Granada
İspanya’nın sahip olduğu kültürel miras ile göz kamaştıran şehirlerinden biri olan Granada, Türkçe Gırnata olarak da anılır. İspanya’nın güneyinde Andalusia (Endülüs) olarak anılan bölgede Akdeniz’e yakın bir yerde, Darro ve Genil nehirleri arasında kurulmuştur. Kent ile Akdeniz’in mavi suları arasında Sierra Nevada Dağları yer alır.
Şehir kolay kolay rastlanmayacak bir İslam Medeniyeti mirasının yanı sıra önemli Rönesans Dönemi eserleri ile bezenmiştir. Granada, İspanya’nın katolik monarkları Kral II. Ferdinand ve Kraliçe Isabella tarafından, şehirde hüküm süren Nasrid Hanedanı yönetimindeki Ben-i Ahmer Devleti’nden 1492 yılında teslim alınır ve İspanya’da varlığını sürdüren son İslam devleti de böylece tarihe karışır.
Granada’da UNESCO Dünya Kültürel Mirası listesinde yer alan, olağanüstü süslemeleriyle Elhamra Sarayı ve Alcazaba Kalesi, güzel bahçeleriyle Nasrid Sultanlarının yazlık sarayı Generalife, özgün mimarisiyle Albaicín (Albayzín) Bölgesi şehrin en fazla bilinen ve milyonlar tarafından ziyaret edilen noktaları. Yine İslam eseri olup sonradan kiliseye dönüştürülen San Salvador, San Bartolomé, San José Kiliseleri ve cármen adı verilen bahçeli güzel evler Albaicín’de bulunuyor.
Şehrin bir başka önemli mücevheri Santa María de la Encarnación katedrali. Şehirdeki müslüman hakimiyetine son veren Kral Ferdinand ve Kraliçe Isabella da katedrale ait Capilla Real kraliyet şapelinde son uykularını uyumaktalar.
Granada, Flamenko’nun doğduğu ve unutulmaz İspanyol Şair Federico Garcia Lorca’nın İspanya İç Savaşı’nda hayatını kaybettiği yer...
Faklı medeniyetlerin eserleri ile süslenmiş bu şehir, farklılıkların bir arada var olmasının yarattığı güzelliğin canlı bir kanıtı olarak gelecek yüzyıllara uzanıyor.