Antakya’da yer alan Habib-i Neccar Camii, Romalılardan kalma Pagan tapınağı üzerine yapılmıştır. 7. yüzyılda inşa edilen camii, Osmanlı Dönemi’nde yenilenmiştir . Türkiye’deki en eski cami olarak kabul edilen kutsal mekan, 19. yüzyılda yapılmış bir şadırvana sahiptir. Caminin haziresinde Hz. İsa’nın havarilerinden Yunus, Yahya ve Habib-i Neccar’ın türbesi vardır.
Titus Tüneli
Diğer adı ile Titus Kaya Tüneli, Samandağ’ın Çevlik Mahallesi sınırlarındadır. M.Ö. 300’lü yıllarda, Selevkoslar Dönemi’nde yapılan tünel, buradaki antik kent yerleşiminin önemli bir parçasıdır. Antik kentin iç limanını sel baskınlarından korumak adına yapılan tünelin bir kısmı açık kanal şeklindedir. Titus Tüneli, eşsiz bir görüntüye sahiptir. Tünelin denize bakan girişinin yakınlarında kaya mezarlar ve mağaralar bulunur.
Cehennem Kayıkçısı Kabartması
Cehennem Kayıkçısı Kabartması, Antakya’da Saint Pierre Kilisesi’nin yakınında bir kaya üzerine işlenmiştir. Tüm Antakya’yı gören ve yaklaşık 4 metre uzunluğundaki dev kabartma, bir kadın portresini andırır. Yunan mitolojisinde adı geçen Kharon, Charon ya da Haron, ölmüş kişilerin ruhlarını kayıkla Styx Irmağı’ndan geçirerek yeraltı kentine ulaştırır. Dante’nin İlahi Komedyası’nda da bahsi geçen bu mitolojik karakterin kabartmasının 1. yüzyılda kenti saran vebadan kurtulmak için bölgede yaşayanlar tarafından yapıldığı söylenir.
Cehennem Kayıkçısı Kabartması’nın altında bulunan yazıt, zamanla formunu kaybederek okunmaz duruma gelmiştir. Kharon ise tüm görkemiyle hala görülebilir.
Antakya Ortodoks Kilisesi
Antakya Ortodoks Kilisesi, 1860’larda yapılmış, deprem sonucu zarar görmüştür ve 1900’de yenilenerek hizmete açılmıştır. Geniş bir avluya sahip tarihi yapı, Antakya’nın kültürel zenginliğinin bir kanıtı olarak hala ibadete açıktır. Revaklarla çevrili kilisede, Patrik IV. Gregorios döneminden kalma Ruhban okulu bölümü, bugünlerde protokol olarak kullanılır.
Payas Kalesi
Payas ilçesinde bulunan sekiz kuleli Payas Kalesi, Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi’nin yakınındadır. İnşa tarihi bilinmeyen kalenin Cenevizliler tarafından yapıldığı tahmin edilir. Osmanlıların hakimiyeti altına giren kale, büyük bir onarımdan geçmiş, yıllarca Osmanlılar için önemli bir askeri nokta olmuştur. Payas Kalesi yakın tarihte restore edilmiş olup ziyarete açıktır.
Seleucia Pieria Antik Kenti
Tarihi kalıntıları ile öne çıkan Seleucia Pieria Antik Kenti, Samandağ ilçesine yaklaşık 6 km uzaklıktadır. M.Ö. 300’lü yıllarda, Büyük İskender zamanında komutan olan Seleucos Nicator’un önderliğinde kurulmuş olan Makedon kenti, Romalılar tarafından da ikamet görmüş, Bizanslılarla beraber yavaş yavaş terkedilmiştir. Çevlik mevkiindeki antik kent, tapınak, mezar ve sur kalıntılarıyla günümüze kadar gelebilmiştir.
Beşikli Mağara
Beşikli Mağara, Samandağ’daki Titus Tüneli yakınlarında keşfedilmiştir. Sarp kayalıklara oyulmuş kaya mezarlardan oluşan mağara, Kral Mezarları olarak da anılır. Mağara ve civarında, 100’den fazla kaya mezar bulunur. Özenle süslenmiş ve sütunlarla bezenmiş bu mezarlar, Roma Dönemi’ni işaret eder. Taş merdivenler ve kemerlerle birbirine bağlı mezar odaları, günümüze kadar ulaşabilmiş ilgi çekici kalıntılar arasında bulunur.
Tarihi Antakya Evleri
Yaklaşık 200 yaşında olan Tarihi Antakya Evleri, kentin simgesi olarak ilçenin birçok noktasında göze çarpar. Kerpiç, taş ve ahşaptan inşa edilmiş bu evler, geniş avluları ve açık sofaları ile ünlüdür. Evlerin çoğu iki katlı olup bahçe içine yerleştirilmiştir. Büyük bir kısmı Kurtuluş Caddesi’nde olan bu evler, koruma altına alınmış ve bazıları restore edilmiştir.
Antakya Katolik Kilisesi
Kurtuluş Caddesi’nde, Sarımiye Camii’nin yanında bulunan Antakya Katolik Kilisesi, zengin geçmişi ve kültürüyle dikkat çeken Hatay’da hala aktif olan tarihi bir ibadethanedir. Portakal ağaçlarıyla bezeli bir bahçe içinde yer alan kilise, 1852’de inşa edilmiştir. 9 odalı bir misafirhaneye sahip olan kutsal yapı, geniş manzaralı terası ile dikkat çeker. Kilisenin kısa boylu çan kulesi, Sarımiye Camii’nin minaresi ile beraber hoş bir görüntü oluşturur.
Antakya Protestan Kilisesi
Antakya Protestan Kilisesi, Fransızlar zamanında bir dönem elçilik ve banka olarak kullanılmış tarihi bir binada hizmet verir. İnşa tarihi bilinmeyen kilise, bakımlı bir bahçe içindedir. Beyaz küfeki taşından yapılmış ibadethane, kemerli bir kapıya sahiptir. Güney Kore Kwong Lim Metodist Kilisesi, 2000 yılında burayı Protestan kilisesi olarak tanımıştır. Geç Bizans Dönemi’nden kalma ikonaları ile hayranlık uyandıran kutsal mekan, hala işlevini korur.
Meydan Hamamı
Antakya’da yer alan tarihi Meydan Hamamı, Selçuklu Dönemi’nde inşa edilmiştir. İstiklal Caddesinde yer alan hamam, yalnızca erkeklere hizmet verir. Küçük bir kubbesi ve kemerli kapısı olan Meydan Hamamı, soğukluk, soyunma ve yıkanma bölümlerinden oluşur. Günümüzde aktif olarak kullanılır.
Kurşunlu Han
Antakya’da yer alan Kurşunlu Han, 1660’lı yıllara doğru inşa edilmiştir. Tarihi han, Köprülü Mehmet Paşa tarafından, kervanların ağırlanması için yaptırılmıştır. Yakın tarihte yenilenerek Antakya için alışveriş ve sosyalleşme mekanı olmuştur. Dükkan, kafe, restoran, sergi salonu ve sanat atölyesine sahip olan Kurşunlu Han, geniş avlusu ile nostaljik bir hava yaratır.
Demirköprü
Antakya’da konumlanmış dört gözlü köprü, taştan yapılmıştır. 110 metre uzunluğundaki tarihi köprü, S harfi şeklinde kıvrımlı bir yapıdır. Asi Nehri üzerinde yer alan köprünün Hititler Dönemi’nde inşa edildiği tahmin edilir. Geçmişte demir kapılı muhafız kulelerine sahip olduğu için Demirköprü adı ile anılır.
Uzun Çarşı
Antakya ilçesinin simgelerinden biri olan Uzun Çarşı, dar sokaklara yayılan dükkanların oluşturduğu klasik bir alışveriş merkezidir. Üzeri bombeli bir çatıyla kaplanan tarihi çarşıda, Hatay’a özgü her türlü şeyi bulabilmek mümkün… Baharat, defne sabunu, nar ekşisi gibi yöresel şeyler, el emeği hediyelikler ve giysi satan dükkanların sıralandığı Uzun Çarşı’da, Hatay’a özgü lezzetlerin ayaküstü tadılabileceği yerler de bulunur.
Ulu Camii
Ulu Camii, Antakya’da yer alır. 16. yüzyıl tarihli kutsal mekan, Asi Nehri’nin kıyısındadır. Tek şerefeli taş minaresi, sivri bir külahla kaplıdır. İç mekanı altınla yazılı ayetler ve özel halılarla bezelidir. Ulu Camii, Antakya’nın en büyük camilerinden biridir ve hala aktif olarak kullanılır.
Bakras Kalesi
Belen’in Ötençay Mahallesinin kuzeybatısında konumlanmış olan Orta Çağ kalesi, yalçın kayalıklar üzerine kurulmuştur. Yüzyıllar boyunca bölgede yaşamış medeniyetlerin, uğruna savaştığı bu kale, çevreye hakim bir tepe üzerindedir. Büyük bir kısmı kesme taş, bir bölümü ise yığma taştan yapılan tarihi mekan, bütünlüğünü büyük ölçüde korumayı başarmıştır.
Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi
Payas ilçesindeki Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi’nin inşası, 1574 senesinde tamamlanmıştır. Mimar Sinan’ın eseri, yaklaşık 15 bin metrekarelik bir alanı kaplar. Kervansaray, cami, tabhane, imaret, çarşı (arasta) ve hamamdan oluşur. Çarşı, dikdörtgen planlı külliyeyi ikiye ayırır. İpek Yolu ve Hac güzergahında yer alan ve limanı kontrol altında tutabilmek amacıyla inşa edilen yapı topluluğu, birkaç kez onarılarak günümüze sağlam bir şekilde ulaşmıştır.
Kinet Höyük
Dörtyol ilçesinde keşfedilmiş Kinet Höyük, İskenderun Körfezi’ne yaklaşık 500 metre mesafede kurulmuş antik bir liman şehrinin kalıntılarını barındırır. Geç Neolitik Çağ itibariye çoğunlukla ev olarak kullanılan bu alan, Antik Çağ’da liman olarak kullanmıştır. Yapılan kazılarda Kinet Höyük ve çevresinde pek çok seramik objeye rastlanmıştır.
Markirkos Ortodoks Kilisesi
İskenderun’da konumlanmış Markirkos Ortodoks Kilisesi, 1585 senesinde inşa edilmiştir. Kültürel ve dini açıdan zengin olan kentte aktif kiliselerden biridir. Kutsal mekan, Ortodoks mezhebine mensup bölge sakinleri tarafından sıkça ziyaret edilir.
Aziz Hanna Kilisesi
İskenderun’un Arsuz beldesindeki Aziz Hanna Kilisesi, Hristiyanlığın ilk yıllarından dini yaymak adına inşa edilmiş özel bir ibadethanedir. Aziz Hanna tarafından yaptırılan kilise, halen aktif durumdadır. 1514’te yeniden yapılan kutsal mekanda, ikona ve bez üzerine basılmış iki özel resim dikkat çeker. Maryo Hanna Kilisesi olarak bilinir. İç ve dış mekan süslemeleriyle etkileyen kilisenin, çan kulesi özgün bir tasarıma sahiptir.
Tel Aççana Höyüğü
Reyhanlı ilçesinde konumlanmış Tel Aççana Höyüğü, Hatay çevresinde yaşam sürmüş Anadolu uygarlıklarının yaşantısına dair pek çok kalıntıya ev sahipliği yapmıştır. 17 katmanlı höyükte, 5. yüzyıldan kalma saray kalıntıları keşfedilmiş, bu keşifte elde edilen eserler ise sergilenmek üzere Hatay Arkeoloji Müzesi’ne gönderilmiştir.
St. Simon Manastırı
Samandağ, Yeşilyazı’da yer alan St. Simon Manastırı, M.S. 6. yüzyılda inşa edilmiştir. Terk-i Dünya Tarikatı’nın merkezi kabul edilen manastır, tarikatın kurucusu Aziz Simon adına yaptırılmıştır. Kutsal mekan kullanılmaz durumdadır. Sarnıç, vaftizhane ve kilise kalıntıları burada görülebilir.
Koz Kalesi
Altınözü’nde bulunduğu mahalleye adını veren Koz Kalesi, ilçe merkezinden yaklaşık 25 km uzaklıkta, yüksek bir noktada bulunur. Antakya Prensliği zamanında yapıldığı tahmin edilen kale, yıllarca Bizans ve Haçlıların elinde kalmış, 1268’de Memlük Sultanı Baybars tarafından ele geçirilmiştir.
Kentin güneyini savunabilmek için önemli noktalardan biridir. İki burçlu Koz Kalesi’nde, su sarnıcı, silah deposu, hamam, gözetleme yerleri bulunur. Kürşat Kalesi ya da Kuseyr Kalesi olarak da anılan tarihi yapı, bir kısmıyla bugüne kadar gelebilmiştir.
Gelin Dağı
Altınözü ilçesinin simgesi Gelin Dağı, tarihiyle olduğu kadar doğal güzelliğiyle de ilgi çekicidir. Peribacasına benzer kaya kütlelerinin bulunduğu bu bölge, Romalılardan kalma kaya mezarları ile bilinir. Mağara içinde keşfedilen tarihi kalıntılar, bölgenin M.Ö. 3. yüzyıl itibariyle kullanıldığını gösterir. Gelinler Dağı olarak da bilinen alanda, farklı zamanları işaret eden yerleşim kalıntılarına rastlanmıştır.
Gelinler Dağı Roma Nekropolü ve Kaya Mezarları ile mağara içine oyulmuş evler, dağın değişik noktalarında bulunmuştur. Gelin Dağı, Yunushan, Akamber ve Kamberli köylerine yayılan tarihi kalıntılar ve doğal oluşumları ile her yönden doyurucu bir gezi rotasıdır.
Kaddis Marcircos Kilisesi
Kaddis Marcircos Kilisesi, Altınözü ilçesinin Sarılar Mahallesinde yer alır. Sivri kemerlere ve kubbeli bir çan kulesine sahiptir. Kilise, dıştan düz bir çatı ile kapatılmışsa da iç kısımda kubbe ile süslenmiştir. Tarihi ibadethane, oldukça sade bir görüntüye sahiptir. 9. yüzyılda tarihlendirilen kutsal mekan, Rum Ortodoks kilisesi olarak hala işlevini sürdürür. Aya Yorgi Kilisesi ismiyle de anılır.
Fatikli Camii
Fatikli Camii, Altınözü ilçesinin Fatikli Mahallesindedir. 1875 tarihinde yapılmış cami, dikdörtgen olarak tasarlanmış olup tek katlıdır. Kutsal mekan, taştan yapılmış, düz bir çatı ile örtülmüştür. Kemerli girişi ve camiden bağımsız olan tek şerefeli bir minaresi vardır. Fatikli Camii, 2008’de yenilenmiş olup günümüzde ibadete açıktır.
Tokaçlı Zeytin Müzesi
Altınözü Tokaçlı Mahallesinde bulunan ve geçmişte zeytin sıkma atölyesi olarak kullanılmış tarihi yapı, 2017’den bu yana Tokaçlı Zeytin Müzesi olarak hizmet verir. Altınözü zeytinlerinin ünü oldukça eskilere dayanır. Taş yapıda, eskiden kullanılmış zeytinyağı üretme düzeneği, zeytinlerin bekletildiği kuyu ve araç - gereçler görülebilir. Otantik havasıyla ilgi çeken Tokaçlı Zeytin Müzesi, toprağın mucizelerinden biri için yazılmış söz ve şiirlere de yer verir.
İlk Kurşun Müzesi
Milli Mücadele Dönemi’nin başladığı Hatay’ın Dörtyol ilçesi, işgalcilere ilk kurşunun atıldığı yerdir. Dörtyol’un Özerli Mahallesinde konumlanmış 1920’li yıllardan kalma iki katlı taş evde hizmet veren İlk Kurşun Müzesi’nde o dönemde kullanılan silah, kılıç gibi savunma gereçleri, belge ve fotoğraflar sergilenir. Müzede, Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının balmumu heykelleri de görülebilir. Hatay’ın simgesi olan İlk Kurşun Müzesi, buraya gelmişken mutlaka görülmeli…
Mancınık Kalesi
Dörtyol ilçesinde yer alan Mancınık Kalesi, Amanos (Nur) Dağlarının yamacında, 1290 yılında kurulmuştur. Limanı görebilecek bir noktada bulunan bu kale, kesme taştan yapılmıştır. İzinsiz kazılar nedeniyle zarar görüş olsa da bir kısmı günümüze kadar gelebilmiştir. Yaya olarak ulaşılabilen tarihi yapı, doğa yürüyüşlerinde mola yeridir.
Cin Kule
Cin Kule, Payas ilçesinde yer alır. 1577 tarihli kule, Osmanlılar tarafından inşa edilmiş, uzun yıllar liman denetimi noktası olarak kullanılmıştır. Bugüne dek birçok kez restore edilmiş tarihi yapının bir kısmı günümüzde kafe olarak hizmet verir. Yüksek bir tepede bulunan Cin Kule, tarihi atmosferi ile hoş bir manzaraya hakimdir.
Sarı Selim Camii
II. Selim Camii olarak da anılan kutsal mekan, hankah ile beraber II. Selim tarafından bir külliye olarak yaptırılmıştır. 1574 tarihli ibadethane, Mimar Sinan’ın eseridir. Ters T planlı olarak tasarlanmış külliyenin, 18 odalı hankahı, şadırvanı, camisi günümüze kadar gelebilmiştir.
Tarihi ibadethane, kubbe ile süslenmiştir. Kesme taştan yapılan mekan, tek şerefeli taş bir minareye sahiptir. Sarı Selim Camii, Avlusundaki Anıt Zeytin Ağacı ile beraber zamana meydan okur.
Muratpaşa Köprüsü
Kırıkhan’ın Muratpaşa Mahallesinde konumlu aynı adlı tarihi köprü, yaklaşık 170 metre uzunluğunda olup 16 gözlüdür. Baldıran Höyüğü mevkiinde yapılan taş köprülerin en büyüdür. 1607 senesine Kuyucu Murat Paşa tarafından inşa ettirilmiş, yapıldığı dönemde köprünün altından geçen göl, günümüzde kurumuştur. Kesme taştan yapılan köprü, yakın zamanda tamir edilmiş olup işlevini sürdürür.
Danaahmetli Köprüsü
Danaahmetli Köprüsü, aynı adlı mahallede, Kırıkhan ilçesinde bulunur. 16. yüzyılda tarihlendirilen köprü, altı gözlü olarak tasarlanmış, kesme taştan inşa edilmiştir. Kırıkhanlıların Taş Köprü olarak andığı tarihi yapı, Halep güzergahı üzerinde konumlanmıştır. Hala sağlam olan köprünün bölge aşiretlerinden birinin hanımı tarafından yaptırıldığı söylenir.
Beşkardeşler Mağarası
Beşkardeşler Mağarası, Kırıkhan’a bağlı Ceylanlı Mahallesinde yer alır. Kaya mezarlarından oluşan bu mağara, kaya bloğuna üç pencere oyularak yapılmıştır. Çevre sakinlerinin Sütlü Mağara olarak andığı kaya mezarlarının bir dönem yerleşim yeri olarak kullanıldığı tahmin edilir. Mezarların yapım zamanı belli değildir.
Beyazıt-ı Bestami Türbesi
Kırıkhan’ın Alaybeyli Mahallesinde yer alan Beyazıt-ı Bestami Türbesi, Helenistik Çağ’dan kalma sur ve kale kalıntıları üzerine, Darsak Kalesi içine inşa edilmiştir. 804 - 874 yılları arasında yaşamış Beyazıt-ı Bestami, dönemin bilginlerinden biridir. Türbe yakın zamanda yenilenmiş, çevresindeki kalıntılarla beraber dikkat çekici yerlerden biri olmuştur. Hacca gitmeden evvel birçok kişi türbeyi ziyarete gelir.
İmma Kalesi
Reyhanlı’da yer alan İmma Kalesi, kesme ve moloz taştan inşa edilmiş Roma Dönemi yapılarından biridir. Günümüze yalnızca kalıntılarıyla ulaşabilmiş olan tarihi kale, Cilvegözü Sınır Kapısı’na yakındır. Avlulu olarak tasarlanmış yapı, bölge tarihine yakından tanıklık etmiş, yıllar boyu farklı uygarlıkların hakimiyetinde kalmıştır. Şimdilerde çevresi mesirelik olarak kullanılır.
Kızlar Sarayı
Kızlar Sarayı, Reyhanlı sınırları içinde, Suriye - Halep karayolu mevkiinde yer alır. Bizanslılar Dönemi’nde savunma amacı ile inşa edildiği düşünülür. Uzun boylu bir kulesi, mezar ve kilise kalıntıları ile bugüne kadar gelebilmiştir. Kesme taşla yapılmış kalenin büyük bir kısmı tahrip edilmiş vaziyettedir. Kasr - El Benet olarak da bilinir.
Cemil Meriç Kültür Evi ve Müzesi
Türk düşünür ve yazar Cemil Meriç’in Reyhanlı’da 1916’da doğduğu evin restore edilmesiyle ziyarete açılan kültür evi, bakımlı bir bahçe içinde yer alır. Yazarın eserleri ve hayatına ilişkin birçok detay ile beraber tüm bunları anlatan üç boyutlu belgesel, Cemil Meriç Kültür Evi ve Müzesi’nde oldukça ilgi görür. İki katlı tarihi ev, başlı başına bir eser olarak Reyhanlı’ya gelmişken mutlaka görülmeli.
Ebu-l Fütuh Camii
Ebu-l Fütuh Camii, Samandağ’ın merkezindedir. 1798 tarihli kutsal mekan, sıra dışı minaresiyle dikkat çeker. Kubbesiz olarak tasarlanmış caminin kısa minaresi, şapkaya benzer sivri bir külahla örtülmüştür. Kagir yapı, yakın tarihte onarılmıştır ve hala işlevini korur.
Dor Mabedi
Samandağ’a hakim bir tepede yer alan Dor Mabedi, M.Ö.300’lü yıllarda yapıldığı tahmin edilen manastır kalıntılarını barındırır. Kapısuyu köyü yolunda, muazzam bir deniz manzarasına hakimdir. Kalıntılar arasında sütun başlıkları görülebilir. Tarihi atmosferden ziyade birçok kişi buraya Samandağ’ın etkileyici manzarasını seyretmeye gelir. Çevrede çay bahçesi de bulunur. Mabedin ilerisinde Aşuk Maşuk olarak adlandırılan bir oluşum vardır. Bu alandaki değişik şekilli taşlar oldukça ilgi çekicidir.
Azize Tekla Kilisesi
4. yüzyıldan kalma Azize Tekla Kilisesi, Samandağ’a bağlı Cemal Gürsel Mahallesi’nde yer alır. Hristiyanlığın en eski kiliselerinden biridir. 2007 yılında büyük bir restorasyondan geçerek ayağa kaldırılan kutsal mekan, özgün döşemeleri korunarak onarılmıştır. Günümüzde ibadete açık olan kilisenin taştan bir çan kulesi vardır. Çevre sakinleri tarafından Mar Takla Kilisesi ismiyle bilinir.
Barlaham Manastırı
Yayladağı ilçesindeki Keldağ’da yer alan Barlaham Manastırı, ilçeyi tamamen gören bir yükseklikte yer alır. İlk kez M.S. 6. yüzyılda inşa edilmiş, deprem nedeniyle yıkılınca 10 ya da 11. yüzyılda yeniden yapılmıştır. 1268’e kadar aktif olarak kullanılmıştır. Sonraki yıllarda terkedilen manastır, bakımsızlık nedeniyle tahrip olmuştur. Günümüze yalnızca duvar kalıntıları ulaşabilmiştir. Barlaham Manastırı’na yaklaşık 2 saatlik yürüyüş yolu ile meşakkatli bir şekilde ulaşım sağlansa da etkileyici manzarası nedeniyle doğaseverler tarafından trekking vasıtasıyla ziyaret edilir.
Kasımbey Camii
Kasımbey Camii, Yayladağı ilçesinin Çamaltı Mahallesinde yer alır. İnşa tarihi net olmayan kutsal mekan, Abbasiler Dönemi’nde bölgeyi Bizanslılara karşı savunan Kasım Bey tarafından yaptırılmıştır. İlçenin en eski eserlerinden biri olan bu cami, düz bir çatıya sahiptir. Fener tipi minaresi, camiden bağımsız olarak tasarlanmış, üzeri sivri bir külahla süslenmiştir. Yakın zamanda restore edilen ibadethane, işlevini sürdürür.
Kasımbey Köprüsü
Kasımbey Köprüsü, Yayladağı’nda Kureyşi Deresi üzerine inşa edilmiştir. Abbasiler Dönemi’nde, Kasımbey Camii ile aynı yıllarda yapılan taş köprü, kemerlidir. Asırlar boyunca birçok uygarlığa tanık olmuş, zamanla zarar gördüğü için yakın tarihte onarılmıştır. Tarihi köprü, günümüzde de işlevini korur.
İsos Harabeleri
İsos Harabeleri, Erzin’den yaklaşık 7 km uzaklıkta Yeşiltepe mevkiinde keşfedilmiştir. Geç Hitit Dönemi’nden Osmanlılara kadar geçen sürede bölgeye hakim olmuş birçok medeniyetin izlerini taşır. İssos Antik Kenti ya da Epiphaneia isimleriyle de bilinir. Büyük İskender ve Pers Kralı III. Darius arasındaki savaşa tanıklık etmiş bu kent, kazı çalışmaları hala devam eden bir sit alanıdır. Görkemli su kemerlerini günümüze kadar ulaşmış, İssos Harabeleri arasında en dikkat çeken kalıntılardandır.
Bakras Köprüsü
Belen’de dolaşan Bakras Çayı üzerindeki aynı isimli köprü, yaklaşık 12 metre uzunluğundadır. Tarihi köprüsünün kitabesi olmadığı için inşa tarihi net değildir. Tek gözlü ve kemerli olarak kesme taştan yapılan Bakras Köprüsü, bakımsız kalmış olsa da bütünlüğünü muhafaza etmiştir ve yaya kullanımına açıktır.
Kanuni Sultan Süleyman Külliyesi
Belen’deki Mimar Sinan eserlerinden biri olan külliye, Kanuni Sultan Süleyman tarafından 1553 senesinde yaptırılmıştır. Merkezi, camii olan yapı topluluğu, hamam ve kervansaraydan ibarettir.
Kanun Sultan Süleyman Camii, Belen Merkez Camii olarak da bilinir. Taştan yapılan kutsal mekan, eyvanlarla çevrelenmiş ana kubbesi ve külahlı minaresi ile hala ibadete açıktır. Haziresinde kime ait olduğu bilinmeyen mezarlar bulunur.
Kanuni Sultan Süleyman Kervansarayı, caminin karşısındadır. Tarihi İpek Yolu rotasındaki yapıda, yüzlerce yıl birçok kervan konaklamıştır. 2005’te onarıma tabii tutulan taş yapı, tarihi atmosferi ile görenlerde hayranlık uyandırır.
Kanuni Sultan Süleyman Hamamı, Kurtuluş Hamamı ismiyle bilinir. Belen’de hala işlevini koruyan tarihi hamam, 2008’de onarılmıştır.
Belen Şehitler Abidesi
Fırka Komutanı Musa Kazım Bey tarafından 1914’te inşa edilmiş Belen Şehitler Abidesi, ordu içinde yayılan bulaşıcı hastalık neticesinde hayatını kaybeden bin beş yüz şehidin kabrine ev sahipliği yapar. Hatay’ın işgalden kurtulmasının ardından 1938’de ve 1980’de restore edilmiştir. En son 2017 senesinde onarılan abidenin yakında belediyeye ait bir sosyal tesisi bulunur.
Belen Ermeni Kilisesi
Belen Ermeni Kilisesi, yalnızca çan kulesi ile günümüze kadar ulaşabilmiştir. 19. yüzyıldan kalma çan kulesi ve kilise kalıntısı, çarşı merkezindedir. Hristiyanların hac yolunda bulunan bu yapı, Saint Pierre Kilisesi’ne gelenler tarafından ziyaret edilir. Çan kulesi, taştan yapılmış ve kubbe ile süslenmiştir.
Antakya Kalesi
Seleukos İmparatorluğu zamanında temeli atılmış olan Antakya Kalesi, M.Ö. 300’lü yıllara aittir. Roma, Bizans, Haçlı Devleti, Selçuklu ve Osmanlıları ağırlayan tarihi yapı, birçok kez değişime uğramış, doğal afetler neticesinde zarar görmüş, çeşitli onarımlardan geçmiştir. Günümüzde sadece Habib-i Neccar Dağı üzerindeki kalıntıları ile var olan bu kalenin, bugüne kadar ulaşan surları, M.S. 6. yüzyılda yapılmıştır ve Bizanslıların imzasını taşır. Hatay Kalesi olarak da anılan tarihi yapının 12 km’lik surları ve 360 tane kulesi olduğu tahmin edilir.
Cindi Hamamı
Antakya’da yer alan Cindi Hamamı’nın Mimar Sinan’ın tasarımlarından biri olduğu tahmin edilir. Kitabesi olmayan tarihi hamamın, Yavuz Sultan Selim tarafından 1517’de yaptırıldığı söylenir. Bir başka görüşe göre bu yapı, Memlük Dönemi’nde Sultan Baybars zamanında inşa edilmiştir. İki kubbesi olan Cindi Hamamı, sıcaklık ve soyunma kısımlarında özenli duvar süslemelerine sahiptir. Cundi Hamamı ismiyle de bilinen bu mekan, günümüzde bakımsız durumda olsa da gezilebilir.
Trajan Su Kemeri
Trajan Su Kemeri, Antakya sınırları içinde yer alır. Harbiye’den kente su ulaştırması için 2. yüzyılda, Roma imparatoru Trajan tarafından yaptırılmıştır. Kantra, Trayan Su Kemeri ya de Memekli Köprü adlarıyla da bilinir. 40 metre yüksekliğe sahip su kemeri, depreme maruz kaldığı için Justinyen Dönemi’nde onarımdan geçmiştir. Günümüze yalnızca bir kısmı ulaşan bu yapı, hala etkileyici bir görüntüye sahiptir.
Sarımiye Camii
Kurtuluş Caddesi üzerinde bulunan Sarımiye Camii, Antakya Katolik Kilisesi ile yan yanadır. 14. yüzyılda yapılmış kutsal mekan, birçok kez onarımdan geçmiştir. 1719’da Sarımi Hacı Halil tarafından restore edildiğine dair kitabesi vardır. Günümüzde Sermaye Camii olarak anılan tarihi ibadethane, yapıdan bağımsız ve özgün minaresi ile dikkat çeker. Avluda bulunan taş minare, kilisenin çan kulesi ile beraber Hatay kartpostalları ve fotoğraflarını süsler. Cami, hala işlevini korur.
Yeni Camii
Yeni Camii, Antakya’nın Yeni Cami Mahallesi’nde yer alır. 16. yüzyılda tarihlendirilen kutsal mekan, çift renkli düzgün kesme taştan yapılmıştır. Uzun Çarşı’nın ortasındaki ibadethanenin avlusunda sekizgen bir şadırvan bulunur. Bugüne dek birçok defa onarılmış ve günümüze gelebilmeyi başarmıştır. Taş minaresi ve işlemelerle bezeli taç kapısı, dikkat çekicidir.
Antakya Musevi Havrası
Antakya Musevi Havrası, kilise, cami ve sinagogu ile hoşgörünün sembolü Antakya’da, Kurtuluş Caddesi üzerinde yer alır. 1700’lü yıllarda inşa edilmiş tarihi bir yapıyı kullanan havra, ceylan derisi üzerine yazılmış yaklaşık 500 yıllık Tevrat’a ev sahipliği yapar. Hala ibadete açık olan Antakya Musevi Havrası, sade bir görüntüye sahiptir.
Arsuz Kalesi
İlçeden yaklaşık 30 km güneyde, yüksek bir tepede konumlanmış olan Arsuz Kalesi, Kale Mahallesinde yer alır. Savunma amacı ile inşa edildiği tahmin edilen kalenin Selçuklular tarafından yapıldığı öne sürülür. Kale, kalıntı olarak yıkık bir durumda günümüze kadar ulaşabilmiştir.
Mar Yuhanna Kilisesi
Maryo Hanna Kilisesi olarak da bilinen kutsal mekan, Arsuz ilçesinde yer alır. 1778 yılında inşa edilmiş olan Mar Yuhanna Kilisesi, eşsiz ikonalarla bezelidir. Güzel bir çan kulesine sahip tarihi ibadethane, bakımlı bir bahçe içinde bulunur. Günümüze dek birkaç kez onarılmış olup hala işlevini koruyan Rum Ortodoks kilisesinin mezarlığı da vardır.
Kutsal Havariler Kilisesi
Kutsal Havariler Kilisesi, Arsuz ilçesinin Arpaçiftlik Mahallesinde bulunur. Yakın tarihte keşfedilen kutsal mekan, 6. yüzyılda tarihlendirilir. Arkeolojik kazılar neticesinde bölgede kilise kalıntıları ile beraber Latince yazıtlar, mozaik ve mezar buluntularına rastlanmıştır. Kutsal mekanın keşfedildiği bölge, Arkeolojik Sit Alanı olarak koruma altına alınmıştır.
Sütunlu Liman
Arsuz’da yer alan Sütunlu Liman, Helenistik Dönemi işaret eden sütun ve mezar kalıntıları nedeniyle bu ismi almıştır. Kleapatra’nın gemilerinin sığındığı Konacık mevkiindeki limanın çevresi, hala tarihi izler barındırır. Antik Çağ’ın popüler noktası, günümüzde tabiat aşıklarının uğrak yeri olmuştur. Bu bölge, kamp ve trekkinge uygundur. Dalışa müsait olan koyun derinlerinde, tarihi kalıntılar görebilmek mümkün.
Habibi Neccar Dağı Tabiat Koruma Alanı
Habibi Neccar Dağı Tabiat Koruma Alanı, yaklaşık 118 hektarlık bir bölgeye yayılır. Doğal güzelliklerin tarihi yapılarla buluştuğu bu alanda, Antakya Kalesi, Saint Pierre Kilisesi, Cehennem Kayıkçısı Kabartması gibi Antakya’nın sembolik yerleri bulunur. Antakya Kalesi mevkiinden çam ve meşe ağaçlarının eşlik ettiği huzur verici kent manzarası seyredilebilir.
Antakya’da yer alan Habib-i Neccar Camii, Romalılardan kalma Pagan tapınağı üzerine yapılmıştır. 7. yüzyılda inşa edilen camii, Osmanlı Dönemi’nde yenilenmiştir . Türkiye’deki en eski cami olarak kabul edilen kutsal mekan, 19. yüzyılda yapılmış bir şadırvana sahiptir. Caminin haziresinde Hz. İsa’nın havarilerinden Yunus, Yahya ve Habib-i Neccar’ın türbesi vardır.
Harbiye Şelalesi
Defne ilçesinin doğal güzelliklerinden biridir. Efsanelere konu olan Harbiye Şelalesi, büyüleyici bir güzelliğe sahiptir. Birden fazla şelaleden oluştuğu için Harbiye Şelaleleri olarak da bilinir. Çevresinde kafe ve dinlenme alanları vardır. Eşsiz bir görsel şölen oluşturan şelaleler, harika bir manzara oluşturduktan sona Asi Nehri’ne ulaşır. Doğaseverlerin mutlaka görmek isteyeceği Harbiye Şelalesi, Antakya’ya yaklaşık 8 km uzaklıktadır.
Titus Tüneli
Diğer adı ile Titus Kaya Tüneli, Samandağ’ın Çevlik Mahallesi sınırlarındadır. M.Ö. 300’lü yıllarda, Selevkoslar Dönemi’nde yapılan tünel, buradaki antik kent yerleşiminin önemli bir parçasıdır. Antik kentin iç limanını sel baskınlarından korumak adına yapılan tünelin bir kısmı açık kanal şeklindedir. Titus Tüneli, eşsiz bir görüntüye sahiptir. Tünelin denize bakan girişinin yakınlarında kaya mezarlar ve mağaralar bulunur.
Saint Pierre Kilisesi
Saint Pierre Kilisesi, Hristiyanlığın ilk kilisesi kabul edilir ve Hz. İsa’nın cemaatine Hristiyan adının verildiği yerdir. Antakya’da konumlu kutsal mekanda, Hz. İsa’nın 12 havarisinden biri olan St. Pierre, halk arasında bilinen adı ile Aziz Petrus, ilk vaazını vermiştir. St. Pierre Kilisesi, Habib-i Neccar Dağı’nın yamacında bir mağaranın içinde inşa edilmiş, çeşitli zamanlarda yapılan eklemelerle bugünkü haline gelmiştir.
Özenli süslemeleri, iç mekanda keşfedilen fresk örnekleri, su kanalları ve gizli geçitleriyle Antakya’da mutlaka görülmesi gereken tarihi yerlerden biridir. Katolik kiliselerinin merkezi kabul edilen Saint Pierre Kilisesi, 1963’te Vatikan tarafından tarafından hac yeri olarak edilmiştir. Her 29 Haziran’da burada ayinler düzenlenir. Anıt olarak tescillenmiş bu yapıda St. Pierre’nin heykeli ve yapının güneydoğu duvarından süzülen vaftiz suyu olarak kabul edilen kutsal su için yapılmış küçük havuz büyük ilgi görür. Kilisenin yakınındaki Cehennem Kayıkçısı (Haron) kabarması, mutlaka görülmelidir.
Cehennem Kayıkçısı Kabartması
Cehennem Kayıkçısı Kabartması, Antakya’da Saint Pierre Kilisesi’nin yakınında bir kaya üzerine işlenmiştir. Tüm Antakya’yı gören ve yaklaşık 4 metre uzunluğundaki dev kabartma, bir kadın portresini andırır. Yunan mitolojisinde adı geçen Kharon, Charon ya da Haron, ölmüş kişilerin ruhlarını kayıkla Styx Irmağı’ndan geçirerek yeraltı kentine ulaştırır. Dante’nin İlahi Komedyası’nda da bahsi geçen bu mitolojik karakterin kabartmasının 1. yüzyılda kenti saran vebadan kurtulmak için bölgede yaşayanlar tarafından yapıldığı söylenir.
Cehennem Kayıkçısı Kabartması’nın altında bulunan yazıt, zamanla formunu kaybederek okunmaz duruma gelmiştir. Kharon ise tüm görkemiyle hala görülebilir.
Antakya Ortodoks Kilisesi
Antakya Ortodoks Kilisesi, 1860’larda yapılmış, deprem sonucu zarar görmüştür ve 1900’de yenilenerek hizmete açılmıştır. Geniş bir avluya sahip tarihi yapı, Antakya’nın kültürel zenginliğinin bir kanıtı olarak hala ibadete açıktır. Revaklarla çevrili kilisede, Patrik IV. Gregorios döneminden kalma Ruhban okulu bölümü, bugünlerde protokol olarak kullanılır.
Payas Kalesi
Payas ilçesinde bulunan sekiz kuleli Payas Kalesi, Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi’nin yakınındadır. İnşa tarihi bilinmeyen kalenin Cenevizliler tarafından yapıldığı tahmin edilir. Osmanlıların hakimiyeti altına giren kale, büyük bir onarımdan geçmiş, yıllarca Osmanlılar için önemli bir askeri nokta olmuştur. Payas Kalesi yakın tarihte restore edilmiş olup ziyarete açıktır.
Seleucia Pieria Antik Kenti
Tarihi kalıntıları ile öne çıkan Seleucia Pieria Antik Kenti, Samandağ ilçesine yaklaşık 6 km uzaklıktadır. M.Ö. 300’lü yıllarda, Büyük İskender zamanında komutan olan Seleucos Nicator’un önderliğinde kurulmuş olan Makedon kenti, Romalılar tarafından da ikamet görmüş, Bizanslılarla beraber yavaş yavaş terkedilmiştir. Çevlik mevkiindeki antik kent, tapınak, mezar ve sur kalıntılarıyla günümüze kadar gelebilmiştir.
Samandağ Plajları
Samandağ, Akdeniz’de yaklaşık 14 km uzunluğunda kıyı şeridine sahiptir. Türkiye’nin en uzun plajı ince kumla kaplıdır. Çevlik mevkiindeki plaj, ilçe sakinleri ve turistlerin gözde yeridir. Sahil boyunca balık lokantası, yürüyüş yolu, çay bahçeleri bulunur. Plajların tamamında şezlong ve şemsiye hizmeti sunulur. Sonbaharda sakinleşmiş denizi seyretmek Samandağ’da bir başka güzeldir.
Beşikli Mağara
Beşikli Mağara, Samandağ’daki Titus Tüneli yakınlarında keşfedilmiştir. Sarp kayalıklara oyulmuş kaya mezarlardan oluşan mağara, Kral Mezarları olarak da anılır. Mağara ve civarında, 100’den fazla kaya mezar bulunur. Özenle süslenmiş ve sütunlarla bezenmiş bu mezarlar, Roma Dönemi’ni işaret eder. Taş merdivenler ve kemerlerle birbirine bağlı mezar odaları, günümüze kadar ulaşabilmiş ilgi çekici kalıntılar arasında bulunur.
Tarihi Antakya Evleri
Yaklaşık 200 yaşında olan Tarihi Antakya Evleri, kentin simgesi olarak ilçenin birçok noktasında göze çarpar. Kerpiç, taş ve ahşaptan inşa edilmiş bu evler, geniş avluları ve açık sofaları ile ünlüdür. Evlerin çoğu iki katlı olup bahçe içine yerleştirilmiştir. Büyük bir kısmı Kurtuluş Caddesi’nde olan bu evler, koruma altına alınmış ve bazıları restore edilmiştir.
Antakya Katolik Kilisesi
Kurtuluş Caddesi’nde, Sarımiye Camii’nin yanında bulunan Antakya Katolik Kilisesi, zengin geçmişi ve kültürüyle dikkat çeken Hatay’da hala aktif olan tarihi bir ibadethanedir. Portakal ağaçlarıyla bezeli bir bahçe içinde yer alan kilise, 1852’de inşa edilmiştir. 9 odalı bir misafirhaneye sahip olan kutsal yapı, geniş manzaralı terası ile dikkat çeker. Kilisenin kısa boylu çan kulesi, Sarımiye Camii’nin minaresi ile beraber hoş bir görüntü oluşturur.
Antakya Protestan Kilisesi
Antakya Protestan Kilisesi, Fransızlar zamanında bir dönem elçilik ve banka olarak kullanılmış tarihi bir binada hizmet verir. İnşa tarihi bilinmeyen kilise, bakımlı bir bahçe içindedir. Beyaz küfeki taşından yapılmış ibadethane, kemerli bir kapıya sahiptir. Güney Kore Kwong Lim Metodist Kilisesi, 2000 yılında burayı Protestan kilisesi olarak tanımıştır. Geç Bizans Dönemi’nden kalma ikonaları ile hayranlık uyandıran kutsal mekan, hala işlevini korur.
Meydan Hamamı
Antakya’da yer alan tarihi Meydan Hamamı, Selçuklu Dönemi’nde inşa edilmiştir. İstiklal Caddesinde yer alan hamam, yalnızca erkeklere hizmet verir. Küçük bir kubbesi ve kemerli kapısı olan Meydan Hamamı, soğukluk, soyunma ve yıkanma bölümlerinden oluşur. Günümüzde aktif olarak kullanılır.
Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Müzesi
19. yüzyıldan kalma iki katlı ahşap bir evde kurulan Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Müzesi’nde, 280 kadar endemik bitki türü sergilenir. Bitkilerin kokusuyla dolup taşan müzede, tüm türlerin kullanım amaçları hakkında bilgi edinilebilir. Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Müzesi’ni gezerken Hatay’ın doğasını ve tarihini bir arada görebilmek mümkün…
Hatay Arkeoloji Müzesi
Antakya Arkeoloji Müzesi olarak bilinir. Hatay ve çevresinde yapılan arkeolojik kazılar neticesinde elde edilen eserlerin sergilendiği müze, büyük bir mozaik eserleri koleksiyonuna sahiptir. Oldukça zengin bir içeriğe sahip olan müzede, Antik Çağ’a dair birçok obje bulunur. Tel Aççana Höyüğü’nden çıkarılan tüm eserler bu müzededir.
Ulu Camii
Ulu Camii, Antakya’da yer alır. 16. yüzyıl tarihli kutsal mekan, Asi Nehri’nin kıyısındadır. Tek şerefeli taş minaresi, sivri bir külahla kaplıdır. İç mekanı altınla yazılı ayetler ve özel halılarla bezelidir. Ulu Camii, Antakya’nın en büyük camilerinden biridir ve hala aktif olarak kullanılır.
Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi
Payas ilçesindeki Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi’nin inşası, 1574 senesinde tamamlanmıştır. Mimar Sinan’ın eseri, yaklaşık 15 bin metrekarelik bir alanı kaplar. Kervansaray, cami, tabhane, imaret, çarşı (arasta) ve hamamdan oluşur. Çarşı, dikdörtgen planlı külliyeyi ikiye ayırır. İpek Yolu ve Hac güzergahında yer alan ve limanı kontrol altında tutabilmek amacıyla inşa edilen yapı topluluğu, birkaç kez onarılarak günümüze sağlam bir şekilde ulaşmıştır.
Markirkos Ortodoks Kilisesi
İskenderun’da konumlanmış Markirkos Ortodoks Kilisesi, 1585 senesinde inşa edilmiştir. Kültürel ve dini açıdan zengin olan kentte aktif kiliselerden biridir. Kutsal mekan, Ortodoks mezhebine mensup bölge sakinleri tarafından sıkça ziyaret edilir.
Aziz Hanna Kilisesi
İskenderun’un Arsuz beldesindeki Aziz Hanna Kilisesi, Hristiyanlığın ilk yıllarından dini yaymak adına inşa edilmiş özel bir ibadethanedir. Aziz Hanna tarafından yaptırılan kilise, halen aktif durumdadır. 1514’te yeniden yapılan kutsal mekanda, ikona ve bez üzerine basılmış iki özel resim dikkat çeker. Maryo Hanna Kilisesi olarak bilinir. İç ve dış mekan süslemeleriyle etkileyen kilisenin, çan kulesi özgün bir tasarıma sahiptir.
Tel Aççana Höyüğü
Reyhanlı ilçesinde konumlanmış Tel Aççana Höyüğü, Hatay çevresinde yaşam sürmüş Anadolu uygarlıklarının yaşantısına dair pek çok kalıntıya ev sahipliği yapmıştır. 17 katmanlı höyükte, 5. yüzyıldan kalma saray kalıntıları keşfedilmiş, bu keşifte elde edilen eserler ise sergilenmek üzere Hatay Arkeoloji Müzesi’ne gönderilmiştir.
St. Simon Manastırı
Samandağ, Yeşilyazı’da yer alan St. Simon Manastırı, M.S. 6. yüzyılda inşa edilmiştir. Terk-i Dünya Tarikatı’nın merkezi kabul edilen manastır, tarikatın kurucusu Aziz Simon adına yaptırılmıştır. Kutsal mekan kullanılmaz durumdadır. Sarnıç, vaftizhane ve kilise kalıntıları burada görülebilir.
Hıdırbey Musa Ağacı
Samandağ, Hıdırbey köyünde yer alan anıt ağaç, devasa dalları ve geniş gövdesiyle oldukça dikkat çeker. Anıt ağacın çevresi 21 metreyi bulur. Boyu ise 7 metredir. Efsaneye göre, Hz. Musa ve Hz. Hızır Samandağ civarında buluşur ve ağacın bugünkü yerine gelirler. Hz. Musa susamıştır. Elindeki asayı toprağa saplayıp ab-ı hayat suyundan içen Hz. Musa, asasını burada unutur. Asayı almak üzere tekrar burada döndüğünde ise asanın yerinde bu ağacın bittiğini görür. Hıdırbey Musa Ağacı’nın ismi bu efsaneye dayanır. Samandağ çevresinde gezenlerin mutlaka görmek isteyeceği anıtsal ağacın ulu gölgesi oldukça huzur vericidir.
Gelin Dağı
Altınözü ilçesinin simgesi Gelin Dağı, tarihiyle olduğu kadar doğal güzelliğiyle de ilgi çekicidir. Peribacasına benzer kaya kütlelerinin bulunduğu bu bölge, Romalılardan kalma kaya mezarları ile bilinir. Mağara içinde keşfedilen tarihi kalıntılar, bölgenin M.Ö. 3. yüzyıl itibariyle kullanıldığını gösterir. Gelinler Dağı olarak da bilinen alanda, farklı zamanları işaret eden yerleşim kalıntılarına rastlanmıştır.
Gelinler Dağı Roma Nekropolü ve Kaya Mezarları ile mağara içine oyulmuş evler, dağın değişik noktalarında bulunmuştur. Gelin Dağı, Yunushan, Akamber ve Kamberli köylerine yayılan tarihi kalıntılar ve doğal oluşumları ile her yönden doyurucu bir gezi rotasıdır.
Kaddis Marcircos Kilisesi
Kaddis Marcircos Kilisesi, Altınözü ilçesinin Sarılar Mahallesinde yer alır. Sivri kemerlere ve kubbeli bir çan kulesine sahiptir. Kilise, dıştan düz bir çatı ile kapatılmışsa da iç kısımda kubbe ile süslenmiştir. Tarihi ibadethane, oldukça sade bir görüntüye sahiptir. 9. yüzyılda tarihlendirilen kutsal mekan, Rum Ortodoks kilisesi olarak hala işlevini sürdürür. Aya Yorgi Kilisesi ismiyle de anılır.
Fatikli Camii
Fatikli Camii, Altınözü ilçesinin Fatikli Mahallesindedir. 1875 tarihinde yapılmış cami, dikdörtgen olarak tasarlanmış olup tek katlıdır. Kutsal mekan, taştan yapılmış, düz bir çatı ile örtülmüştür. Kemerli girişi ve camiden bağımsız olan tek şerefeli bir minaresi vardır. Fatikli Camii, 2008’de yenilenmiş olup günümüzde ibadete açıktır.
Hz. Mikdad Makamı
Altınözü’ne bağlı Akdarı Mahallesinde yer alan Hz. Mikdad Makamı, Hz. Muhammed’in sahabelerinden Mikdad bin Esved’in makamlarından biridir. Uzun bir kubbeye sahip olan kutsal mekan, bölgede sıkça ziyaret edilir. Ziyaretgahın çevresi, yemyeşil bir ormanlıktır ve hoş manzarası ile mesire alanı olarak hizmet verir.
Tokaçlı Zeytin Müzesi
Altınözü Tokaçlı Mahallesinde bulunan ve geçmişte zeytin sıkma atölyesi olarak kullanılmış tarihi yapı, 2017’den bu yana Tokaçlı Zeytin Müzesi olarak hizmet verir. Altınözü zeytinlerinin ünü oldukça eskilere dayanır. Taş yapıda, eskiden kullanılmış zeytinyağı üretme düzeneği, zeytinlerin bekletildiği kuyu ve araç - gereçler görülebilir. Otantik havasıyla ilgi çeken Tokaçlı Zeytin Müzesi, toprağın mucizelerinden biri için yazılmış söz ve şiirlere de yer verir.
İlk Kurşun Müzesi
Milli Mücadele Dönemi’nin başladığı Hatay’ın Dörtyol ilçesi, işgalcilere ilk kurşunun atıldığı yerdir. Dörtyol’un Özerli Mahallesinde konumlanmış 1920’li yıllardan kalma iki katlı taş evde hizmet veren İlk Kurşun Müzesi’nde o dönemde kullanılan silah, kılıç gibi savunma gereçleri, belge ve fotoğraflar sergilenir. Müzede, Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının balmumu heykelleri de görülebilir. Hatay’ın simgesi olan İlk Kurşun Müzesi, buraya gelmişken mutlaka görülmeli…
Değirmenli Şelale
Dörtyol ilçesine bağlı Kapılı köyünde bulunan Değirmenli Şelale, Amanosların yamacında, yaklaşık 20 metre yükseklikten akar. Şelale, yeryüzüyle buluştuğu noktada bir gölet oluşturmuştur. Göletin yakınında, şelalenin döküldüğü yamaçta eski bir değirmen vardır. Doğal güzellik bu nedenle Değirmenli Şelale olarak anılır. Şelalenin çevresi, huzur dolu manzarasıyla yemyeşil bir trekking rotasıdır.
Cin Kule
Cin Kule, Payas ilçesinde yer alır. 1577 tarihli kule, Osmanlılar tarafından inşa edilmiş, uzun yıllar liman denetimi noktası olarak kullanılmıştır. Bugüne dek birçok kez restore edilmiş tarihi yapının bir kısmı günümüzde kafe olarak hizmet verir. Yüksek bir tepede bulunan Cin Kule, tarihi atmosferi ile hoş bir manzaraya hakimdir.
Anıt Zeytin Ağacı
Payas’taki Sarı Selim Camii’nin avlusunda bulunan Anıt Zeytin Ağacı, bin yılı aşkın bir süredir ayakta kalabilmiş ve hala meyve veren en yaşlı ağaçlardan biridir. Budaklanan gövdesi ve bereketli dalları, yaklaşık 40 metrekarelik bir alanı gölgeler. Osmanlılardan bu yana her hasat mevsimi bolluk dağıtan anıt ağaç, Hünkar Zeytini olarak da anılır. Anıt Zeytin Ağacı, koruma altına alınmıştır.
Sarı Selim Camii
II. Selim Camii olarak da anılan kutsal mekan, hankah ile beraber II. Selim tarafından bir külliye olarak yaptırılmıştır. 1574 tarihli ibadethane, Mimar Sinan’ın eseridir. Ters T planlı olarak tasarlanmış külliyenin, 18 odalı hankahı, şadırvanı, camisi günümüze kadar gelebilmiştir.
Tarihi ibadethane, kubbe ile süslenmiştir. Kesme taştan yapılan mekan, tek şerefeli taş bir minareye sahiptir. Sarı Selim Camii, Avlusundaki Anıt Zeytin Ağacı ile beraber zamana meydan okur.
Dörtyol Plajları
Akdeniz’in sıcak kıyılarına bakan Dörtyol, Hatay’ı denizle buluşturan ilçeler arasında bulunur. Halk plajı ve özel plajların bulunduğu ilçe, yazları bir tatil beldesine dönüşür. Denize yakın komunda apart, ev ve otel gibi konaklama seçenekleri bulunur. Plajların bazılarında piknik alanı ve kameriyeler mevcuttur. Dörtyol Plajları’nın tümünde duş, soyunma kabini, tuvalet, şezlong ve şemiyse hizmeti sunulur.
Payas Plajları
Akdeniz kıyısında konumlanmış olan Payas ilçesi, Hatay’da denize girilebilen noktalardan biridir. Plaj yakınlarında kafe ve restoranlar bulunur. Sakin bir dinlenme arayanlar ve denize girmek isteyenlerin uğrak yeri, Payas Belediye Plajı’dır. Yaz aylarında dondurmacıları ile ünlüdür. Kıyı boyunca huzur verici deniz manzarasına sahip bir yürüyüş yolu bulunur.
İskenderun Deniz Müzesi
İskenderun Deniz Müzesi, Türkiye’nin üçünü deniz müzesidir. Denizcilik tarihine ilişkin birçok detayın görülebileceği müzede 6 tane salon bulunur. Tayfur Sökmen, Şükrü Kanatlı, Barbaros Hayrettin Paşa, Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Rauf Orbay ve Savarona Salonları, farklı temalarla tasarlanmış özel koleksiyonlara sahip… 1930’lu yıllardan kalma iki katlı müze binası, 2008’de onarımdan geçmiş, müze ise 2009’da ziyarete açılmıştır.
Gülcihan Plajı
İskenderun’un güzel sahilinde konumlu olan Gülcihan Plajı, ilçenin en popüler yeri olarak bilinir. İskenderun’a yaklaşık 27 km uzaklıktadır. Antik Çağ’dan bu yana şifalı olduğu söylenen kumla kaplı bu plaj, temiz denizi ve konaklama imkanları ile yaz boyu Hatay’ın en kalabalık tatil yeri olur. Burada karavan ve çadırlı kampa uygun alanlar bulunur. Gülcihan Askeri Kampı da plajın yanı başındadır.
Soğukoluk Yaylası
İskenderun’un tepelik bir alanında saklanmış olan Soğukoluk Yaylası, ilçe merkezine yaklaşık 20 km mesafededir. Zengin bir ormanlıkla örtülü yayla, taze ve serin havasıyla bilinir. Piknik, kamp ve konaklama yerlerine sahip olan mesirelik, Güzelyayla adıyla da anılır. Mis gibi çam kokusunun rüzgara karıştığı bahar ayları, yaylanın en güzel zamanlarıdır.
Beyazıt-ı Bestami Türbesi
Kırıkhan’ın Alaybeyli Mahallesinde yer alan Beyazıt-ı Bestami Türbesi, Helenistik Çağ’dan kalma sur ve kale kalıntıları üzerine, Darsak Kalesi içine inşa edilmiştir. 804 - 874 yılları arasında yaşamış Beyazıt-ı Bestami, dönemin bilginlerinden biridir. Türbe yakın zamanda yenilenmiş, çevresindeki kalıntılarla beraber dikkat çekici yerlerden biri olmuştur. Hacca gitmeden evvel birçok kişi türbeyi ziyarete gelir.
Gölbaşı Gölü
Kırıkhan’ın doğal güzelliği Gölbaşı Gölü, aynı adlı mahallede, ilçe merkezinden 12 km uzaklıktadır. Balık Gölü olarak da bilinir. Doğaseverlerin ve trekkingcilerin gözde rotaları arasında bulunan bu göl, birçok kuş türü ve balığa yaşam alanı olmuştur. Balık tutanlar ve piknikçiler için sakin bir ortam sunar. Gölbaşı Gölü, yaz aylarında nilüferlerle bezenir ve doğal bir adacığa sahiptir. Çevresi kamp ve piknik için uygundur.
Cemil Meriç Kültür Evi ve Müzesi
Türk düşünür ve yazar Cemil Meriç’in Reyhanlı’da 1916’da doğduğu evin restore edilmesiyle ziyarete açılan kültür evi, bakımlı bir bahçe içinde yer alır. Yazarın eserleri ve hayatına ilişkin birçok detay ile beraber tüm bunları anlatan üç boyutlu belgesel, Cemil Meriç Kültür Evi ve Müzesi’nde oldukça ilgi görür. İki katlı tarihi ev, başlı başına bir eser olarak Reyhanlı’ya gelmişken mutlaka görülmeli.
Ebu-l Fütuh Camii
Ebu-l Fütuh Camii, Samandağ’ın merkezindedir. 1798 tarihli kutsal mekan, sıra dışı minaresiyle dikkat çeker. Kubbesiz olarak tasarlanmış caminin kısa minaresi, şapkaya benzer sivri bir külahla örtülmüştür. Kagir yapı, yakın tarihte onarılmıştır ve hala işlevini korur.
Dor Mabedi
Samandağ’a hakim bir tepede yer alan Dor Mabedi, M.Ö.300’lü yıllarda yapıldığı tahmin edilen manastır kalıntılarını barındırır. Kapısuyu köyü yolunda, muazzam bir deniz manzarasına hakimdir. Kalıntılar arasında sütun başlıkları görülebilir. Tarihi atmosferden ziyade birçok kişi buraya Samandağ’ın etkileyici manzarasını seyretmeye gelir. Çevrede çay bahçesi de bulunur. Mabedin ilerisinde Aşuk Maşuk olarak adlandırılan bir oluşum vardır. Bu alandaki değişik şekilli taşlar oldukça ilgi çekicidir.
Azize Tekla Kilisesi
4. yüzyıldan kalma Azize Tekla Kilisesi, Samandağ’a bağlı Cemal Gürsel Mahallesi’nde yer alır. Hristiyanlığın en eski kiliselerinden biridir. 2007 yılında büyük bir restorasyondan geçerek ayağa kaldırılan kutsal mekan, özgün döşemeleri korunarak onarılmıştır. Günümüzde ibadete açık olan kilisenin taştan bir çan kulesi vardır. Çevre sakinleri tarafından Mar Takla Kilisesi ismiyle bilinir.
Hz. Hızır Makamı
Hz. Hızır’ın makamlarından biri olarak kabul edilmiş ziyaretgah, Samandağ’da, deniz kenarında konumlanmıştır. Hz Musa ve zorda kalanların yardımcısı olarak bilinen Hz. Hızır’ın buluştuğu yerde inşa edilmiş yapı, kubbeli olarak daire şeklinde tasarlanmıştır. Hz. Hıdır Türbesi ismiyle de anılır. Hristiyanlar ve Museviler için de kutsal görülen makam, Samandağ’a gelenlerin ve manevi huzur arayanların mutlaka uğradığı yerlerdendir.
Barlaham Manastırı
Yayladağı ilçesindeki Keldağ’da yer alan Barlaham Manastırı, ilçeyi tamamen gören bir yükseklikte yer alır. İlk kez M.S. 6. yüzyılda inşa edilmiş, deprem nedeniyle yıkılınca 10 ya da 11. yüzyılda yeniden yapılmıştır. 1268’e kadar aktif olarak kullanılmıştır. Sonraki yıllarda terkedilen manastır, bakımsızlık nedeniyle tahrip olmuştur. Günümüze yalnızca duvar kalıntıları ulaşabilmiştir. Barlaham Manastırı’na yaklaşık 2 saatlik yürüyüş yolu ile meşakkatli bir şekilde ulaşım sağlansa da etkileyici manzarası nedeniyle doğaseverler tarafından trekking vasıtasıyla ziyaret edilir.
Kasımbey Camii
Kasımbey Camii, Yayladağı ilçesinin Çamaltı Mahallesinde yer alır. İnşa tarihi net olmayan kutsal mekan, Abbasiler Dönemi’nde bölgeyi Bizanslılara karşı savunan Kasım Bey tarafından yaptırılmıştır. İlçenin en eski eserlerinden biri olan bu cami, düz bir çatıya sahiptir. Fener tipi minaresi, camiden bağımsız olarak tasarlanmış, üzeri sivri bir külahla süslenmiştir. Yakın zamanda restore edilen ibadethane, işlevini sürdürür.
Karamağara
Yayladağı’na bağlı Yayıkdamlar köyü mevkiinde keşfedilmiş olan Karamağara, 200 metrekarelik bir alanı kaplar. Bir dönem balıkçı barınağı olarak kullanılmış, içinde ateş yakıldığı için her yeri is kaplamıştır. Mağaranın önünde, tuz dövmek için kullanıldığı tahmin edilen bir dibek bulunur. Denizin yanı başında, 100 metre yükseklikte bulunan Karamağara, Yuvadibi sahili ve plajı ile beraber Yayladağı’nda gelmişken mutlaka görülmeli.
İsos Harabeleri
İsos Harabeleri, Erzin’den yaklaşık 7 km uzaklıkta Yeşiltepe mevkiinde keşfedilmiştir. Geç Hitit Dönemi’nden Osmanlılara kadar geçen sürede bölgeye hakim olmuş birçok medeniyetin izlerini taşır. İssos Antik Kenti ya da Epiphaneia isimleriyle de bilinir. Büyük İskender ve Pers Kralı III. Darius arasındaki savaşa tanıklık etmiş bu kent, kazı çalışmaları hala devam eden bir sit alanıdır. Görkemli su kemerlerini günümüze kadar ulaşmış, İssos Harabeleri arasında en dikkat çeken kalıntılardandır.
Kanuni Sultan Süleyman Külliyesi
Belen’deki Mimar Sinan eserlerinden biri olan külliye, Kanuni Sultan Süleyman tarafından 1553 senesinde yaptırılmıştır. Merkezi, camii olan yapı topluluğu, hamam ve kervansaraydan ibarettir.
Kanun Sultan Süleyman Camii, Belen Merkez Camii olarak da bilinir. Taştan yapılan kutsal mekan, eyvanlarla çevrelenmiş ana kubbesi ve külahlı minaresi ile hala ibadete açıktır. Haziresinde kime ait olduğu bilinmeyen mezarlar bulunur.
Kanuni Sultan Süleyman Kervansarayı, caminin karşısındadır. Tarihi İpek Yolu rotasındaki yapıda, yüzlerce yıl birçok kervan konaklamıştır. 2005’te onarıma tabii tutulan taş yapı, tarihi atmosferi ile görenlerde hayranlık uyandırır.
Kanuni Sultan Süleyman Hamamı, Kurtuluş Hamamı ismiyle bilinir. Belen’de hala işlevini koruyan tarihi hamam, 2008’de onarılmıştır.
Meryem Ana Kilisesi
Meryem Ana Kilisesi, Belen’de konumlanmıştır. 1920 yılında inşa edilmiş olan kutsal mekan, AHz. Meryem’in göğe yükselişine ithafen yapılmıştır. Taştan yapılmış kilise, yaz mevsiminde ibadete açılır. Her 15 Ağustos’ta Meryem Ana için ayin düzenlenir. 1986’da kilisenin yanına 35 kişi kapasiteli bir konaklama yeri inşa edilmiştir.
Gazi Abdurrahman Paşa Türbesi
1700’lü yıllarda Belen’de yaşamış ve bölgenin savunmasında önemli bir rol oynamış olan Abdurrahman Paşa’nın türbesi, Belenliler tarafından sıkça ziyaret edilen kutsal mekanlardan biridir. Gazi Abdurrahman Paşa Türbesi, dört yanı açık, kubbe ile süslenmiş, kemer bölümleri demir parmaklıklarla kapatılmıştır.
Belen Şehitler Abidesi
Fırka Komutanı Musa Kazım Bey tarafından 1914’te inşa edilmiş Belen Şehitler Abidesi, ordu içinde yayılan bulaşıcı hastalık neticesinde hayatını kaybeden bin beş yüz şehidin kabrine ev sahipliği yapar. Hatay’ın işgalden kurtulmasının ardından 1938’de ve 1980’de restore edilmiştir. En son 2017 senesinde onarılan abidenin yakında belediyeye ait bir sosyal tesisi bulunur.
Belen Ermeni Kilisesi
Belen Ermeni Kilisesi, yalnızca çan kulesi ile günümüze kadar ulaşabilmiştir. 19. yüzyıldan kalma çan kulesi ve kilise kalıntısı, çarşı merkezindedir. Hristiyanların hac yolunda bulunan bu yapı, Saint Pierre Kilisesi’ne gelenler tarafından ziyaret edilir. Çan kulesi, taştan yapılmış ve kubbe ile süslenmiştir.
Antakya Kalesi
Seleukos İmparatorluğu zamanında temeli atılmış olan Antakya Kalesi, M.Ö. 300’lü yıllara aittir. Roma, Bizans, Haçlı Devleti, Selçuklu ve Osmanlıları ağırlayan tarihi yapı, birçok kez değişime uğramış, doğal afetler neticesinde zarar görmüş, çeşitli onarımlardan geçmiştir. Günümüzde sadece Habib-i Neccar Dağı üzerindeki kalıntıları ile var olan bu kalenin, bugüne kadar ulaşan surları, M.S. 6. yüzyılda yapılmıştır ve Bizanslıların imzasını taşır. Hatay Kalesi olarak da anılan tarihi yapının 12 km’lik surları ve 360 tane kulesi olduğu tahmin edilir.
Aziz Luka Evi
12 Havarilerden biri olan Aziz Luka’nın Antakya ya da Suriye’de doğduğu tahmin edilir. İncil yazarı St. Luka’nın bir dönem hekim olduğu bilinir. Gazipaşa Mahallesinde konumlu Aziz Luka Evi, Rahibe Barbara tarafından yaptırılmıştır. Hatıra evi, buraya gelen Hristiyanların ziyaret noktalarından biridir.
Sarımiye Camii
Kurtuluş Caddesi üzerinde bulunan Sarımiye Camii, Antakya Katolik Kilisesi ile yan yanadır. 14. yüzyılda yapılmış kutsal mekan, birçok kez onarımdan geçmiştir. 1719’da Sarımi Hacı Halil tarafından restore edildiğine dair kitabesi vardır. Günümüzde Sermaye Camii olarak anılan tarihi ibadethane, yapıdan bağımsız ve özgün minaresi ile dikkat çeker. Avluda bulunan taş minare, kilisenin çan kulesi ile beraber Hatay kartpostalları ve fotoğraflarını süsler. Cami, hala işlevini korur.
Kurtuluş Caddesi
Antakya’nın sembolü, tarihi Kurtuluş Caddesi, Eski Antakya olarak bilinen mevkide bulunur. Sarımiye Camii, Habib-i Neccar Camii gibi kentin sembolik yerleri bu cadde üzerinde yer alır. Tarihi Antakya evleriyle bezeli bu cadde, Antik Çağ’dan bu yana kullanılır. O yıllarda meşalelerle ışıklandırılan ve dünyada aydınlatılmış ilk cadde olarak bilinen Kurtuluş Caddesi, hem modern hem de tarihi dokusuyla Antakya’ya gelmişken mutlaka görülmeli.
Yeni Camii
Yeni Camii, Antakya’nın Yeni Cami Mahallesi’nde yer alır. 16. yüzyılda tarihlendirilen kutsal mekan, çift renkli düzgün kesme taştan yapılmıştır. Uzun Çarşı’nın ortasındaki ibadethanenin avlusunda sekizgen bir şadırvan bulunur. Bugüne dek birçok defa onarılmış ve günümüze gelebilmeyi başarmıştır. Taş minaresi ve işlemelerle bezeli taç kapısı, dikkat çekicidir.
Antakya Musevi Havrası
Antakya Musevi Havrası, kilise, cami ve sinagogu ile hoşgörünün sembolü Antakya’da, Kurtuluş Caddesi üzerinde yer alır. 1700’lü yıllarda inşa edilmiş tarihi bir yapıyı kullanan havra, ceylan derisi üzerine yazılmış yaklaşık 500 yıllık Tevrat’a ev sahipliği yapar. Hala ibadete açık olan Antakya Musevi Havrası, sade bir görüntüye sahiptir.
Meryem Ana Havuzu
Arsuz’a bağlı Hacıahmetli köyünde yer alan Meryem Ana Havuzu, Hatay’da Hristiyanlarca kutsal kabul edilen yerlerden biridir. Çevre sakinleri tarafından Seydi olarak anılır. Bir vadide, çam ağaçlarının arasında bulunan göl, doğal güzelliğiyle hayranlık uyandırır. Küçük bir şelaleye sahip bu gölde, Meryem Ana’nın yıkandığı rivayet edilir. Her yıl, 14 Ağustos’ta Hristiyanlar tarafından ziyaret edilir. Trekkingcilerin de uğrak noktası, ulaşım açısından zorlu bir yola sahiptir.
Arsuz Sahili
Kumsalı, kafe, restoran ve plajları ile Arsuz Sahili, ilçenin gözde dinlenme ve eğlenme yeridir. Yaz boyu kalabalık olan sahil bölgesi, sonbahar gelince balık lokantalarıyla hareketlenir. Kıyı şeridi boyunca yürüyüş parkuru ve çocuk parkları bulunur. Her daim ziyaret edilen sahilin yakınlarında konaklamalı olarak tatil yapılabilir.
Mar Yuhanna Kilisesi
Maryo Hanna Kilisesi olarak da bilinen kutsal mekan, Arsuz ilçesinde yer alır. 1778 yılında inşa edilmiş olan Mar Yuhanna Kilisesi, eşsiz ikonalarla bezelidir. Güzel bir çan kulesine sahip tarihi ibadethane, bakımlı bir bahçe içinde bulunur. Günümüze dek birkaç kez onarılmış olup hala işlevini koruyan Rum Ortodoks kilisesinin mezarlığı da vardır.
Kutsal Havariler Kilisesi
Kutsal Havariler Kilisesi, Arsuz ilçesinin Arpaçiftlik Mahallesinde bulunur. Yakın tarihte keşfedilen kutsal mekan, 6. yüzyılda tarihlendirilir. Arkeolojik kazılar neticesinde bölgede kilise kalıntıları ile beraber Latince yazıtlar, mozaik ve mezar buluntularına rastlanmıştır. Kutsal mekanın keşfedildiği bölge, Arkeolojik Sit Alanı olarak koruma altına alınmıştır.
Sütunlu Liman
Arsuz’da yer alan Sütunlu Liman, Helenistik Dönemi işaret eden sütun ve mezar kalıntıları nedeniyle bu ismi almıştır. Kleapatra’nın gemilerinin sığındığı Konacık mevkiindeki limanın çevresi, hala tarihi izler barındırır. Antik Çağ’ın popüler noktası, günümüzde tabiat aşıklarının uğrak yeri olmuştur. Bu bölge, kamp ve trekkinge uygundur. Dalışa müsait olan koyun derinlerinde, tarihi kalıntılar görebilmek mümkün.
Arsuz Koyu
Koy, ilçeyi bir yarımada haline getiren Arsuz Deresi, diğer ismi ile Uluçınar Çayı’nın Akdeniz’e kavuştuğu yerde oluşmuştur. Kıyılara demirlenmiş tekneleri, çayın denize karıştığı noktada meydana gelen eşsiz manzarası, Arsuz Koyu’nu kusursuz kılar. Burada günbatımını seyretmek bir başka güzeldir. Koyun çevresinde Antik Çağ’a ait kalıntılar görülebilir.
Habibi Neccar Dağı Tabiat Koruma Alanı
Habibi Neccar Dağı Tabiat Koruma Alanı, yaklaşık 118 hektarlık bir bölgeye yayılır. Doğal güzelliklerin tarihi yapılarla buluştuğu bu alanda, Antakya Kalesi, Saint Pierre Kilisesi, Cehennem Kayıkçısı Kabartması gibi Antakya’nın sembolik yerleri bulunur. Antakya Kalesi mevkiinden çam ve meşe ağaçlarının eşlik ettiği huzur verici kent manzarası seyredilebilir.
Sıcak Su
Arsuz’a yaklaşık 10 km uzaklıktaki Hüyük köyünde yer alan Sıcak Su, dağların içinden süzülür. Bu suyun bazı hastalıklara iyi geldiği söylenir. Çevresi piknik yapmaya elverişlidir ve trekkingcilerin popüler parkurları arasında bulunur. Hüyük köyündeki tepede, Romalılara ait buluntular da keşfedilmiştir.
Arabın Gölü
Arabın Gölü, Arsuz’un Konacık mevkiindedir. Bir kanyonun kalbinde oluşmuş bu göl, Karaçay Deresi ile beslenir. Çam ağaçlarının sarmaladığı gölün küçük bir şelalesi de bulunur. Doğa yürüyüşü etkinliklerinde Sıcak Su mevkiiyle beraber en gözde parkurlardan biridir. Gezginlerin, buraya gelirken fotoğraf makinalarını da yanlarına almaları önerilir.
Yanan Taş
Arsuz’un Üçgüllük mevkiinde bulunur. Amanos Dağlarının yamacında, taşların arasını kaplayan doğalgaz nedeniyle alev alan ve bu sebeple Yanan Taş olarak anılan oluşum, Antalya’nın Kemer ilçesindeki Yanartaş’a benzer. Görenlerde hayranlık uyandıran ve Yanan Dağ olarak da anılan taşların yakınında Romalılara ait mezar ve maden ocağı kalıntıları bulunur.
Uzun Çarşı
Antakya ilçesinin simgelerinden biri olan Uzun Çarşı, dar sokaklara yayılan dükkanların oluşturduğu klasik bir alışveriş merkezidir. Üzeri bombeli bir çatıyla kaplanan tarihi çarşıda, Hatay’a özgü her türlü şeyi bulabilmek mümkün… Baharat, defne sabunu, nar ekşisi gibi yöresel şeyler, el emeği hediyelikler ve giysi satan dükkanların sıralandığı Uzun Çarşı’da, Hatay’a özgü lezzetlerin ayaküstü tadılabileceği yerler de bulunur.
Park Forbes AVM
İskenderun’un en kalabalık yerlerinden biri olan Atatürk Bulvarı’nda konumlanmış Park Forbes AVM, modern bir sosyalleşme ve alışveriş alanıdır. Kişisel bakım, giyim, aksesuar, kitap ve elektronik mağazalarına sahip olan Park Forbes AVM’de, sinema salonları ve çocuk oyun alanı da bulunur.
Erzin Kaplıcaları
İçmeler Kaplıcası ismiyle de anılan şifa kaynağı, Erzin’e 3 km uzaklıkta bulunur. Sülfat, magnezyum, bikarbonat ve kalsiyum açısından zengin olan kaplıca suyunun sıcaklığı yaklaşık 24 derecedir. Banyo ve içme olarak kullanılabilir. Sindirim sistemini düzenleyen, ortopedik rahatsızlıkların tedavisine destek olan termal su, metabolizma hastalıkları için de kullanılır. Erzin Kaplıcaları çevresinde konaklama tesisleri bulunur.
Hamamat Kaplıcaları
Hatay’ın şifa kaynağı Hamamat Kaplıcaları, Kumlu’da yer alır. Kükürt açısından bir hayli zengin olan termal su, başta deri ve eklem hastalıkları olmak üzere birçok rahatsızlığın tedavisine yardımcı olarak kullanılır. Kumlu kaplıcası olarak da bilinir. Yaklaşık 37 derece sıcaklığa sahip olan termal merkezin çevresinde konaklama tesisleri bulunur.
Palladium AVM Antakya
Palladium AVM Antakya, sineması, çocuk oyun alanı, doyumsuz lezzetler sunan restoran ve kafeleri, yerli ve yabancı markalara ait mağazaları ile donanımlı bir sosyalleşme ve alışveriş merkezidir. Çok sayıda pencere ile aydınlatılmış AVM, ferah bir gezinme alanı sunar. Palladium Alışveriş Merkezi, çocuk atölyeleri, özel günler için hazırlanan etkinlikleri ve çekilişleri ile ilgi çeker.
Primemall Antakya
Primemall Antakya, Hatay’ın kalbinde alışveriş ve sosyalleşme imkanı sunar. AVM’de birçok ünlü markanın yanı sıra, son teknoloji ile donatılmış sinema salonları, hipermarket, yapı market, çocuk eğlence merkezi, eşsiz lezzetlerle bezeli restoran ve kafeler bulunur. Teras katında, kent manzarasına hakim oturma yerleri yer alır.
Primemall İskenderun
Primemall İskenderun, ünlü markalara ait mağazaları ile İskenderun’da alışveriş yapmak isteyenlerin buluşma yeridir. Dört katlı alışveriş merkezinde, sinema salonu, çocuk eğlence merkezi, bowling salonu, eşsiz lezzetler sunan kafe ve restoranlar bulunur. Her yaş grubuna uygun bir sosyal aktivite seçeneğine sahip Primemall İskenderun, özel günlerde yapılan etkinlikler ve çekilişler ilgi görür.
Defne ilçesinin doğal güzelliklerinden biridir. Efsanelere konu olan Harbiye Şelalesi, büyüleyici bir güzelliğe sahiptir. Birden fazla şelaleden oluştuğu için Harbiye Şelaleleri olarak da bilinir. Çevresinde kafe ve dinlenme alanları vardır. Eşsiz bir görsel şölen oluşturan şelaleler, harika bir manzara oluşturduktan sona Asi Nehri’ne ulaşır. Doğaseverlerin mutlaka görmek isteyeceği Harbiye Şelalesi, Antakya’ya yaklaşık 8 km uzaklıktadır.
Samandağ Plajları
Samandağ, Akdeniz’de yaklaşık 14 km uzunluğunda kıyı şeridine sahiptir. Türkiye’nin en uzun plajı ince kumla kaplıdır. Çevlik mevkiindeki plaj, ilçe sakinleri ve turistlerin gözde yeridir. Sahil boyunca balık lokantası, yürüyüş yolu, çay bahçeleri bulunur. Plajların tamamında şezlong ve şemsiye hizmeti sunulur. Sonbaharda sakinleşmiş denizi seyretmek Samandağ’da bir başka güzeldir.
Beşikli Mağara
Beşikli Mağara, Samandağ’daki Titus Tüneli yakınlarında keşfedilmiştir. Sarp kayalıklara oyulmuş kaya mezarlardan oluşan mağara, Kral Mezarları olarak da anılır. Mağara ve civarında, 100’den fazla kaya mezar bulunur. Özenle süslenmiş ve sütunlarla bezenmiş bu mezarlar, Roma Dönemi’ni işaret eder. Taş merdivenler ve kemerlerle birbirine bağlı mezar odaları, günümüze kadar ulaşabilmiş ilgi çekici kalıntılar arasında bulunur.
Büyük Antakya Parkı
Asi Nehrine kıyısı olan Büyük Antakya Parkı, Antakya’nın merkezindedir. 52 bin metrekarelik bir alanı kaplayan park, defne, çam, akasya ve palmiye ağaçları ile donatılmıştır. Süs havuzu ve yapay göletin çevresinde yürüyüş parkuru ve çay bahçeleri bulunur. Büyük Park olarak da anılan mesirelik, Hatay’ın en büyük parkıdır.
Belen Güzelyayla
Belen ilçesinin Güzelyayla Mahallesine adını veren yayla, zengin bitki örtüsü, eşsiz güzellikteki manzarası ile bilinir. Denizde yakın konumlanmış doğa harikası, İskenderun Körfezi’nin dahil olduğu muazzam bir seyir köşesidir. Güzelyayla, kamp için elverişli alanlara sahiptir. Yaz aylarında serinliği ile cezbeden bu yer, trekking aktiviteleri için tercih edilebilir.
Sarıseki Mağarası
İskenderun ilçesinde deniz seviyesinden 1300 metre yükseklikte yer alan Sarıseki Mağarası, geniş perspektifli bir manzaraya hakim tepelik bir alanda konumlamıştır. Mağaranın içi dikit ve sarkıtla bezelidir. Muazzam bir görüntü oluşturan sarkıtlar, yarasaların yaşam alanı olmuştur. Bu yönüyle, Kuşlar Mağarası olarak da bilinir.
Nergizlik Yaylası
Nergizlik Yaylası, İskenderun, Güzelyayla mevkiinde yer alır. Bereketli topraklara sahip olan yayla, yeşilin her tonunu barındırır. Kusursuz manzaraya sahip geleneksel yayla evlerinde konaklama imkanı vardır. Doğa yürüyüşü, piknik, fotoğrafçılık aktiviteleri için ideal bir yerdir.
Hıdırbey Musa Ağacı
Samandağ, Hıdırbey köyünde yer alan anıt ağaç, devasa dalları ve geniş gövdesiyle oldukça dikkat çeker. Anıt ağacın çevresi 21 metreyi bulur. Boyu ise 7 metredir. Efsaneye göre, Hz. Musa ve Hz. Hızır Samandağ civarında buluşur ve ağacın bugünkü yerine gelirler. Hz. Musa susamıştır. Elindeki asayı toprağa saplayıp ab-ı hayat suyundan içen Hz. Musa, asasını burada unutur. Asayı almak üzere tekrar burada döndüğünde ise asanın yerinde bu ağacın bittiğini görür. Hıdırbey Musa Ağacı’nın ismi bu efsaneye dayanır. Samandağ çevresinde gezenlerin mutlaka görmek isteyeceği anıtsal ağacın ulu gölgesi oldukça huzur vericidir.
Gelin Dağı
Altınözü ilçesinin simgesi Gelin Dağı, tarihiyle olduğu kadar doğal güzelliğiyle de ilgi çekicidir. Peribacasına benzer kaya kütlelerinin bulunduğu bu bölge, Romalılardan kalma kaya mezarları ile bilinir. Mağara içinde keşfedilen tarihi kalıntılar, bölgenin M.Ö. 3. yüzyıl itibariyle kullanıldığını gösterir. Gelinler Dağı olarak da bilinen alanda, farklı zamanları işaret eden yerleşim kalıntılarına rastlanmıştır.
Gelinler Dağı Roma Nekropolü ve Kaya Mezarları ile mağara içine oyulmuş evler, dağın değişik noktalarında bulunmuştur. Gelin Dağı, Yunushan, Akamber ve Kamberli köylerine yayılan tarihi kalıntılar ve doğal oluşumları ile her yönden doyurucu bir gezi rotasıdır.
Hz. Mikdad Makamı
Altınözü’ne bağlı Akdarı Mahallesinde yer alan Hz. Mikdad Makamı, Hz. Muhammed’in sahabelerinden Mikdad bin Esved’in makamlarından biridir. Uzun bir kubbeye sahip olan kutsal mekan, bölgede sıkça ziyaret edilir. Ziyaretgahın çevresi, yemyeşil bir ormanlıktır ve hoş manzarası ile mesire alanı olarak hizmet verir.
Değirmenli Şelale
Dörtyol ilçesine bağlı Kapılı köyünde bulunan Değirmenli Şelale, Amanosların yamacında, yaklaşık 20 metre yükseklikten akar. Şelale, yeryüzüyle buluştuğu noktada bir gölet oluşturmuştur. Göletin yakınında, şelalenin döküldüğü yamaçta eski bir değirmen vardır. Doğal güzellik bu nedenle Değirmenli Şelale olarak anılır. Şelalenin çevresi, huzur dolu manzarasıyla yemyeşil bir trekking rotasıdır.
Anıt Zeytin Ağacı
Payas’taki Sarı Selim Camii’nin avlusunda bulunan Anıt Zeytin Ağacı, bin yılı aşkın bir süredir ayakta kalabilmiş ve hala meyve veren en yaşlı ağaçlardan biridir. Budaklanan gövdesi ve bereketli dalları, yaklaşık 40 metrekarelik bir alanı gölgeler. Osmanlılardan bu yana her hasat mevsimi bolluk dağıtan anıt ağaç, Hünkar Zeytini olarak da anılır. Anıt Zeytin Ağacı, koruma altına alınmıştır.
Damlataş Mağarası
Payas’taki Sincan köyünde keşfedilmiş Damlataş Mağarası, denizden yaklaşık 550 metre yüksekte konumlanır. 95 metrelik uzunluğa sahiptir. Fosil özellikler taşıran mağara, sarkıt ve dikitlerle bezelidir. Amanos (Nur) Dağlarından süzülen Yakacık Çayı’nın vadisindeki bu oluşum, kireç taşının erimesiyle gerçekleşmiş, gelişimini tamamlamıştır. 4 salona sahip olan Damlataş Mağarası, ziyarete açıktır.
Dörtyol Plajları
Akdeniz’in sıcak kıyılarına bakan Dörtyol, Hatay’ı denizle buluşturan ilçeler arasında bulunur. Halk plajı ve özel plajların bulunduğu ilçe, yazları bir tatil beldesine dönüşür. Denize yakın komunda apart, ev ve otel gibi konaklama seçenekleri bulunur. Plajların bazılarında piknik alanı ve kameriyeler mevcuttur. Dörtyol Plajları’nın tümünde duş, soyunma kabini, tuvalet, şezlong ve şemiyse hizmeti sunulur.
Payas Plajları
Akdeniz kıyısında konumlanmış olan Payas ilçesi, Hatay’da denize girilebilen noktalardan biridir. Plaj yakınlarında kafe ve restoranlar bulunur. Sakin bir dinlenme arayanlar ve denize girmek isteyenlerin uğrak yeri, Payas Belediye Plajı’dır. Yaz aylarında dondurmacıları ile ünlüdür. Kıyı boyunca huzur verici deniz manzarasına sahip bir yürüyüş yolu bulunur.
Akbez Gülpınar Dinlenme ve Piknik Alanı
Hassa ilçesinin ormanlık alan içinde konumlanmış mesireliği, Akbez Gülpınar Dinlenme ve Piknik Alanı, pek çok kişinin buluşma yeridir. İlçe sakinlerinin sosyalleşip dinlendiği mesire yerinde, doğa yürüyüşü yapılabilir. Burada restoran da bulunur. Akbez Gülpınar mevkii, günübirlik geziler ve kalabalık piknik organizasyonları için uygundur.
Gülcihan Plajı
İskenderun’un güzel sahilinde konumlu olan Gülcihan Plajı, ilçenin en popüler yeri olarak bilinir. İskenderun’a yaklaşık 27 km uzaklıktadır. Antik Çağ’dan bu yana şifalı olduğu söylenen kumla kaplı bu plaj, temiz denizi ve konaklama imkanları ile yaz boyu Hatay’ın en kalabalık tatil yeri olur. Burada karavan ve çadırlı kampa uygun alanlar bulunur. Gülcihan Askeri Kampı da plajın yanı başındadır.
Soğukoluk Yaylası
İskenderun’un tepelik bir alanında saklanmış olan Soğukoluk Yaylası, ilçe merkezine yaklaşık 20 km mesafededir. Zengin bir ormanlıkla örtülü yayla, taze ve serin havasıyla bilinir. Piknik, kamp ve konaklama yerlerine sahip olan mesirelik, Güzelyayla adıyla da anılır. Mis gibi çam kokusunun rüzgara karıştığı bahar ayları, yaylanın en güzel zamanlarıdır.
Beşkardeşler Mağarası
Beşkardeşler Mağarası, Kırıkhan’a bağlı Ceylanlı Mahallesinde yer alır. Kaya mezarlarından oluşan bu mağara, kaya bloğuna üç pencere oyularak yapılmıştır. Çevre sakinlerinin Sütlü Mağara olarak andığı kaya mezarlarının bir dönem yerleşim yeri olarak kullanıldığı tahmin edilir. Mezarların yapım zamanı belli değildir.
Gölbaşı Gölü
Kırıkhan’ın doğal güzelliği Gölbaşı Gölü, aynı adlı mahallede, ilçe merkezinden 12 km uzaklıktadır. Balık Gölü olarak da bilinir. Doğaseverlerin ve trekkingcilerin gözde rotaları arasında bulunan bu göl, birçok kuş türü ve balığa yaşam alanı olmuştur. Balık tutanlar ve piknikçiler için sakin bir ortam sunar. Gölbaşı Gölü, yaz aylarında nilüferlerle bezenir ve doğal bir adacığa sahiptir. Çevresi kamp ve piknik için uygundur.
Yenişehir Gölü
Reyhanlı’nın doğal köşesi Yenişehir Gölü, ilçenin güneyindedir. Suriye sınırında bulunan tabii güzelliğin etrafı çınar, okaliptüs ağaçlarıyla kaplıdır. İlçenin en uğrak mesireliğinde restoran ve pikniğe uygun alanlar bulunur. Şelalesi ve asma köprüsüyle huzur dolu bir manzara sunan Yenişehir Gölü’nde sandal gezintisi yapılabilir.
Batıayaz Yaylası
Samandağ’ın doğasıyla büyüleyici yaylası, denizden 500 metre yükseklikte, ilçe merkezinden yaklaşık 10 km uzaklıkta konumlanmıştır. Su kaynaklarıyla zenginleşmiş Batıayaz Yaylası, Akdeniz’in kavurucu yaz aylarında sıcaktan bunalanların ilk durağıdır. Taze havaya doymak ve tabiatın koynunda dinlenmek için havalar ısınır ısınmaz birçok kişi burada buluşur. Kalabalık piknik organizasyonlarının vazgeçilmez yeri, ceviz ağaçlarıyla bezelidir.
Karamağara
Yayladağı’na bağlı Yayıkdamlar köyü mevkiinde keşfedilmiş olan Karamağara, 200 metrekarelik bir alanı kaplar. Bir dönem balıkçı barınağı olarak kullanılmış, içinde ateş yakıldığı için her yeri is kaplamıştır. Mağaranın önünde, tuz dövmek için kullanıldığı tahmin edilen bir dibek bulunur. Denizin yanı başında, 100 metre yükseklikte bulunan Karamağara, Yuvadibi sahili ve plajı ile beraber Yayladağı’nda gelmişken mutlaka görülmeli.
Burnaz Plajı
Erzin’in sayfiye yeri Burnaz Plajı, yaklaşık 6 km’lik bir kumsala sahiptir. Denizi sığ, çevresi kamp yapmaya uygun olan plaj, ince kumla kaplıdır. İlçe merkezine 22 km uzaklıkta bulunur. Günübirlik denize girmek isteyenlerin uğrak yeri olan plajda, herhangi bir işletme bulunmuyor.
Karıncalı Yaylası
Denizden 2 bin metre yüksekte, Amanos Dağlarının yamacında konumlu Karıncalı Yaylası, Erzin sınırları içinde yer alır. Çam, gürgen, meşe, sedir ağaçları ile kaplı orman örtüsü, dağın zirvesine doğru çıkıldıkça azalır. Serin olması nedeniyle yaz boyunca sıcaktan bunalanların buluşma yeridir. Ulaşımı asfalt yolla sağlanan Karıncalı Yaylası’nın temiz havası oldukça dinlendiricidir.
Tekkoz - Kengerlidüz Tabiatı Koruma Alanı
Doğaseverlerin uğrak yeri, zengin ekosistemi ile dikkat çeken Tekkoz-Kengerlidüz Tabiatı Koruma Alanı, Erzin’de konumlanır. Doğu kayını, meşe, köknar, karaçam gibi birçok ağaç türünün yetiştiği bu alan, yabani hayvanlara da yaşam alanı olmuştur. Amanos (Nur) Dağlarının eteklerindeki güzellik, Kırk Büküm Şelalesi’ne de ev sahipliği yapar. Doğa yürüyüşü için güzel bir parkur olan Tekkoz - Kengerlidüz mevkii, fotoğrafçıların da ilgisini çeker.
Belen Geçidi Tabiat Parkı
Amanos (Nur) Dağlarında, dar bir boğaz olan Belen Geçidi, Suriye’ye açılan kapıdır. Belen Geçidi Tabiat Parkı, ilçeye 5 km uzaklıkta, yaklaşık 45 hektarlık bir alana yayılır. 740 metrelik rakımı ile etkileyici bir manzaraya hakimdir. Kızılçam ağaçlarıyla kaplı tabiat parkı, kuşların göç güzergahındadır. Her yıl yaklaşıl beş yüz bin süzülen kuş, Belen Geçidi’nde görsel şölen yaratır.
Atik Yaylası
Meyve bahçeleri, çam ve çınar ağaçlarıyla kaplı Atik Yaylası, buz gibi doğal kaynak suyu ile ünlüdür. Belen ve çevre ilçelerin yaz boyunca gözde mesireliklerinden biri olan yaylada, çay bahçesi, kır kahvesi ve konaklama yeri bulunur. Oksijen açısından zengin olan yaylada, kalabalık piknik organizasyonları ve kamp yapılabilir.
Meryem Ana Havuzu
Arsuz’a bağlı Hacıahmetli köyünde yer alan Meryem Ana Havuzu, Hatay’da Hristiyanlarca kutsal kabul edilen yerlerden biridir. Çevre sakinleri tarafından Seydi olarak anılır. Bir vadide, çam ağaçlarının arasında bulunan göl, doğal güzelliğiyle hayranlık uyandırır. Küçük bir şelaleye sahip bu gölde, Meryem Ana’nın yıkandığı rivayet edilir. Her yıl, 14 Ağustos’ta Hristiyanlar tarafından ziyaret edilir. Trekkingcilerin de uğrak noktası, ulaşım açısından zorlu bir yola sahiptir.
Arsuz Sahili
Kumsalı, kafe, restoran ve plajları ile Arsuz Sahili, ilçenin gözde dinlenme ve eğlenme yeridir. Yaz boyu kalabalık olan sahil bölgesi, sonbahar gelince balık lokantalarıyla hareketlenir. Kıyı şeridi boyunca yürüyüş parkuru ve çocuk parkları bulunur. Her daim ziyaret edilen sahilin yakınlarında konaklamalı olarak tatil yapılabilir.
Sütunlu Liman
Arsuz’da yer alan Sütunlu Liman, Helenistik Dönemi işaret eden sütun ve mezar kalıntıları nedeniyle bu ismi almıştır. Kleapatra’nın gemilerinin sığındığı Konacık mevkiindeki limanın çevresi, hala tarihi izler barındırır. Antik Çağ’ın popüler noktası, günümüzde tabiat aşıklarının uğrak yeri olmuştur. Bu bölge, kamp ve trekkinge uygundur. Dalışa müsait olan koyun derinlerinde, tarihi kalıntılar görebilmek mümkün.
Arsuz Koyu
Koy, ilçeyi bir yarımada haline getiren Arsuz Deresi, diğer ismi ile Uluçınar Çayı’nın Akdeniz’e kavuştuğu yerde oluşmuştur. Kıyılara demirlenmiş tekneleri, çayın denize karıştığı noktada meydana gelen eşsiz manzarası, Arsuz Koyu’nu kusursuz kılar. Burada günbatımını seyretmek bir başka güzeldir. Koyun çevresinde Antik Çağ’a ait kalıntılar görülebilir.
Habibi Neccar Dağı Tabiat Koruma Alanı
Habibi Neccar Dağı Tabiat Koruma Alanı, yaklaşık 118 hektarlık bir bölgeye yayılır. Doğal güzelliklerin tarihi yapılarla buluştuğu bu alanda, Antakya Kalesi, Saint Pierre Kilisesi, Cehennem Kayıkçısı Kabartması gibi Antakya’nın sembolik yerleri bulunur. Antakya Kalesi mevkiinden çam ve meşe ağaçlarının eşlik ettiği huzur verici kent manzarası seyredilebilir.
Sıcak Su
Arsuz’a yaklaşık 10 km uzaklıktaki Hüyük köyünde yer alan Sıcak Su, dağların içinden süzülür. Bu suyun bazı hastalıklara iyi geldiği söylenir. Çevresi piknik yapmaya elverişlidir ve trekkingcilerin popüler parkurları arasında bulunur. Hüyük köyündeki tepede, Romalılara ait buluntular da keşfedilmiştir.
Arabın Gölü
Arabın Gölü, Arsuz’un Konacık mevkiindedir. Bir kanyonun kalbinde oluşmuş bu göl, Karaçay Deresi ile beslenir. Çam ağaçlarının sarmaladığı gölün küçük bir şelalesi de bulunur. Doğa yürüyüşü etkinliklerinde Sıcak Su mevkiiyle beraber en gözde parkurlardan biridir. Gezginlerin, buraya gelirken fotoğraf makinalarını da yanlarına almaları önerilir.
Yanan Taş
Arsuz’un Üçgüllük mevkiinde bulunur. Amanos Dağlarının yamacında, taşların arasını kaplayan doğalgaz nedeniyle alev alan ve bu sebeple Yanan Taş olarak anılan oluşum, Antalya’nın Kemer ilçesindeki Yanartaş’a benzer. Görenlerde hayranlık uyandıran ve Yanan Dağ olarak da anılan taşların yakınında Romalılara ait mezar ve maden ocağı kalıntıları bulunur.
Harbiye Hidropark
Harbiye Hidropark, Defne - Harbiye mevkiinde bulunur. Harbiye Şelalesi’nin yanı başında kurulmuş bu park, etrafı ağaçlarla bezeli bir havuza sahiptir. Yürüyüş parkuru, piknik ve çocuk oyun alanı, bankları ile Defne’nin doğal köşelerinden biridir. Burada leziz Harbiye kebabından tadılabilecek bir sosyal tesis de bulunur.