Tuğrul Bey Camii, diğer adı ile Zal Paşa Camii, Adilcevaz ilçesinde bulunur. 16. yüzyıldan kalma kutsal mekan, Van Gölü’nün kıyısında, Adilcevaz Kalesi’nin yakınlarındadır. Ahlat taşından yapılma caminin, on iki tane küçük kubbesi ve tek şerefeli bir minaresi vardır. Tuğrul Bey Camii, hala ibadete açıktır.
Emir Bayındır Kümbeti, Ahlat’ta yer alan tarihi kümbetlerden biridir. 1477 tarihinde Akkoyunlu Dönemi’nde Bayındır İbni Rüstem’in oğlu Emir Bayındır için yaptırdığı tarihi mekan, silindir şeklinde olup kubbeye sahiptir. Taş işçiliğinin güzel örneklerinden biri olan kümbetin kuzeyinde de Emir Bayındır Camii yer alır.
Biri büyük biri küçük olmak üzere iki kümbetten oluşan Çifte Kümbet, Ahlat’ta yer alır. 13. yüzyıla ait olan yapılar, Akkoyunlu Bugatay Aka, Şirin Hatun ile Esen Telin Hatun’un kabirlerine ev sahipliği yapar. Silindir şeklinde olan kümbetlerin üzeri, konik külahlarla örtülüdür.
İhlasiye Medresesi, şehir merkezinde bulunur. 1216 tarihli yapı, Selçuklular Dönemi’ne aittir. İnşa edildiği yıllarda, dönemin önemli eğitim merkezlerinden biri olmuştur. Tarihi yapı, dikdörtgen şeklindedir ve özenli bir taş işçiliğiyle süslenmiştir. Bir dönem onarılıp Arkeoloji Müzesi olarak kullanılmıştır. Günümüzde Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü’nün kullandığı medrese, ziyarete açıktır.
Ahlat’a bağlı İki Kubbe Mahallesinde yer alan tarihi mezarlık, geniş bir alana yayılmıştır. Ahlat taşından yapılma çok sayıda işlemeli mezar taşının yer aldığı kabristan, en büyük Türk - İslam mezar alanlarından biridir. 12. yüzyıl itibariyle oluşturulmaya başlanmış bu alan, tarihe ilgi duyanların görmek isteyeceği mekanlar arasında bulunur.
Emir Ali Kümbeti, Ahlat’ın İki Kubbe Mahallesinde yer alan kare planlı bir yapıdır. Sekizgen kasnağa oturtulmuş bir kubbeyle örtülüdür. 1306 tarihinde Emir Ali tarafından Ahlat taşı ile yaptırılmıştır. Kümbetin için türbe bulunur ve halen ziyarete açıktır.
Ahlat ilçesindeki Keş Deresi’ni süsleyen Emir Bayındır Köprüsü, Akkoyunlular Dönemi’nde inşa edildiği tahmin edilen yapılardan biridir. Merdiven şeklinde tasarlanan köprünün tek gözü vardır. 15. yüzyıla ait olduğu sanılan köprü, yaya ve kervanlar için yapılmış olup günümüzde halen kullanılır.
Osmanlı Dönemi camilerinden olan İskender Paşa Camii, Van Gölü’nün kıyısındadır. Ahlat Sahil Kalesi’nin içinde 1584’te İskender Paşa tarafından yaptırılan tarihi ibadethanenin inşasında, yöreye özgü volkanik bir taş olan Ahlat taşı kullanılmıştır. Tarihi mekanın Mimar Sinan tarafından tasarlandığı tahmin edilir. Asırlardır ayakta duran yapı, 2006’da onarılmış olup halen ibadete açıktır.
Tatvan Kalesi, Osmanlı Dönemi’nde inşa edilmiş kalelerden biridir. Kanuni Sultan Süleyman’ın vezirlerinden biri olan Zal Paşa’nın yaptırmış olduğu kale, Tuğ Mahallesinde konumlanmıştır. Stratejik bir bölgede yer alan tarihi kale, günümüze yalnızca kalıntıları ile ulaşabilmiştir.
Kent merkezinde bulunan Küfrevi Türbesi, 18. yüzyılda inşa edilmiş Barok stilini yansıtan yapılardan biridir. Kutsal mekan, müştemilat ve türbe olmak üzere iki bölümden oluşur. Şeyh Muhammed Küfrevi’nin kabrine ev sahipliği yapan türbe bölümü, sekizgen olarak tasarlanmıştır ve kubbe ile süslenmiştir. Küfrevi Türbesi, halen ziyarete açıktır.
Bitlis Ulu Camii, Selçuklu Dönemi’ne ait yapılardan biridir. 1150 senesinde inşa edilen kutsal mekan, pek çok kez onarımdan geçmiş, Rus işgali (1916) esnasında zarar görmüştür. Tarihi cami ve 1492 yılında eklenen minaresi, 1985’te yapılan yenileme çalışmaları neticesinde özgün görünümünden uzaklaşmıştır.
Bitlis’in merkezindeki Gökmeydan Camii, kentin tarihi ibadethanelerinden biridir. Kitabesinde 1801’de inşa edildiği, 1924’te ise onarıldığı görülür. İki katlı kutsal mekanın özenli işçilikle süslenmiş bir minaresi vardır. Tarihi cami, halen ibadete açıktır.
Şerefiye Külliyesi ve Camii, Bitlis’in merkezindedir. Dikdörtgen planlı Şerefiye Camii, külliyenin pek çok unsurunda olduğu gibi taş işçiliğiyle yapılmış süslemelerle bezelidir. Külliye; cami, medrese, hamam, türbe ve imaretten oluşur. Yapı topluluğu, görkemli mimarisi ile Bitlis’te görülmesi gereken yerlerden biridir.
Bitlis Kalesi, M.Ö. 312 senesinde Makedonlar Dönemi’nde inşa edilmiştir. İl merkezi sınırları içindeki doğal bir kaya bloğunun üzerindedir. Büyük İskender’in emri ile yapılan kale, bölgeye hakim olmuş medeniyetlerce onarılmış, genişletilmiştir. Kale, gezilmeye uygun olmasa da geçmişe tanık olması ve etkileyici görüntüsü ile Bitlis’e gelenlerin uğrak yerlerindendir.
Yusufiye Medresesi, kent merkezinde bulunan tarihi yapılardan biridir. 18 ya da 19. yüzyılda inşa edildiği tahmin edilen medrese, kesme taştan yapılmış olup L şeklindedir. Bir dönem cezaevi olarak kullanılmıştır ve günümüzde bakımsız durumdadır.
Rahva Kervansarayı olarak anılan El Aman Hanı, il merkezinde, Bitlis - Tatvan yolu üzerinde konumlanmıştır. 16. yüzyılda Hüsrev Paşa’nın inşa ettirdiği yapı, Anadolu’daki en büyük hanlar arasında yer alır. Yakın zamanla yenilenen El Aman Hanı, günümüzde kütüphane, toplantı salonu, yeme - içme mekanları, sergi alanı, yöresel gıda ve eşyaların satıldığı dükkanları barındıran turistik yerlerden biridir.
Han Hamamı, Bitlis’in merkezinde bulunur. Abbasi sultanı Evhadullah Han’ın kızı Huma Hatun’un yaptırdığı tarihi hamamın inşa tarihi net olarak bilinmez. 11. yüzyılda yapılan hamam, 1626 senesinde onarıldığına dair kitabeye sahiptir ve günümüzde kullanılmamaktadır.
Bitlis’in merkezinde yer alan Paşa Hamamı, 1571 senesinde Hüsrev Paşa tarafından yaptırılmış. Çifte hamam olarak tasarlanan yapı, kesme taştan yapılmıştır. Hüsrev Paşa Hamamı adıyla da bilinir. Tarihi hamam, sekizgen kasnak üzerine kondurulmuş kubbeye sahiptir.
Başhan Hanı, Tatvan ilçesinde yer alır. 16. yüzyılda Hüsrev Paşa tarafından yaptırılmış olan hanın duvarları ve pencereleri kesme taştan örülmüştür. Üzeri düz bir dam ile kapatılmış olan Başhan, günümüzde kullanılmamaktadır.
Adilcevaz ilçesinin 6 km uzağında bir tepede kurulmuş olan Kef Kalesi’nin Urartular tarafından yapıldığı tahmin edilir. Kale çevresinde yapılan kazı çalışmaları neticesinde burada yaşamın M.Ö. 2000 yıllarında başladığı keşfedilmiştir. Kalıntıları ile bugüne kadar gelebilmiş bu yapıya ulaşmak biraz zor olsa da muhteşem manzarası ile hayranlık uyandırır.
Adilcevaz ilçesinin merkezinde yükselen bir tepe üzerine kurulmuş bu kale, Van Gölü’nün kıyısındadır. Çevre sakinleri tarafından Sahil Kalesi olarak anılan bu yapı, iç ve dış kaleden oluşur. Günümüze kalıntılarıyla gelebilmiş Adilcevaz Kalesi’nde Davullu Mağarası, Süleyman Han Camii görülebilir. Van Gölü’ne bakan konumu ile muazzam bir manzaraya hakim olan kale, buraya gelmişken mutlaka görülmeli…
Ahlat Sahil Kalesi’nin içinde, İskender Paşa Camii’nin karşısında konumlu Kadı Mahmut Camii, 1584 senesinde inşa edilmiştir. Ahlat taşından yapılma kutsal mekan, konik formda, dilimli bir kubbe ile örtülmüştür. Tek şerefeli minareye sahip tarihi cami, hala işlevini korur.
Van Gölü’nün kıyısına kondurulmuş olan Ahlat Sahil Kalesi, Urartu Dönemi’nde inşa edilmiş, deprem nedeniyle harabeye dönüşmesinin ardından 16. yüzyılın ortasında Osmanlı padişahlarından Kanuni Sultan Süleyman tarafından yeniden yaptırılmıştır. 13 kuleye sahip olan tarihi yapıda, Kadı Mahmut Camii, İskender Paşa Camii yer alır. Hamam kalıntıları ve duvarlarının bir kısmı ile ayakta kalabilmeyi başarmış yapı, bakımsız durumdadır.
13. yüzyılda inşa edildiği tahmin edilen Yarım Kümbet, Tahtı Süleyman Mahallesinde yer alır. Ahlat taşından yapılma kutsal mekan, iki bölümden oluşur. Üst bölüm tamamlanmamış olduğu için bu adla anılan kutsal mekana Alimoğlu Kümbeti de denir. Silindir şeklinde gövdesinin üzeri açıktır. Yapının çeşitli yerlerinde taş işlemeleri göze çarpar.
Ahlat ilçesi, İyiler mevkiinde İkikubbe Mahallesinde konumlu Ulu Kümbet, Ahlat Kalesi’nin batısındadır. Kare kaide üzerine yerleştirilmiş silindir gövdesinin üzerinde konik bir kubbe taşıyan kutsal mekan, iki katlıdır. Kemerli kapısı, taş işlemelerle süslü olan Ulu Kümbet, Ahlat taşından yapılmış olup bu bölgede yer alan en büyük kümbetlerden biridir.
Erzen Hatun Kümbeti, Ahlat ilçesi, Erkizan Mahallesinde yer alır. 14. yüzyılın sonunda tarihlendirilen kutsal mekan, iki katlı oluğ tonozlu bir örtü ile kapatılmıştır. Dıştan 12 dilimli konik kubbe ile örtülü kümbet, dantel gibi işlenmiş taş süslemeleri ile hayranlık uyandırır. Hala ayakta olan Erzen Hatun Kümbeti, ziyarete açıktır.
Hasan Padişah Kümbeti, Ahlat ilçesinin Tahtı Süleyman Mahallesinde, Yarım Kümbet’in yakınında yer alır. 13. yüzyılda inşa edilmiş kutsal yapı, Hasan Aka’nın kabrine ev sahipliği yapar. İçten kubbe olarak görünen konik çatısı ve zengin süslemeleri ile dikkat çeken tarihi mekan, işlemeli kapısı ile hayranlık yaratır.
Ahlat ilçesine bağlı İkikubbe Mahallesinde yer alan Dede Maksut Kümbeti, 16. yüzyılda tarihlendirilir. Üzeri düz bir dam ile örtülü kutsal mekanın içi beşik tonozludur. Tek katlı türbe, Ahlat taşından yapılmıştır ve sade bir görüntüye sahiptir. Günümüzde ziyarete açıktır.
Ahlat ilçesinin Harabeşehir Mahallesinde, Hamamönü mevkiinde konumlu kaya yapıları, bölgenin en eski yerleşim alanlarından biri olarak kabul edilir. Deprem sebebiyle zarar görmüş, terk edilmiş ve harabeye dönüştüğü için bu adla anılmıştır. Kaya içerisine oyularak yapılan mağaraların bir bölümü bugüne gelebilmiştir. Çeşitli hayvan figürleri ile süslenmiş rastlanan kaya yapıları, tarihe ilgi duyanların görmek isteyeceği mekanlardandır.
Ahlat’ın İkikubbe Mahallesindek, Çifte Kümbet yakınlarında konumlu kutsal mekan, 13. yüzyılın sonlarında tarihlendirilir. Konik külahlı, silindir gövdeli geleneksel Selçuklu türbelerindendir. Ahlat taşından örülme duvarlarının ardında Şirin Hatun ve Bugatay Aka’nın kabirleri bulunur. Özenli bir taş isçiliği ile bezenmiş tarihi yapı, halen ziyaret edilir.
Keşişi Kümbeti, Ahlat ilçesine bağlı İkikubbe Mahallesinde yer alır. Çifte Kümbet’in yakınında konumlu tarihi yapı, Tek Kümbet adıyla da bilinir. İnşa zamanı bilinmeyen türbenin mimari özellikleri, 13 ya da 14. yüzyılı işaret eder. İki katlı kutsal yapı, içten kubbe dıştan konik bir örtü ile kaplıdır. Keşişi Kümbeti, günümüzde de ziyarete açıktır.
Mirza Bey Kümbeti, Ahlat’ın kümbetler mahallesi olarak bilinen İkikubbe Mahallesinde konumludur. Mirza Muhammed Kümbeti olarak da bilinen kutsal yapı, kare gövdesinin üzerinde konik bir kubbe taşır. Yakın tarihte onarımdan geçmiş yapı, hala ziyarete açıktır.
Sultaniye Camii, Bitlis’in merkezinde yer alır. Kapısında yer alan kitabeye göre 1828 senesinde inşa edilmiştir. İki katlı yapının alt kısmında Şeyh Galip Türbesi bulunur. Mihrabında 1784 tarihli bir kitabeye daha sahip olan tarihi ibadethanenin iki şerefeli taş bir minaresi vardır. Sultaniye Camii, hala işlevini korur.
Kureyşi Camii, Bitlis’in merkezine bağlı Zeydan Mahallesinde bulunur. Yer aldığı semtle aynı adı taşıyan kutsal mekan, 1810 senesinde inşa edilmiştir. Bugüne dek farklı zamanlara elden geçirilmiş, işlevini korumayı başarmış olsa da özgün halinden uzaklaşmıştır. Caminin haziresinde, Sultan Kureyşi’ye ait olduğu tahmin edilen bir türbe bulunur.
Şeyh Hasan Camii, Bitlis’in merkezine bağlı Yükseliş Mahallesindedir. Kilisenin dönüştürülmesiyle kurulmuş, 1725 senesinde Haydar Ağa tarafından onarımdan geçirilmiş kutsal mekan, bu tarihten önce yapılmış olmalıdır. Taştan yapılma cami, iki katlıdır. Bodrum kısmında Sultan Şeyh Hasan’ın kabri bulunur.
Bitlis Etnografya Müzesi, kent merkezindeki Taş Mahallesinde yer alan tarihi bir yapıda kurulmuştur. Müzede, Bitlis Kalesi çevresinde yapılan kazılardan elde edilen buluntular, el yazmaları, yöreye özgü eşya, giyim ve objeler, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanl uygarlıklarına ait eserler sergilenir.
Kızıl Mescit Camii, aynı adlı caddede, şehir merkezinde bulunur. Ulu Camii yakınlarındaki kutsal mekanın inşa zamanı belli değildir; ancak 1507 ve 1863 yıllarında restore edildiğine dair kitabeleri bulunur. Kırmızı taştan yapılan tarihi ibadethane, içte küçük kubbelerle süslenmiş, dışta düz bir çatı ile kapatılmıştır. Kızıl Mescit Camii, günümüzde de kullanılabilir durumdadır.
Gazibey Camii, Bitlis’in merkezinde yer alan tarihi ibadethanelerden biridir. Gazibey Mescidi olarak da bilinen kutsal mekan, 1836 senesinde inşa edilmiş, bir dönem kütüphane olarak kullanılmıştır. Günümüzde cami olarak kullanılmaya devam eden ibadethaneye, şadırvan ve minare eklenmiştir. İki katlı caminin alt katı, Kur’an kursu olarak hizmet verir.
Kent merkezine bağlı Gazi Mahallesinde yer alan Aynelbarut Camii, Molla Abdurrahman Türbesi’nin üst katında yer alır. Dikdörtgen yapı, taştan inşa edilmiş, kubbe ve tonozlarla süslenmiştir. Minaresi olmayan tarihi cami, hala ayaktadır ve işlevini korur.
Kale Altı Camii adıyla da bilinen kutsal mekan, Bitlis Kalesi’nin aşağısında, Gazi Bey Mahallesinde yer alır. Taştan yapılma cami, 17 ya da 18. yüzyılda tarihlendirilir. Sade bir görüntüye sahip olan tarihi yapıya taş bir minare eklenmiştir. Aşağı Kale Camii, kemerli pencerelerle aydınlatılmış olup hala ibadete açıktır.
Hizan ilçesi, Gayda mevkiinde yer alan Tarihi Hizan Camii, ilçenin en eski yapılarından biridir. İnşa zamanı bilinmeyen yapı, hala ayakta olup işlevini korur. Çevrede yaşayanların inancına göre, Hizan Camii, kıyamete dek ayakta kalacaktır. Bu nedenle yolu Hizan’a düşenler, tarihi ibadethaneyi mutlaka ziyaret eder.
Hizan’dan geçen Kuşluk Çayı üzerine kondurulmuş köprünün 18 ya da 19. yüzyılda inşa edildiği tahmin edilir. Tek gözlü ve yuvarlak kemerli köprünün uzunluğu yaklaşık 14 metredir. Taştan örülmüş yapı, sel nedeniyle zarar gördüğü için 1994 senesinde onarılmıştır ve günümüzde yaya kullanımına açıktır.
Elmacık köyü, Hizan ilçesine bağlıdır. Taştan yapılma tarihi ibadethanenin inşa zamanı belli değildir. Kare yapılı kilise, sade bir görüntüye sahiptir. İç mekanı tonozlu, dış cephesi ise haç motifleri ile bezelidir. Elmacık Köyü Kilisesi, günümüzde bakımsız durumdadır.
Mutki ilçesine bağlı İkizler köyünde yer alan tarihi ibadethanenin inşa zamanı bilinmez. Moloz taştan örülme duvarları, toprak dam üzerinde konik bir çatı taşır. İçi tonoz ve kubbe ile genişletilmiş olan İkizler Köyü Manastırı, kullanılmadığı için bakımsız kalmış olsa da günümüze kadar gelebilmiştir.
Mutki ilçesinin Çitliyol köyünde bulunan Çevreli Bağ Kalesi, iki derenin kesiştiği bir noktada, yüksek bir tepede konumludur. Bulunduğu bölgeyi tamamen gören konumu nedeniyle gözetleme amacı ile yapıldığı söylenebilir. Osmanlı Dönemi’ne ait olduğu tahmin edilen bu kale, geniş bir su kuyusuna sahiptir. Günümüze kalıntı şeklinde ulaşabilmiştir.
Keysan Kalesi ve Mezarlığı, Tatvan ilçesine bağlı Sarıdal köyünde, Çörekli mevkiinde konumludur. İnşa zamanı bilinmeyen kalenin gözetleme kulesi ve burçlarının bir bölümü kısmen de olsa günümüze kadar gelebilmiştir. Kalenin 100 metre yakınında 13. yüzyılın başında tarihlendirilen dört tane mezzar bulunur.
Kalekıran Kalesi, Tatvan ilçesine bağlı Çekmece köyünün yüksek bir noktasındadır. Kale mevkii, Tatvan’ın en güzel seyir köşelerinden biridir. Nemrut Dağı’nın yamacına kondurulmuş bu kalenin Perslere ait olabileceği tahmin edilir. Surlarının bir kısmı toprak altında kalmış, bir kısmı ise ayakta kalabilmeyi başarmıştır. Kale çevresinde yapılan kazılarda çok sayıda seramik parçası keşfedilmiştir.
Tatvan’ın Yelkenli (Reşadiye) köyünde konumlu Şeyh Abdulcelil Türbesi, ve Camii, zaviye de dahil olmak üzere üç kısımdan oluşur. Bir bölümü 14 - 15. yüzyılda tarihlendirilen yapıların bir kısmı Osmanlı zamanına aittir. Türbede, Hz. Ömer zamanında yaşam sürmüş Abdulcelil Behtani’nin yattığı söylenir. Türbe ve zaviye bakımsız durumdadır ancak cami hala ibadete açıktır.
Tatvan ilçesinde yer alan Saint George Manastırı’nın inşa zamanı bilinmemekle beraber 18. yüzyılda onarıldığına dair bir kitabesi vardır. Günümüze harap bir durumda ulaşmış olan kutsal mekan, taştan inşa edilmiştir. Yapının duvarlarının bir kısmı ayakta kalabilmeyi başarmıştır.
Urartu Kaya Mezarı, Tatvan ilçesinde Van Gölü yakınlarındaki bir tepede bulunur. Bu tepede geçmişte bir kale olduğu tahmin edilir. Binlerce yıllık kutsal alan, iki odacıktan meydana gelmiştir. Çeşitli taş işlemeleri ile bezenmiş mezarlar, Tatvan’ın en eski kalıntıları olduğu kabul edilir.
İnşa zamanı bilinmeyen Tuğ Kilisesi, Tatvan’ın Çağlayan Mahallesi mevkiinde bölgeye hakim bir tepede yer alır. Taştan yapılmış kutsal mekan, günümüze dek bütünlüğünü muhafaza edememiş olsa da kısmen ayakta kalabilmiştir. Tarihi kalıntılara ilgi duyanların görmek isteyeceği Tuğ Kilisesi, güzel manzarası nedeniyle de ziyaret edilir.
Selçuklulardan kalma Kalender Baba Kümbeti, Güroymak ilçesindeki Kümbet Mahallesinde bulunan mezarlığın içinde yer alır. Kümbetin silindir gövdesi, kare planlı bir kaide üzerine yerleştirilmiştir. Konik külahı ve beden duvarı özenli bir işçilikle bezenmiştir. Kapısı, geleneksel Selçuklu mimarisine güzel bir örnektir. Türbe, günümüzde de ziyarete açıktır.
Tuğrul Bey Camii, diğer adı ile Zal Paşa Camii, Adilcevaz ilçesinde bulunur. 16. yüzyıldan kalma kutsal mekan, Van Gölü’nün kıyısında, Adilcevaz Kalesi’nin yakınlarındadır. Ahlat taşından yapılma caminin, on iki tane küçük kubbesi ve tek şerefeli bir minaresi vardır. Tuğrul Bey Camii, hala ibadete açıktır.
Biri büyük biri küçük olmak üzere iki kümbetten oluşan Çifte Kümbet, Ahlat’ta yer alır. 13. yüzyıla ait olan yapılar, Akkoyunlu Bugatay Aka, Şirin Hatun ile Esen Telin Hatun’un kabirlerine ev sahipliği yapar. Silindir şeklinde olan kümbetlerin üzeri, konik külahlarla örtülüdür.
Nemrut Krater Gölü, Tatvan ilçesinde yer alsa da Ahlat ve Güroymak’a da yakındır. Türkiye’nin en büyük, dünyanın ise ikinci en büyük krater gölüdür. Pasif bir volkanik dağ olan Nemrut Dağı’nın zirvesinde yer alan bu göl, volkanik patlama sonucu oluşan kalderanın yarısını kaplıyor. Toplam beş gölden oluşan krater gölünün küçük olanı, Ilıgöl olarak adlandırılır, mineral açısından zengindir ve sıcaktır. Yeşil renkte olan Ilıgöl, kalderanın bir kısmı ile çevrelenmiştir. Büyüleyici güzellik, yakın zamanda Tabiat Anıtı ilan edilmiştir.
Tatlı su gölü, izlemeye doyum olmayan görüntüsü ile doğa tutkunlarını buraya davet eder. Bahar itibariyle kamp, piknik, yelken, yüzme aktivitelerinin düzenlendiği Nemrut Gölü’nde, kış mevsimi bir başka güzeldir. Doğa fotoğrafçılarının kadrajını süsleyen gölde, olta balıkçılığı da yapılır.
Ahlat’a bağlı İki Kubbe Mahallesinde yer alan tarihi mezarlık, geniş bir alana yayılmıştır. Ahlat taşından yapılma çok sayıda işlemeli mezar taşının yer aldığı kabristan, en büyük Türk - İslam mezar alanlarından biridir. 12. yüzyıl itibariyle oluşturulmaya başlanmış bu alan, tarihe ilgi duyanların görmek isteyeceği mekanlar arasında bulunur.
Bitlis’in Tatvan ilçesi mevkiinde yükselen bir volkanik dağdır Nemrut. Adıyaman’daki Nemrut Dağı ile karıştırılan bu dağın, en son 15. yüzyılda faaliyete geçtiği söylenir. Yaklaşık 3 bin metrelik rakıma sahip bu dağ, zirvesindeki krater gölüyle etkileyici bir manzaraya sahiptir. Yılın büyük bir kısmını kar altında geçiren Nemrut Dağı, doğusunda yer alan Van Gölü’nün görkemli manzarasına da hakimdir. Dağın etekleri, doğa sporları ve kayak için uygudur.
Ahlat ilçesinde yer alan Ahlat Müzesi, 1971’en bu yana ziyarete açıktır. Tunç Çağı’ndan Osmanlı Dönemi’ne kadar geçen sürede birçok medeniyete ait obje ve eserlerin sergilendiği müzede, ejderha figürlü Urartu bilezikleri oldukça dikkat çeker.
Emir Ali Kümbeti, Ahlat’ın İki Kubbe Mahallesinde yer alan kare planlı bir yapıdır. Sekizgen kasnağa oturtulmuş bir kubbeyle örtülüdür. 1306 tarihinde Emir Ali tarafından Ahlat taşı ile yaptırılmıştır. Kümbetin için türbe bulunur ve halen ziyarete açıktır.
Osmanlı Dönemi camilerinden olan İskender Paşa Camii, Van Gölü’nün kıyısındadır. Ahlat Sahil Kalesi’nin içinde 1584’te İskender Paşa tarafından yaptırılan tarihi ibadethanenin inşasında, yöreye özgü volkanik bir taş olan Ahlat taşı kullanılmıştır. Tarihi mekanın Mimar Sinan tarafından tasarlandığı tahmin edilir. Asırlardır ayakta duran yapı, 2006’da onarılmış olup halen ibadete açıktır.
Hz. Ömer Dönemi’nde Ahlat bölgesini fethetmek üzere görevlendirilmiş olan Abdurrahman Gazi, Ahlat’ta şehit düşmüş ve türbesi de burada yaptırılmıştır. Abdurrahman Gazi Türbesi, Ahlat taşından yapılmış olup sekizgen kasnak üzerinde yükselen sekizgen bir kubbeye sahiptir.
Kent merkezinde bulunan Küfrevi Türbesi, 18. yüzyılda inşa edilmiş Barok stilini yansıtan yapılardan biridir. Kutsal mekan, müştemilat ve türbe olmak üzere iki bölümden oluşur. Şeyh Muhammed Küfrevi’nin kabrine ev sahipliği yapan türbe bölümü, sekizgen olarak tasarlanmıştır ve kubbe ile süslenmiştir. Küfrevi Türbesi, halen ziyarete açıktır.
Diğer ismi Üryan Baba Türbesi’dir. İnşa tarihi bilinmeyen Şeyh Babo Türbesi, şehir merkezindeki İnönü Mahallesinde konumlanmıştır. Silindir şeklinde tasarlanmış olan yapı, kemerlerle süslenmiş olup konik bir kubbe ile örtülmüştür. Türbenin içinde yer alan kabir, 1834 tarihinde hayatını kaybetmiş bir İslam alimine aittir.
Bitlis Ulu Camii, Selçuklu Dönemi’ne ait yapılardan biridir. 1150 senesinde inşa edilen kutsal mekan, pek çok kez onarımdan geçmiş, Rus işgali (1916) esnasında zarar görmüştür. Tarihi cami ve 1492 yılında eklenen minaresi, 1985’te yapılan yenileme çalışmaları neticesinde özgün görünümünden uzaklaşmıştır.
Bitlis’in merkezindeki Gökmeydan Camii, kentin tarihi ibadethanelerinden biridir. Kitabesinde 1801’de inşa edildiği, 1924’te ise onarıldığı görülür. İki katlı kutsal mekanın özenli işçilikle süslenmiş bir minaresi vardır. Tarihi cami, halen ibadete açıktır.
Şerefiye Külliyesi ve Camii, Bitlis’in merkezindedir. Dikdörtgen planlı Şerefiye Camii, külliyenin pek çok unsurunda olduğu gibi taş işçiliğiyle yapılmış süslemelerle bezelidir. Külliye; cami, medrese, hamam, türbe ve imaretten oluşur. Yapı topluluğu, görkemli mimarisi ile Bitlis’te görülmesi gereken yerlerden biridir.
Bitlis Kalesi, M.Ö. 312 senesinde Makedonlar Dönemi’nde inşa edilmiştir. İl merkezi sınırları içindeki doğal bir kaya bloğunun üzerindedir. Büyük İskender’in emri ile yapılan kale, bölgeye hakim olmuş medeniyetlerce onarılmış, genişletilmiştir. Kale, gezilmeye uygun olmasa da geçmişe tanık olması ve etkileyici görüntüsü ile Bitlis’e gelenlerin uğrak yerlerindendir.
Adilcevaz ilçesinin merkezinde yükselen bir tepe üzerine kurulmuş bu kale, Van Gölü’nün kıyısındadır. Çevre sakinleri tarafından Sahil Kalesi olarak anılan bu yapı, iç ve dış kaleden oluşur. Günümüze kalıntılarıyla gelebilmiş Adilcevaz Kalesi’nde Davullu Mağarası, Süleyman Han Camii görülebilir. Van Gölü’ne bakan konumu ile muazzam bir manzaraya hakim olan kale, buraya gelmişken mutlaka görülmeli…
Adilcevaz’ın merkezindeki Hıdırşah Mahallesinde yer alan türbe, Karakoyunlular zamanına aittir. Dua edenlerin buluşma yeri, Hıdırşah Bey’e ait olduğu söylenen işlemeli mezar taşı ile ilgi çeker. Günümüze büyük ölçüde sağlam gelebilmiş kutsal mekan, özellikle hasta kimseler tarafından ziyaret edilir.
Van Gölü’nün kıyısında bulunan Bozkırlar Plajı, Adilcevaz ilçesine bağlı Yolçatı köyü mevkiindedir. Yaz boyunca pek çok kişinin buluşma yeri olan plaj, kalabalık piknik organizasyonlarına müsaittir. Güzel manzarası ve dinlendirici atmosferi ile Bozkırlar Plajı, günün her saati başka bir renge bürünmüş olan Van Gölü’nün seyir noktaların biridir.
Ahlat Sahil Kalesi’nin içinde, İskender Paşa Camii’nin karşısında konumlu Kadı Mahmut Camii, 1584 senesinde inşa edilmiştir. Ahlat taşından yapılma kutsal mekan, konik formda, dilimli bir kubbe ile örtülmüştür. Tek şerefeli minareye sahip tarihi cami, hala işlevini korur.
13. yüzyılda inşa edildiği tahmin edilen Yarım Kümbet, Tahtı Süleyman Mahallesinde yer alır. Ahlat taşından yapılma kutsal mekan, iki bölümden oluşur. Üst bölüm tamamlanmamış olduğu için bu adla anılan kutsal mekana Alimoğlu Kümbeti de denir. Silindir şeklinde gövdesinin üzeri açıktır. Yapının çeşitli yerlerinde taş işlemeleri göze çarpar.
Ahlat ilçesi, İyiler mevkiinde İkikubbe Mahallesinde konumlu Ulu Kümbet, Ahlat Kalesi’nin batısındadır. Kare kaide üzerine yerleştirilmiş silindir gövdesinin üzerinde konik bir kubbe taşıyan kutsal mekan, iki katlıdır. Kemerli kapısı, taş işlemelerle süslü olan Ulu Kümbet, Ahlat taşından yapılmış olup bu bölgede yer alan en büyük kümbetlerden biridir.
Erzen Hatun Kümbeti, Ahlat ilçesi, Erkizan Mahallesinde yer alır. 14. yüzyılın sonunda tarihlendirilen kutsal mekan, iki katlı oluğ tonozlu bir örtü ile kapatılmıştır. Dıştan 12 dilimli konik kubbe ile örtülü kümbet, dantel gibi işlenmiş taş süslemeleri ile hayranlık uyandırır. Hala ayakta olan Erzen Hatun Kümbeti, ziyarete açıktır.
Hasan Padişah Kümbeti, Ahlat ilçesinin Tahtı Süleyman Mahallesinde, Yarım Kümbet’in yakınında yer alır. 13. yüzyılda inşa edilmiş kutsal yapı, Hasan Aka’nın kabrine ev sahipliği yapar. İçten kubbe olarak görünen konik çatısı ve zengin süslemeleri ile dikkat çeken tarihi mekan, işlemeli kapısı ile hayranlık yaratır.
Ahlat ilçesine bağlı İkikubbe Mahallesinde yer alan Dede Maksut Kümbeti, 16. yüzyılda tarihlendirilir. Üzeri düz bir dam ile örtülü kutsal mekanın içi beşik tonozludur. Tek katlı türbe, Ahlat taşından yapılmıştır ve sade bir görüntüye sahiptir. Günümüzde ziyarete açıktır.
Ahlat’ın İkikubbe Mahallesindek, Çifte Kümbet yakınlarında konumlu kutsal mekan, 13. yüzyılın sonlarında tarihlendirilir. Konik külahlı, silindir gövdeli geleneksel Selçuklu türbelerindendir. Ahlat taşından örülme duvarlarının ardında Şirin Hatun ve Bugatay Aka’nın kabirleri bulunur. Özenli bir taş isçiliği ile bezenmiş tarihi yapı, halen ziyaret edilir.
Keşişi Kümbeti, Ahlat ilçesine bağlı İkikubbe Mahallesinde yer alır. Çifte Kümbet’in yakınında konumlu tarihi yapı, Tek Kümbet adıyla da bilinir. İnşa zamanı bilinmeyen türbenin mimari özellikleri, 13 ya da 14. yüzyılı işaret eder. İki katlı kutsal yapı, içten kubbe dıştan konik bir örtü ile kaplıdır. Keşişi Kümbeti, günümüzde de ziyarete açıktır.
Mirza Bey Kümbeti, Ahlat’ın kümbetler mahallesi olarak bilinen İkikubbe Mahallesinde konumludur. Mirza Muhammed Kümbeti olarak da bilinen kutsal yapı, kare gövdesinin üzerinde konik bir kubbe taşır. Yakın tarihte onarımdan geçmiş yapı, hala ziyarete açıktır.
Sultaniye Camii, Bitlis’in merkezinde yer alır. Kapısında yer alan kitabeye göre 1828 senesinde inşa edilmiştir. İki katlı yapının alt kısmında Şeyh Galip Türbesi bulunur. Mihrabında 1784 tarihli bir kitabeye daha sahip olan tarihi ibadethanenin iki şerefeli taş bir minaresi vardır. Sultaniye Camii, hala işlevini korur.
Kureyşi Camii, Bitlis’in merkezine bağlı Zeydan Mahallesinde bulunur. Yer aldığı semtle aynı adı taşıyan kutsal mekan, 1810 senesinde inşa edilmiştir. Bugüne dek farklı zamanlara elden geçirilmiş, işlevini korumayı başarmış olsa da özgün halinden uzaklaşmıştır. Caminin haziresinde, Sultan Kureyşi’ye ait olduğu tahmin edilen bir türbe bulunur.
Şeyh Hasan Camii, Bitlis’in merkezine bağlı Yükseliş Mahallesindedir. Kilisenin dönüştürülmesiyle kurulmuş, 1725 senesinde Haydar Ağa tarafından onarımdan geçirilmiş kutsal mekan, bu tarihten önce yapılmış olmalıdır. Taştan yapılma cami, iki katlıdır. Bodrum kısmında Sultan Şeyh Hasan’ın kabri bulunur.
Bitlis Etnografya Müzesi, kent merkezindeki Taş Mahallesinde yer alan tarihi bir yapıda kurulmuştur. Müzede, Bitlis Kalesi çevresinde yapılan kazılardan elde edilen buluntular, el yazmaları, yöreye özgü eşya, giyim ve objeler, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanl uygarlıklarına ait eserler sergilenir.
Kızıl Mescit Camii, aynı adlı caddede, şehir merkezinde bulunur. Ulu Camii yakınlarındaki kutsal mekanın inşa zamanı belli değildir; ancak 1507 ve 1863 yıllarında restore edildiğine dair kitabeleri bulunur. Kırmızı taştan yapılan tarihi ibadethane, içte küçük kubbelerle süslenmiş, dışta düz bir çatı ile kapatılmıştır. Kızıl Mescit Camii, günümüzde de kullanılabilir durumdadır.
Gazibey Camii, Bitlis’in merkezinde yer alan tarihi ibadethanelerden biridir. Gazibey Mescidi olarak da bilinen kutsal mekan, 1836 senesinde inşa edilmiş, bir dönem kütüphane olarak kullanılmıştır. Günümüzde cami olarak kullanılmaya devam eden ibadethaneye, şadırvan ve minare eklenmiştir. İki katlı caminin alt katı, Kur’an kursu olarak hizmet verir.
Kent merkezine bağlı Gazi Mahallesinde yer alan Aynelbarut Camii, Molla Abdurrahman Türbesi’nin üst katında yer alır. Dikdörtgen yapı, taştan inşa edilmiş, kubbe ve tonozlarla süslenmiştir. Minaresi olmayan tarihi cami, hala ayaktadır ve işlevini korur.
Kale Altı Camii adıyla da bilinen kutsal mekan, Bitlis Kalesi’nin aşağısında, Gazi Bey Mahallesinde yer alır. Taştan yapılma cami, 17 ya da 18. yüzyılda tarihlendirilir. Sade bir görüntüye sahip olan tarihi yapıya taş bir minare eklenmiştir. Aşağı Kale Camii, kemerli pencerelerle aydınlatılmış olup hala ibadete açıktır.
Hizan ilçesi, Gayda mevkiinde yer alan Tarihi Hizan Camii, ilçenin en eski yapılarından biridir. İnşa zamanı bilinmeyen yapı, hala ayakta olup işlevini korur. Çevrede yaşayanların inancına göre, Hizan Camii, kıyamete dek ayakta kalacaktır. Bu nedenle yolu Hizan’a düşenler, tarihi ibadethaneyi mutlaka ziyaret eder.
Elmacık köyü, Hizan ilçesine bağlıdır. Taştan yapılma tarihi ibadethanenin inşa zamanı belli değildir. Kare yapılı kilise, sade bir görüntüye sahiptir. İç mekanı tonozlu, dış cephesi ise haç motifleri ile bezelidir. Elmacık Köyü Kilisesi, günümüzde bakımsız durumdadır.
Mutki ilçesine bağlı İkizler köyünde yer alan tarihi ibadethanenin inşa zamanı bilinmez. Moloz taştan örülme duvarları, toprak dam üzerinde konik bir çatı taşır. İçi tonoz ve kubbe ile genişletilmiş olan İkizler Köyü Manastırı, kullanılmadığı için bakımsız kalmış olsa da günümüze kadar gelebilmiştir.
Keysan Kalesi ve Mezarlığı, Tatvan ilçesine bağlı Sarıdal köyünde, Çörekli mevkiinde konumludur. İnşa zamanı bilinmeyen kalenin gözetleme kulesi ve burçlarının bir bölümü kısmen de olsa günümüze kadar gelebilmiştir. Kalenin 100 metre yakınında 13. yüzyılın başında tarihlendirilen dört tane mezzar bulunur.
Tatvan’ın Yelkenli (Reşadiye) köyünde konumlu Şeyh Abdulcelil Türbesi, ve Camii, zaviye de dahil olmak üzere üç kısımdan oluşur. Bir bölümü 14 - 15. yüzyılda tarihlendirilen yapıların bir kısmı Osmanlı zamanına aittir. Türbede, Hz. Ömer zamanında yaşam sürmüş Abdulcelil Behtani’nin yattığı söylenir. Türbe ve zaviye bakımsız durumdadır ancak cami hala ibadete açıktır.
Tatvan ilçesinde yer alan Saint George Manastırı’nın inşa zamanı bilinmemekle beraber 18. yüzyılda onarıldığına dair bir kitabesi vardır. Günümüze harap bir durumda ulaşmış olan kutsal mekan, taştan inşa edilmiştir. Yapının duvarlarının bir kısmı ayakta kalabilmeyi başarmıştır.
Urartu Kaya Mezarı, Tatvan ilçesinde Van Gölü yakınlarındaki bir tepede bulunur. Bu tepede geçmişte bir kale olduğu tahmin edilir. Binlerce yıllık kutsal alan, iki odacıktan meydana gelmiştir. Çeşitli taş işlemeleri ile bezenmiş mezarlar, Tatvan’ın en eski kalıntıları olduğu kabul edilir.
İnşa zamanı bilinmeyen Tuğ Kilisesi, Tatvan’ın Çağlayan Mahallesi mevkiinde bölgeye hakim bir tepede yer alır. Taştan yapılmış kutsal mekan, günümüze dek bütünlüğünü muhafaza edememiş olsa da kısmen ayakta kalabilmiştir. Tarihi kalıntılara ilgi duyanların görmek isteyeceği Tuğ Kilisesi, güzel manzarası nedeniyle de ziyaret edilir.
Selçuklulardan kalma Kalender Baba Kümbeti, Güroymak ilçesindeki Kümbet Mahallesinde bulunan mezarlığın içinde yer alır. Kümbetin silindir gövdesi, kare planlı bir kaide üzerine yerleştirilmiştir. Konik külahı ve beden duvarı özenli bir işçilikle bezenmiştir. Kapısı, geleneksel Selçuklu mimarisine güzel bir örnektir. Türbe, günümüzde de ziyarete açıktır.
Süphan Dağı, Türkiye’nin en yüksek 3. dağıdır. Bir kısmı Adilcevaz ilçesinde yer alan Süphan Dağı, volkanik olaylar neticesinde oluşmuştur. Haziran’dan Eylül’e kadar izin alınarak ve kontrollü olarak tırmanışa uygundur. Bahar gelir gelmez gelinciklerle süslenen yamaçları, kamp kurmaya elverişlidir.
Nemrut Krater Gölü, Tatvan ilçesinde yer alsa da Ahlat ve Güroymak’a da yakındır. Türkiye’nin en büyük, dünyanın ise ikinci en büyük krater gölüdür. Pasif bir volkanik dağ olan Nemrut Dağı’nın zirvesinde yer alan bu göl, volkanik patlama sonucu oluşan kalderanın yarısını kaplıyor. Toplam beş gölden oluşan krater gölünün küçük olanı, Ilıgöl olarak adlandırılır, mineral açısından zengindir ve sıcaktır. Yeşil renkte olan Ilıgöl, kalderanın bir kısmı ile çevrelenmiştir. Büyüleyici güzellik, yakın zamanda Tabiat Anıtı ilan edilmiştir.
Tatlı su gölü, izlemeye doyum olmayan görüntüsü ile doğa tutkunlarını buraya davet eder. Bahar itibariyle kamp, piknik, yelken, yüzme aktivitelerinin düzenlendiği Nemrut Gölü’nde, kış mevsimi bir başka güzeldir. Doğa fotoğrafçılarının kadrajını süsleyen gölde, olta balıkçılığı da yapılır.
Bitlis’in Tatvan ilçesi mevkiinde yükselen bir volkanik dağdır Nemrut. Adıyaman’daki Nemrut Dağı ile karıştırılan bu dağın, en son 15. yüzyılda faaliyete geçtiği söylenir. Yaklaşık 3 bin metrelik rakıma sahip bu dağ, zirvesindeki krater gölüyle etkileyici bir manzaraya sahiptir. Yılın büyük bir kısmını kar altında geçiren Nemrut Dağı, doğusunda yer alan Van Gölü’nün görkemli manzarasına da hakimdir. Dağın etekleri, doğa sporları ve kayak için uygudur.
Bitlis’in Mutki ilçesindeki Gümüşkanat Şelalesi, yaklaşık 56 metre yükseklikten dökülür. Gümüşkanat köyünde yer alan doğa harikası, Türkiye’nin en uzun şelalelerinden biridir. Yaz - kış aynı coşku ile çağlayan şelalenin döküldüğü yerde gölet oluşmuştur ve çevresinde piknik yapmaya uygun alanlar bulunur.
Van Gölü’nün kıyısında bulunan Bozkırlar Plajı, Adilcevaz ilçesine bağlı Yolçatı köyü mevkiindedir. Yaz boyunca pek çok kişinin buluşma yeri olan plaj, kalabalık piknik organizasyonlarına müsaittir. Güzel manzarası ve dinlendirici atmosferi ile Bozkırlar Plajı, günün her saati başka bir renge bürünmüş olan Van Gölü’nün seyir noktaların biridir.