası olarak 15. yüzyılda Candaroğulları zamanında inşa edilmiştir. Moloz ve kesme taştan örülmüş duvarları, revaklarla bezenmiştir. Açık avluya sahip tarihi mekan, bugüne kadar ulaşabilmiş önemli yapılardan biridir. Kurşunlu Han, yakın zamanda restore edilmiş ve otel olarak hizmet vermeye başlamıştır.
Kastamonu’nun merkezine bağlı İsfendiyar Mahallesinde yer alan Dede Sultan Hamamı, 1514 tarihinde Şeyh Celaleddin tarafından yaptırılmıştır. Kubbe ile örtülü duvarları moloz taşla örülmüştür. İç mekan, tonozlarla genişletilmiştir. Çeşitli onarımlarla bugüne kadar ayakta kalabilmeyi başarmış olan tarihi hamam, günümüzde de işlevini sürdürür.
Cem Sultan Bedesteni, şehir merkezindeki Hepkebirler Mahallesinde yer alır. Fatih Sultan Mehmet’in oğlu Şehzade Cem Sultan tarafından 15. yüzyılın sonlarına doğru yaptırılmıştır. Karanlık Bedesten adıyla da anılan tarihi mekan, 1479’dan bu yana ayakta kalabilmeyi başarmıştır. Şimdilerde leziz Kastamonu yemekleri ve Türk mutfağının enfes tatlarını sunan bir restoran olarak hizmet verir.
1515 tarihli Arabapazarı Hamamı, şehir merkezindeki Akmescit Mahallesinde yer alır. Nasrullah Kadı tarafından yaptırılmış tarihi mekanın moloz taştan örülmüş duvarlarının üzerinde kubbeler yerleştirilmiştir. Ana kubbe, soyunmalık bölümünü kapatır. Soğukluk bölümü ise küçük kubbelerle süslenmiştir. Tarihi hamam, içi mekanı yenilenmiş olarak hizmete açıktır.
Kastamonu’nun merkezindeki Akmescit Mahallesinde yer alan Ballık Konağı, 20. yüzyılın başında inşa edilmiş sivil mimari örneklerinden biridir. 3 katlı tarihi yapı, kagirden inşa edilmiştir. Kapı ve pencereleri ahşaptandır. İç mekanı geleneksel süslemelerle bezeli olan Ballık Konağı, Kastamonu’ya özgü klasik eşyalarla donatılmış bir otel olarak hizmet verir.
Günümüzde Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından hizmet binası olarak kullanılan 1575 tarihli Saray Hamamı, şehir merkezinde yer alır. Yapı, kubbeli olarak moloz taştan inşa edilmiştir. Muharrem Efendi tarafından inşa ettirilen tarihi mekan, uzun yıllar bakımsız kalmış, 2012’de başlatılan restorasyon sonrasında yeniden ayağa kalkmıştır. Aslına uygun olarak yenilenen hamam, şimdilerde işlevini kaybetmiş olsa da resim sergisi gibi kültür - sanat etkinlikleri kapsamında kapılarını sanatseverlere açar.
Kastamonu’nun merkezindeki Beyçelebi Mahallesinde yer alan İsmail Bey Konağı, 19. yüzyıldan kalma sivil mimari örneklerinden biridir. İki katlı tarihi yapı, kagir ve ahşaptan inşa edilmiştir. Yıllar boyu konut olarak kullanılmıştır. Yenileme çalışmalarından sonra Kastamonu mutfağının lezzetli yemeklerini sunan bir restoran hizmet vermeye başlamıştır.
Bey Hamamı, Kastamonu’nun merkezinde yer alan Cebrail Mahallesinde konumludur. Candaroğulları zamanında İsfendiyar Bey tarafından 14. yüzyılın ilk yıllarında yaptırılmış olan tarihi hamam, iç mekanda kubbelerle süslenmiş, dışta ise kiremit çatı ile örtülmüştür. Yenileme çalışmaları ile bugüne gelebilmiş olup hala hamam olarak kullanılır.
Eflanili Konağı, şehir merkezindeki Hepkebirler Mahallesinde yer alır. 3 katlı kagir yapı, ahşap pencerelere sahiptir. 20. yüzyılın başında inşa edildiği düşünülen konak, onarımdan geçirilmiştir. Günümüzde restoran olarak hizmet verir.
Vakıf Hamamı, kent merkezindeki Yavuz Selim Mahallesinde bulunur. Kitabesi olmayan yapının 13.yüzyılda yapıldığı tahmin edilir. Moloz ve kesme taştan yapılma duvarları içte kubbe ve tonozlarla süslenmiştir. Hamam, onarımlarla günümüze kadar gelebilmiştir ve hala hizmete açıktır.
Paflagonya uygarlıkları döneminde M.Ö. 1100 - 700 yıllarında yapıldığı tahmin edilen Doğanlar Kalesi, Küre ilçesinin Karadonu köyünde yer alır. Yüksek bir tepede kurulmuş olan bu yapı, Doğdular Kalesi adıyla da bilinir. Kayalık üzerine taştan yapılmış kale, günümüze harabe şeklinde ulaşabilmiştir.
Akşemseddin Camii, Küre ilçesinde yer alır. Fatih Sultan Mehmet’in hocası Akşemseddin tarafından 15. yüzyılda yaptırılmış olan tarihi ibadethane, kubbelerle süslenmiştir. Taş duvarları ile günümüze kadar sağlam bir halde gelebilmiş bu cami, hala işlevini korur.
İlçeye adını veren tarihi Taşköprü, 1366 senesinde Celallettin Beyazıt için yaptırılmıştır. Gökırmak üzerine yerleştirilmiş bu yapı, yaklaşık 69 metre uzunluğunda olup 7 gözlü ve yuvarlak kemerlidir. İlçenin sembolü, görkemli görüntüsünden bir şey kaybetmeden sağlam bir şekilde bugüne kadar gelebilmiş olup hala kullanıma açıktır.
Taşköprü’ye bağlı Alasökü köyünde konumlu Direkli Kaya Mezarı, Eşek Deresi yakınlarındadır. M.S. 1. yüzyılda Romalılar zamanında yapıldığı tahmin edilir. Bir tane mezar odasına sahip olan kutsal mekanın üzeri tonozla örtülüdür. Kaya içerisine oyulmuş mezar odasının kapısı bir adet sütunla desteklenmiştir.
Taşköprü’nün 17 km uzağında konumlu Donalar köyünde yer alan Kalekapı Kaya Mezarı çevreye hakim bir kaya içerisine yerleştirilmiştir. Paflagonya uygarlıkları zamanında M.Ö. 7. yüzyılda yapıldığı tahmin edilen kaya mezarları, alınlık üzerine işlenmiş kartal, aslan gibi hayvan kabartmalarıyla süslenmiştir. Günümüzde oldukça sağlam durumda olan mezar, sütunlu bir giriş kapısına sahiptir.
Taşköprü ilçesinin merkezinde Taş Camii, moloz taştan inşa edilmiş, kiremit kaplı bir çatı ile örtülmüştür. Kitabesi olmayan tarihi yapının mimarisine bakılarak 17. yüzyıla ait olabileceği söylenebilir. Alçıdan yapılma mihrabı özenle süslenmiş olan Taş Camii, 1854’te onarıldığına dair kitabeye sahiptir. Cami, günümüzde de işlevini korur.
Urgancı Kaya Mezarı, aynı adlı köyde, Taşköprü ilçesinde yer alır. Mezarın Paflagonya Dönemi’ne ait olduğu tahmin edilir. Kutsal mekan, günümüze harap bir şekilde gelebilmiştir. Giriş kısmı tahrip olmuş yapıda yalnızca mezar odası bugüne ulaşabilmiştir.
Taşköprü ilçesinde konumlu tarihi kale, doğal bir kayalık üzerine yerleştirilmiş, moloz taş ve tuğladan yapılmıştır. Romalılar zamanında inşa edildiği tahmin edilen Kızlar Kalesi, günümüze yalnızca sur kalıntıları ile gelebilmiştir. Buraya, güzel bir manzara seyretmek üzere gidilebilir.
Aygır Kalesi Kaya Mezarı, Taşköprü ilçesine bağlı Ağcıkişi Mahallesinde Paflagonya uygarlıkları zamanında M.Ö. 6. yüzyıla aittir. Bir bölümü harap durumda olan mezarın sütunlu girişe sahiptir. Sütunların bir kısmı yıkılmış olsa da kaya içine yerleştirilmiş mezar odası ve ölü sediri hala varlığını korur.
Taşköprü’ye bağlı Çaycevher köyünde yer alan Hobu Kayası Mezarı’nın M.S. 1 ya da 2. yüzyılda Romalılar tarafından yapıldığı tahmin edilir. Yüksekliği yaklaşık 185 santimetre uzunluğunda, dikdörtgen formunda olan mezar odası, günümüze sağlam bir şekilde ulaşmış olsa da giriş kısmı hasar görmüştür.
Taşköprü Kaya Tünelleri, Donalar köyünde yer alır. Yaklaşık 2 metre uzunluğundaki tüneller, kaya içine oyulmuş, bir kısmı günümüzde toprakla dolmuştur. Kalekapı mevkiinde keşfedilmiş bu yapılar, kıvrımlı ve düz olarak ilerlemektedir.
Ağlı Kalesi, tabii bir kayalık üzerine yerleştirilmiş, moloz taştan inşa edilmiştir. İlçenin batı tarafında konumlu bu kalenin çevresi zengin bir ormanlıkla kaplıdır. Kale yolu üzerinde yerleşim yeri olarak kullanılmış mağalar yer alır. Mahzen ve su sarnıcı kalıntıları ve surlarının bir bölümü günümüze kadar gelebilmiştir. Kale mevkiinde her sene şenlikler düzenlenir.
Ağlı ilçesinin Tunuslar köyünde yükselen bir tepede bulunan kutsal mekan, 19. yüzyılda yaşamış Mehmet Tunusi Efendi’nin kabrine ev sahipliği yapar. İlçe sakinlerinin dua etmek üzere bir araya geldiği Tunus Tepesi Türbesi, lahit mezar şeklindedir. Mezarın üstüne çok köşeli bir çatı yerleştirilmiştir ve kenarları açıktır. Kutsal yapı, Toslu Tepesi Türbesi olarak bilinir.
Meset Kalesi, Doğanyurt ilçesinin merkezinde yer alır. Yaklaşık 150 metre rakımlı bir kayalık üzerine, deniz kenarına kurulmuştur. Asar Tepe olarak anılan tepede konumlu kalenin Pontus Dönemi’nde M.Ö. 4. yüzyılda yapıldığı tahmin edilir. Bölgede hüküm sürmüş uygarlıklara ev sahipliği yapmış olan bu kale, günümüze duvar kalıntıları ile ulaşabilmiştir.
Kastamonu Merkez ilçesinin batısında, yüksek bir tepede yer alan Yakupağa Külliyesi, Osmanlı imparatorlarından Kanuni Sultan Süleyman Dönemi’nde, 1547 senesinde inşa edilmiştir. Cami, sıbyan mektebi, imarethane ve medreseden oluşan yapı topluluğu, özenli bir işçilikle kesme taştan yapılmıştır. Külliye, Kastamonu’da görülmesi gereken yerlerin başında gelir.
Ilgaz Dağı Milli Parkı, Kastamonu’nun Merkez ilçesi ile Çankırı sınırları içindedir. Taze havası, bitki örtüsü ve sosyal alanları ile her mevsim ilgi görür. Milli parkın içinde bulunan Ilgaz Kayak Tesisi ve konaklama yerleri, kış boyunca burayı daha popüler kılar. Park, doğa yürüyüşü ve kamp için muazzam bir seçimdir.
Kent merkezinin simgelerinden olan Saat Kulesi, Hükümet Konağı’nın arkasındadır. 1885 senesinde Kastamonu valisi Abdurrahman Paşa’nın inşa ettirdiği tarihi yapı, yaklaşık 12 metre yüksekliğindedir. Kesme taştan örülen kule yakın zamanda onarılmıştır.
Pınarbaşı’nın zenginliklerinden biri olan Horma Kanyonu, Küre Dağları Milli Parkı’nın güzelliklerin arasındadır. İlçe merkezine oldukça yakındır. Zara Çayı’nın süslediği kanyonda, devasa kazan ve kuyular, etkileyici bir görsel şölen oluşturur. Bu kuyu ve kazanlar nedeniyle 4 km’lik kanyonu geçmek tehlikelidir. Horma Kanyonu’nda yer alan doğa yürüyüşü için yaklaşık 7 km’lik bir parkur, Ilıca Şelalesi’ne bağlantı sağlar.
Tabiatın Kastamonu’ya sunduğu armağanlardan biridir Valla Kanyonu. Küre Dağları Milli Parkı sınırları içinde Kanlıçay ve Devrakani çayının bir araya geldiği noktada yükselen oluşum, 1200 metreye varan kayalık uçurumlarıyla büyüleyici bir güzelliğe sahiptir. Kayalıkların tepesi, yabani kuşların yuvasıdır. Dünyanın en derin kanyonlarından biri olan Valla Kanyonu, yalnızca profesyonel sporcular tarafından tam manasıyla keşfedilebilir. Kanyonun giriş kısmında rehberler eşliğinde kısa gezintiler düzenlenebilir.
Azdavay sınırları içinde bir tabiat harikasıdır Çatak Kanyonu. Kanyonda bir yürüyüş parkuru ve camdan yapılma seyir terası vardır. Dünyanın en büyük kanyonları arasında bulunur. Kanyonu tamamen dolaşabilmek için bu konuda eğitimli ve teçhizat sahibi olmak gerekir.
Cide sınırları içinde Karadeniz’e sokulmuş muazzam bir güzellik olan Gideros Koyu, sakinliği ve kusursuz manzarası ile doğa tutkunlarının uğrak yerlerindendir. Cenevizliler zamanında korsanlar tarafından sığınak olarak kullanılmış doğal koy, bu ismi de o dönemlerde almıştır. Bir yanına çam ve şimşir ağaçlarını, bir yanına Karadeniz’i alan Gideros Koyu, mavi ve yeşilin buluştuğu özel yerlerdendir. Çevresinde salaş balık lokantaları ve kampa uygun alanlar bulunur.
Karadeniz’in orman kokulu sahili, seyrine doyum olmayan manzarası ve 11 km’lik uzunluğu ile Cide’nin sık ziyaret edilen noktalarından biridir. Pek çok uygarlığa kucak açmış ilçede, kıyı kesimi her daim önemli bir konumda olmuş, Cide’nin liman kenti olmasını sağlamıştır. Gideros Koyu, kumsal plajları, salaş balık lokantaları ve huzur dolu çay bahçeleri ile Cide Sahili, gezginlerin seyir defterinde yer almalı.
Her mevsim bambaşka bir güzelliğe bürünür İnebolu Sahili. Plaj, çay bahçesi, yürüyüş yolu, çocuk parkı, piknik ve kamp alanı ile doğaseverlerin bu ilçedeki ilk duraklarından biridir. Gün batımını İnebolu sahilinde seyretmenin tadını almış kişiler, yaz akşamları güneşi burada batırır. Yaz boyu Özlüce Plajı ve Boyranaltı Plajı’nda denize girilebilir. İnebolu’da, sahile yakın konaklama yerleri bulunur.
Kent merkezinde 1506 senesinde Nasrullah Kadı tarafından yaptırılan külliye, cami, türbe, medrese ve şadırvandan oluşur. II. Bayezid zamanında inşa edilmiş olan Nasrullah Kadı Külliyesi, köprü ve havuzlarla süslüdür. Cami ilk olarak altı kubbeli olarak yaptırılmış, 1746 senesinde büyütülerek mekana üç kubbe daha eklenmiştir. Milli Mücadele Dönemi’nde Mehmet Akif Ersoy’u vaaz verdiği Nasrullah Kadı Camii, külliyenin merkezidir.
Kastamonu’nun merkezinde konumlanan Arkeoloji Müzesi, İttihat ve Terakki Kulübü’nün şubesi olarak 1910 tarihinde yapılmış binada hizmet verir. Müzede, ağırlıklı olarak Roma ve Bizans Dönemi olmak üzere bölgede yaşamış uygarlıklardan kalma günlük eşyalar ve çeşitli objeler sergilenir. Müze bahçesinde Romalılardan kalma lahit ve heykeller, Osmanlılara ait mezar taşları görülebilir.
Şehir merkezindeki Hükümet Konağı’nın altında bulunan Kent Tarihi Müzesi, 2002 senesinden bu yana hizmet verir. Kastamonu’nun yakın tarihine ışık tutan müzede, 1904’te Anadolu’da yapılmış ilk konsol piyano, 1907 tarihli el dokuma Kastamonu halısı gibi özel parçalar sergilenir.
Şerife Bacı, Milli Mücadele Dönemi’nin halk kahramanlarından biridir. Şerife Bacı ve Mustafa Kemal Atatürk’ün anıtı, kent merkezindeki Cumhuriyet Meydanı’ndadır. Şerife Bacı’nın en önde yer aldığı anıt, Kuvayı Milliye ve Atatürk’ün kahramanlıklarını simgeler.
Şehir merkezinde yer alan Kastamonu Etnografya Müzesi, 1887 tarihli Liva Paşa Konağı’nda hizmet verir. Konak, 1997 senesindeki restorasyon sonrasında etnografya müzesi olarak ziyarete açılmıştır. Tarihi yapı, bodrum dahil üç katlıdır. İç mekanın her detayı özenli bir işçiliğin ürünüdür. Liva Paşa Konağı, dokumalar, ahşap el oymaları, geçmiş yıllara ait günlük eşya ve çeşitli objelerle donatılmıştır. Ahşap pencere ve işlemeli tavanı ile dikkat çeken müzede, Kastamonu’ya dair pek çok eser sergilenir. Mahmut Bey Camii’nin muazzam süslemelerle bezeli kapısı da burada görülebilir. Müzenin en üst katındaki Kastamonu kültürüne dair canlandırmalar ilgi çekicidir.
Merkez ilçenin güneyinde yer alan doğal bir kaya üzerine oyulmuş Evkaya Mezarları, yaklaşık 8 metre yüksekliğindedir. Kaya mezarların sağ kısmı M.Ö. 7. yüzyılda Frig kültüründen etkilenerek yapılmıştır. Sol kısım, Romalılar tarafından M.Ö. 1. yüzyılda oluşturulmuştur. İki yanında kanatlı aslan yer alan insan kabartması, sütunlarla desteklenmiş ön kısımda bulunur ve olukça dikkat çekicidir. Evkaya Mezarları, Kastamonu’da keşfedilmiş en eski kaya mezarıdır. Toplam 8 odası bulunan Evkaya Mezarları’nın her odasında iki ölü sediri vardır.
1746 senesinden kalma bir Münire Medresesi, 2001 senesinde yenilenerek bugünkü halini almıştır. Kent merkezinde yer alan Münire Medresesi El Sanatları Çarşısı’nda, el yapımı pek çok objenin yanı sıra yöresel şifalı otlar da satılır. Kentte icra edilen el sanatlarına dair her şeyin bulunduğu bu çarşı, Kastamonu El Sanatları Çarşısı olarak da bilinir.
Kastamonu’nun merkezinde yer alan Sepetçioğlu Konağı, bodrum dahil üç katlıdır. Geleneksel Anadolu evlerinin bir örneğidir. 1880’li yıllarda yapıldığı tahmin edilen konak, yükseltilmiş girişe ve ahşap detaylı pencerelere sahiptir.
Paflagonya bölgesinin merkezi Pompeiopolis Antik Kenti, Romalılar tarafından kurulmuş bir yerleşim yeridir. Kapalı höyük durumunda olan antik kentte, kazılar neticesinde mozaik ve tarihi eser niteliğinde objeler keşfedilmiş, bunlar sergilenmek üzere Kastamonu Arkeoloji Müzesi’ne gönderilmiştir.
1481’de Taşköprü’de doğmuş olan Hz.Pir (Şeyh Şaban-ı Veli), Kastamonu’nun ileri gelen İslam bilgilerindendir. Şeyh Şaban-ı Veli Külliyesi, şehir merkezinde yer alır. Hazreti Pir’in türbesi, cami, şadırvan ve dergah evlerinden oluşmuş bir komplekstir. Yakın tarihte onarılan külliyedeki yapılardan biri müze olarak hizmet verir. Müzede, Şeyh Şaban-ı Veli’nin (Hz.Pir) özel eşyaları ve bölgede yapılmış hat eserleri sergilenir.
1893 tarihli bir binada hizmet vermiş İnebolu Türk Ocağı, Mustafa Kemal Atatürk’ün şapka devrimine dair konuşma yaptığı yerdir. Dört katlı tarihi binanın önünde Mustafa Kemal Atatürk’ün şapkası ile ayakta durduğu bir heykel vardır. Yakın zamanda onarılan bina, günümüzde kültür - sanat etkinlikleri ve konferanslara ev sahipliği yapar.
İnebolu Evleri ve Konakları, İlçe merkezinin dar sokaklarında sıralanmıştır. İki ya da üç katlı olarak tasarlanmış evler, ağırlıklı olarak kırmızı, beyaz ve mavi renktedir. Ahşap pencereleri ile nostaljik bir görüntü oluşturan yapıların çatısı bölgeye özgü bir arduazla (marla) örtülüdür. Çoğu 20. yüzyıla ait olan bu evler, meyve ağaçlarıyla bezeli bahçelerin içine yerleştirilmiş, Bahçelerinde genellikle çardak ve su kuyusu bulunur. Bazıları ahşap detaylarla süslenmiştir. Görenleri kendine hayran bırakan İnebolu Evleri, ilçeye gelen turistlerin ilgisini çeker.
Şehir merkezinde, İsmail Bey Külliyesi’nin arkasında bulunan Deve Hanı, külliye ile aynı yılda, 1451’de yapılmıştır. Kesme ve moloz taştan yapılan tarihi handa, yöresel objelerin satıldığı dükkanlar ve çay bahçesi vardır.
Diğer ismi Balkapanı Hanı olan tarihi yapı, şehir merkezindedir. Osmanlı Dönemi’nde II. Bayezid tarafından yaptırılmıştır. O yıllarda pamuk ve bal ticaretinin yapıldığı Penbe Han, günümüzde yöresel Kastamonu yemeklerinin sunulduğu bir restoran olarak hizmet verir.
Yüzyıllar önce yerleşim yeri olarak kullanılmış Ilgarini Mağarası, Pınarbaşı ilçesindedir. Geniş bir girişi olan mağaranın başında, Bizanslılardan kalma izler keşfedilmiştir. İç kısımdaki sarkıt ve dikitler hoş bir görüntü yaratır. İki kola ayrılan mağaranın Avize Salon olarak isimlendirilmiş sağ kolunda su sarnıcı ve odalar, sol kolunda ise M.Ö. 2000’li yıllara dair yerleşim izleri, kilise kalıntısı ve yedi tane mezar bulunur. Dünyanın en büyük mağaralarından biri olarak bilinen Ilgarini’nde yaklaşık 858 metrelik kısma ulaşılabilmiştir.
Devrekani ilçesinin Alçılar köyü mevkiinde keşfedilen Gizemli Mağara, hayranlık uyandıran muazzam bir güzelliğe sahiptir. Mağaranın içini kaplayan sis, buranın Gizemli ya da Sisli Mağara olarak adlandırılmasını sağlamıştır. Yaklaşık 300 metrelik mağara, heykel gibi görünen dikit ve sarkıtlarla süslenmiştir. Gizemli Mağara’nın içinde su kaynağı da vardır.
Cide’nin Çamdibi köyü mevkiindeki Kılıçlı Mağarası, Kalkolitik Çağ’ın önemli bir yerleşim yeridir. Bizanslılara dair izler taşıyan mağaranın tabanında irili ufaklı havuzlar bulunur. Sarkıt ve dikitlerin süslediği oluşum, çalıların arkasına gizlenmiş bir girişe sahiptir.
1514 tarihli Çifte Hamam, moloz taştan yapılmıştır. Şehir merkezinde yer alan tarihi hamamı, Yavuz Sulan Selim’e hocalık yapmış olan Halim Çelebi inşa ettirmiştir. Soyunma kısımları kubbe ile örtülü hamamın kadın ve erkek için aynı şekilde tasarlanmış iki bölümü bulunur.
Karadeniz’in mavisi ve yeşili ile renklenen Abana Sahili, ilçe merkezinde yer alır. Her mevsim doyumsuz bir güzelliğe bürünen kıyı şeridi, yaklaşık 6 km uzunluğundadır. Bir yanı orman, bir yanı deniz bu muazzam sahil, balık tutan, doğa yürüyüşü yapanların gözde yeridir. Sahil boyunca sıralanmış plajlar, çevre sakinleri ve turistler tarafından yaz boyu ziyaret edilir. Hacı Veli Koyu ve kayalıkları, Abana Sahili’nin dikkat çeken köşelerinden biridir.
Abana Müzesi, Hükümet Konağı’nın bahçesinde yer alır. İlçe merkezinde konumlu müzede, Abana’ya dair tarihi eşyalar, çeşitli obje ve belgeler sergilenir. Müzenin bahçesinde de tarihi eser niteliğinde kalıntılar görebilmek mümkün…
Yaklaşık 3 km uzunluğundaki Hacıveli Kanyonu, Karadeniz’le buluşan Hacıveli Çayı’nın gezdiği vadide, Abana’nın merkezinde yer alır. Doğa yürüyüşü için düzenlemiş parkuru ile tabiat ve spor tutkunlarını ağırlayan bu oluşum, bahar ve yaz döneminde ziyaret edilebilir. Kanyon, sonbahar boyunca doğanın tüm renkleri ile seyrine doyum olmayan bir görsel şölene sahne olur.
Abana Kent Ormanı, Karadeniz’in zengin bitki çeşitliğini ile bezeli mesireliğidir. Toza Seyir Tepesi ya da Abana Seyir Terası olarak anılan tepe, kent ormanının içinde yer alır. Tepedeki uçsuz manzara nefes kesicidir. Ziyaretçilerin çoğu, bu manzarayı seyretmek için ormana gelir. Yürüyüş ve piknik alanı, kameriye, kafe ve restoran, pek çok kişinin ilgisini cezbeder.
Abana’da yer alan Hacıveli Koyu, kayalıkları, manzarası ve tarihi kalıntıları ile ilgi çeker. Yüzyıllar boyunca birçok uygarlığa kucak açmış bu bölgenin korsanlar tarafından mesken tutulduğu düşünülür. Koydaki kale kalıntıları, Karadeniz’in kuvvetli dalgalarından nasibini almış, zamanla aşınmıştır. Abana Sahili’nin dikkat çekici noktasında, plaj da bulunur.
Hacıveli Camii, aynı adlı mahallede, Abana ilçesinde yer alır. Abana Sahili’nin incisi, Hacıveli koyu mevkiindeki kutsal mekan, 1805 yılında inşa edilmiştir. Cami, güzel bir bahçe içine yerleştirilmiştir. Çeşitli efsanelere konu olan tarihi ibadethanenin bahçesinde mezarlık olduğu söylenir. Farklı zamanlarda geçirdiği onarımlara bugüne gelebilmiş bu yapı, hala işlevin korur.
Abana Belediyesi’nin bahçesinde sergilenen ve Bizans devrine ait olduğu tahmin edilen Vaftiz Teknesi, Abana Çayı mevkiinde bulunmuştur. Üzerinde Haç işareti ve çeşitli yazılar olsa da bu kalıntı geçmişte çeşme yalağı olarak kullanılmış, yazı ve kabartmalar zamanla silinmiştir. İlk Çağ buluntularının da sergilendiği bahçede, işlemeli sütun başlıkları dikkat çekicidir.
Araç ilçesine bağlı Çay Mahallesinde konumlu Kötürüm Beyazıt Camii, Candaroğulları zamanında inşa edilmiştir. 1374 tarihli kitabeye sahip kutsal mekan, Kötürüm Beyazıt tarafından yaptırılmıştır. Taş yapı, kiremit bir çatıyla kapatılmıştır. Dikdörtgen planlı caminin tek şerefeli taş minaresi bulunur. İbadethane, hala işlevini korur.
1916 tarihli Veznedar Camii, Araç ilçesi, İbrahim İplikçi sokakta yer alır. Başveznedar Halil Bey’in yaptırmış olduğu kutsal mekan, moloz taştan örülmüş sıvalı duvarlarının üzerinde kiremit bir çatı taşır. Kemerli pencereleri, iç mekanda nişlidir. Mermer mihraba sahip tarihi ibadethane, özgünlüğü muhafaza edilerek restore edilmiş olup hala işlevini korur.
İntaş Mağarası olarak da anılan oluşum, Araç’ın güneyinde, Gölcük köyü mevkiinde yer alır. Doğa yürüyüşü rotalarının vazgeçilmez durağı, tabiat tutkunlarının görmek isteyeceği yerlerden biridir. Dikit ve sarkıtlara süslü İndaş Mağarası’nın içinden su kaynağı geçer.
Azdavay ilçesinin simgesel yerlerinden biri olan Aşıklar Köprüsü, Devrekani Çayı üzerine yerleştirilmiştir. Efsanelere konu olan köprü, aşıkların kavuşma yeri olarak bilinir. İlk olarak ahşap olarak inşa edilmiş yapı, günümüzde asma köprü olarak yenilenmiştir. Çevresi mesire alanlarıyla bezeli Aşıklar Köprüsü, çiftlerin uğrak yeridir.
Azdavay ilçesine yaklaşık 12 km uzaklıkta konumlu tabiat harikası, 1000 metreyi aşan rakıma sahiptir. Köknar ve çam ağaçlarıyla bezeli Suğla Yaylası, mis kokulu havasıyla doğa tutkunlarının ziyaret ettiği noktalardan biridir. Yeşilin her tonunu barındıran yayla, balı ve ıhlamuru ile ünlüdür. Piknik ve kamp için uygun alanlara sahip olmasının yanında Motor ve Doğa Sporları Merkezi olarak motosiklet yarışlarına ev sahipliği yapar.
Bozkurt’un muazzam güzelliği, eski ismi İlişi olan Yakaören köyünde yer alır. Arkası zengin bir ormanlıkla çevrelenmiş plajda, duş, şezlong ve soyunma kabini gibi hizmetler sunulur. İlişi Plajı, kumsalı ve sığ denizi ile yaz boyu turist ve ilçe sakinlerini gözde noktalarından biri olur. Plajın yakınlarında balık lokantaları ve çay bahçeleri de bulunur.
500 yaşını aşmış Beyazıt Çınarı, Bozkurt ilçesine bağlı Beldeğirmeni köyünde yer alır. Sahile yakın bir konumda olan ulu çınar, yarım asırlık ömrü boyunca pek çok olaya tanıklık etmiş bir tabiat anıtıdır. Heybetli duruşuyla hayranlık uyandıran Beyazıt Çınarı’nın yakınlarında park, çay bahçesi ve lokantalar bulunur.
Yeşilyuva Tabiat Parkı, Abana ilçesinde, Hacıveli mevkiinde konumludur. İlçe merkezinden yaklaşık 3 km uzaklıkta yer alan park, meşe, kestane, gürgen, sarıçam ve kızılçam ağaçlarıyla kaplıdır. Yabani hayvanlar ve kuşların yaşam alanı, denize kıyısı olan tabiat parklarından biridir. Piknik, kamp, doğa yürüyüşü ve plaj aktivitelerine müsaittir ve bir de restorana sahiptir.
İlçenin büyük bir kısmını kaplayan Araç Yayları, bunaltıcı yaz sıcağından kaçmak isteyenlerin sığınağıdır. İlçe merkezine yaklaşık 20 km uzaklıkta konumlu yaylalarda ortalama yükseklik 1700 metredir. Oksijene doymuş serin havası ve yemyeşil toprakları gezen buz gibi su kaynakları, tabiat tutkunlarını cezbeder. Kamp ve pikniğe uygun olan yaylalar, ahşap evlerle süslüdür.
Türk edebiyatının güçlü kalemi, Cide doğumlu Rıfat Ilgaz’ın evi, Cide’de Atatürk caddesinde yer alır. Kültür, sanat merkezi ve müze olarak ziyarete açık olan Rıfat Ilgaz Evi, yazara ait giysi, eşya, kitaplarla donatılmıştır. Edebiyatseverlerin görmek isteyeceği evde, yazarın dünyasına yolculuk yapabilmek mümkün… Ilgaz’a dair pek çok detayın görülebileceği tarihi yapı, her sene Temmuz ayında Rıfat Ilgaz Sarı Yazma Kültür ve Sanat Festivali’ne ev sahipliği yapar.
Cide’nin seyir köşesidir Tuğ Tepesi. Cumhuriyet Mahallesi sınırları içinde yükselen bu tepe, geniş açılı manzarası ile görenleri kendine hayran bırakır. İlçe sakinlerinin özellikle yaz akşamlarında ziyaret ettiği tepede, sosyal tesis olarak hizmet veren bir seyir terası bulunur. Karadeniz’i farklı bir açıdan seyretmek isteyenlerin mutlaka uğraması gereken Tuğ Tepesi, Cide - İnebolu yolu üstündedir.
Karadeniz’in en sakin olduğu koylardan biridir Ginolu. Çatalzeytin ilçesinin Doğan köyünde yer alır. Plaj hizmeti veren tesise sahip olan Ginolu Koyu, ilçe merkezine yaklaşık 3 km uzaklıktadır. Arkasında aynı adlı bir kale ve ormanlık, önünde tüm görkemiyle salınan Karadeniz ile Ginolu mevkii, doğaseverlerin her mevsim gitmek isteyeceği rotalardandır.
Kinolis ya da Ginolu Kalesi, Çatalzeytin ilçesinin 3 km uzağında, kıyı kesiminde konumludur. Kalenin önünde aynı adlı bir koy bulunur. İlk olarak M.Ö. 9. yüzyılda kurulduğu tahmin edilir. Günümüze ulaşabilen bölümleri Osmanlı Dönemi’nde izler taşısa da yapının Antik Çağ’da inşa edildiği tahmin edilir. Surlarının bir kısmı ve su sarnıcı ayakta kalan Ginolu Kalesi, etkileyici manzarası ile her mevsim ziyaret edilir.
At çiftlikleri ile ünlü olan Daday ilçesi, tabiat tutkunlarının buraya uğrama sebeplerindendir. Trekking, bisiklet ve binicilik gibi doğa sporlarının yapılabildiği at çiftlikleri, ATV ile gezinti imkanı sunar. Çiftliklerin bazıları konaklama seçeneğine sahiptir. Pek çoğunda çadır kiralama usulü ile işletilen kamp alanları bulunur. Kalabalık etkinlikler için uygun olan çiftliklerde, binicilik eğitimi de verilir.
Daday ilçesine bağlı İnciğez köyünde konumlu Balaban Konağı, ilçe merkezine yaklaşık 5 km uzaklıktadır. 1632 senesine ait bu konak, Osmanlı Dönemi’nin sivil mimari örnekleri arasında yer alır. Kapı ve pencereleri ahşap, duvarları kagirdir. Tavan ve ahşap öğelerinde muazzam süsleme örnekleri görülür. Bu süslemelerin bir kısmı 1895 tarihli kitabeye sahiptir. Yemyeşil bir alanda yer alan tarihi mekan, günümüzde Balaban Ağa Çiftliği adı altında yöresel lezzetlerin sunulduğu bir restoran olarak hizmet verir.
Daday’ın Ali Paşa köyünde yer alan tarihi cami, 1390 senesinde inşa edilmiştir. Candaroğullarından kalma kesme taştan yapılmış kutsal mekan, sade bir görüntüye sahiptir. Kare olarak planlanmışsa da çeşitli eklemelerle özgün planından uzaklaşmıştır. Günümüzdeki hali, 18. yüzyıl Osmanlı devri camilerinin bir örneğidir. Tarihi ibadethane, hala işlevini korur.
Doğal yollarla oluşmuş Taşlıbayır Sarkıt Mağaraları, Daday’ın Akılçalman köyünde, ilçe merkezine 12 km mesafede konumludur. Küçük bir girişe sahiptir. Mağaraların içi beyaz sarkıtlarla bezelidir. Yeraltı sularının toplandığı bu alan içi birkaç oda ve dehlizden oluşur. Tamamı keşfedilmediği için kontrollü olarak gezilmesi önerilir.
Roma Dönemi’ne ait Meyre Mabedi, Daday ilçesinin Aktaşteke köyünde yer alır. Hristiyanlığın yayılmasının ardından kiliseye dönüştürülen kutsal mekan, boyu 180 cm, eni 86 cm olan devasa bir kitabeye sahiptir. Kitabede Grekçe alfabe ile bir yazıt işlenmiştir. Kitabeye göre mabet, Airmios (Gaios) ve oğlu Markos Aurellios Alexandros tarafından 279 yılında tamamlanmıştır. Günümüzde büyük bir kısmı toprak altındadır. Dev kitabe ise şimdilerde Kastamonu Arkeoloji Müzesi’nde sergilenir.
Devrekani’ye bağlı Kınık köyünde keşfedilmiş olan antik kentinin Hititler Dönemi’nde kurulduğu tespit edilmiştir. Yeraltında ve yüzeyde kurulmuş bu şehirde 4500 yılı aşkın zamandır bölgede saklı kalmış pek çok parça ortaya çıkarılmıştır. Çok odalı yapı kalıntıları, hayvan fosilleri, madeni kalıntılar, dokuma tezgahları ve diğer objeler, sergilenmek üzere Kastamonu Arkeoloji Müzesi’ne götürülmüştür. Antik kent ise koruma altına alınmıştır.
Devrekani, Çatalzeytin ve Bozkurt ilçelerinin paylaştığı Yaralıgöz Dağı, 2 bin metreyi aşan rakımı ile kentin önemli mesireliklerinden biridir. Zengin bitki çeşitliliği, temiz havası ve eşsiz manzarası ile hayranlık yaratan tabiat harikası, kamp, trekking, piknik, bisiklet binme, hiking gibi aktivitelere müsaittir. Yabani hayvanların da yaşam alanı olan Yaralıgöz mevkiinin bahar ve yaz aylarında ziyaret edilmesi önerilir.
İsmail Bey Camii, Devrekani ilçesinin İsmail Bey Mahallesinde yer alır. Moloz taştan örülmüş duvarları harçla sıvalıdır. Mihrap ve minberi sade yapıda ve alçıdandır. 1455 tarihli caminin Fatih Sultan Mehmet’in dayısı İsmail Bey tarafından yaptırıldığı söylenir. Tarihi ibadethane, hala işlevini korur.
Devrekani ilçesinin 25 km uzağında konumlu Sarpunalınca köyünde keşfedilmiş mağara, yaklaşık 1700 metre uzunluğundadır. Dairesel bir girişi olan mağaranın içinden dere geçer. Hala aktif olan oluşum, üç tane çıkışa sahiptir. Yatay mağaranın çevresi yemyeşildir ve kamp kurmaya uygundur. Mağaranın içinde ışıklandırma olmadığı için ziyaretçilerin gerekli ekipmanları edinmeleri önerilir.
İlçe merkezinde yaklaşık 7 km mesafede konumlu Alaman Dağı, mis kokulu çam ağaçlarının arasında gizlenmiş bir mesireliktir. Su kaynakları, taze havası, koyu yeşil rengi ve doğanın tüm cömertliği ile görenleri kendine hayran bırakır. Burada kamp ve pikniğe uygun alanlar bulunur. Yaz aylarında köy düğünleri de mesire alanında gerçekleşir.
Buz Mağarası, Devrekani ilçesine bağlı Saraydurak köyü mevkiinde keşfedilmiştir. Devrekani’nin merkezinden yaklaşık 23 km uzaklıkta konumlu bu mağara, neredeyse her mevsim devasa buz parçaları ile kaplıdır. Mağara, ulaşım açısından zorlu bir yola sahip olsa da görkemli buz kütlelerini görmek isteyen doğaseverler tarafından ziyaret edilir.
Devrekani ilçesinde, adını verdiği mahallede konumlu Kurt Şeyh Dede Türbesi, 1600’lü yıllarda yaşam sürmüş Kurt Şeyh olarak tanınan İbni Eşseyh Ahmet Dede’nin kabrine ev sahipliği yapar. Dua edenlerin buluştuğu türbenin 17. yüzyılın bitimine yakın inşa edildiği tahmin edilir. Moloz taştan inşa edilmiş çok kenarlı yapının üzerinde sivri bir kubbe bulunur. Onarımlar sonucunda moloz taşın üzeri sıva ile kapatılmıştır. Türbe halen ziyarete açıktır.
Hacı Merdane Veli Efendi Türbesi, Devrekani ilçesinin Kurtşeyh Mahallesinde konumlu Hacı Osman Camii’nin avlusunda yer alır. Açık mezar olarak düzenlenmiş türbede, Şeyh Abdullah Efendi’nin öğrencisi Muhammed Merdan Efendi kabri bulunur.
Nezihe Battal Kültür Evi, 1896 senesinde inşa edilmiş klasik İnebolu evlerinden birinde hizmet verir. Tarihi İnebolu Evleri’ni görmek isteyen mutlaka uğraması gereken bu mekan, özgünlüğü korunarak onarılmıştır. 2 katlı olarak planlanmış tarihi yapı, iç mekanda 5 kata ayrılmıştır. Bu yönüyle bir hayli ilgi çekicidir. Müze ve kültür evi olarak ziyaretçilerini ağırlayan mekanda, zengin bir kütüphane, fotoğraf ve çeşitli objeler bulunur.
İnebolu’nun güneyinde yer alan Geriş Tepesi Ören Yeri, yaklaşık 500 metre yüksekliğe sahiptir. İnşa zamanı bilinmeyen bir kalenin kalıntılarına ev sahipliği yapan ören yerinde manastır, su sarnıcı ve çeşitli yapılara ait izler de bulunur. Seyirlik bir manzaraya sahip olan bu tepe, Karadeniz’in en güzel göründüğü noktalardan biridir. İnebolu’ya uzaktan, sessiz bir köşeden bakmak isteyenlerin uğrak yeridir. Trekking rotalarının vazgeçilmez durağı, özellikle yaz aylarında ziyaret alır.
Geleneksel İnebolu evlerinden biridir Pembe Köşk. Camikebir Mahallesinde konumlu bu yapı, ilçenin en dikkat çekici mekanlarından biridir. Genişçe bir bahçe içine yerleştirilmiş, ahşap detaylarla süslenmiştir. Limanı gören muazzam manzarası, bakımlı bahçesi, süs havuzu ve seyir terası ile hayranlık yaratan Pembe Köşk’ün yanında bir de müştemilat bulunur. Tarihi yapı, şimdilerde özel konut olarak kullanılır.
İnebolu ilçesinde yükselen Apaş Tepesi, geniş açılı ve büyüleyici bir manzaraya sahiptir. Karadeniz’e bakan ören yerinde, Boyran Mahallesi sınırları içinde kale kalıntıları ve çeşitli mimari parçalar keşfedilmiştir. Geçmişte Abaş ya da Abraş Tepesi olarak da anılan bu alan, Paflagonya uygarlıklarına tanıklık etmiştir. Doğayı seyretmek isteyenlerin buluşma yerinde, günbatımı bir başkadır.
Hamamcı Kadı Salih Reis Anıtı, İnebolu Belediyesi’nin yanı başında yer alır. Kurtuluş Savaşı sırasında 70 yaşındaki Hamamcı Kadı Salih Reis, bastonundan yardım alarak omzuna yerleştirdiği top mermisinin kağnılarla cepheye ulaşmasını sağlayan kahramanlardan biridir. Anıtta da bastonu ve top mermisi ile betimlenmiştir.
Diğer adı ile Tevfikiye Camii, İnebolu’da yer alır. 20. yüzyılın başında inşa edilmiş olan kutsal mekan, hala ibadete açıktır. Bu camiyi özel kılan şey, bahçesindeki güneş saatidir. Tarihi ibadethane ile beraber yapılmış olan güneş saati, Yeni Camii gibi işlevini korur.
İnebolu Kent Müzesi, 1882 senesinde medrese olarak inşa edilmiş iki katlı, tarihi bir binada hizmet verir. Bir dönem ilçe belediyesine ait bir hizmet binası olarak kullanılmış tarihi yapı, 2013 gerçekleşen onarımın ardından kapılarını ziyaretçilerine açmıştır. Müzede, Kurtuluş Savaşı sırasında kullanılmış pek çok savunma aracı sergilenir. İkinci katta Mustafa Kemal Atatürk’ün balmumu heykeli yer alır. İlçenin tarihine de ışık tutan bu mekanda, etnografik objeler de sergilenir.
Kastamonu’nun merkezine bağlı Cebrail Mahallesinde konumlu Rıfat Ilgaz Kültür Merkezi, 1888 senesinde inşa edilmiştir. Dönemin valisi Abdurrahman Paşa tarafından cezaevi olarak yaptırılmış bu mekan, 1992 yılında kültür merkezine dönüştürülmüştür. İki katlı kültür merkezinin pencereleri yuvarlak kemerlidir. Giriş katı tiyatro vb. kültürel ve sanatsal aktiviteler için hizmet verir. Üst katı ise idari bölümdür.
Şapka Müzesi, Dantel Müzesi, Bebek Evi, Cumhuriyet Evi Silah Müzesi, Atatürk Sergi Salonu gibi özel mekanları bünyesinde barındıran Mimar Vedat Tek Kültür ve Sanat Merkezi, Kastamonu’nun merkezindeki Saraçlar Mahallesinde yer alır.
Şapka Müzesi, Şapka İnkılabının bu kentte gerçekleşmesinin ardından kullanılan şapkaların sergilendiği, Atatürk’e ait şapkaların görülebileceği bir müzedir. El emeği işlemelerin yer aldığı Dantel Müzesi, mısır kozalakları kullanılarak yapılmış bebekleriyle Bebek Evi, geçmişte kullanılan silahların sergilendiği Cumhuriyet Evi Silah Müzesi, Adalet Bayramoğlu’nun resmettiği Atatürk portre ve rölyefleriyle Sergi Salonu, kültür merkezinde doyurucu bir gezi imkanı sunar.
2008 senesinde hizmete açılmış olan bu kompleks, kente dair tarihi ve kültürel tura çıkmak isteyenlerin görmek isteyeceği mekanlardan biridir.
Kent merkezine bağlı Kasaba köyünde konumlu Mahmut Bey Camii, Candaroğulları Beyliği Dönemi’nde, 1366 senesinde inşa edilmiştir. Emir Mahmut Bey’in yaptırmış olduğu bu cami, moloz taştan örülmüş duvarlarının üzerinde ahşap tavanlı bir çatı taşır. İç mekanı ahşap kaplama olan tarihi ibadethanenin minaresi de ahşaptır. Dantel gibi işlenmiş kapısı koruma altına alınmak üzere Liva Paşa Etnografya Müzesi’nde sergilenir. Göz kamaştıran özenli işçiliği ila hala ayakta olan Mahmut Bey Camii, Daday yolu üzerindedir.
Hepkebirler Camii, şehir merkezine bağlı Yavuz Selim Mahallesinde konumlanmıştır. 17. yüzyılda inşa edildiği tahmin edilen kutsal mekanın bahçesinde sahabe Kaysü’l Hemedani El - Asgar’a ait türbe ve mezarlar bulunur. Türbe ve mezarları sıkça ziyaret edilen tarihi ibadethane, yakın zamanda elden geçirilmiş olup halen işlevini korur.
Şehit Şerifebacı Tabiat Parkı, Kastamonu’nun merkezinde, Ümit köyü mevkiinde yer alır. Çam türleriyle bezeli tabiat parkı, doğaseverlerin ziyaret etmek isteyeceği noktalardan biridir. Burada, kamp ve piknik alanları, restoran, çocuk oyun alanı bulunur. Özellikle bahar aylarında havaya karışan mis gibi çam kokusu için pek çok kişi tabiat parkına gelir.
Kent merkezindeki İsfendiyar Mahallesinde konumlu Sinan Bey Camii, 16. yüzyıldan günümüze kadar gelebilmiş Osmanlı Dönemi camilerindendir. Kesme taştan örülen duvarları, sekiz köşeli kasnağa yerleştirilmiş kubbe ile süslüdür. Camiye bitişik taş minare, tek şerefelidir. Minber ve mihrabı sadedir. Vitraylı pencereleri ile işlemelerle donatılmış ahşap kapı ve pencereleri dikkat çekicidir. Tarihi cami, hala ibadete açıktır.
Şehir merkezinde, aynı isimli mahallede yer alan Atabeygazi Camii, 1273 senesinde inşa edilmiştir. Kent sakinleri tarafından Kırk Direkli Camii adıyla anılır. Kalenin yamacında kurulmuş kutsal mekan, Selçuklu Atabeyi Hüsameddin Çoban tarafından yaptırılmıştır. Tarihi ibadethanenin, şehrin Selçuklular tarafından fethedilmesinin arından Fetih Camii olarak inşa edildiği söylenir. Ahşap direkleri, moloz taştan örülen duvarları ve kafesli pencereleri ile dikkat çekicidir. Farklı dönemlerde onarılmış olan bu cami, hala ibadete açıktır.
Nasrullah Köprüsü, şehir merkezinde Kastamonu (Karaçomak) Çayı üzerine kurulmuştur. 16. yüzyılın ilk yıllarında Nasrullah Kadı tarafından yaptırılmış kemerli köprü, yaklaşık 40 metre uzunluğa sahiptir. Tarihi yapı, kesme taştan inşa edilmiştir. Kentin simgelerinden biri olan yapıda, iki tane sadaka taşı yer alır. Çevre sakinleri tarafından Kambur Köprü olarak anılır.
Aşıklı Sultan Türbesi, kent merkezinde Honsalar Mahallesinde yer alır. 13. yüzyıldan kalma kutsal mekan, 12. yüzyılda yaşam sürmüş, kerametleriyle ünlü Aşıklı Sultan’ın kabrine ev sahipliği yapar. İnşa edildiği yıllarda yangın geçiren yapı, çeşitli restorasyonlarla bugüne kadar gelebilmiş olup hala ziyarete açıktır.
Yılanlı Külliyesi, Kastamonu’nun merkezindeki Hepkebirler Mahallesinde konumludur. 13. yüzyıla ait olan yapı topluluğu, günümüze iki tane şadırvan, türbe, kütüphane ve imaret kısımlarıyla ulaşabilmiştir. Günümüze gelememiş olan darüşşifanın görkemli kapısı bugün hala yerinde durur. Cami, ibadete açıktır. 25 sandukanın yer aldığı türbe ve şadırvanlar işlevini korur. Kentin tarihi dokusunun önemli bir parçası olan Yılanlı Külliyesi, tarihe kısa bir yolculuk yapmak isteyenlerin gezi rotasında yer almalı…
Şehir merkezinde bulunan Benli Sultan Türbesi, aynı adlı külliyenin bir parçası olarak 16. yüzyılda Osmanlı padişahlarından Yavuz Sultan Selim tarafından yaptırılmıştır. Ilgaz Dağı’nın yamacında, yemyeşil bir alanda konumlu türbede, dönemin din bilginlerinden biri olan Benli Sultan’ın kabri ile beraber toplam 7 sanduka bulunur. Kutsal mekan hala ziyarete açıktır.
Şehir merkezine bağlı Cebrail Mahallesinde yer alan Ferhat Paşa Camii, Hacı Kadı Camii adıyla da anılır. 1559 - 60 yıllarında Vezir Ferhat Paşa’nın yaptırmış olduğu kutsal mekan, moloz taştan yapılmıştır. Yuvarlak kemerli ve kafesli pencereleri dikkat çekicidir. Mermer mihrap ve minberi ile bugüne kadar gelebilmiş bu yapı, yenileme çalışmaları ile halen işlevini korur.
Kastamonu’nun merkezinde, aynı adlı mahalle ve sokakta konumlu Topçuoğlu Camii’nin inşa zamanı bilinmemekle beraber 18. yüzyılda onarıldığına dair kitabesi bulunur. Taştan yapılan kutsal mekanın kubbesi ve tek şerefeli bir minaresi vardır. Son cemaat yeri kemerlerle süslenmiş bu yapı, hala ibadete açıktır.
Diğer adı ile İsmail Bey Hanı, aynı adlı külliyenin parçası olarak 15. yüzyılda Candaroğulları zamanında inşa edilmiştir. Moloz ve kesme taştan örülmüş duvarları, revaklarla bezenmiştir. Açık avluya sahip tarihi mekan, bugüne kadar ulaşabilmiş önemli yapılardan biridir. Kurşunlu Han, yakın zamanda restore edilmiş ve otel olarak hizmet vermeye başlamıştır.
Cem Sultan Bedesteni, şehir merkezindeki Hepkebirler Mahallesinde yer alır. Fatih Sultan Mehmet’in oğlu Şehzade Cem Sultan tarafından 15. yüzyılın sonlarına doğru yaptırılmıştır. Karanlık Bedesten adıyla da anılan tarihi mekan, 1479’dan bu yana ayakta kalabilmeyi başarmıştır. Şimdilerde leziz Kastamonu yemekleri ve Türk mutfağının enfes tatlarını sunan bir restoran olarak hizmet verir.
Kastamonu’nun merkezindeki Akmescit Mahallesinde yer alan Ballık Konağı, 20. yüzyılın başında inşa edilmiş sivil mimari örneklerinden biridir. 3 katlı tarihi yapı, kagirden inşa edilmiştir. Kapı ve pencereleri ahşaptandır. İç mekanı geleneksel süslemelerle bezeli olan Ballık Konağı, Kastamonu’ya özgü klasik eşyalarla donatılmış bir otel olarak hizmet verir.
Günümüzde Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından hizmet binası olarak kullanılan 1575 tarihli Saray Hamamı, şehir merkezinde yer alır. Yapı, kubbeli olarak moloz taştan inşa edilmiştir. Muharrem Efendi tarafından inşa ettirilen tarihi mekan, uzun yıllar bakımsız kalmış, 2012’de başlatılan restorasyon sonrasında yeniden ayağa kalkmıştır. Aslına uygun olarak yenilenen hamam, şimdilerde işlevini kaybetmiş olsa da resim sergisi gibi kültür - sanat etkinlikleri kapsamında kapılarını sanatseverlere açar.
Kastamonu’nun merkezindeki Beyçelebi Mahallesinde yer alan İsmail Bey Konağı, 19. yüzyıldan kalma sivil mimari örneklerinden biridir. İki katlı tarihi yapı, kagir ve ahşaptan inşa edilmiştir. Yıllar boyu konut olarak kullanılmıştır. Yenileme çalışmalarından sonra Kastamonu mutfağının lezzetli yemeklerini sunan bir restoran hizmet vermeye başlamıştır.
Akşemseddin Camii, Küre ilçesinde yer alır. Fatih Sultan Mehmet’in hocası Akşemseddin tarafından 15. yüzyılda yaptırılmış olan tarihi ibadethane, kubbelerle süslenmiştir. Taş duvarları ile günümüze kadar sağlam bir halde gelebilmiş bu cami, hala işlevini korur.
İlçeye adını veren tarihi Taşköprü, 1366 senesinde Celallettin Beyazıt için yaptırılmıştır. Gökırmak üzerine yerleştirilmiş bu yapı, yaklaşık 69 metre uzunluğunda olup 7 gözlü ve yuvarlak kemerlidir. İlçenin sembolü, görkemli görüntüsünden bir şey kaybetmeden sağlam bir şekilde bugüne kadar gelebilmiş olup hala kullanıma açıktır.
Taşköprü ilçesinin merkezinde Taş Camii, moloz taştan inşa edilmiş, kiremit kaplı bir çatı ile örtülmüştür. Kitabesi olmayan tarihi yapının mimarisine bakılarak 17. yüzyıla ait olabileceği söylenebilir. Alçıdan yapılma mihrabı özenle süslenmiş olan Taş Camii, 1854’te onarıldığına dair kitabeye sahiptir. Cami, günümüzde de işlevini korur.
Taşköprü ilçesinin Tekke Mahallesinde konumlu Şeyh Hüsamettin Camii’nin kitabesi olmadığı için kim tarafından ne zaman inşa edildiği bilinmemektedir. Cami, moloz taş üzerinde kubbeli olarak tasarlanmış, tek şerefeli bir minare ile taçlandırılmıştır. Hala ayakta olan kutsal mekan, Evliyalar Haftası kapsamında her mayıs ayında pek çok kişi tarafından ziyaret edilir.
Abdal Hasan Türbesi, Taşköprü’de, türbe ile aynı adlı köyde yer alır. Moloz taştan inşa edilmiş kutsal mekanın kitabesi yoktur. Türbede kabri bulunan kişi hakkında yeterli bilgi olmasa da her sene mayıs ayındaki Evliyalar Haftası sebebiyle birçok kişi buraya dua etmeye gelir. Türbenin yakınlarında dere kıyısına kurulmuş bir mesire alanı bulunur.
Tosya’nın Hocafakı Mahallesinde yer alan Abdurrahman Paşa Camii, 1582 yılına aittir. Maraşlı Abdurrahman Paşa’nın yaptırmış olduğu tarihi ibadethane, özenli bir işçiliğin güzel örneklerinden biridir. Bir sıra tuğla bir sıra taştan inşa edilmiş Osmanlı Dönemi camisi, bugüne kadar geçirdiği onarımlarla günümüze gelebilmiş olup hala ibadete açıktır.
Şenpazar ilçesinde yer alan kutsal mekan, Candaroğulları zamanında yaşadığı tahmin edilen erenlerden Şeyh Şir Ali Bani’nin kabrine ev sahipliği yapar. Tekke köyü mevkiindeki Şeyh Şir Ali Bani Türbesi¸ Şehribani adıyla da anılır. Üzeri açık olan türbe, dua edenlerin bir araya getirir.
Ağlı Kalesi, tabii bir kayalık üzerine yerleştirilmiş, moloz taştan inşa edilmiştir. İlçenin batı tarafında konumlu bu kalenin çevresi zengin bir ormanlıkla kaplıdır. Kale yolu üzerinde yerleşim yeri olarak kullanılmış mağalar yer alır. Mahzen ve su sarnıcı kalıntıları ve surlarının bir bölümü günümüze kadar gelebilmiştir. Kale mevkiinde her sene şenlikler düzenlenir.
Doğanyurt Sahili, yürüyüş yolu, kafe ve parkları ile her mevsim ziyaret edilir. Kayran köyü mevkiindeki Uzunkum Plajı ve ilçe merkezindeki Balıkçı Barınağı Plajı, yaz boyunca ilçe sakinlerinin en önemli sosyalleşme alanlarından biridir. Doğanyurt Sahili, Karadeniz’in mis gibi havası eşliğinde uzun yürüyüşler yapmak için ideal bir parkurdur.
Karlık Mağarası, Hanönü ilçesine bağlı Gökçeağaç köyü yakınlarında, Sinop - Ayancık sınırında keşfedilmiştir. Yaz kış içi buzla kaplı olan ve bu nedenle Karlık adını alan mağara, geçmiş yıllarda gıdaların bozulmaması için çevre sakinleri tarafından depo olarak kullanılmıştır. Büyük bir kaya kütlesi üzerinde gizemli bir girişe sahip olan mağara, ilçeyi keşfe çıkanların ilk duraklarından biridir.
Şehit Şerife Bacı Kültür Evi, Kurtuluş Savaşı’nın kadın kahramanı adına Seydiler ilçesinin Merkez Mahallesinde kurulmuştur. Geleneksel Kastamonu evleri gibi tasarlanmış üç katlı bir konakta hizmet verir. Konak, yöreye özgü eşyalarla donatılmıştır. Kültürel detayları incelerken lezzetli Kastamonu yemeklerinin de tadılabileceği bu mekan, konaklama da yapılabilir.
Ilgaz Dağı Milli Parkı, Kastamonu’nun Merkez ilçesi ile Çankırı sınırları içindedir. Taze havası, bitki örtüsü ve sosyal alanları ile her mevsim ilgi görür. Milli parkın içinde bulunan Ilgaz Kayak Tesisi ve konaklama yerleri, kış boyunca burayı daha popüler kılar. Park, doğa yürüyüşü ve kamp için muazzam bir seçimdir.
Pınarbaşı’nın zenginliklerinden biri olan Horma Kanyonu, Küre Dağları Milli Parkı’nın güzelliklerin arasındadır. İlçe merkezine oldukça yakındır. Zara Çayı’nın süslediği kanyonda, devasa kazan ve kuyular, etkileyici bir görsel şölen oluşturur. Bu kuyu ve kazanlar nedeniyle 4 km’lik kanyonu geçmek tehlikelidir. Horma Kanyonu’nda yer alan doğa yürüyüşü için yaklaşık 7 km’lik bir parkur, Ilıca Şelalesi’ne bağlantı sağlar.
Pınarbaşı’nın zenginliklerinden biri olan Horma Kanyonu, Küre Dağları Milli Parkı’nın güzelliklerin arasındadır. İlçe merkezine oldukça yakındır. Zara Çayı’nın süslediği kanyonda, devasa kazan ve kuyular, etkileyici bir görsel şölen oluşturur. Bu kuyu ve kazanlar nedeniyle 4 km’lik kanyonu geçmek tehlikelidir. Horma Kanyonu’nda yer alan doğa yürüyüşü için yaklaşık 7 km’lik bir parkur, Ilıca Şelalesi’ne bağlantı sağlar.
Ilıca Şelalesi, Küre Dağları Milli Parkı’nın güzelliklerinden biri olarak Pınarbaşı’nın Ilıca köyünde yer alır. Yaklaşık 15 metrelik yükseklikten çağlayan su, muazzam bir görüntü oluşturur. Şelalelin yarattığı göl ve gölün çevresini kaplamış yemyeşil bitki örtüsü, Kastamonu’ya gelmişken görülmesi önerilen güzellikler arasındadır. Şelale ve Horma Kanyonu arasında doğa yürüyüşü için planlamış 7 km’lik bir yürüyüş parkuru bulunur.
Tabiatın Kastamonu’ya sunduğu armağanlardan biridir Valla Kanyonu. Küre Dağları Milli Parkı sınırları içinde Kanlıçay ve Devrakani çayının bir araya geldiği noktada yükselen oluşum, 1200 metreye varan kayalık uçurumlarıyla büyüleyici bir güzelliğe sahiptir. Kayalıkların tepesi, yabani kuşların yuvasıdır. Dünyanın en derin kanyonlarından biri olan Valla Kanyonu, yalnızca profesyonel sporcular tarafından tam manasıyla keşfedilebilir. Kanyonun giriş kısmında rehberler eşliğinde kısa gezintiler düzenlenebilir.
Azdavay sınırları içinde bir tabiat harikasıdır Çatak Kanyonu. Kanyonda bir yürüyüş parkuru ve camdan yapılma seyir terası vardır. Dünyanın en büyük kanyonları arasında bulunur. Kanyonu tamamen dolaşabilmek için bu konuda eğitimli ve teçhizat sahibi olmak gerekir.
Cide sınırları içinde Karadeniz’e sokulmuş muazzam bir güzellik olan Gideros Koyu, sakinliği ve kusursuz manzarası ile doğa tutkunlarının uğrak yerlerindendir. Cenevizliler zamanında korsanlar tarafından sığınak olarak kullanılmış doğal koy, bu ismi de o dönemlerde almıştır. Bir yanına çam ve şimşir ağaçlarını, bir yanına Karadeniz’i alan Gideros Koyu, mavi ve yeşilin buluştuğu özel yerlerdendir. Çevresinde salaş balık lokantaları ve kampa uygun alanlar bulunur.
Azdavay ilçesinin Saray köyündeki bu küçük şelale, yosun tutmuş kayaların üzerinden süzülerek Devrekani Çayı ile buluşan küçük bir gölet oluştur. Şelalenin berrak suyu, pırıl pırıl taşların üzerinde birikerek göz alıcı bir görüntü oluşturur. Şelalenin etrafı, piknik ve yürüyüş yapılabilen bir mesireliktir. Yakınlarında bulunan tarihi değirmenler nedeni ile Başdeğirmen Şelalesi olarak anılır.
Taşçılar Göleti, yemyeşil mesireliklerle bezeli olan Daday’da yer alır. Çevresi ormanlıkla kaplı, piknik ve kampa elverişlidir. Bir sulama göleti olarak İğdir Deresi üzerinde oluşturulmuştur. Kışları buz tutan göl, yazın pek çok kişinin doğa ile buluştuğu noktalardan biri olur.
Karadeniz’in orman kokulu sahili, seyrine doyum olmayan manzarası ve 11 km’lik uzunluğu ile Cide’nin sık ziyaret edilen noktalarından biridir. Pek çok uygarlığa kucak açmış ilçede, kıyı kesimi her daim önemli bir konumda olmuş, Cide’nin liman kenti olmasını sağlamıştır. Gideros Koyu, kumsal plajları, salaş balık lokantaları ve huzur dolu çay bahçeleri ile Cide Sahili, gezginlerin seyir defterinde yer almalı.
Her mevsim bambaşka bir güzelliğe bürünür İnebolu Sahili. Plaj, çay bahçesi, yürüyüş yolu, çocuk parkı, piknik ve kamp alanı ile doğaseverlerin bu ilçedeki ilk duraklarından biridir. Gün batımını İnebolu sahilinde seyretmenin tadını almış kişiler, yaz akşamları güneşi burada batırır. Yaz boyu Özlüce Plajı ve Boyranaltı Plajı’nda denize girilebilir. İnebolu’da, sahile yakın konaklama yerleri bulunur.
Dipsizgöl Tabiat Parkı, Tosya’nın Çiftler köyü mevkiinde yer alan bir doğa harikasıdır. Çam ağaçlarının sarmaladığı Dipsizgöl, büyüleyici bir manzaraya sahiptir. Kış mevsiminde tamamen buzla kaplanır. Bahar aylarında ise ağaçların rengini yansıtır. Gölün etrafında ahşap piknik masaları bulunur. Tabiat parkı, trekking, kamp ve piknik için ideal bir noktadır.
Yüzyıllar önce yerleşim yeri olarak kullanılmış Ilgarini Mağarası, Pınarbaşı ilçesindedir. Geniş bir girişi olan mağaranın başında, Bizanslılardan kalma izler keşfedilmiştir. İç kısımdaki sarkıt ve dikitler hoş bir görüntü yaratır. İki kola ayrılan mağaranın Avize Salon olarak isimlendirilmiş sağ kolunda su sarnıcı ve odalar, sol kolunda ise M.Ö. 2000’li yıllara dair yerleşim izleri, kilise kalıntısı ve yedi tane mezar bulunur. Dünyanın en büyük mağaralarından biri olarak bilinen Ilgarini’nde yaklaşık 858 metrelik kısma ulaşılabilmiştir.
Devrekani ilçesinin Alçılar köyü mevkiinde keşfedilen Gizemli Mağara, hayranlık uyandıran muazzam bir güzelliğe sahiptir. Mağaranın içini kaplayan sis, buranın Gizemli ya da Sisli Mağara olarak adlandırılmasını sağlamıştır. Yaklaşık 300 metrelik mağara, heykel gibi görünen dikit ve sarkıtlarla süslenmiştir. Gizemli Mağara’nın içinde su kaynağı da vardır.
Cide’nin Çamdibi köyü mevkiindeki Kılıçlı Mağarası, Kalkolitik Çağ’ın önemli bir yerleşim yeridir. Bizanslılara dair izler taşıyan mağaranın tabanında irili ufaklı havuzlar bulunur. Sarkıt ve dikitlerin süslediği oluşum, çalıların arkasına gizlenmiş bir girişe sahiptir.
Karadeniz’in mavisi ve yeşili ile renklenen Abana Sahili, ilçe merkezinde yer alır. Her mevsim doyumsuz bir güzelliğe bürünen kıyı şeridi, yaklaşık 6 km uzunluğundadır. Bir yanı orman, bir yanı deniz bu muazzam sahil, balık tutan, doğa yürüyüşü yapanların gözde yeridir. Sahil boyunca sıralanmış plajlar, çevre sakinleri ve turistler tarafından yaz boyu ziyaret edilir. Hacı Veli Koyu ve kayalıkları, Abana Sahili’nin dikkat çeken köşelerinden biridir.
Yaklaşık 3 km uzunluğundaki Hacıveli Kanyonu, Karadeniz’le buluşan Hacıveli Çayı’nın gezdiği vadide, Abana’nın merkezinde yer alır. Doğa yürüyüşü için düzenlemiş parkuru ile tabiat ve spor tutkunlarını ağırlayan bu oluşum, bahar ve yaz döneminde ziyaret edilebilir. Kanyon, sonbahar boyunca doğanın tüm renkleri ile seyrine doyum olmayan bir görsel şölene sahne olur.
Abana Kent Ormanı, Karadeniz’in zengin bitki çeşitliğini ile bezeli mesireliğidir. Toza Seyir Tepesi ya da Abana Seyir Terası olarak anılan tepe, kent ormanının içinde yer alır. Tepedeki uçsuz manzara nefes kesicidir. Ziyaretçilerin çoğu, bu manzarayı seyretmek için ormana gelir. Yürüyüş ve piknik alanı, kameriye, kafe ve restoran, pek çok kişinin ilgisini cezbeder.
Abana’da yer alan Hacıveli Koyu, kayalıkları, manzarası ve tarihi kalıntıları ile ilgi çeker. Yüzyıllar boyunca birçok uygarlığa kucak açmış bu bölgenin korsanlar tarafından mesken tutulduğu düşünülür. Koydaki kale kalıntıları, Karadeniz’in kuvvetli dalgalarından nasibini almış, zamanla aşınmıştır. Abana Sahili’nin dikkat çekici noktasında, plaj da bulunur.
İntaş Mağarası olarak da anılan oluşum, Araç’ın güneyinde, Gölcük köyü mevkiinde yer alır. Doğa yürüyüşü rotalarının vazgeçilmez durağı, tabiat tutkunlarının görmek isteyeceği yerlerden biridir. Dikit ve sarkıtlara süslü İndaş Mağarası’nın içinden su kaynağı geçer.
Azdavay ilçesine yaklaşık 12 km uzaklıkta konumlu tabiat harikası, 1000 metreyi aşan rakıma sahiptir. Köknar ve çam ağaçlarıyla bezeli Suğla Yaylası, mis kokulu havasıyla doğa tutkunlarının ziyaret ettiği noktalardan biridir. Yeşilin her tonunu barındıran yayla, balı ve ıhlamuru ile ünlüdür. Piknik ve kamp için uygun alanlara sahip olmasının yanında Motor ve Doğa Sporları Merkezi olarak motosiklet yarışlarına ev sahipliği yapar.
Akçasu Mesire Alanı, Azdavay ilçesine yaklaşık 10 km uzaklıkta yer alır. Zengin bir ormanlığın içinde yer alan mesire yeri, su kaynakları ile bereketlenmiştir. Dinlenme ve piknik için ideal olan Akçasu’da, ahşap piknik üniteleri ve yürüyüş parkuru bulunur. Çeşmelerinden buz gibi suların aktığı doğal güzellik, özellikle yaz aylarında çevre sakinlerinin uğrak noktalarından biri olur.
Medil Mağarası, Azdavay’a bağlı Karakuşlu köyünde yer alır. İlçeye yaklaşık 8 km uzaklıkta konumlu mağara, tarihi kalıntılara ev sahipliği yapar. Roma ve Bizans Dönemlerine ait tapınak ve yerleşim izleri bugüne kadar ulaşabilmiştir. Traverten oluşumunun gözlendiği tarihi yerleşim yeri, doğal güzelliğiyle de dikkat çeker.
Bozkurt’un muazzam güzelliği, eski ismi İlişi olan Yakaören köyünde yer alır. Arkası zengin bir ormanlıkla çevrelenmiş plajda, duş, şezlong ve soyunma kabini gibi hizmetler sunulur. İlişi Plajı, kumsalı ve sığ denizi ile yaz boyu turist ve ilçe sakinlerini gözde noktalarından biri olur. Plajın yakınlarında balık lokantaları ve çay bahçeleri de bulunur.
Bozkurt ilçesinde, dağların arasında saklı kalmış bir güzelliktir Mamatlar Köyü Mesire Alanı. Göl kıyısında konumlu bu alan, seyrine doyum olmayan bir manzaraya hakimdir. Tabiatın tüm renklerini barındıran mesirelikte restoran ve ahşap piknik masaları bulunur. Mis kokulu orman havasıyla kuşanmış Mamatlar köyü mevkii, trekking için uygundur.
500 yaşını aşmış Beyazıt Çınarı, Bozkurt ilçesine bağlı Beldeğirmeni köyünde yer alır. Sahile yakın bir konumda olan ulu çınar, yarım asırlık ömrü boyunca pek çok olaya tanıklık etmiş bir tabiat anıtıdır. Heybetli duruşuyla hayranlık uyandıran Beyazıt Çınarı’nın yakınlarında park, çay bahçesi ve lokantalar bulunur.
Göynük Dağı, Bozkurt ilçesinin her sene temmuz ayında düzenlenen yayla şenliklerine ev sahipliği yapar. Denizden yaklaşık 1700 metre yüksekte konumlu bu dağ, oksijene doymuş yaylaları ile ünlüdür. Kış boyu karla kaplı, yazları ise tabiatın renkleri ile bezelidir. Göynük Dağı, her mevsim ziyaret alır; ancak kış aylarında burayı görmek isteyenlerin tedbirli olmaları gerekir.
Yeşilyuva Tabiat Parkı, Abana ilçesinde, Hacıveli mevkiinde konumludur. İlçe merkezinden yaklaşık 3 km uzaklıkta yer alan park, meşe, kestane, gürgen, sarıçam ve kızılçam ağaçlarıyla kaplıdır. Yabani hayvanlar ve kuşların yaşam alanı, denize kıyısı olan tabiat parklarından biridir. Piknik, kamp, doğa yürüyüşü ve plaj aktivitelerine müsaittir ve bir de restorana sahiptir.
İlçenin büyük bir kısmını kaplayan Araç Yayları, bunaltıcı yaz sıcağından kaçmak isteyenlerin sığınağıdır. İlçe merkezine yaklaşık 20 km uzaklıkta konumlu yaylalarda ortalama yükseklik 1700 metredir. Oksijene doymuş serin havası ve yemyeşil toprakları gezen buz gibi su kaynakları, tabiat tutkunlarını cezbeder. Kamp ve pikniğe uygun olan yaylalar, ahşap evlerle süslüdür.
Cide’nin seyir köşesidir Tuğ Tepesi. Cumhuriyet Mahallesi sınırları içinde yükselen bu tepe, geniş açılı manzarası ile görenleri kendine hayran bırakır. İlçe sakinlerinin özellikle yaz akşamlarında ziyaret ettiği tepede, sosyal tesis olarak hizmet veren bir seyir terası bulunur. Karadeniz’i farklı bir açıdan seyretmek isteyenlerin mutlaka uğraması gereken Tuğ Tepesi, Cide - İnebolu yolu üstündedir.
Karadeniz’in en sakin olduğu koylardan biridir Ginolu. Çatalzeytin ilçesinin Doğan köyünde yer alır. Plaj hizmeti veren tesise sahip olan Ginolu Koyu, ilçe merkezine yaklaşık 3 km uzaklıktadır. Arkasında aynı adlı bir kale ve ormanlık, önünde tüm görkemiyle salınan Karadeniz ile Ginolu mevkii, doğaseverlerin her mevsim gitmek isteyeceği rotalardandır.
At çiftlikleri ile ünlü olan Daday ilçesi, tabiat tutkunlarının buraya uğrama sebeplerindendir. Trekking, bisiklet ve binicilik gibi doğa sporlarının yapılabildiği at çiftlikleri, ATV ile gezinti imkanı sunar. Çiftliklerin bazıları konaklama seçeneğine sahiptir. Pek çoğunda çadır kiralama usulü ile işletilen kamp alanları bulunur. Kalabalık etkinlikler için uygun olan çiftliklerde, binicilik eğitimi de verilir.
Doğal yollarla oluşmuş Taşlıbayır Sarkıt Mağaraları, Daday’ın Akılçalman köyünde, ilçe merkezine 12 km mesafede konumludur. Küçük bir girişe sahiptir. Mağaraların içi beyaz sarkıtlarla bezelidir. Yeraltı sularının toplandığı bu alan içi birkaç oda ve dehlizden oluşur. Tamamı keşfedilmediği için kontrollü olarak gezilmesi önerilir.
Devrekani, Çatalzeytin ve Bozkurt ilçelerinin paylaştığı Yaralıgöz Dağı, 2 bin metreyi aşan rakımı ile kentin önemli mesireliklerinden biridir. Zengin bitki çeşitliliği, temiz havası ve eşsiz manzarası ile hayranlık yaratan tabiat harikası, kamp, trekking, piknik, bisiklet binme, hiking gibi aktivitelere müsaittir. Yabani hayvanların da yaşam alanı olan Yaralıgöz mevkiinin bahar ve yaz aylarında ziyaret edilmesi önerilir.
Devrekani ilçesinin 25 km uzağında konumlu Sarpunalınca köyünde keşfedilmiş mağara, yaklaşık 1700 metre uzunluğundadır. Dairesel bir girişi olan mağaranın içinden dere geçer. Hala aktif olan oluşum, üç tane çıkışa sahiptir. Yatay mağaranın çevresi yemyeşildir ve kamp kurmaya uygundur. Mağaranın içinde ışıklandırma olmadığı için ziyaretçilerin gerekli ekipmanları edinmeleri önerilir.
İlçe merkezinde yaklaşık 7 km mesafede konumlu Alaman Dağı, mis kokulu çam ağaçlarının arasında gizlenmiş bir mesireliktir. Su kaynakları, taze havası, koyu yeşil rengi ve doğanın tüm cömertliği ile görenleri kendine hayran bırakır. Burada kamp ve pikniğe uygun alanlar bulunur. Yaz aylarında köy düğünleri de mesire alanında gerçekleşir.
Balıklı Göl, Devrekani ilçesine yaklaşık 15 km mesafede yer alan Belovacık köyünde konumludur. Çevredeki su ihtiyacını karışalama amacı ile oluşturulmuş göl, şimdilerde rengarenk balıkları ile ünlüdür. Dev bir akvaryumu andıran bu göl, ormanlık alanda gizlenmiş muazzam bir güzelliktir. Çevresi piknik ve kamp yapmaya uygundur.
Akdoğan Şelalesi ve Mağarası, Devrekani ilçesinden yaklaşık 30 km uzaklıktadır. Pınarözü ve Akdoğan köyleri arasında bulunan muazzam güzellik, yan yana dizili birkaç şelaleden ve çevresinde bulunan bir mağaradan oluşur. Özellikle bahar aylarında bir hayli coşkulu çağlayan Akdoğan Şelalesi, su sesinin kuş cıvıltılarına karıştığı huzur dolu ortam sunar. Mağaranın içi gölle kaplı olduğu için botla gezmeye uygundur; ancak dikit ve sarkıtları yoğunlaştığı noktalarda gezinti zorlaşabilir. Şelalenin çevresinde kamp, piknik ve trekking yapılabilir.
Beyler Barajı, Devrekani ilçesinin sıkça ziyaret edilen mesire alanlarından biridir. Çevresi kamp ve piknik için müsaittir. Baraj gölünde levrek, sazan gibi balıklar ve bazı kuş türleri yaşar. Olta balıkçılığının yapıldığı göl kenarında kuş gözlem kulesi vardır. Sonbaharda yeşilden sarıya çalan Beyler Barajı mevkii, hoş bir manzaraya sahiptir.
Buz Mağarası, Devrekani ilçesine bağlı Saraydurak köyü mevkiinde keşfedilmiştir. Devrekani’nin merkezinden yaklaşık 23 km uzaklıkta konumlu bu mağara, neredeyse her mevsim devasa buz parçaları ile kaplıdır. Mağara, ulaşım açısından zorlu bir yola sahip olsa da görkemli buz kütlelerini görmek isteyen doğaseverler tarafından ziyaret edilir.
İnebolu ilçesinde yükselen Apaş Tepesi, geniş açılı ve büyüleyici bir manzaraya sahiptir. Karadeniz’e bakan ören yerinde, Boyran Mahallesi sınırları içinde kale kalıntıları ve çeşitli mimari parçalar keşfedilmiştir. Geçmişte Abaş ya da Abraş Tepesi olarak da anılan bu alan, Paflagonya uygarlıklarına tanıklık etmiştir. Doğayı seyretmek isteyenlerin buluşma yerinde, günbatımı bir başkadır.
Şehit Şerifebacı Tabiat Parkı, Kastamonu’nun merkezinde, Ümit köyü mevkiinde yer alır. Çam türleriyle bezeli tabiat parkı, doğaseverlerin ziyaret etmek isteyeceği noktalardan biridir. Burada, kamp ve piknik alanları, restoran, çocuk oyun alanı bulunur. Özellikle bahar aylarında havaya karışan mis gibi çam kokusu için pek çok kişi tabiat parkına gelir.
Küre ilçesinin Belören köyünü süsleyen doğa harikası, ilçe merkezine yaklaşık 8 km mesafededir. Aynı adlı vadinin bir kısmını meydana getiren bu oluşum, kontrollü olarak düzenlenen doğa yürüyüşü turları ile gezilebilir. 3 km uzunluğundaki boğaz, seyrine doyum olmayan, tablo gibi manzarası ile tabiat tutkunlarının gezi rotasında yer almalı.
Taşköprü’ye yaklaşık 22 km uzaklıkta, Garipşah köyü mevkiinde konumlu Seymenli Piknik Alanı, zengin bir ormanlıkla kaplıdır. Tabii su kaynaklarının dolaştığı mesirelik, ilkbahar gelir gelmez ilçe sakinlerinin buluşma yeri olur. Doğa yürüyüşü için ideal bir parkur olan piknik alanında, kameriye ve piknik masaları bulunur.
Taşköprü ilçesinde, Küçüksu Göleti çevresinde yer alan mesire alanı, dinlenmek, spor yapmak ve eğlenmek isteyenlerin uğrak yerlerinden biridir. Geniş bir ormanlık alanla iç içe olan mesirelik,, doğa yürüyüşü için uygundur. Gölet, bahar aylarında tablo gibi bir manzara sunar. Ahşap köprü, kameriye ve piknik üniteleri ile Küçüksu Mesire Alanı, tabiat tutkunlarının gezi noktaları arasında bulunmalı.
Tosya ilçesinde yer alan muazzam güzelliklerden biridir Yeşil Göl... İlçe merkezine yaklaşık 25 km uzaklıkta konumlu doğa harikası, Dipsizgöl gibi çam ağaçlarının arasında yer alır. Kalabalık piknik etkinlikleri, doğa yürüyüşü ve kamp için ilçe sakinleri tarafından sıkça ziyaret edilir. İlkbahar ve sonbahar aylarında tablo gibi bir görüntü yaratan Yeşil Göl, doğa fotoğrafçılığı için ideal rotalardan biridir.
Çukurhan Mesire Alanı, Tosya’nın yaklaşık 25 km uzağında, Ortalıca beldesinde yer alır. Tabiatın cömert davrandığı mesirelikte, doğa tutkunlarının aradığı pek çok şey bulunur. Piknik ve kamp alanı, gölet, ahşap bungalov evler… Trekkingcilerin de buluşma yeri olan Çukurhan, mis gibi çam kokulu havası ile doğaseverleri buraya davet eder.
Şenpazar ilçesinde bağlı Gürleyik köyünde mevkiinde bulunan Poyracık Şelalesi, yaklaşık 10 metrelik bir yükseklikten çağlar. Özellikle bahar aylarında görsel bir şölen sunan şelale, ormanlığın içinde bir inci gibi parlar. Pırıl pırıl suyun coşkulu bir şekilde dökülmesini seyretmek için pek çok doğa aşığı burayı ziyaret eder. İlçe merkezine yaklaşık 3 km uzakta saklanmış bu güzelliğin çevresi, yazları piknik alanı olarak kullanılır.
Dağlı Kuyluca Mağarası, Şenpazar ilçesinin Dağlı köyünde keşfedilmiştir. Kuyluç mağarası olarak bilinen oluşum, yaklaşık 100 metre genişliğindeki giriş bölümü ile dikkat çekicidir. Dikey bir mağaradır bu nedenle profesyonel kişiler tarafından gezilebilir. Yaklaşık 290 metre derinliğe sahip mağarada, yatay olarak şekillenmiş galeriler de bulunur.
Değirmenbaşı Suyu, Şenpazar ilçesinin içme suyu ihtiyacını karşılayan bir kaynaktır. İlçe merkezine yaklaşık 6 km uzaklıktaki Gürleyik köyünde yer alan su kaynağı, zengin bir bitki örtüsünün içinde, etrafı yemyeşil bir mesireliktir. Tabiat tutkunlarının ziyaret etmek isteyeceği bu alan, piknik yapmaya elverişlidir.
Muazzam güzelliği ile görenleri kendine hayran bırakan Şehriban Kanyonu, Şenpazar ilçesinde yer alır. Berrak su kaynaklarının dolaştığı kanyon, turkuaz renkli göletler ve şelalelerle süslüdür. Bazı kısımları bir hayli dardır. Murdarlar Kayası mevkii su akıntısının kuvvetli olduğu bir noktadır. Profesyonel olmayan kişiler için tehlikeli olabilen bu oluşum, Kastamonu’nun en gizemli kanyonlarından biri olarak bilinir.
Şenpazar ilçesinin mesire alanlarından biri olan Fabrika Deresi, ilçe merkezinden yaklaşık 8 km uzaklıkta, Gürpelik köyünde yer alır. Berraklığıyla seyirlik bir manzara sunan bu derenin çevresi piknik ve kamp için uygundur. Dere üzerinde oluşan göletlerde alabalık çiftlikleri bulunur.
Doğanyurt ilçesinin Yukarı Mescit köyüne yaklaşık 1 km uzaklıkta konumlu Ballık Mağarası, Kayran Deresi’nin yakınındadır. Mağaranın içi kireç taşının oluşturduğu sarkıt ve dikitlerle bezelidir. Geniş bir girişi olmasına karşın ilk bakışta yeri belirlenemeyen Ballık Mağarası, doğayı keşfe çıkanların görmek isteyeceği yerlerden biridir.
Doğanyurt Sahili, yürüyüş yolu, kafe ve parkları ile her mevsim ziyaret edilir. Kayran köyü mevkiindeki Uzunkum Plajı ve ilçe merkezindeki Balıkçı Barınağı Plajı, yaz boyunca ilçe sakinlerinin en önemli sosyalleşme alanlarından biridir. Doğanyurt Sahili, Karadeniz’in mis gibi havası eşliğinde uzun yürüyüşler yapmak için ideal bir parkurdur.
Saray Gölü, Hanönü ilçesinde yer alır. Gökçeağaç Yaylarını süsleyen bu güzellik, ağaçlarla kaplı bir alanda, yüksek bir noktada konumludur. Krater gölü, yemyeşil bir ormanlığın içine gizlenmiştir. Gökçeağaç köyü tarafından gidilebilen göl, ulaşım açısından zorlu bir yola sahiptir.
Hanönü ilçesinin Sinop ile paylaştığı doğal güzellik, ağaçların sarmaladığı yemyeşil bir alanda, seyrine doyum olmayan bir manzaraya sahiptir. İlçe merkezinden Akgöl mevkiine düzenlenen doğa yürüyüşü turlarıyla pek çok kişinin görme imkanı bulduğu tabiat harikası, tablo gibi kusursuzdur. Akgöl’ün çevresi, piknik ve kamp yapmaya uygundur.
Karlık Mağarası, Hanönü ilçesine bağlı Gökçeağaç köyü yakınlarında, Sinop - Ayancık sınırında keşfedilmiştir. Yaz kış içi buzla kaplı olan ve bu nedenle Karlık adını alan mağara, geçmiş yıllarda gıdaların bozulmaması için çevre sakinleri tarafından depo olarak kullanılmıştır. Büyük bir kaya kütlesi üzerinde gizemli bir girişe sahip olan mağara, ilçeyi keşfe çıkanların ilk duraklarından biridir.
1746 senesinden kalma bir Münire Medresesi, 2001 senesinde yenilenerek bugünkü halini almıştır. Kent merkezinde yer alan Münire Medresesi El Sanatları Çarşısı’nda, el yapımı pek çok objenin yanı sıra yöresel şifalı otlar da satılır. Kentte icra edilen el sanatlarına dair her şeyin bulunduğu bu çarşı, Kastamonu El Sanatları Çarşısı olarak da bilinir.
1748 tarihli Aşirefendi Hanı, Kastamonu’nun merkezindeki Nasrullah Camii’nin yanında konumlanmıştır. Geçmişte urgan ticaretinin yapıldığı tarihi alışveriş merkezi, şehir sakinleri tarafından Urgan Hanı olarak anılır. Açık avluya sahip olan mekan, revaklarla süslenmiştir. Farklı dönemlerde onarılarak bugüne kadar gelebilmiştir. Tarihi han, günümüzde de hediyelik eşya ve yazma gibi kente özgü objelerin satıldığı dükkanları ve çay bahçeleriyle işlevini korur.